Annesinin eteğinde bir Kürt Ceylan'ı 

Dosya Haberleri —

Ceylan Önkol / Çizim: Serpil ODABAŞI

Ceylan Önkol / Çizim: Serpil ODABAŞI

  • Biri torbada babasının kucağında, biri annesinin eteğinde, biri kargoda annesinin kucağında, biri yaşından çok kurşunların altında... Ölüden korkan bir devlet... Kürt’ün soğuk bedeni onun haz alanı. Böyle bir kinin tarihte bile örneğini, tarifini bulmak zor. Nerdeyse yeni bir icat. 
  • Dava akutlarından Yakup Güven: "Dava cezai anlamda kapatıldı. İdare anlamında Ceylan'a kusur bulunmasına itiraz ettik. Karşı taraf yani İçişleri Bakanlığı da kendilerine atfedilen kusurun olmadığını iddia etti ve haksız olduğu iddiasıyla -yani tazminat ödemek istemedikleri için- davayı temize götürdüler.’’
  • "Dosyayı AİHM’e götürdük. Biz ihlal kararı vermesini beklerken AİHM ihlal olmadığına dönük bir karara hükmetti. Yani söz konusu cezai boyutuyla failler hakkında herhangi bir tespit işlemi, yargılama işlemi ve cezalandırma işlemi söz konusu olmadı. O şekilde dosya kapatıldı. AİHM de Ceylan'ın katledilmesine ortak oldu.’’

GÜLCAN DERELİ

Biri torbada babasının kucağında, biri annesinin eteğinde, biri kargoda annesinin kucağında, biri yaşından çok kurşunların altında, bazıları kaldırımda... Bazılarının kemikleri kayıp, bazılarının mezarları yıkılmış... Ölüden korkan bir devlet... Ölüye eziyeti yaşayanları terbiye etme, bir haz aracı olarak kullanan bir devlet... Kürt’ün soğuk bedeni onun haz alanı. Böylesi bir kinin tarihte bile örneğini, tarifini bulmak zor. Nerdeyse yeni bir icat. Son dönemlerde önümüze düşüp duran fotoğraflara bir de Ceylan gözlü bir Kürt’ün, torbada babasının kucağında olan kemiklerin, anne kucağında kargo içinde olan kemiklerin, kaldırıma gömülü bulunmayı bekleyen bir serçenin gözüyle bakalım. Neler görürüz acaba? Buna cesaretimiz var mı? Buna bakma cesareti gösterenler bu dünyayı yakmalı, yeni bir dünya kurmalı. Yoksa bu lanet sürüp gider...   

Ceylan... Gözleri delip geçiyor. Küçücük, minicik, dağlarda seke seke oynar, yaşından büyük işler, çobanlık yapardı. Ceylan Önkol. Hani köyünde birçok çocuk gibi ailesinin yükünü hafifletmek için hayvanları otlatmaya çıkarmıştı. Evinden yek vücut çıkan Ceylan'ın bedeni askerlerin havan topuyla parçalanmıştı. Annesi, dokunmaya kıyamadığı yavrusu Ceylan'ı eteğinde toplamıştı. Birçoğuna bir film karesi, kurgu, senaryoyu anımsatan bu vahşet, Kürt halkı için uzun zamandır bir rutin. Boyun eğmez Kürt’ün direnişine yanıtı bu devletin. Acizlik, acınası, tiksinti uyandırıcı... Tek kare fotoğrafı ile hafızalara kazınan Ceylan, o gözleriyle vahşeti de direnenleri de gözlüyor. Ceylan'ın gözleri hepimizin üzerinde... 

Tarih 28 Eylül 2009’u gösteriyordu. Amed’in Lice ilçesine bağlı Şenlik Mahallesi'ne bağlı Hambaz mezrasında koyunları otlatmaya giden Ceylan Önkol, Tapantepe Karakolu’ndan atılan havan mermisinin isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Olayın duyulması üzerine bölgeye koşan ailesi ve yakınları cenazenin kaldırılmasını istedi ancak 6 saat boyunca yetkililer gelmedi. Acısıyla kavrulan anne, daha fazla dayamadı ve çocuğun parçalanmış cansız bedenini üzerindeki eteğinde topladı. Köylülerin de yardımıyla cenaze bulunduğu yerden alındı. Olay yeri incelemesi ise katliamdan 3 gün sonra yapıldı. Kimse ceza almadığı gibi Ceylan kusurlu bulundu. Kürt olmaktan! Çünkü nerdeyse yüzyıldır Kürt olmak kusur bu topraklarda. Dava kapatıldı. Biz de davanın avukatlarından İnsan Hakları Derneği Amed Şube Yöneticisi Hukuk Komisyonu Sözcüsü Yakup Güven ile konuştuk.

