Batman’da hafıza da umut da diri

Dosya Haberleri —

  • Burası bir zamanlar Hizbullah'ın insanları enselerinden kurşunladığı, baltalarla saldırdığı bir kent. Güneşin batışıyla hayat da evlere çekilirdi. Şimdilerde bu hava, elbette ağır bedellerle dağıldı ancak yine de hafızanın bir yerinde duruyor.
  • Batman'ın hafızasında sadece karanlık anlar yer almıyor, Edip Solmaz da yer alıyor. Burası Kürt siyasi hareketinin damgasını vurduğu bir kent. Bekirhan beldesindeyim şimdi de. Hava güneşli. Her yer papatya dolu ve ilçe mis gibi papatyalar kokuyor.

GÜLCAN DERELİ

Batman'dayım. Burası bir zamanlar Hizbullah'ın insanları enselerinden kurşunladığı, baltalarla saldırdığı bir kent. Kimsenin arkasını kollamadan yürümediği, evden çıkanın geri dönüp dönmeyeceğinin bilinmediği bir kentti. Güneşin batışıyla hayat da evlere çekilirdi. Şimdilerde bu hava, elbette ağır bedellerle dağıldı ancak yine de hafızanın bir yerinde duruyor. Batman'ın hafızasında sadece bu karanlık anlar yer almıyor, Edip Solmaz da yer alıyor. Batman'ın ilk kendine oy verdiği belediye başkanı. Gözle bakınca fark edilemeyecek ama hafızasında biraz yolculuk yapınca iz bıraktığını sezdiğin bir yer.

Batman, o zamandan bu yana büyümüş, köylerden göçler almış, kocaman bir kent olmuş. Köyleri yakılanların yurdu olmuş. Onlara bağrını açtıkça değişmiş, kırsalın temiz havasını ciğerlerine çekmiş bir kent. Bu ruhunu besleyen yeni havayı almış ama bir de petrol var. O havayı her daim bozuyor. Ciğerlerine çektiğin hava zamanla bir yara olarak döner olmuş. Böyle böyle değişmiş Batman, kendine Kurdistan'ın bağrında yaralarıyla birlikte nadide bir yer açmış.

Evet Batman'dayım. Burası Kürt siyasi hareketinin damgasını vurduğu bir kent. O yüzden seçim izlenimleri için geldiğim kent, ilk anda utangaç bir çocuk gibi rengini göstermekle yetiniyor. İçine girdikçe hafızasını, endişelerini, her şeye rağmen bağlandığı anlamları daha iyi görüyorsun.

Burası dümdüz ovaya kurulmuş bir kent. Zamanla nüfus artıkça tarlalar betonlaşmış, yüksek yüksek binalar ve siteler oluşmuş. Buraya, şuraya bir zamanlar şunları ekerdik diyenlerle sık sık karşılaşırsın. Oralar artık şehir, mahalle, koca koca binaların olduğu yerler.   

Kentin içinde merkezde kente rengini veren Yeşil Sol Parti'nin binasına gidiyorum. Beni içeri girer girmez tebessüm eden fotoğraflar karşılıyor. Edip Solmaz, hemen yanında Teyfik Basutçu, Vedat Aydın, Medeni Göktepe, Mehmet Sincar... Kürt mücadelesinde yaşamını yitirenlerin fotoğrafları uzayıp gider... Batman'da Yeşil Sol Parti hedefi 5=0 olarak belirlediği için kentin 5 adayının olduğu heyetin temaslarını izliyorum. İlk sıra adayı olan Keskin Bayındır'ın içinde yer aldığı heyeti takip ediyorum. 

Bekirhan...

İlk durağımız Bekirhan beldesi. Burada seçim bürosunda kalabalık bir karşılamaya şahit oluyorum. El sıkışılıyor, çaylar ikram ediliyor, kısa bir konuşma yapılıyor ardından esnaf ziyaretleri başlıyor. Sonra tüm esnaf ziyaret ediliyor, bakkalından manavına, eczanesinden tuhafiyesine, terzisinden kahvesine hepsine tek tek gidiliyor. Bayındır burada sıcak karşılanıyor. İlk fark ettiğim herkes bir akrabasını karşılar gibi karşılıyor. Hal hatır soruluyor. Bu küçük karşılaşmaların daha büyük anlamları olduğunu düşünüyorum. Sadece göz göze bakılarak yılların dertleri paylaşılıyor. Hava güneşli. Her yer papatya dolu ve ilçe papatyalar kokuyor. Kendimi geçmiş dönemlerde gibi hissediyorum. Bir zamanlar Edip Solmaz'ın kapı kapı gezerek belediye başkanlığını kazandığı çalışma ruhu gözlerimde canlanıyor.

Sonra ev ziyaretleri başlıyor. Aile ziyaretleri sırasında bir evin bahçesinde hep beraber oturuyoruz. Kimimiz ayakta, kimimiz sandalyelerde. Burada Kürt Özgürlük Mücadelesi'nde kardeşini kaybetmiş bir yurtsever, heyete saygısından ayağa kalkarak önerilerde bulunarak konuşma yapıyor: "Kurdistan dağlarında kanın akmadığı tek yer yok. Bugün benim bağım koparsa yarın çocuklarımın bağı kopacak ve onların çocuklarının hiçbir bağı olmayacak o yüzden, ailesinden bir iki-kişi AKP'ye oy vermiş diye aileleri yalnız bırakmayın. Sahip çıkın. Gelin onları ikna edin böyle böyle büyüyüp gidelim."

Buradan başka bir aile ziyaretine gidiyoruz. Buradaki aile ziyaretlerinde doğal kolektif çalışma göze çarpıyor. Epey kalabalığız, ikramlar yapılıyor, çaylar geliyor, hemen arkasından bir başkası şekeri ikram ediyor, başka biri tatlı tabaklarını dağıtıyor, bir diğeri çatalları, bir diğeri peçete dağıtıyor. Herkes bir şeyin ucundan tutuyor.