Almanya’daki Kürtler, partilerden ne bekliyor?

Dosya Haberleri —

❏

  • Almanya’nın ikinci büyük göçmen grubu Kürtlerin temsilcisi KON-MED, partilerin Eylül’deki Federal Parlamento seçimleri için programlarını açıklamasından önce Kürt halkının önemsediği gündemleri ve beklentilerini kamuoyuyla paylaştı.

 

HABER MERKEZİ

 

Kürtler, 1 milyonu aşkın nüfuslarıyla Almanya’nın ikinci büyük göçmen grubunu oluşturmalarına rağmen bugüne kadar seçimlerde partilerden hak ettikleri ilgiyi göremedi; seçim süreçlerine kendi kimlikleri ve öz örgütlülükleriyle müdahalede de eksik kaldılar. Kürtlerin Almanya’daki temsilcisi ve en büyük örgütü olan Almanya Kürdistan Toplulukları Federasyonu, 26 Eylül 2021’de yapılacak Federal Parlamento seçimleri içinse şimdiden harekete geçti. Almanya’da yaşayan Kürtlerin önemsediği gündemleri ve partiler ile gelecek hükümetten beklentilerini sıralayan KON-MED, tek tek partilere, “Bu konulara dair somut önerileriniz var mı? Bu noktalarda bir eylem ihtiyacı görüyor musunuz?” diye sordu. Kürtlerin KON-MED’in sıraladığı  gündem ve beklentileri şunlar:

 

SOSYAL HAKLAR

 

Zengin ve fakir arasındaki uçurumun artmasıyla Almanya’da toplum, giderek bölünüyor. Metropollerde giderek yükselen kiralar, insanların kabul edilemez biçimde semtlerden sürülmesine ve böylelikle büyük şehirlerin dönüşümüne neden oluyor. Taşeron ya da asgari ücret gibi uygulamalar ile istikrarsız çalışma koşullarının yaygınlaşması, giderek daha fazla yurttaşın onurlu bir yaşamın gerektirdiği maddi koşullara ulaşamamasına neden oluyor. Buna emeklilikle ilgili koşulların kötüleşmesi ile insanların yıllar boyunca çalışmış olmalarına rağmen istikrarsız koşullara ve yaşlılıkta yoksulluğa mahkum olması ekleniyor. Kişinin hangi sosyal koşullarda büyüdüğü ile eğitimdeki başarısı arasındaki sıkı bağ da Almanya’daki eğitim kurumlarının çözülemeyen sorunu olarak kalmaya devam ediyor. Bütün bu faktörler, toplumsal birliktelik için uygun olmayan koşulları ifade ediyor.

 

KADIN HAKLARI

 

Bir toplum, farklı sosyal grupların aktif katılımıyla ayakta durur. Haklara erişimde eşitlik, fırsat eşitliği ve özerklik hakkı, bu katılımı sağlamanın vazgeçilmez koşullarıdır. Özellikle de kadınlar, bu konularda adım atılması ihtiyacını her gün hissediyor. Kadına yönelik aile içi şiddet, medyadaki gündelik cinsiyetçilik, kadınların yaptıkları işin eşit biçimde ücretlendirilmemesi ve kadınların yönetici pozisyonlarda eşit biçimde temsil edilmemesi gibi sorunlar, Almanya’da kadınların maruz kaldığı kabul edilemez haksızlıklardan bazılarını oluşturuyor.

 

ENTEGRASYON/UYUM

 

Kürtlerin Almanya’daki en büyük çatı örgütü olarak yüzbinlerce insanın çıkarlarını temsil ediyoruz. KON-MED’e bağlı ülkenin dört bir yanındaki derneklerde dil kursları ile mültecilere ve ailelere yönelik sosyal ve hukuksal danışma hizmeti veriliyor ve çocuklar ile gençlere yönelik kültürel çalışmalar yapılıyor. KON-MED, Federal Hükümet’in Entegrasyon Zirvesi’ni selamlıyor ve bunu göçmen gruplarının kurduğu öz örgütlülüklerin sesini kamusal alanda yükseltmek için bir fırsat olarak görüyor.

KON-MED Entegrasyon Zirvelerinin yaratıcı bir parçasına dönüşebilecekken bugüne değin bu zirvelere davet edilmemiş olmamızın ise anlaşılmaz bir durum olduğu görüşündeyiz.

