Anneler: O Kürtlerin Başkanı, tecridi kaldırın
Dosya Haberleri —
- Her hafta İzmir'deki cezaevinin kapısındalar. Havalar sıcak. Ancak onların direniş şarkıları, zılgıtları ve mücadele inatları havadan da sıcak. Barış Annesi Nufusa Ataç anlatıyor: "Başkan'ın üzerindeki tecrit doğru değil. Hani adalet, hani kanunlar. Adalet varsa herkese olmalı. Vicdansızlar... Kürtler eski Kürtler değil. Sadece anneler bile kalsa bu dava bitmez."
- Barış Annesi Hanife Gümüş, "İsteğimiz Başkanımızın üzerinden tecridin kalkması. Biz savaş istemiyoruz. Güzel bir dünya istiyoruz. Barış gelsin dünya güzelleşsin" diyor. Barış Annesi Behiye Yalçın da cezaevi görmüş bir anne. Şöyle diyor: "Bu insanlar insanlık için, kimliği için, kendi halkı için cezaevlerinde; herkes tecridin kalkması için bir şey yapmalı."
GÜLCAN DERELİ
Her zor dönemeçte onlar en öndeler. Toplumun kabuğuna çekildiği dönemlerde onlar hep yol açan oldular. Kimse sokağa çıkamazken onlar çıktılar. Birçoğu o yaşlarında cezaevi gördüler, itildiler, kakıldılar; yine de evladına sarılır gibi mücadeleye sarıldılar. Şimdilerde psikolojik savaş biraz kırılmışsa bunda onların payı büyük. Kürt annelerden bahsediyoruz. Onlar Cumartesi Annesi, Barış Annesi, direniş annesi... Koca bir halkın tarihten akan hafızası. Onlar şimdi bir kez daha bir yol açmak için eylemdeler. Kendi deyimleri ile Başkanları için. Anneler, tecrit bitmeden ülkenin debelenip duracağının derin bilinciyle konuşuyorlar. Barış Anneleri'nin her pazartesi Buca Cezaevi önündeki eylemini takip etmek için İzmir'deyim.
Direnişin sıcaklığı
Havalar çok sıcak. İnsan durduğu yerde terden sırılsıklam oluyor. Bu boğucu havada DEM Parti ilçe örgütünde toplanan anneler önce bizi kucaklayarak karşılıyor. Anneler tecrübeli. Hemen birkaç soğuk suyu elimize sıkıştırıyor. Hepsi de tedbir amaçlı sularını yanına alıyor. Sonra hemen birlikte bindiğimiz araçla eylemin gerçekleşeceği yere gitmek üzere yola çıkıyoruz. Sekiz kişiyiz biraz sıkışarak da olsa hepimiz bir araca sığıyoruz. Önce kısa şakalaşmalarla başlıyor yolculuğumuz, ardından sohbetler... Yol uzun bir de aracın sadece bir camı açıldığı için içerisi fazlasıyla sıcak ama anneler buna aldırış etmiyor. Sohbetin ve mücadelenin sıcaklığı havadan daha sıcak. 68 yaşındaki Hanife anne şakalarıyla ortamı şenlendiriyor, sonra da söylediği şarkılarla... Yol boyunca Kürtçe söylediği direniş şarkılarına, diğer anneler hem alkışlarıyla hem de zılgıtlarıyla eşlik ediyor.
Annelerin inadı
Eylemin gerçekleşeceği Kırıklar Buca Cezaevi'ne nihayet varıyoruz. Annelerin eylemine destek olmak için bizden önce gelenler de var. Önce herkes birbiriyle selamlaşıyor, kısa kısa ayak üstü sohbetler yapılıyor. Bir yandan da hazırlıklar yapılıyor. Eylem için getirilen pankart açılıyor, beyaz önlükler giyiliyor vs... Artık eylem vakti... Herkes pozisyonunu alıyor, ardından konuşmalar yapılıyor, birçok kez “Bijî berxwedana zindanan” sloganı atılıyor ve tabi son olarak da herkesin elinde bulunan düdüklerle tutsaklara selam gönderiliyor. Bu eylemde yer alan Barış Anneleri'nden Nufusa Ataç, Hanife Gümüş ve Behiye Yalçın ile konuşuyorum.
Sessizlik yok olmaktır
Mêrdîn'in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinden yaklaşık 40 yıl önce İzmir'e göç eden Nufusa annenin altı çocuğu var. En büyüğü 28 yaşında olan çocuğu cezaevinden geçtiğimiz Haziran ayında tahliye oldu. Nufusa anne öncelikle vicdanlara sesleniyor: "Çağrım bütün vicdanlı insanlaradır ve herkesedir. Zaman evde oturma zamanı değil seferberlik zamanıdır. Her yerde direnişe geçilmeli ve sokaklara çıkmalı. Sessiz kalmayalım. Sessizlik yok olmaktır."
Demokrasi istiyoruz
Kürt halkına yönelik çok yönlü saldırı olduğuna işaret eden Nufusa anne, "Bir belediyelerimize kayyum atandı. Bu zulümdür. Bu zulmü kabul etmemeliyiz. Hiçbir dünya, hiçbir kanun kabul etmez. Bize zulüm ediyorlar. Biz kimsenin malını, mülkünü almamışız. Oyumuzla, şerefimizle, namusumuzla belediyeyi kazanmışız. Baskıyla el koydular. Bir insan Kürt, Türk, Arap, Çerkez olsun. Kim olursa olsun ellerini vicdanlarına koysunlar ve bu zulmü kabul etmesinler. Bu zulüm ne zamana kadar bizim üzerimizde devam edecek? Demokrasi istiyoruz. Barış istiyoruz, beraberlik istiyoruz. Kazanmak istiyoruz. Niye Kürtler bu kadar zulümden zarar görüyorlar" diyor.
Tecrit kalkarsa dünya güzelleşir
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan 41 ayı aşkın süredir haber alınamıyor. Ailesinin ve avukatlarının yaptığı tüm başvurular ise sonuçsuz kalıyor. Bu duruma tepki gösteren Nufusa anne, şöyle vurguluyor: "Başkan'ın üzerindeki tecrit doğru değil. Hani adalet, hani kanunlar. Adaleti kendilerine göre ayarlamışlar. Adalet varsa herkese olmalı. Sadece onlara değil. Adaletin kapısını kapatmışlar. Vicdansızlar, Kürtler eski Kürtler değil. Sadece anneler bile kalsa bu dava bitmez. Anneler yalnız da kalsa bu dava devam eder. Bu zulmü kabul etmeyiz. Adalet, barış istiyoruz. Bu tecridi kaldırsınlar. Herkes siyaset yapıyor. O da bir siyasetçi. O Kürtlerin Başkanı. Niye tecrit var üzerinde. Dünya hepimize yeter, niye dünyayı bize zindan ettiler? Tecridi onun üzerinde uyguluyorlar, çünkü Kürtler birbirinden ayrılsın diyorlar. Kesinlikle birbirimizden ayrılmayız. Aramıza mesafe koymasınlar. Bugün tecridi kaldırırlarsa ve ellerini barışa uzatırlarsa dünya güllük gülistanlık olur. Dünya hoş olur. Allah tecridi sonlandırsın. Başarılar hepimize."