Boyun eğmedik, eğmeyeceğiz

  • Üzerinden 6 yıl geçen sokağa çıkma yasakları döneminde 5 ayrı yasaktan 90’ı aşkın kişinin yaşamını yitirdiği Gever'de oğlu Ali Kaval’ın kaybeden Abdulhakim Kaval, “Ne yaparlarsa yapsınlar asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz” dedi.  

 

Hakkari'nin Gever ilçesinde aralıklarla 5 kez yasak uygulandı. Kentteki 79 günle en uzun ve en kapsamlı yasak, 13 Mart-31 Ekim 2016 tarihleri arasındaydı ve 90’ı aşkın kişi katledildi. Yasak sırasında kente bağlı Cumhuriyet, Güngör, Orman, Kışla, Mezarlık ve Dize mahallelerinde şiddetli çatışmalar yaşandı. Kente yakın noktalardan bulunan Vezirli (Vezirava), Kuruköy (Mexsudava), Altınoluk (Elver), Güçlü (Peylan), Güçlükonak (Darê), Yoncalık (Pirzala), Güllüce (Sekran) ve Bulgurlu (Navdiyan), Akalın (Bajêrge) ve İnanlı (Xalane) köyleri ile Çimenli mezrası da yasaklardan etkilendi. Yaşamını yitirenlerden bazılarının cenazesi uzun aradan sonra verildi. Kimliği ve sayısı tespit edilmeyen birçok cenaze Erzurum'da kimsesizler mezarlığına defnedildi. Nüfusu 120 bin olan ilçede yüzde 80 zorunlu göç yaşandı. 

  5 bini aşkın ev

Yasak sonrası açıklanan raporda yer alan verilere göre, kent merkezi ve hemen bitişiğinde yer alan Mexsudava köyünde 5 bini aşkın ev kullanılamaz hale getirildi. İnşaat Mühendisler Odası’nın (İMO) yasak sonrası yıkıma ilişkin hazırladığı raporda, az hasarlı konut sayısı 3 bin 193, orta hasarlı 647, ağır hasarlı 787, yıkık 867, yanmış konut sayısı ise bin 336 olarak kaydedildi. Yine bin 500 işyeri kullanılamaz hale geldi, 150 işyeri tamamen yıkıldı ve 50 milyon TL'nin üzerinden bir zarar meydana geldi. 

Kızı şimdi 6 yaşında

Gever'deki öz yönetim direnişinde şehit düşenlerden biri de YPS’li Ali Kaval. Esentepe Mahallesi’nde çıkan çatışmada şehit düşen 17 yaşındaki Kaval, evli ve bir çocuk babasıydı. 2 buçuk aylık olan kızı Irmak (Axîn), 6 yaşına girdi. Kaval’ın babası 48 yaşındaki Abdulhakim Kaval, o dönem yaşadıklarını MA'ya anlattı.

Daha değerli değilim

Çocuğu yaşamını yitirdiği sırada Çukurca’da inşaatta çalıştığını belirten baba Kaval, bundan kaynaklı da acısının büyük olduğunu dile getirerek, “En büyük üzüntüm bu değerli insanlara yeterince sahip çıkamadık. Her zaman bu değerli insanlara sahip çıkmalıyız. Heval Ali, her zaman yoldaşlarına sahip çıkardı ve fedakardı. Çatışmalar sırasında eşim bana kentten çıkmamız gerektiğini söyledi. Ben de eşime ‘Buradan çıkmıyorum, oğlumdan daha değerli değilim’ dedim. Eşim bu kez, ‘Küçük çocuğu bize emanettir, ben, sen ölürsek Axîn’e ve bize kim bakacak’ dedi. Bunun üzerine Hakkari’ye gittik. Axîn, oğlumun bize emanetidir. Doğru yolu her zaman Axîn’e göstereceğiz ve yolumuzdan da asla dönmeyeceğiz” dedi.

Zulmü unutmayacağız

İlçeden çıktıktan sonra sürekli Geverdekiler ile iletişim halinde olduklarını hatırlatan baba Kaval, şöyle devam etti:  “Devlet, havadan ve karakollardan ilçeyi bombalıyordu. Nerede bir eylem olursa hemen orayı bombalıyorlardı. İhanetçiler, yerleri söylüyordu, onlar da bombalıyordu. O dönem ilçede savaş suçu işlendi. İnsanlarımız, parçalanıp gömülüyordu. O yerlerden geçtiğimiz zaman hala ciğerimiz parçalanıyor. O gün geldiğinde o insanlar bize nasıl hesap verecek? O gün bu halka vahşet yaşatıldı, kadınlara, çocuklarımıza, ailelere yaptıkları aklımızdan çıkmıyor. Ölünceye kadar da bunları unutmamalıyız. Bu haksızlığı ve zulmü unutmayacağız.” 

Mücadelemizi sürdüreceğiz

Devletin tüm zulmü ve vahşetine karşı ilçe halkının boyun eğmediğine vurgu yapan baba Kaval, şunları dile getirdi: “Bedenimizde bir damla kan kalıncaya kadar boyun eğmeyiz. Bize vahşet uygulasalar da öldürseler de boyun eğmeyiz. Kürtler hiçbir zaman boyun eğmedi, bizler mi eğeceğiz? Sonuna kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz. Devlet, Kürt halkına karşı yürüttüğü politikalarla hiçbir zaman amacına ulaşamayacak. Çok zorluklar yaşadık, çocuklarımızı kaybettik ama devlet hiçbir zaman burada amacına ulaşmayacak.”  

Birlik olsaydık bunlar olmazdı

Rus-Ukrayna savaşına dikkati çeken baba Kaval, devletlerin ikiyüzlü politikalarına işaret ederek, şunları ekledi: “Devletler, ikiyüzlüdür. O dönem burada bizlere vahşet yaşatıldı, evlerimiz yıkıldı, insanlarımız öldürüldü ama seslerini çıkarmadılar. Ancak, bugün dünya Ukrayna savaşına sesini yükseltiyor. Eğer, o gün bizlere ses vermiş olsalardı, bugün Başur’da, Rojava’da da katliamlar yapılmazdı. Sur’dan Gever’e kadar şehirlerimiz yıkıldı, anne karnında çocuklarımız katledildi. Dünya, Ukrayna için her şeyi seferber etti, neden Kürtler için yapılmadı. Bu en büyük ikiyüzlülüktür. Bir diğer boyutu da Kürtlerin birlik olmamasıdır. Eğer, birlik olmuş olsaydık bunlar başımıza gelmezdi. Burada benim çocuğum öldü, Başur’da, Rojava’da ve Rojhilat’ta ölen de benim çocuğumdur. Kürt halkı, yeterince çekti. Birlik olmazsak başımıza çok büyük felaketler gelir. Tüm halkımıza birlik olma çağrısı ve yaşananları unutmama çağırısı yapıyorum.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.