Asıl hedef Kobanê 

Dosya Haberleri —

Kobane - foto: AFP

Kobane - foto: AFP

Gazeteci Nazım Daştan Özgür Politika'nın sorularını yanıtladı:

  • “Türkiye yeni bir savaşı, sistemi tamamen yok edecek şekilde tasarlamaya çalışıyor. Saldırıların hedefinde Til Temir, Eyn İsa ya da Til Rıfat var ama bunlar bana göre biraz da taktik olarak duruyor. Bu yerler Erdoğan ve çökmekte olan bir sistemi doyurmaz. Asıl hedefleri Kobanê ve Kobanê’nin yarattığı havayı alaşağı etmektir.’’

İSMET KAYHAN-HABER MERKEZİ

Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları rutin bir hal aldı. Geçtiğimiz hafta Kobanê’ye yapılan saldırılarda bir kişi yaşamını yitirmiş, aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda kişi yaralanmıştı. Türk devleti bu saldırıda ilk kez obüs topları kullandı. Daştan, Türkiye’nin Özerk Yönetimi tamamen yok edecek şekilde yeni bir savaşı tasarlamaya çalıştığına dikkat çekti.

Gazeteci Nazım Daştan ile Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik artan saldırıları, Uluslararası Koalisyon ve Rusya’nın tavrını konuştuk.

Kobanê’ye yönelik Türk devletinin saldırıları rutinleşti. Türkiye Kobanê’de yeni bir cephe mi açmak istiyor?

Aslında Rojava sürekli tehdit altında. Türkiye, 2021 yılı boyunca hem ABD ile hem de Rusya ile çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. Ancak yeniden büyük bir işgal saldırısı için ne izin ne de zemin bulabildi. Fakat bu, Türkiye’nin amacından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Kobanê; Erdoğan ve ortakları için Suriye’deki politikalarının bozulduğu yerdir. Bu anlamda özel bir yere sahip, içlerinde kalan bir gedik. Dolayısıyla Türkiye yeni bir savaşı, sistemi tamamen yok edecek şekilde tasarlamaya çalışıyor. 

Evet, sürekli saldırıların hedefinde Til Temir, Eyn İsa ya da Til Rıfat var ama bunlar bana göre biraz da taktik olarak duruyor. Bu yerler Erdoğan ve çökmekte olan bir sistemi doyurmaz. Asıl hedefleri Kobanê ve Kobanê’nin yarattığı havayı alaşağı etmektir. Bugüne kadar hep SİHA ve İHA’larla saldırılar gerçekleştiriliyordu ancak bu sefer ilk kez obüslerle oldu. Yer yer de savaşın provasını yapıyorlar diyebiliriz. Ancak uluslararası ve bölgesel konjonktür buna uygun mu? Savaşı 2019’daki gibi bir hafta 10 günde bitirebilir miyiz? Planladığı gibi gitmezse bize geri dönüş ne olur tedirginlikleri de ayrı bir konu. 

Peki yeni bir işgal mümkün mü?

Türkiye yeni savaşı bir varlık ve yokluk meselesi temelinde ele alıyor. Til Temir veya Eyn İsa'ya saldırı başladığında temel hedefin Qamişlo ya da Kobanê olacağı şeklinde okumak gerekir. Her ne kadar dillendirilmese de Türkiye'nin nihai hedefleri sistemi ayakta tutan bu yerlere saldırmaktır. En çok da Kobanê'ye. Keza bu varlık ve yokluk meselesi bu taraf için de geçerlidir. Rojava halkları bir veya birkaç kentlerinin daha işgal edilmesiyle sistemlerinin tehlikeye düşeceğinin farkında.

Var olan dengeler bakıldığında Türkiye'nin hem ABD'yi hem Rusya'yı aynı şekilde razı edebilecek bir pozisyonda görünmediği için Cizire bölgesine saldırması yakın gelecekte düşük olasılık olarak görünüyor. Aksi ise ABD'nin Suriye sahasında tamamen çekileceği anlamına geliyor. Ancak Fırat hattında, başında da Kobanê olmak üzere, buraya saldırmak daha kolay duruyor. Bu alanda 2019'da yaşanan işgal savaşından sonra sadece Rusya güçleri konumlandı. Rusya Türkiye'nin bu alana girmesi için sürekli kışkırtıcı bir politika izliyor. İdlib'in de dahil olabileceği bir mekanizma ile Rusya ile anlaşan Türkiye buralara saldırabilir. 

