AKP en büyük zararı dindarlara veriyor

Forum Haberleri —

  • Erdoğan ve AKP, inançlı, dürüst, güven veren ve adaletli olmaya çalışan yoksul Anadolu halkının ruhunu kirletmiştir. Haram lokma yemeyen biri, Erdoğan gibi milyon dolar çalan, her gün on defa yalan söyleyen, kişiliksiz ve katil birine oyla da olsa arka çıkabilecek konuma getirilmiştir.

CİHAN EREN

Türkiye'deki toplumsallığı ve kültürel yapı yanında düşünce tarzını anlamak için veri olabilecek iki örnek paylaşmak istiyorum. Erzurum Çifte Minare’nin yakınlarında manav dükkanı işleten yaşlı bir amca ile üniversite hastanesinde genç birinin gösterdiği iki ayrı davranış, bugünün Türkiye’sini anlamak için de ele alınabilir. Alışverişten bir gün sonra kendisine fazladan para verdiğimi fark ettiğim manava gitmiştim. Manavcı, her halinden dindar olduğunu yansıtan biriydi. İçeri girer girmez gülümseyerek soru sormama gerek kalmadan fazladan aldığı parayı çıkarıp verdi. ‘Biz haram yemeyiz, gelmeseydin de bu paranı kullanmayacaktım’ dedi.

İkinci davranış üniversite hastanesinde uzun bir süre beraber kaldığım bir gençten gördüğümdü. Bu genç ülkü ocaklarına üye olduğunu övünerek anlatacak kadar MHP’liydi. Bir gün depremden konuşunca ‘Allah Türkiye'nin hangi ilinde çok içki içiliyorsa, namaza gidenler azsa orada deprem yaratıyor, örneğin Erzincan’ deyiverdi. MHP’liyim diyenlerin zihin yapısı biliniyor. Düşünce dünyaları da. O gencin düşünce biçimi, dünyaya bakış açısı, olay ve olguları değerlendirme mantığı belirttiğim gibi olduğu için MHP’liydi.

AKP’ye dindarlığından kaynaklı oy vermeye başlamış kesimle, MHP’liyim diyen kitle arasında baştan beri ahlaki ve akli olarak çok büyük farklılıklar vardı. Her iki örnek bu ayrımı gösteren iki davranış biçimi olarak da ele alınabilir.

Manavcı yurttaşın AKP’ye oy verenlerden olup olmadığını bilmek zor. Ancak kendisi gibi temiz ve dürüst Anadolu insanından milyonlarcasının AKP tarafından istismar edildiği artık iyi biliniyor. Toplumsal duruşu manavcı gibi olan milyonlarca Anadolu insanın kendisine laik diyen birçok modernistten daha toplumcu, yurtsever, değerlerine bağlı olabileceğini tartışmak mümkündür. Bu toplumsal değerlerle yaşayan halk kesiminin, uzun bir dönem Türk ulus devleti ve rejimiyle barışık olmadığı da çok iyi biliniyor. Özal zamanında bu toplumsal yapıdan belli bir çevre, tarikatlar aracılığıyla sisteme eklemlenmeye çalışıldıysa da bunun sadece oy verme düzeyinde kaldığı sonradan anlaşıldı.

Türkiye'de yapılan anketler doğruysa söz konusu toplumsal yapı AKP iktidarı zamanında belli bir dönüşüme uğratılmış görünüyor. Türkiye'deki seçmenlerin yüzde 20-30’u olan bu kesimin AKP iktidarından zor kopabileceği ileri sürülüyor. Türkiye’deki seçmen her zaman tavrını perde arkasında göstermiştir. Bu tavır gün itibarıyla faşizmden kaynaklı çok daha fazla böyledir. Dindarlıklarından kaynaklı, AKP ve Erdoğan'a oy verenlerden önemli bir oranın iç muhasebe yaptığı kesindir. Fakat kesin olan başka bir husussa 2002’den beri AKP-Erdoğan'a oy verdikleridir.

