Almanya’da yoksulluk derinleşiyor
Toplum/Yaşam Haberleri —

Almanya yoksulluk / foto:AFP
- Parität Sosyal Yardım Kuruluşu’nun yeni raporuna göre Almanya’da yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı 13 milyona ulaştı. 5,2 milyon insan ise ciddi maddi yoksunluk içerisinde yaşıyor.
GÖZDE GÜLER
Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinden biri olan Almanya’da yoksulluk, her geçen yıl daha görünür ve yaygın hale geliyor. Artan yaşam maliyetleri, yetersiz ücret artışları ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, milyonlarca insanı temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma getiriyor. Çalışanları bile geçinemez hale getiriyor.
Paritätischer Wohlfahrtsverband (Parität Sosyal Yardım Kuruluşu) tarafından yayımlanan 2024 Yoksulluk Raporu’na göre, ülkede yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı 13 milyona ulaştı. Bu rakam, 2023 yılına kıyasla yüzde 1,1’lik bir artış anlamına geliyor. Böylece Almanya’da nüfusun yüzde 15,5’i yoksullukla mücadele ediyor.
Bir haftalık tatil de mümkün değil
Rapora göre yoksul sayılan 13 milyon kişinin yaklaşık 5,2 milyonu ciddi maddi yoksunluk içerisinde yaşıyor. Bu kişiler, evlerini ısıtmak, eskiyen giysilerini yenilemek ya da beklenmedik harcamaları karşılamak gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Federal İstatistik Dairesi'nin verileri de tabloyu doğruluyor: Almanya'da nüfusun yüzde 21’i için bir haftalık yaz tatili bile maddi açıdan mümkün değil. Bu da 17,4 milyon kişinin yurt dışı seyahati gibi sosyal faaliyetlerden mahrum kaldığını gösteriyor. Bu grubun yüzde 40’ını yalnız ebeveynler oluşturuyor.
Kadınlar daha fazla risk altında
Paritätischer’in raporu, yoksulluğun toplumsal cinsiyet ve eğitim düzeyinden bağımsız olmadığını da ortaya koyuyor. Kadınların yoksulluk riski erkeklere göre daha yüksek: Kadınların yüzde 16,2’si yoksulluk sınırının altında yaşarken, erkeklerde bu oran yüzde 14,7. Ayrıca, yoksul nüfusun yüzde 63’ü orta ya da yüksek eğitim seviyesine sahip, yüzde 70,2’si ise Alman vatandaşı. Bu veriler, yoksulluğun sadece “eğitimsiz yabancılar”a özgü bir durum olduğu yönündeki önyargıları ve popülist söylemleri de çürütüyor.
Alım gücü azalıyor
Yoksulluğun derinleşmesinin başlıca nedenlerinden biri ise gelir artışının, yaşam maliyetlerindeki artışla paralel gitmemesi. 2015 yılında yürürlüğe giren asgari ücret uygulaması, yıllar içinde artmasına rağmen alım gücü açısından yetersiz kalıyor. Asgari Ücret Komisyonu’nun aldığı karara göre, saatlik asgari ücretin 2026’da 13,90 Euro’ya, 2027’de ise 14,60 Euro’ya çıkarılması planlanıyor. Ancak bu rakamlar, hükümetin daha önce açıkladığı hedeflerin altında kalıyor ve temel ihtiyaçlardaki fiyat artışlarını karşılamıyor.
Enflasyon düşse de hayat pahalı
Haziran 2024 itibarıyla Almanya’da enflasyon oranı yüzde 2 seviyesine gerilese de bu, halkın günlük yaşamında bir rahatlama anlamına gelmiyor. Son üç yılda özellikle gıda ve kira fiyatları yüzde 30’un üzerinde artış gösterdi. Örneğin, tereyağı gibi temel ürünlerin fiyatı 2020’ye kıyasla yaklaşık yüzde 30 arttı. Ancak aynı dönemde asgari ücret benzer oranda artmadı. Kira artışları da özellikle büyük şehirlerde dar gelirli haneleri ciddi şekilde etkiliyor.
İş sahibi olmak kurtarmıyor
Sol Parti (Die Linke) milletvekili Cem İnce’nin hükümete yönelttiği bir soru önergesi, çalışanlar arasındaki yoksulluğun boyutunu da gözler önüne serdi. Federal Hükümet’in verdiği yanıta göre, 2023 yılında yaklaşık 826 bin çalışan, maaşları geçimlerini karşılamaya yetmediği için vatandaşlık ödeneği (Bürgergeld) almak zorunda kaldı. Bu durum, yalnızca sosyal yardım alan işsizleri değil, aktif olarak çalışan bireyleri de kapsayan yapısal bir yoksulluğun varlığına işaret ediyor. Ek ödeme alanların sayısı 2015’ten bu yana ilk kez arttı. Çoğu, mini işlerde çalışıyor, üçte ikisi ortalamanı altında kazanıyor. Milletvekili İnce, “Yüz binlerce insanın işi olmasına rağmen devlet yardımına bağımlı olması mümkün değil” dedi.