Olası bir saldırı yada işgale karşı, nasıl bir direniş öngörüyorsunuz?

Böyle bir savaş Türkiye'nin planladığı gibi rahat ve kolay gitmeyecektir. Bölge halklarının şimdilerdeki tek gündemi işgal edilen Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spi gibi yerleri özgürleştirmektir. Eskisi gibi lokal bir savaş yerine savaşın tüm sınır hattına yayılmasının yanı sıra, yaşanacak uzun süreli bir savaşın Türkiye içlerine sirayet etmesi durum da söz konusudur. Kobanê veya Rojava'nın herhangi bir yerine yeni bir işgal saldırısı Türkiye için domino taşı etkisi yaratabilir. Bölge halkları ve Özerk Yönetim bu temelde ele alıp, örgütleniyor. Bu anlamda Kobanê ikinci bir 2014 baharını halklara yaşatabilir.

TEV-DEM Eşbaşkanı Xerîb Hiso, Astana 17. zirvesinden bu yana Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik saldırıların yoğunlaştığına dikkat çekti. Astana’da ne tür kararlar alındı?

Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin tamamen dışlandığı, tabir yerindeyse Kürt karşıtlığı üzerinden kurulu bir platformdur. Rusya, İran ve Türkiye arasında yapılan Astana, Özerk Yönetim kontrolünde bulunan hiçbir yeri tanımıyor ve buraların alınması gerektiği yönünde hakim bir görüşü var. Bu askeri bir karardır. Astana’nın diğer oturumlarında yapılan Anayasa Komitesi çalışmalarına Özerk Yönetim temsilcileri dahil edilmeyerek, halk temsiliyetinin masada da yer almasını istemiyorlar. Astana; Özerk Yönetimin askeri, siyasi ve diplomatik olarak tasfiyesini amaçlıyor. 

Türk devleti 9 Ocak günü Kobanê merkezi ile 6 köyü bombaladı. Saldırıda kadın ve çocukların da olduğu 12 kişi yaralandı.Qeremox köyüne yönelik bombardımanda 4 yaşındaki Ebdo Henîfî bacağını kaybetmişti.

Geçen hafta Kobanê’ye yönelik saldırıda bir yurttaş şehit düştü, 12 kişi ise yaralandı. Rusya ve Uluslararası Koalisyon saldıralar ne diyor? Bu güçler saldırıları nasıl izah ediyor? 

2019’da Serêkaniyê ve Girê Spî işgallerinden sonra hem Türkiye-Rusya hem de Türkiye-ABD arasında ateşkes anlaşmaları yapıldı. Aksine o zamandan sonra Özerk Yönetim alanlarına dönük saldırılar daha da arttı. Her iki güç üstlendiği sorumluluğu yerine getirmiyor. Kanımca bu alanlarda Türkiye’ye destek bile sağlanıyor. Sahada çok bir ateşkesten söz edilemez. Halkın bu tutuma karşı büyük bir öfkesi var. Hem koalisyonun hem de Rusya’nın bölgede bulunan güçleriyle yapılan görüşmelerde bu durum sorulduğunda ise “Araştıracağız” ya da “üstlerimize aktaracağız” sözleri ile yetiniliyor. Halk da buna karşı ‘sorumluluğunuz üstlenmiyorsanız topraklarımızdan çekilin’ diyor. Koalisyon ve Rusya’ya ait güçler bir çok yerden böyle kovulmuştu. Nitekim, Rojava halk bu tepkilerini söz konusu güçlerin bölgede bulunan askeri güçlerinin konumlandığı yerlerin önüne akarak dile getiriyor. 

Şu an en fazla saldırılara maruz kalan hat, Gire Spî, Eyn Îsa, Til Temir hattı. Bu hatta kimler mevcut? QSD güçleri dışında saldırılara cevap veren var mı? Ateşkesin garantör güçleri ile geliştirilen bir iletişim mekanizması var mı?