Şüpheliye görev

Etkili bir soruşturma yapılmadığını belirten Güven, "Biz etkili soruşturma derken olayla alakalı tüm delillerin tarafsız, objektif bir şekilde toplanması, değerlendirilmesi ve buna göre bir soruşturmanın, daha sonra da kovuşturmanın yürütülmesini kast ediyoruz. Ancak bahsettiğimiz olayla ilgili de etkili bir soruşturma yürütülmedi. Çünkü son 40 yılı aşkın bir süredir özellikle 90’lı yıllardan başlamak üzere faillerin kamu görevlisi olduğu, mağdurların özellikle Kürt olduğu ölümlere, yaralamalara ilişkin olaylarda etkili soruşturmalar yürütülmüyor. Kamu görevlileri çoğu kez beraat ile sonuçlanan yargılamalara muhatap oluyor. Zaten çok azında yargılama oluyor. Çoğunda soruşturma evresinde ya takipsizlik kararı veriliyor. Ya da daimi arama kararı veriliyor. Yargılamalarda da ya beraat kararı veriliyor ya da çok cüzi hapis cezaları. Tabi kişinin herhangi bir geleceğini olumsuz yönde etkilemeyecek kararlar veriliyor. Bu olayda da benzeri bir durum oldu, savcılık etkili bir soruşturma yürütmedi, zaten savcılık incelemeyi olayın şüphelisi olan jandarma kurumuna yaptırdı" diyor. 

Dosya kapatıldı

Ceza alması gerekenlerin delilleri kararttığına dikkat çeken Av. Güven, "Olayın tarafı olan, olaydan etkilenmesi muhtemel olan, cezai yaptırım ile karşı karşıya olması muhtemel olan jandarmanın bunu yapması bir kere baştan beri delillerin sağlıklı bir şekilde toplatılmasına, değerlendirilmesine engel olan bir durum. Ki bunun akabinde zaten soruşturma boyutuyla daimi arama kararı verildi. Daimi arama kararı aslında dosyanın kapatılması demek. Bu karardan sonra dosyayı AİHM’e götürdük. Biz ihlal kararı vermesini beklerken AİHM ihlal olmadığına dönük bir karara hükmetti. Yani söz konusu cezai boyutuyla failler hakkında herhangi bir tespit işlemi, yargılama işlemi ve cezalandırma işlemi söz konusu olmadı. O şekilde dosya kapatıldı" diye vurguluyor. AİHM de Ceylan'ın katledilmesine ortak oluyor. 

Ceylan'a kusur bulundu!

Davanın idare boyutu ise tam bir skandallar zinciri. Ailenin idare mahkemede açtığı davada mahkeme tazminat ödemesine hükmediyor ancak Ceylan Önkol'u da kusurlu buluyor. Ve bir cana 283 bin TL fiyat biçiliyor! İdare boyutuna dair bilgi veren Av. Güven, "İdare mahkemesinde açtığımız davadan sonra öncelikle 5233 sayılı yasa kapsamında çok cüzi bir miktarda tazminata hükmedildi. Biz temiz makamına dosyayı götürdükten sonra temiz makamı kararı bozup yerel mahkemeye gönderdi. Yerel mahkeme daha sonra yaptığı yargılamada maddi ve manevi olmak üzere toplada 283 bine hükmetti. 283 bini de kusurları bölüştürerek yani 12 yaşındaki Ceylan’a da yüzde 10 oranında kusur atfederek tazminata hükmetti. Burada özellikle mahkeme tarafından idarenin kusurunun tespit edilmesi bizce önemli bir veri. Fakat hem Ceylan’a yüzde 10 oranında kusur atfedilmesi hem de idareye kusur atfedildikten sonra aileye 283 bin gibi hiçbir şekilde ailenin acısını bir nebze bile olsun hafifletecek, ailenin uğramış olduğu maddi ve manevi zararı bir nebze olsun azaltacak bir karar olmadığını da belirtmek istiyoruz. Açık bir şekilde öldürülen tamamen idarenin kusuru kapsamında yaşamını yitiren bir Kürt çocuğunun hayatına biçilen değerin biz hak savunucuları olarak 283 bin lira olduğunu tekrar bir şekilde görmüş olduk maalesef" diyor. 

