QSD’nin çabası kıymetli

Alevi soykırımı protesto/ foto:AFP

Alevi soykırımı protesto/ foto:AFP

  • Alevi temsilciler, Türk iktidarının Alevilere yönelik katliamdaki rolüne dikkat çekerek, QSD'ye ve şimdiye kadarki pratiğine güvendiklerini söyledi. Soykırım tehlikesinin ciddiyetinin altını çizen temsilciler, örgütlü mücadelenin önemini vurguladı. 

ERDOĞAN ALAYUMAT /İSTANBUL 

QSD ile Şam'daki geiçic yönetim arasında varılan mutubakat barış getirmesini umduğunu belirten Türkiye Alevi Federasyonu Genel Başkanı Zeynel Abidin Koç, “Anlaşmada yazdığı gibi tüm inanç ve halkların haklarını pratikte koruyacaksa, tabii ki bu anlaşmayı destekleriz” dedi. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan da “Gerçek anlamıyla demokratik bir Suriye’nin inşasına hizmet edecekse anlamlı bir anlaşma olur” diye konuştu. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Derneği Genel Başkanı Ercan Geçmez ise şunun altını çizdi: “QSD güçlerinin bugüne kadar yaptığı açıklamalar, atılan adımlar değerli ve kıymetlidir. HTŞ’nin bu anlaşmaya ne kadar sadık olduğunu pratikte karşılığını görmek isteriz. Kaygılarımızın giderilmesi gerekiyor. Bu da katliamların durdurulmasıyla olacaktır.”

Suriye'nin batısında yer alan ve Alevilerin yoğunlukta olduğu Lazkiye ve Tartus ile Hama ve Humus kırsalında 6 Mart'ta, Heyet Tahir el Şam (HTŞ) ve Türk ordusu bünyesindeki Süleyman Şah, Hemzet gibi SMO çeteeri, "Esad artıklarının temizlenmesi" adı altında Alevilere yönelik saldırılar başlattı. Katliama dönüşen saldırılarda, binlerce kişi katledildi. Katliamdan kaçan Aleviler dağlık ve ormanlık bölgelere kaçarken, binlerce Alevi de Rusya'nın Hmeymim Hava Üssü'ne sığındı. Günlerdir devam eden katliamların faillerinin bazıları çektikleri görüntüleri sanal medyada yayınladı. Hem bu görüntüler hem de katledilen sivil sayısı arttıkça Suriye'de kendini geçici hükümetin başkanı olarak atayan Ahmed Eş-Şara yönetimine yönelik ülke içinden ve dışından tepkiler arttı. Geçtiğimiz gün Şam'da yapılmak istenen protesto gösterisine HTŞ'liler saldırı düzenleyerek grubu dağıttı. Geçici yönetimin başındaki Ahmed Eş-Şara ile QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî arasında 10 Mart'ta 8 maddelik bir Mutubakat Zaptı imzalandı. Bunun ardından Alevilere yönelik katliamlar azaldı. PYD ve QSD tarafından yapılan açıklamalarda, katliamın durdurulması için anlaşmanın hızlandırıldığı belirtildi. 

 

 

Alevi kıyımı yaşanıyor

Alevi kurum temsilcileriyle Suriye’de Alevilere yönelik saldırılar ve QSD ile Şam'daki geçici yönetim arasında varılan mutabakatı konuştuk. Türkiye Alevi Federasyonu Genel Başkanı Zeynel Abidin Koç, Suriye’nin kıyı kentlerinde yaşanan Alevi katliamlarına ilişkin kendilerine gelen bilgilerin çok vahim olduğunu söyleyerek 'Esad artıkları’ denilerek katliamın meşrulaştırılmak istendiğine dikkat çekti. Suriye’de 60 yılı aşkın “tek adam” rejimi olduğunu söyleyen Koç, “Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun bir kişinin iki dudağı arasında çıkan söze bakan bir rejime taraf olmayız. HTŞ, 8 Aralık’ta Suriye yönetimini aldığında biz Alevi örgütleri olarak katliamların olabileceğini söylemiştik. Şimdi bölgede büyük bir kıyım yaşanıyor. Meclis'te gurubu bulunan partilere durumun vahametini aktardık. Dışişleri Bakanlığı ile konuya dair randevu talebinde bulunduk ama bakanlık hiçbir şekilde bu talebimize geri dönüş yapmadı. İktidar hiçbir şekilde bu coğrafyada yaşayan Aleviler, Hristiyanlar ve diğer halkların yaşam haklarının korunması için net bir dille tavır geliştirmedi. Yerine mevcut yönetime destek açıklamaları yaptı ve bu destek sonucunda katliamlar yaşanıyor” dedi. 