Girê Spî, Eyn İsa ve Til Temir’in kent merkezi ve kırsallarında kimi yerlerde o bölgenin askeri meclisleri kimi yerlerde Demokratik Suriye Güçleri (QSD) bulunuyor. Kimi sınır hatları ve temas yerlerinde Suriye rejimine bağlı güçler de var. Saldırılara karşılık QSD ve askeri meclis savaşçılarının dışında kimse yanıt vermiyor. Suriye rejimine bağlı güçler sürekli seyirci pozisyonunda. Bazı yerlerde ortak koordine yerleri bulunuyor fakat bunlar çoğu zaman savaşın geri cephesinde yer alıyor. 

Rusya'nın Özerk Yönetimi sürekli olarak Şam ile sorunları gidermeye çağırdığı biliniyor. Rusya'nın bu konuda dillendirdiği bir çözüm planı var mı?

Rusya’nın tek amacı Suriye rejimini 2011 yılına geri getirmek. Burada bir plan değişikliğine gittiğini sanmıyorum. Evet, özerk yönetim ile birçok yerde görüşmeler gerçekleştiriyor, hatta ortaklaşılan bazı konular da var. Fakat Rusya’nın çözüm planı şu: “Kürtlerin yeni anayasada ismi geçsin, Özerk Yönetim Şam’a bağlı yerel bir kurum, QSD ise Suriye ordusuna bağlı bir güç olabilir” deniliyor. Meali ise ne siyasi ne askeri ne iradi bir “Özerk” yönetim. Şayet bu şekilde olmazsa Türkiye sopası gösteriliyor. Özerk yönetim temsilcileri ile yapılan görüşmelerde “Bakın siz dediğimizi yapmazsanız Türkler gelip girecek” deniliyor. Hatta Rusya blöf olarak Kobanê’deki bazı askeri üsslerini de bıraktı. Özerk yönetimin tavrı ise: “Bizim kimseye teslim edeceğimiz bir yerimiz yok. Kaybedeceksek de direnerek kaybederiz” olduktan sonra Rusya eski yerlerine dönmek için tekrar Özerk Yönetim’in kapısını çaldı. 

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat bir süre önce ABD’nin Kürtlerle uzlaşmayı engellediğini belirten bir açıklama yaptı. Gerçekten böyle mi?

ABD’nin Suriye’deki yegane amaçlarından biri de Suriye rejimini devirmekti. Ancak gelinen 11 yıllık savaşta birçok şey değişti. ABD de buna göre kimi siyasi değişikliklere de gitti. Faysal Mikdat’ın açıklaması aslında Rusya’nın açıklaması şeklinde de okuyabiliriz. Suriye sahasında yeni dengeler oluşturulmaya çalışılıyor. ABD ve Rusya arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkınca böyle sesler çıkabiliyor. Şimdiler de resmi olmasa da Özerk Yönetim ve Şam arasında bazı görüşmeler var. Diğer taraftan Özerk Yönetim ve Rusya arasında da sürüyor. Eski görüşmelere oranla ABD o kadar da şu süreçte yapılan görüşmelere karşı durmuyor. Hatta kanımca yeni dengeler kapsamında bu görüşmeleri destekler bir pozisyonda da duruyor. 

Ocak başında ABD güçleri İran milislerinin Dêra Zordaki bazı mevzilerine hava saldırısı düzenlendi. ABD'nin açık ifade ettiği DAİŞ’e karşı mücadele dışında da Özerk Yönetim alanlarında kalma niyeti mi var? 

ABD’nin şimdiye kadar Suriye’de siyasi olarak kalabilmenin bir ajandası olmadı. Ancak bu değişir mi ya da nereye evrilir biraz da oluşturulacak yeni dengeler belirleyici olacak. 

