Yıkıntılar arasında umut ekenler

Zozan SİMA yazdı —

  • Ortadoğu’nun en kadim şehirlerinden Halep, savaşın ve zulmün eşit düzeyde yıkım yarattığı diyarlardan. Bu kadar yıkımın içinde yaşamın devam ediyor oluşu dahi tuhaf geliyor insana. Öldürmeyen yaranın güçlendireceğine inanır hale geliyorsunuz burayı gördüğünüzde.

Eşitlik kavramı özgürlük ve adaletle bağlantısız düşünülürse savaşın ezilen kesimler, yoksullar ve özellikle kadınları acı, yıkım, ölümde eşitleyiciliğinden bahsedebiliriz. Duvarlarına isabet eden mermi ve bomba parçalarıyla yaşam alanları eşit düzeyde yıkıma uğrar. Ölümün, toprağından kopmanın ve göçün etkisi ile dağılmamış aile kalmaz. Gözlerinden yaş akmamış, yüzünde acının derin izlerini taşımayan, bir anda onlarca yaş yaşlanmışçasına hüzün çökmeyen sima bırakmaz. Sağ kalmayı başarmak tesadüflere kalır. Fiziksel yaralarını sarabilecek takati bulanların ise ruhsal, duygusal dünyalarındaki yaralar sızlamaya başlar. Onları onarmak daha da zordur, zamanın iyileştiremediği, çoğunlukla derinleştirdiği yaralar ruhlarda ve duygularda açılanlardır.

Son yıllarda etno travma ismiyle tanımlanan bu gerçeklik, kuşaklar arasında aktarılan derin ruhsal kırılmaları ifade etmek için kullanılıyor. Yaralı kimlikler ve kişilikler olmamıza yol açan o travmanın psikolojik terapi ve ilaçlarla giderilemeyecek derin oluşu, yaşanan sarsıntının derinliğindendir ve bu izler kuşaklara aktarılır. O yaraların iyileşmesi için saldırıya uğrayan mekanların yaşam alanlarına dönüşümünü sağlamak, parçalanan ve yaralanan kimlik ve kişiliklerde umudu yeşertecek bir mücadele gerekir.

Ortadoğu’nun en kadim şehirlerinden, halklar mozaiği, kültürler, inançlar diyarı Halep, savaşın ve zulmün eşit düzeyde yıkım yarattığı diyarlardan. Bu kadar yıkımın içinde yaşamın devam ediyor oluşu dahi tuhaf geliyor insana. Neşeyle oynayan çocuklar, evlerin önünde oturan hüzünlü yaşlılar geçmişten geleceğe akan bir nehir gibi dolanıyor yıkıntıların etrafında. Bir de bu yıkımın içinde yaşam tohumları ekmeye çalışanlar var. Kadın-yaşam bağlantısını doğrular biçimde ölümün, yıkımın hüküm sürdüğü mekanları yaşam-direniş mekanlarına dönüştüren kadınların yeri ise apayrı bir yerde. Kendini ve etrafını eğitmeyi bir direniş biçimi olarak görenlerin kurduğu kadın akademisi duvarları savaştan izler taşıyan metruk bir binadan dönüştürülmüş. Yıkımın içinden çıkarılan kırık-dökük eşyalarla bir eğitim alanına çevrilmiş.

Burada kitap bulmak ya da devletinin kontrol noktalarından kitap geçirmenin zorluklarından bahsediyorlar. Kitapları yakan, yasaklayan tekçi rejimlerin ortak özelliği olmalı bu kitap korkusu. Fakat bir tesadüf sonucu bir bodrum katında binlerce kitap bulmuş kadın akademisi çalışanları. Hazine bulmuşçasına sevindiklerinden bahsediyorlar. Fakat bu hazine değerindeki kitapların hüzünlü bir hikayesi var. Yaşamını kitap satarak sürdüren bir sahaf tüm yıkıma rağmen oradan oraya taşıyarak, sağlam bodrum katlarında, özenle yaptırdığı raflara dizerek de olsa kitaplarını kurtarabilmiş savaştan. Yaşam alanı olarak kullanılabilecek ev bulunamazken bulduğu en sağlam, kuru ve temiz yeri kitaplarına ayırmış.

Bir geçim kaynağı olmanın ötesinde, geçmiş zamanın bilge zanaatkarları gibi aşkla bağlı olduğu kitapçılığın bunca zulmün kol gezdiği mekanlarda ne kadar naif kaldığının farkında değildi belki de. Onun kırılganlığından olmalı; bir süreden sonra artık kaldıramamış ruhu yaşadıklarını ve kendini asarak intihar etmiş. Çünkü insanlar kitapları okumak için değil, yakıp ısınmak için kullanır hale gelmişler. Onun ardından eşi kitapları kadın akademisine vermiş. Bir yanda biten bir umutla, bir yaşam sönüp giderken hüzünlü hikayesiyle diğer yanda ondan kalan kitapları kadınları eğitmek, kendilerini yönetir, savunur hale getirmek için değerlendirecek olanlar aynı yıkımı yaşamış insanlar.

Efrîn işgali ardından sayısı üç-dört katına çıkan ve savaş boyunca her koşulda topraklarını terk etmeden devrimci halk savaşının örneği haline gelen Şêx Maqsud mahallesi, en görkemli direnişin gerçekleştiği yerlerden biri. Komün sistemi ile dayanışma ve özsavunma sistemi ile yeni yaşamı yeşertmek için burada daha farklı hava yansıyor. Öldürmeyen yaranın güçlendireceğine inanır hale geliyorsunuz burayı gördüğünüzde.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.