Açlık grevindeki oğlunu göremiyor

  • Açlık grevi eylemindeki oğlunun görüşüne 2.5 yıldır gidemeyen Ahmet Timurtaş, cezaevlerinin “hukuksuzluğun merkezi” haline dönüşmesinde uluslararası kurumların da sorumlu olduğunu söyledi.

Sık sık hasta tutsakların durumu, hak ihlalleri, işkence ve kötü muameleyle gündeme gelen Türk cezaevlerinde, koronavirüsü salgını gerekçesiyle getirilen yeni kısıtlamalar, dışarıda iki ay önce normalleşmeye geçilmesine rağmen hala kaldırılmış değil. Salgın kılıfıyla sürdürülen hak gaspları ve baskı politikalarını tecrit politikasından bağımsız görmeyen siyasi tutsaklar, süresiz-dönüşümlü açlık grevini sürdürüyor. Yakınlarının gözü kulağı ise yetkililerden atılmasını bekledikleri adımda. Bunlardan biri de Ordu E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Süleyman Timurtaş’ın ailesi.

Daha önce Siirt E Tipi Cezaevi’nde tutulan oğlunun üç yıl önce Ordu E Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiğini belirten baba Ahmet Timurtaş (58), mesafenin uzaklığı, yaşadığı sağlık sorunları ve ekonomik imkansızlıklar nedeniyle 2.5 yıldır oğlunun görüşüne gidemediğini dile getirdi. Timurtaş, ancak her hafta telefonla görüştüğü oğlunun kendisine aktardığı bilgiler doğrultusunda cezaevindeki durumu “Koronadan önce zaten üzerlerinde bir baskı vardı. Kitap, gazete verilmiyordu. Koronanın ortaya çıkmasıyla birlikte zaten bunlara gün doğdu. Neredeyse her şeyi yasakladılar. Hiçbir hak tanımadılar. Neredeyse hiçbir hakları kalmamış. Cezaevi hukuksuzluğun merkezi olmuş. Onun dışında koronavirüse karşı bir önlem de alınmadı, temizlik malzemeleri pahalıya satıldı, kantin fiyatları üç katına çıkarıldı” sözleriyle anlattı. Baba Timurtaş, bu koşullardan kaynaklı başlatılan açlık grevine dahil olan oğlunun daha önce de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018’de başlatılan ve 200 gün süren açlık grevinde 82 gün kaldığını paylaştı.

Öcalan ve on binlerce tutuklunun tecrit koşullarını aşan bir durumda tutulduğunu vurgulayan Timurtaş, cezaevlerini “hukuksuzluğun merkezi” olarak nitelendirdi. Cezaevlerinde yaşanan baskı ve zulümden uluslararası kurumları da sorumlu tutan Timurtaş, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT)  ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) yaşananları görmezden gelmekle eleştirdi. Timurtaş, herkesi cezaevleri konusunda duyarlılığa davet etti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.