Koalisyon’un da Türkiye’ye destek verdiğini ifade ettiniz, oysa Trump’tan sonra gelen yeni yönetimden Brett Mcgurk gibi isimler bulunuyor. Hatta bunun Rojava’ya olumlu yansıyacağı bile söylendi…

Koalisyonun Türkiye destek vermesinden çok Türkiye'nin bölgede yaptığı ve tasarladığı saldırılardan koalisyon güçlerinin bihaber olmadığına dikkatinizi çekmek istiyorum. Zira Türkiye bu güçlerin izni, bilgisi ve onayı olmadan bölgede hareket edebilecek bir konumda değil. Belki de Türkiye ile bu tür saldırılara dair gizli anlaşmaları da mevcuttur. Evet ABD ve Koalisyon içinde Rojava ile Ortadoğu'da politika geliştirmek isteyenler de var. Buna bir eğilim de diyebiliriz. Ancak bu bir bütünen ABD siyasetine yansımış değil.

Şam yönetiminin uyguladığı ambargo en çok Şehba'da etkili olurken, KDP'nin sınırı kapatması bütün Özerk Yönetim alanlarında etkili oluyor. KDP'nin sınır kapıları üzerinden Türkiye politikalarına hizmet etmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Rojava’da savaş hiç bitmedi. Kimi zaman seyrinde azalma olsa da bu hep devam etti. Azalma olduğu zamanlar ise ambargo ile terbiye edilmeye çalışılıyor. Ambargoya karşı Til Koçer (Yarubiye) Sınır Kapı’sının açılması için bazı girişimler oldu. Ancak bu şimdiye kadar sonuca ulaşmadı. Rusya açılsın ama Suriye rejimi kontrolünde olsun diyor, Özerk Yönetim ise buna bazı ortaklıklar dahilinde olumlu yaklaşıyor. Amerika ise Suriye rejiminin kontrolünde olmasını istemiyor. Türkiye ise kapının açılmaması için uğraşıyor, açılsa bile rejimin denetiminde olmasını gizliden kabul ediyor. Özerk Yönetim sadece insani yardımlar için değil aynı zamanda kapının resmi olarak açılmasını talep ediyor. Bu, aynı zamanda bölgenin tanınmasına yönelik de bir adım olabilir.

Özerk Yönetim ile KDP arasında bir gerilim var mı?

Güney Kürdistan Yönetimi ile Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi bazı dönemler sancılı olsa da hep süre geldi. Ancak KDP için bunu söylemek zor. Çünkü çoğu zaman KDP politikaları Güney Kürdistan Yönetimi'ni de neredeyse tam karşıt hale getirebilecek bir konumda. KDP’nin siyaseti Türkiye’nin Kürt siyasetidir.

 

Efrîn'de kırım yaşanıyor

Aziz, Bab, Cerablus ve Efrîn’de somut olarak Türkleştirme faaliyetleri nasıl yürütülüyor? Son durumu anlatabilir misiniz?

Türkiye’nin temel hedefi işgal ettiği bölgeleri ilhak etmektir. ‘Bunu Hatay’da yaptıysam Bab, Cerablus, Ezaz ve Efrîn’de de yapabilirim’ hayalinde. Valilik, banka, postane, hastane başta olmak üzere kurumsallaşan bir algı, söz konusu yerleri Türkiye’nin ‘sınırları’ dışında görmüyor. Efrîn başta olmak üzere her yer Türkçelleştiriliyor. Türki Cumhuriyetlerden getirdiği çeteleri Efrîn’e yerleştiriyor. Neredeyse nüfusunun yüzde 90’ı Kürtler’den olurken bu oran şimdiler yüzde 23 olarak belirtiliyor. Tarihi yerler yağmalanarak, buralara camilere ve kuran kursları yaptırılıyor. Köy, kasaba, kent ve yerleşim merkezlerinin Kürtçe ve Arapça isimleri değiştirilerek Türkçe isimler veriliyor. Yerleşim yerlerinin neredeyse tüm alanlarda Türk bayrakları ve Tayyip Erdoğan’ın posterleri asılıyor. Kuzey Batı Suriye’nin birçok kentinin neredeyse tümünün demografik yapısı değiştirildi. Bu alanlarda savaş suçları işleniyor. Her gün insanlar kaçırılarak, işkence ediliyor, fidyeler isteniliyor. Kadınlara sistematik tecavüz ediliyor. Bir kadın kırımı da yaşanıyor. 

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.