 

Mayıs 2019’da kurulan Almanya Kürdistan Toplulukları Federasyonu, Almanya’daki Kürtlerin 250’den fazla örgütünün çatı örgütü olarak faaliyet gösteriyor. Almanya’nın dört bir yanında Kürdistanlıların bir araya geldiği merkezler kuran KON-MED, farklı bölgelerde FED-KURD, FED-MED, FCDK-Kawa, FCK ve FED-DEM gibi üye federasyonları tarafından temsil ediliyor.

KORONAVİRÜS SALGINI

 

Salgına karşı mücadelenin en önemli parçalarından biri, aydınlatma çalışmasıdır. KON-MED, bu çalışmanın Almanya’da çok dilli yapılmasını güçlü bir biçimde selamlamaktadır. Ne ki, Kürtler Almanya’nın en büyük ikinci göçmen grubunu oluşturmasına rağmen Kürt dilindeki bilgilerin bu denli az olmasını ve adım atmak konusundaki tutukluğu üzüntüyle karşılıyoruz. Bu bağlamda tekraren Kürtlerin özgün bir göçmen grubu olarak tanınmasıyla ilgili sorunlara dikkat çekmek istiyoruz.

Salgın konusunda Almanya, “aşı milliyetçiliğine” karşı çıktı ve Avrupa çapında bir stratejiden yana olduğunu ifade etti. KON-MED de “aşı milliyetçiliğini” reddediyor ama bu konunun Avrupa sınırlarını da aşan bir biçimde, evrensel bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini düşünüyor. Bu noktada önemli bir konu da Kuzey ve Doğu Suriye’deki özerk yönetimin desteklenmesidir, keza Şam’daki merkezi hükümetin üç milyondan fazla insanın yaşadığı bu bölgeyi hiç ya da ancak oldukça gecikmiş biçimde dikkate alacağı öngörülmektedir.

 

ABDULLAH ÖCALAN’IN HAPİSHANE KOŞULLARI VE TECRİDİ

 

Abdullah Öcalan Kürt halkının etki gücü yüksek temsilcisidir. En son 2015 yılında milyonlarca insan, imza kampanyasına verdikleri destekle bu gerçeği ifade ettiler. Ne ki Sayın Öcalan, 15 Şubat 1999’dan bu yana, yani 20 yıldan fazladır, Türk ada hapishanesi İmralı’da insanlık dışı tecrit koşulları altında tutuluyor. Bu koşullara rağmen Sayın Öcalan, Kürt sorununun ve Türkiye’deki demokratikleşme sorununun çözümü için sürekli olarak devreye girdi ve -Güney Afrika’da Mandela’nın yaptığına benzer bir biçimde- hapishanede olmasına rağmen Türk devletiyle barış görüşmeleri yürüttü. Son barış görüşmeleri, 2015’in Şubat ayında, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmelerin bittiğini açıklaması ardından sona erdi. O günden bu yana Türkiye, hızlı bir biçimde bir diktatörlüğe doğru ilerliyor.

Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun barışçıl çözümü ve Türkiye’de demokrasi için anahtar rol üstlendiği açıktır fakat maalesef Sayın Öcalan, iki buçuk yıldan fazladır tamamıyla tecrit altında tutulmakta ve dışarıyla hiçbir iletişim kurmasına izin verilmemektedir. Biz, barışın yalnızca Abdullah Öcalan ile doğrudan ilişki kurulması yoluyla gerçekleşebileceğine tamamen inanıyor ve Öcalan’ın serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

 

PKK YASAĞI

 

KON-MED ve diğer Kürt örgütleri, uzun süredir 1993’te haksız yere yürürlüğe sokulan PKK’ye yönelik faaliyet yasağının kaldırılmasını ve PKK’nin Avrupa Birliği’nin “terör örgütleri listesi”nden çıkarılmasını talep ediyor. Yasak ve PKK’nin bu listeye alınması, Kürt sorununun barışçıl çözümü için acilen ihtiyaç duyulan siyasi diyalogu engelliyor. Almanya siyaseti ve sivil toplumundan çok sayıda isim, 2015 yılında PKK yasağının kaldırılmasına hazır olduklarını ilan etmişti; ancak bu, pratik sonuçlar ortaya çıkarmadı. Brüksel’de temyiz mahkemesi, Belçika yargısının en üst düzey mahkemesi sıfatıyla, PKK’nin “terör örgütü” olmadığını, silahlı bir çatışmanın tarafı olduğunu ifade etti. Bizim görüşümüze göre Kürt sorununun barışçıl çözümü için PKK’ye yönelik kriminalizasyonun acilen ortadan kalkması gerekiyor; keza PKK, Kürtlerin önemli aktörü olarak yalnızca çatışmanın taraflarıyla diyalog kurmaya hazır olduğunu yinelemekle kalmıyor, ayrıca bölgedeki etnik ve dini grupların barış içinde bir arada yaşaması için perspektifler de ortaya koyuyor.