Anlaşma pratikte uygulanmalı

Koç, QSD ile geçici yönetim arasında 10 Mart'ta imzalanan 8 maddelik mutabakata ilişkin ise şunları ifade etti: “14 yıldır Kuzey ve Doğu Suriye'yi kontrol eden QSD güçleri herhangi bir yaşam hakkı ihlali ve cinsiyet ayrımı ve mezhep ayrımı yapmadı. Kontrol ettikleri bölgelerde son derece demokratik bir anlayışla bölgeyi yönettiğini biliyoruz, ancak yapılan anlaşma sahada ne kadar pratik bulacak bunu bilemiyoruz. Bölge kaotik bir ortamda yönetiliyor. Anlaşmada bölgede yaşayan halklar ve inançların haklarının eşit şekilde korunması, siyasal olarak herkesin yönetimlerde yer alması gibi maddeler var. Bu anlaşma gerçek anlamda barış getirecekse, yazdığı gibi tüm inanç ve halkların haklarını pratikte koruyacaksa, tabii ki destekleriz.”

 

 

Aleviler savunmasız

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan ise Suriye’nin kıyı bölgelerinde yaşanan Alevi katliamlarının soykırıma doğru evrildiğini kaydetti. Aslan “8 Aralık’ta HTŞ Suriye yönetimine geldiğinde böyle bir katliamın yaşanabileceğini uyarmıştık. Endişelerimizi defalarca dile getirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı ve dediğimiz bugün yaşanıyor” dedi. Suriye’de genç yaşlı demeden binlerce Alevinin katledildiğini ifade eden Aslan, “Burada en acı olan ise yüzlerce kişinin akıbetinin ne olduğu bilinmiyor. Kısıtlı olsa da dünya çapında tepkiler oldu, ancak bu katliamları durdurmaya yetmiyor. Orada Aleviler savunmasız. Selefi ve cihatçı guruplarının hedefinde. BAAS rejimi bahane edilerek Aleviler katlediliyor” şeklinde konuştu.

Alevisizleştirme hayalleri var

Alevi katliamının üstünün "Esad kalıntıları" söylemiyle örtülmek istendiğini vurgulayan Aslan, şöyle devam etti: "Hem iktidar partisi temsilcileri hem de kalemşorları akli dengesini kaybederek, Türkiye ve dünyada olan gerçeklerin üstünü örtmek için her zamanki rolünü oynuyor. Herkes Suriye'de bir Alevi katliamı olduğunu biliyor. Bunu 'BAAS rejiminin kalıntılarının Suriye'yi provoke etmesi' gibi sözlerle gizleyemezler. Gerçek şu ki HTŞ denilen cihatçı grup Alevileri hedefe koymuştur. Suriye topraklarının Alevisizleştirmek gibi bir hayalleri var. İktidar yandaşlarına şunu söylemek lazım; peki gelen videolarda camilerde Alevilerin katlinin vacip olduğu gibi söylemlerin üstünü bu yalan, yanlış bilgilerle nasıl örteceksiniz? Bu gerçeklikten nasıl kaçacaksınız? İkinci olarak herkesin bilmesi gereken gerçeklik şu ki; Aleviler hiçbir zaman Suriye'de iktidar olmadı. BAAS rejimi döneminde de Aleviler mazlumdu, güvencede değildi, yoksuldu, işsizdi. Esad, hiçbir zaman bizim kardeşimiz olmadı. Cumhurbaşkanı, Esad için kardeşim diyordu. Bugün 7 yaşında bir çocuğu ya da 80 yaşındaki birini katletmek 'BAAS kalıntısı' ile anlatılamaz. O yüzden iktidarın dili her zamanki gibi ötekileştirici, yok sayan, tekçi bir dil. Bu dilden bir an önce vazgeçmesi lazım. Hristiyanlar, Dürziler, Kürtlerle ilgili kaygı ve endişe duyuyoruz. Geçmişi kanlı olan bir yapı var karşımızda. Kendisi gibi düşünmeyen, seküler Sünni kesim de tehlikede. Bugün Alevilere yapılanların yarın diğer inançlara yapılmayacağının garantisini kimse veremez." 