Çocuk suçlu bulunamaz

Oysa Ceylan'ın hayvanları otlattığı yer, köylülerin düzenli olarak hayvanları otlattığı, güzergah olarak kullandığı yer, yani yaşam alanları. Köylülerin on yıllardır, belki yüz yıllardır düzenli olarak kullandığı bir alan ve yaşamlarının büyük bir zamanı buralarda geçiyor. Mahkemenin kusur kararının gerekçesinde çocuğun yaşam alanında bulunması gösteriliyor. 12 yaşındaki bir çocuğun bu yüzden suçlanamayacağının altını çizen Av. Güven, "12 yaşındaki bir çocuk duruma göre cezai müeyyidesi olmayacak olayların doğruyu ve yanlışı ayırt etmesine aslında şüpheyle bakacağımız yaş grubunda. Dolayısıyla bu çocuğun Türkiye’deki mevcut hukuka göre cezai müeyyidesi yokken, doğruyu ve yanlışı ayırt etme noktasında akli anlamda bir yetişkinlik düzeyine ulaşmamışken, çocuğun rutin yaşamını sürdürürken karşılaşmış olduğu bir durumdan kaynaklı çocuğa bir kusur atfedilmiş" diye vurguluyor.

Askeri mühimmatlar öldürüyor

Bölgede sadece Ceylan değil, çok sayıda çocuk karşılaştığı askeri mühimmat ile oynarken veya o mühimmatı almaya çalışırken, mühimmatın yanından geçerken, veya mühimmata temas ederken, benzeri durumlardan dolayı yaşamını yitiriyor, yaralanıyor, uzuvlarını kaybediyor. Geçtiğimiz günlerde Hakkari'de Temmuz ayında da Van'da iki Kürt ellerini yine patlayan bir cisim ile kaybetmiş, gözlerinde görme kaybı yaşanmıştı. 

Çizim: Serpil Odabaşı

Efe de kusurlu bulunmuştu

Sadece askeri mühimmatlar değil cinayet aracına dönüşen zırhlı araçlar da Kürt çocuklarını öldürüyor. 5 yaşındaki Efe Tektekin, 11 Eylül 2019 günü Amed Bağlar ilçesi Emek Caddesi üzerinde karşıdan karşıya geçerken zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirmişti. Ve mahkeme sürecinde bilirkişinin raporuyla 5 yaşındaki Efe kusurlu bulunmuştu. Bölgede aleni yaşanan cinayetlerin önlenmesi için çalışma yürüttüklerini söyleyen Av. Güven, sözlerine şöyle devam ediyor: "Takip ettiğimiz davalar dışında bu konunun bütünlüklü bir biçimde halledilmesi, özellikle bölgede yaşanan artık rutin halini almış hak ihlallerinin ortadan kalkması için daha genel bir çalışmalarımız da söz konusu. Daha geçen günlerde hazırlamış olduğumuz raporları kamuoyu ile paylaştık. Zırhlı araç çarpması sonucu hayatını kaybeden insanlara ilişkin istatistiklere baktığımızda bölge dışında neredeyse yok. Neredeyse bu yönlü can kaybı veya cinayet söz konusu değil."

Bunlar neden Kürt şehirlerinde?

Av. Güven, şöyle devam ediyor: "Biz öncelikli olarak zırhlı araçların Kürt şehirlerinde neden sürekli dolaştığını ve Kürt şehirlerinin dar caddelerinden oradaki insanların hayatını tehlikeye atarcasına bir hızla neden seyir halinde olduklarını, neden bu durumun düzeltilmesi için bir çaba ortaya konmadığını, bunun artık Kürt şehirlerinde bir rutin halini aldığını sormak istiyoruz. Son 10 yılda zırhlı araç çarpması sonucu hayatını kaybeden insanlara ilişkin verilere baktığımızda çok sayıda can kaybı, çok sayıda yaralanma söz konusu ve hepsi Kürt şehirlerinde. Tüm mayınlar, patlamamış bombalar, mühimmatlar niye bizim köylerimizde? Niye bizim sivil insanlarımızın hayvanlarını otlattıkları, evlerine giderken kullandıkları güzergahlarda can veriyor? Öncelikle bizim bunun üzerinde durmamız lazım. Bu olayın hukuk boyutunu aşan bir boyut."