Şimdi tekrar Erzurumlu yurttaşa dönelim. ‘Haram lokma yemem’ diyen bir ahlak ve kültür modernistlerin tüm itirazlarına rağmen daha toplumcudur. İşte erdem sahibi bu kesim Erdoğan'a ve AKP’ye destek olacak konuma getirilmiştir. Ve bu ciddi bir ahlaki sorundur. İnanç açısından da ciddi bir aşınmaya işarettir. Toplumu yozlaştırmadır. Türkiye aydınlarının ve sol sosyalistlerinin pek önemsemediği bu konuyu tartışmak gereklidir. Az sayıdaki demokratik Müslüman entelektüelin, alimin isyanı bu aşınma ve yozlaşmanın önünü almaya yetmemektedir.

Erdoğan ve AKP, inançlı, dürüst, güven veren ve adaletli olmaya çalışan yoksul Anadolu halkının ruhunu kirletmiştir. Haram lokma yemeyen biri, Erdoğan gibi milyon dolar çalan, her gün on defa yalan söyleyen, kişiliksiz ve aynı zamanda katil birine oyla da olsa arka çıkabilecek konuma getirilmiştir. Bu İslam inancına göre zalimin zulmüne ortak olmaktır. Ve en büyük günahtır. Hak etmediği küçük bir maddi değeri bile haram olduğu için kullanmayan ahlak sahipleri, zalimin zulmüne ortak olacak noktaya getirilmişse bu gerçek anlamda ahlaki çöküş demektir. Bu sonuç Türk toplumunda Erdoğan ve AKP’nin yol açtığı en büyük tahribat olarak görülmeli ve değerlendirilip tavır alınmalıdır. Erdoğan Türk toplumunun ahlakını, kültürünü ve davranış biçimini adeta zehirlemiştir. Türk halkındaki dindarlığı MHP’de ifade edilen lümpenliğe yaklaştırarak dinden ve imandan kopartmıştır. Böylece milliyetçi laik Kemalistlerin seksen yıl içinde yapamadığını on sekiz yıl içinde gerçekleştirerek bu halk kesimini devletin her türlü suçuna ortak olabilecek noktaya çekmiştir.

Erdoğan Türk devlet teamüllerini yerle bir eden biridir. Ama yine de devlet kendisini taşıyabilmektedir. Bunun bir nedeninin de dindar kesimi devlete açması olduğu kesindir. 28 şubat darbesinin bu amaç için planlandığı geçen her gün biraz daha netleşmektedir. Erdoğan Kürt soykırımını tamamlamak ve dindarları devlete taban yapmak için iktidar yapılmıştır. Kürt dindarlar bunu gördüğü için bu zalimden uzaklaşmıştır. Ancak Türk dindarların bu zalimin yalanlarını ne kadar görebildiği henüz tam olarak netleşmemiştir. Dindarları Erdoğan ve AKP gibi bir iblisin tuzağından korumak ve kurtarmak, demokratik Müslüman alimlerin, aydınların, sol ve sosyalistlerin görevidir.

Sol ve sosyalistlerin her gün vicdanları biraz daha katledilen temiz Anadolu insanını aydınlatma ve bilinçlendirmeye dönük bir programlarının olması gerekmektedir. Türkiye halkının önemli bir kesimi olan dindarları, Erdoğan ve AKP’nin yalanlarına ve zulmüne terk etmek en büyük yanlışlardan biridir. Bu yanlış düzeltilmezse sadece yoksulluğu normalleştiren fetvaları değil, yoksulluktan ötürü intihar etmeyi bile dinen vacip sayacak fetva ve vaazlar da vereceklerdir. AKP’ye kadar da milliyetçiliğe mesafeli, ümmet anlayışı kapsayıcı, devletin Kürt soykırımına destek vermeyen bu halk kesimi ile ilişkilenmek, en önemli politik açılımlardan biri olur. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.