Girişimler devam edecek

Alevi katliamlarını durdurmak için birçok ülke ile diplomatik girişimleri sürdürdüklerini kaydeden Aslan, "Hem Türkiye hükümetinin hem Birleşmiş Milletler'in (BM) hem de insan hakları örgütlerinin bu katliama dur demesi için bir girişime ihtiyaç var. Aksi halde bu saldırılar soykırıma doğru gidiyor. Bunun için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bizim bu saatten sonra herkesin sesine, desteğine ihtiyacımız var" dedi. 

Demokratik Suriye istiyoruz

Alevi halkının hep barıştan yana, zalim, katil, cani, zulmedenlerin ise karşısında olduğunu hatırlatan Aslan, şunları kaydetti: "Caninin, katilin, diktatörün ne dini, ne inancı olur. Katil katildir. Alevilerin katlinin vacip olduğu fetvalarının bu topraklarda da yaşadık. Asırlara dayanan kin ve nefret. Bugün kin ve nefret söylemini hayata geçiriyorlar. Suriye topraklarını paylaşmak için yarışanlar biz olmadık. Biz Suriye'nin bütünlüğünden, demokratikleşmesinden yana olduk. Suriye'de kargaşa, iç savaş çıkaran biz olmadık. Biz Kürtler, Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler, Êzidîler, Süryaniler, Ermeniler yani Suriye'nin tüm renklerinin birlikte yönetebileceği, demokratik bir Suriye istiyoruz. Suriye'yi 'Arap Cumhuriyeti' diye lanse etmenin tekrar kan getireceğini herkesin bilmesi lazım." 

Çeteler durdurulmalı

Aslan, QSD ile geçici yönetim arasındaki mutabakata ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: “Bu anlaşma gerçek anlamıyla demokratik bir Suriye’nin inşasına hizmet edecekse anlamlı bir anlaşma olur. Taraflardan birinin HTŞ olması nedeniyle yapılan anlaşma tam olarak bize güven vermiyor. QSD güçlerinin bugüne kadar yaptığı açıklamalar atılan adımlar değerli ve kıymetlidir. HTŞ’nin bu anlaşmaya ne kadar sadık olduğunu pratikte karşılığını görmek isteriz. Kaygılarımızın giderilmesi gerekiyor. Bu da yapılan katliamların durdurulmasıyla olacaktır.”

 

 

Çağrılarımıza kulak tıkandı 

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Derneği Genel Başkanı Ercan Geçmez ise Suriye’de yaşanan Alevi katliamına ilişkin “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diye bir söz var. Son yaşanan gelişmeler 'Ben geliyorum' diyerek geldi. Esad rejimin yaptığı tüm suçları Alevilere yüklemek ve katliam gerçekleştirmek insanlık dışı bir şey. Dün Esad ile tatile gidenler bugün Esad düşmanlığını Alevilere yükleyerek onlardan intikam almak istiyor. Biz başta Avrupa Birliği ülkelerine ve TBMM’de grubu olan partilere anlatmaya çalıştık. Suriye’deki Alevilerin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu anlatmaya çalıştık ama ne yazık ki iktidar sahipleri bu çağrılarımıza ve girişimlerimize kulaklarını tıkadı. 'Esad artıkları' diyerek Alevileri hedef haline getirdiler” diye konuştu. 

Türk iktidarı çarpıtıyor

İktidarın katliamı yapanlara DAİŞ artıkları demek yerine Alevi katliamını görmezden geldiğini söyleyen Geçmez, “İlginç olan Suriye geçici hükümeti bu katliamları kabul etti ve soruşturma başlattıklarını açıkladı ama Türkiye’de iktidar bunu kabul etmedi. Tam tersine katliamlara karşı yapmak istediğimiz eylemleri engellemek istedi” dedi.