Av. Yakup Güven

Hepsi Kürt sorunuyla bağlantılı

Tüm bunların Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikasıyla bağlantılı olduğunu söyleyen Av. Güven, "Açıkçası biz olayın hukuki boyutunu takip ederken bir de sosyal anlamda özellikle 30-40 yıldır çözüm bekleyen Kürt meselesiyle direk bağlı bir sorun olduğunu, Kürt meselesinden kaynaklı doğan bir sorun olduğunu, bu sorunun da insanların hayatını çok zorlaştırdığını, yaşam hakkı başta olmak üzere hak kayıplarına sebep olduğunu belirtmek istiyoruz. Ve bu sorunun çözülmesi öncelikli bir sorundur. Biran önce çözülmesi konusunda adım atması gerektiğini ifade etmek istiyoruz" diyor. 

Mağdur Kürt ise fail serbest

Bir sistem halini almış cezasızlık politikasının artık insanlarda özellikle bölgede yaşayan Kürt insanlarında, hukuka yönelik tamamen güvensiz bir durum oluşturduğunu söyleyen Av. Güven, sözlerini şöyle noktalıyor: "Cezasızlık sistemi hem siyasi ayağı olan, hem idari ayağı olan, hem de yargı ayağı olan bütünlüklü bir sistem. Ve mağdurun Kürt yurttaş olduğu neredeyse bütün olaylarda ya soruşturma açılmıyor, ya da soruşturma aşamasında takipsizlik kararı veriliyor. Davaya konu olan çok az olaylarda ise failler hakkında beraat kararları veriliyor. Dolayısıyla bu sistemin bizim hukuka olan güvenimizi kırdığını ve de ülkede hukuka olan güvenin yeteri seviyede olmadığını biliyoruz. Hukuka olan bir nebze güven varsa eğer bunun da tamamen ortadan kaldırdığını ifade etmek istiyoruz. Bu cezasızlık politikasının biran önce terk edilmesini, benzeri olaylarla alakalı etkili soruşturmalar yürütülmesini, özellikle sivil insanlarla alakalı kolluk personeli kollayıcı tavırlardan ziyade yaşam hakkını savunan, yaşam hakkını önceleyen, mağdurların yaşamış olduğu maddi-manevi kayıpları göz önüne alan bir yaklaşım ortaya konmasını ve yargılamaların adil bir şekilde yapılmasını istiyoruz, çalışmamız ve mücadelemiz bu şekilde sürecek."

* * * 

Devlet tazminatı da ödemek istemiyor

Davanın cezasız kapatılması yetmezmiş gibi devlet tazminatı ödememek için de uğraşıyor. Dava ile ilgili son aşamaya dair bilgi veren Av. Yakup Güven, "Cezai yönü itibari ile dava kapandı. Fakat ailenin maruz kaldığı maddi ve manevi zararın tazmin edilmesi yönüyle açtığımız dava da tam olarak yerel mahkemenin kararından sonra biz Ceylan’a atfedilecek bir kusurun olmadığını belirterek temyiz makamına götürdük. Karşı taraf, İçişleri Bakanlığı da kendilerine atfedilen kusurun ve ödetilmesi gereken tazminatın haksız olduğu iddiasıyla -yani onu da ödemek istemedikleri için-  davayı temize götürdüler. Şu an dosya temiz aşamasında ve kesinleşmiş değil" diyor.

* * * 

12 yaşında elini kaybetti

12 yaşındaki H.E., Van’ın Başkale ilçesine bağlı Kiratî mahallesinde 26 Temmuz 2022'de askeri cismin patlaması sonucu ağır yaralandı. Patlama nedeniyle sağ eli koptu, kafasının hasar gören bölümü alındı ve bir gözünde görme yetisini tamamen kaybetti.

Şengöz de koyunları otlatıyordu

20 yaşındaki Zekeriya Şengöz, Şırnak ve Hakkari kırsalında yer alan Marûnis bölgesinde 20 Eylül 2022'de koyunlarını otlatırken yerde bulduğu cismin patlaması sonucu ağır yaralandı. Patlama nedeniyle sağ eli kopan Şengöz'ün diğer eli, gözleri ve vücudunda ciddi yaralamalar meydana geldi.

10 yılda 36 zırhlı cinayet

İHD Amed Şubesi'nin raporuna göre; son 10 yılda en az 63 zırhlı araç çarpması olayı gerçekleşti. 63 olayın sonucunda; 16’sı çocuk ve 6’sı kadın olmak üzere toplamda 36 yurttaş yaşamını yitirdi. Bu olaylarda yaralanan 85 yurttaştan kimileri ise fiziksel kayıplarla yaşamını sürdürmek durumunda bırakıldı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.