 

KÜRT AKTİVİSLERİN KRİMİNALİZASYONU

 

KON-MED, Almanya’daki Kürtlere yönelik kapsamlı kriminalizasyonu sürekli olarak gündeme getiriyor ve baskı politikalarının bitmesini talep ediyor. Şu anda 11 Kürt aktivisti, tutuklu ve hükümlü olarak Almanya’da cezaevlerinde bulunuyor. PKK yasağının uygulamaya konulmasından bu yana binlerce Kürt’ün oturum hakları ellerinden alınıyor; Kürtler, siyasi yasaklarla, para ve hapis cezalarıyla mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Siyasi çalışmalar, Almanya vatandaşı olmayan Kürtlere uygulanan yabancılar hukukunun ölçütlerinden birine dönüştürülmüştür. Kürtlerin vatandaşlık alması engelleniyor, iltica hakları ellerinden alınıyor ve oturumları ellerinden alınarak sınırdışı prosedürleri uygulanıyor. Bu tutum ile Kürtlerin Almanya’da korunaklı bir yaşam sürmeleri engelleniyor.

PKK yasağı, insanların hayatını derinden etkiledi ve birçok insanda “Türkiye’deki takibattan Almanya’da yeniden tuzağa düşürülmek için mi kurtulduk?” hissi yaratan deneyimler ortaya çıkardı. 

 

PYD, YPG, YPJ, CIWANÊN AZAD VE YXK SEMBOLLERİNİN YASAKLANMASI

 

Federal İçişleri Bakanlığının 2 Mart 2017’de bütün eyalet hükümetlerine ve kovuşturma makamlarına gönderdiği genelge ile Demokratik Birlik Partisi (PYD), Halk Savunma Birlikleri (YPG), Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), Ciwanên Azad ve Kürdistanlı Öğrenciler Birliği (YXK) sembollerinin kamusal alanda kullanılması pratik olarak yasaklandı. KON-MED, o günden bu yana, birçok eylemde ceza davalarına ve tutuklamaya kadar varan sorunlara yol açan bu yasağın kaldırılmasını talep ediyor.

 

KÜRT DERNEKLERİNİN İZLENMESİ

 

KON-MED, Kürt dernekleri ve üyelerinin gizli servisler tarafından takip edilmesine, Anayasayı Koruma Örgütü raporlarına girmesine ve özellikle Kürt gençlerine yönelik ajanlaştırma çalışmalarına kararlı biçimde karşı duruyor. Bu uygulamaların temel haklara yönelik ağır bir saldırı anlamına geldiği inancındayız.

 

ÖZGÜN GÖÇMEN GRUBU OLARAK TANINMA

 

KON-MED, yıllardır Kürtlerin Almanya’da özgün bir göçmen grubu olarak tanınmasını talep ediyor. Almanya’da resmi istatistiklerde halen Türk, İranlı, Suriyeli ya da Iraklı olarak kaydedilen 1 milyon civarında Kürt yaşıyor. Bu nedenle Kürtler, temel haklardan mahrum kalıyor. Bu durum, diğer etkilerinin yanında, anadil dersleri hakkının kullanımına doğrudan etki ediyor. Kürtçe öğretmenleri yetiştirecek fakültelerin yokluğu, Kürt çocuklarının bu hakkı kullanmasını zorlaştırıyor.

 

ÊZÎDÎ CEMAATİNİN EŞİT KAMUSAL HAKLARA SAHİP OLMASI

 

Êzîdîler, Ortadoğu’nun en eski dini cemaatlerinden biri olarak kabul ediliyor. DAİŞ’in Ağustos 2014’te Irak’ın kuzeyindeki Şengal’de, bütün dünyanın gözleri önünde Êzîdî toplumuna yönelik gerçekleştirdiği acımasız soykırım, bu cemaatin nasıl bir tehlike altında olduğunu herkese gösterdi. Şu anda Almanya’da, çoğunluğu Niedersachsen ve Kuzey Ren-Vestfalya eyaletlerinde olmak üzere, 200 bine yakın Êzîdî yaşıyor. Bazıları KON-MED içinde örgütlü olan Êzîdî dernekleri, uzun süredir cemaatlerinin hakları için mücadele ediyor. Bizim de KON-MED olarak güçlü biçimde desteklediğimiz taleplerinden biri, inançlarının Almanya’daki diğer dini cemaatlerle aynı haklara sahip olması ve kamusal haklardan yararlanmalarını sağlayacak bir statüye kavuşması.