Hukuki zemine oturtulmalı

QSD ile Şam'daki geçici yönetim arasında varılan mutabakat için ise Geçmez, şunları paylaştı: “Anlaşmanın birinci maddesi çok önemli ama anlaşmaya bir bütün olarak bakmak gerekiyor. Suriye’de barışın olmasını çok kıymetli buluyoruz. İslami usullere göre bir anlaşma yapılırsa bu ciddi sorunlar doğurur. Hukuk ve demokratik normlara göre bir anlaşma yapılırsa sorunlar kademeli kademeli aşılır. QSD'nin seküler ve demokratik yapısını çok değerli buluyoruz. Bu yapı, Suriye’nin tamamını hakim olabilecek demokratik bir zemin yaratabilirse yapılan bu anlaşma pozitif bir anlam bulur, ancak sadece kendi bölgesi ile ilgili bir zeminde hayat bulursa o sıkıntılı olur. Metinde  geçen ‘Esad artıkları' ifadesine dikkat edilmesi gerekiyor. Aleviler, Esad artıkları değil. Tüm bunların öne geçilmesinin yolu hukuk zeminini işletmek. Tüm halklar ve inançların anayasal güvence altına alınması gerekiyor. Hukuk zemini olursa bu katliamların önüne geçilir.” 

 

 

Bir soykırım operasyonu

Katliamın dini inanç üzerinden yürütüldüğünü vurgulayan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Yüksel Mutlu ise bugün Alevilere yapılanların, Şengal'de Êzidîlere, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Alevilere yapılan katliamlar gibidir" dedi. Uluslararası güçlerin açıklamaların yeterli olmadığını savunan Yüksel Mutlu, şunları söyledi: "Alevi bölgeleri Esad rejimi yıkıldığından bu yana tedirgindi. DEM Parti olarak uzun süredir buna dikkat çekiyorduk. Son günlerde ne yazık ki bu katliamlar doruğa ulaştı ve insanlar yerlerden cenazelerini dahi toplayamadı. Bu öldürülenler çocuklar, kadınlar ve sivillerdir. Bir inancı yok etmek için Alevilere dönük bir soykırım operasyonu bu. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz bunları yaşayanlarız. Dêrsim, Zîlan, Koçgirî, Agirî, Çorum, Gazi, Mereş, Madımak… Bütün bunları yan yana koyduğumuz zaman katliamlar silsilesi önümüzde çıkıyor. Bu katliamların büyük çoğunluğu Kürtler ve Alevilere dönüktür. 

Türkiye'deki Aleviler tedirgin

Suriye'de yapılan bu katliamlara karşı Türkiye'de yaşayan Aleviler korkuyor, çünkü kendi tarihine dönüp baktığından yaşadıkları var, bir hafıza var. Alevilerin baktığı pencere ben Türk Alevisiyim, Kürt Alevisiyim değil. 'Bizim Alevileri Suriye'de katlediyorlar' diyor. Çünkü bu bir sürektir." 

Katliamı durdurmak için

QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile Şam'daki geçici yönetimin Cumhurbaşkanı Ahmed Eş-Şara arasında yapılan anlaşmanın katliamların durması için etkili olduğunun altını çizen Yüksel Mutlu, "Burada Arap Alevilerin imdadına yetişen şey QSD ve HTŞ arasında yapılan anlaşmaydı. Belki bu katliamlar daha fazla derinleşebilirdi. Buna rağmen bir algı operasyonu var. Çok ciddi bir dezenformasyon var. Tehlikeli, milliyetçi, şoven, militarist bir dil kullanılıyor. Anlaşmanın maddelerinde Dürzileri, Kürtleri, Alevileri ve diğer bütün halkları korumak için yapıldığını görüyoruz. Anlaşmada katliamın önüne geçmek için maddeler var. QSD tarafından yapılan açıklamalarda katliamların son bulması için Dürziler ve Aleviler ile görüşmelerin yapıldığı belirtiliyor. QSD katliamlar dursun diye süreci hızlandırdı. Anlaşma ile birlikte Aleviler korunmuş olacak. Yapılan açıklamalar bunu gösteriyor. Anlaşma üzerine QSD'ye saldırmak, Alevi düşmanlığının körüklenmesi anlamına geliyor. Suriye'deki Arap Alevileri örgütlü olsaydı ve birlikte bir mücadele zemini oluştursalardı bu kadar katledilmeyeceklerdi" şeklinde konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.