Badîşan’ın isyanı

Toplum/Yaşam Haberleri —

Badîşan'da şehit anması - 1993

Badîşan'da şehit anması - 1993

  • Serhad halkı, 1993 yılında İlk Kurşun’u selamlamak için 15 Ağustos günü Badîşan’da unutulmaz bir yürüyüş yapar. Binlerce kişinin katıldığı yürüyüşe devlet güçleri saldırır 3 yurtsever şehit düşer. Halk şehitlerine sahip çıkar. Geri adam atmaz. Şehit düşen Abdurrahman Sağınç’ın oğlu sanatçı Bengîn Sağınç o günü anlattı.

MİHEME PORGEBOL

Malazgirt’in Bane, Kesûk, Hesenpaşe, Karaxwê, Kûtka, Gomika Ezîziya, Pira Masiya, Alyar, Tolebar, Xasûna, Mele Baqî, Kanîkor ve Dignûk köylerinin önde gelen isimleri bir araya gelerek, 15 Ağustos’u yani İlk Kurşun’u selamlama kararı alır. Bu köylerden yurtseverler kendi imkanlarıyla Malazgirt girişine yakın Badîşan mevkiinde buluşacak, buradan da toplu şekilde Malazgirt merkeze yürüyeceklerdir.

15 Ağustos 1993 sabahı insanlar evlerinden çıkar; kimi traktörleriyle, kimi otomobillerle, kimi kiraladıkları taksilerle kimi de yürüyerek Badîşan mevkiine gelir.

Burası Kendalê Gewr denen tepe ile Badîşan deresi arasında bir düzlüktür.

Saatler sabah 08.00’i gösterdiğinde binlerce insan toplanmıştır bile. Buna karşı Türk ordusu da yaklaşık bin 500 askeriyle Kendalê Gewr adlı tepede konuşlanır. Badîşan’dan Malazgirt’e giden yol panzerler ve tanklarla kapatılır, tepeye de askerler mevzilenir.

 

Bengîn Sağınç

 

'Sistem böyle, ateş edilecek'

Türk askerinin hazırlıklarını gören köylüler, aralarında istişare etmeye başlar. Kimileri 'yürüyelim', kimileri de 'kendimizi gösterdik, artık dönelim' der. Çoğunluğun kararı yürüyüşe devam etmek olur. Yürüyüş kararı alındıktan sonra, köylülerin belirlediği birkaç temsilci ile Türk askeri arasında görüşmeler, pazarlıklar başlar. Köylüler Malazgirt’e kadar yürümek istediklerini söylerler. Askerlerden bir yüzbaşı, köylülerin yürüyüş kararına karşı 'Yürürseniz ateş edilecek' der. Ancak bir gün öncesinde gerçekleşen Digor Katliamı’nın da öfkesiyle halk, yüzbaşının bu sözlerine rağmen kararından geri adım atmayacağını söyleyip yürüyüşe geçer. Köylülerin ilk adımlarıyla birlikte panzer ve tanklar, yürüyen kalabalığın üzerine doğru hareket etmeye başlar. Panzer ve tankların ilerleyişinden sonra tepede mevzilenen askerler de insanların üzerine ateş eder. Bu kurşun yağmuru sonucu 3 kişi şehit düşer: Abdurrahman Sağınç, Zahir Sağınç ve Kudbettin Korkmaz.

 

Abdurrahman Sağınç

 

Babamı boğdular

Katliamın olduğu gün Bengîn Sağnıç Yalova’dadır. Şehit düşenlerden Abdurrahman Sağınç babası, Zahir Sağınç ise amcasıdır. Haberi alır almaz yola çıkar ve 16 Ağustos’ta Malazgirt’e gelir.

Bengîn Sağınç o günü şöyle anlatır: “Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı, her kesimden insanın katıldığı bir yürüyüş olur. 17-18 bin insan katılır yürüyüşe. Kurşun yağmuru başlar başlamaz insanların bir kısmı yere kapanır, bir kısmı ise kaçmaya başlar. Tam bir izdiham. Aralarında çocuk ve kadın 2-3 bin kadar insan Badîşan deresinde mahsur kalır. İnsanların bir kısmı düzlükte yere yatar. Amcam dereye koştuğu sırada bir arkadaşının düştüğünü görür. Ona yardım ederken helikopter taramaya başlar. Amcamın göğsüne bir kurşun isabet eder. Orada ölür. Bu sefer babam, amcamın vurulduğunu görüp ona doğru koşar. Kendini amcama siper eder. O sırada beline kurşun isabet eder. Yarası ölümcül değildir. Olaylar durulduktan sonra babamı alıp Malazgirt’e götürürler. Hastanede babam, ‘Biz haklarını isteyen köylüleriz. Altı üstü, civardaki köylülerle bir araya gelip bir eylem yaptık. Bizden bu kadar mı korkuyorsunuz’ der. Babam hastanede konuşunca, onu infaz etmeye karar verirler. Malazgirt’teki hastanede birçok tanıdık var diye orada bir şey yapamazlar. Kop’a (Bulanık) götüreceğiz bahanesiyle aslında infaza götürürler. Yolda babamı boğarak öldürürler. Onu yıkayan imam söyledi bize: ‘Baban kurşunla ölmedi. Boynunda ip izleri vardı. Mosmordu. Onu boğmuşlar.’ dedi.”