 

KUZEY VE DOĞU SURİYE DEMOKRATİK FEDERASYONU’NUN TANINMASI

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Federasyonu sayesinde savaştan yılgın düşmüş Suriye’de milyonlarca insan için demokratik ve barışçıl bir korunaklı alan gelişiyor. Kuzey ve Doğu Suriye Federasyonu’nun savunma güçleri, DAİŞ’e karşı başarılı bir mücadelenin garantisi durumunda ve uluslararası ittifakın önemli bir partneri. KON-MED, uzun süredir Kuzey Suriye’deki umut veren siyasal, kültürel ve sosyal gelişmelere dikkat çekiyor ve bölge ile dayanışmacı bir tutum için çağrı yapıyor. Federal Hükümet’in Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Federasyonu’nu Kuzey Suriye’deki insanların meşru temsilcisi olarak tanıması, doğru bir adım olacaktır.

 

KUZEY VE DOĞU SURİYE DEMOKRATİK FEDERASYONU’NUN DESTEKLENMESİ

 

KON-MED, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Federasyonu’na ilişkin dayanışmacı bir tutum talep ediyor ve Federal Hükümet’i bölgeye ve ilgili kurumlara insani yardım çalışmaları kapsamında maddi yardım ve materyal desteği sağlamaya çağırıyor.

 

TÜRKİYE’YE İLİŞKİN TUTUM

 

KON-MED, uzun süredir Türkiye’nin Ortadoğu’daki istikrarı bozan rolüne dikkat çekiyor. Türkiye’nin bu rolü, aynı anda, üyelik görüşmeleri yaptığı Avrupa Birliği’ni de olumsuz etkiliyor. Avrupa Birliği ile görüşmeler üzerinden adım adım demokratikleşme şöyle dursun, ülke bugün diktatörlüğün eşiğinde bulunuyor. Basın ele geçirildi, çok sayıda gazeteci tutuklandı, sayısız sivil toplum örgütü yasaklandı ve binlerce akademisyen kovuldu. Bu minvalde gelecekteki Federal Hükümet’e Türkiye’yi PKK ile barış görüşmelerini yeniden başlatmaya ikna etme çağrısı yapıyoruz.

 

HDP’YE VE DEMOKRATİK MUHALEFETE YÖNELİK BASKILAR

 

Türkiye’nin kalıcı biçimde demokratikleşmesi umudu, Haziran 2015’te, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile birlikte Türkiye Parlamentosuna girdi. Çeşitli toplumsal gruplar HDP çatısında örgütlendi ve toplumun dışlanan ve baskı altına alınan parçalarına ses oldular. KON-MED, eylemler, etkinlikler ve seçim kampanyalarıyla HDP’yi Almanya’da destekledi ve demokrasi isteyen on binlerce Türkiyeli yurttaşı harekete geçirdi. HDP’nin eski eşbaşkanlarının yanı sıra çok sayıda milletvekili bugün hapishanede bulunuyor. Buna sayısız seçilmiş belediye başkanı, parti yöneticileri ve binlerce parti üyesi ekleniyor. Almanya’daki siyasi sorumlular, bugüne kadar HDP’nin ve Türkiye’deki diğer demokratik örgütlerin kriminalizasyonuna karşı görünür ve etkili bir siyasal ve diplomatik inisiyatif geliştirme konusunda sınıfta kaldı.

 

SİLAH TİCARETİ

 

KON-MED, dünya barışı perspektifi ile bütün silah ticaretinin durdurulmasını talep ediyor. Silah ve cephane üretimi ve üretim lisanslarının dağıtımı, derhal durdurulmalıdır. Özellikle de Ortadoğu devletlerine (Türkiye, Suudi Arabistan vs.) Almanya’dan silah ithalatı, bölgede savaşları kışkırtıyor ve binlerce insanın yaşamına mal oluyor. Türk devleti, en azından 90’ların başından bu yana Alman silahlarını Kürtlere yönelik etnik temizlik operasyonlarında kapsamlı biçimde kullanıyor. Maalesef Alman silahları, şu günlerde de Kürt halkına karşı işlenen savaş suçlarında ve Cizre, Sur, Nusaybin gibi Kürt kentlerine yönelik operasyonlarda kullanılıyor. KON-MED, mesela Alman silah firması Rheinmetall’in Türkiye’de tank üretimi için fabrika kurma niyetine kararlı biçimde karşı çıkıyor. Gelecekteki Federal Hükümeti’ni Türkiye’ye silah ticaretini durdurmaya çağırıyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.