Çalışıyorum ama yoksulum

Toplum/Yaşam Haberleri —

Halil Mengüç

Halil Mengüç

  • Çekçekçilik yaparak geçimini sağlayan Halil Mengüç: “Bu arabayı çeke çeke altı çocuk büyüttüm. Çalışıyorum ama yoksulluktan bir türlü kurtulamıyorum. Dinlenmeye zamanım yok ama yaşamaya mecburum.”

MEDİNE MAMEDOĞLU/AMED

Çocuk işçiliğinin arttığı, işçi cinayetlerinin önlenemediği, kadınların güvencesiz ve sömürü koşullarında çalıştığı Kürdistan ve Türkiye’de milyonlarca emekçi derinlik yoksulluk kıskacında.

O emekçilerden biri de Halil Mengüç. Amed’in Sur ilçesinde 15 yıldır çekçekle yük taşıyarak hayatını kazanan Mengüç 57 yaşında. Altı çocuk babası Mengüç, “kimseye muhtaç olmadan” geçimini sağlamak için başladığı bu yolculukta adeta dünyanın yükünü sırtlıyor. Ancak ay sonu geldiğinde kazancı çoğu zaman 10 bin TL’yi bile bulamıyor. Gün boyu yük taşıyan Mengüç, geceleri de bekçilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışıyor. Mengüç, “Tek bir talebim var: İnsan gibi yaşamak.”

Emek mücadelesini “Alın terimle para kazanacağım” sözleriyle anlatan Halil Mengüç, Lice’den devletin köy boşaltmaları sonucu Amed'e göç etmek zorunda kalmış.

 

 

Yük başına 100 TL

Çekçekle yük taşımaya başlayan Mengüç, 15 yıldır Sur’un dar sokaklarında araçların giremediği yerlere mal taşıyor. Melikahmet Caddesi’nde evlere, dükkanlara yük taşıyan Mengüç, yükü ne kadar ağır olursa olsun yük başına yalnızca 100 TL ücret alıyor.

“Bu arabayı çeke çeke altı çocuk büyüttüm” diyen Mengüç şöyle devam ediyor: “Bu parayla yıllarca bu sokaklarda yürüdüm. Ancak, yaptığım işin ihtiyaçlarımı karşılamadığını görünce başka bir işte daha çalışmaya başladım. Şimdi gündüz çekçekle çalışıyor, akşamları bekçilik yapıyorum. Dinlenmeye zamanım yok ama yaşamaya mecburum. Çevreme bakıyorum, birçok insan bizden daha iyi koşullarda yaşıyor. Bizim ise gün sonunda ekmek alıp alamayacağımız bile belli değil. Sigorta, güvence gibi şeyler bizim için yabancı kavramlar.”

 

 

‘Çek çek ekmek teknem oldu’

Sabahın erken saatlerinde başlayan ve akşam saatlerine kadar süren iş temposunun düzensizliğine dikkat çeken Mengüç,  “Bazen hiç yük gelmiyor, bazen gün içinde yoğunluk oluyor. Tüm gün aynı kıyafetlerle yük taşıdıktan sonra kendi halimi görmek istemiyorum. Kışın bile ter içinde kalıyorum. Bu çekçek benim arabam, ekmek teknem oldu. Çok emek veriyoruz ama aldığımız para o emeği karşılamıyor. Emeğimiz hiç görünmüyor. İnsanlar bizi sokak arasında görüyor, kimi zaman yol veriyor kimi zaman vermiyor. Yanlarından geçip gidiyoruz. Emek çok ama gören yok. Bu yaşta bu işi yapıyorum çünkü geçinmek zorundayım” diye konuştu.

 

 

Yoksulluktan kurtulamıyorum

Eskiden taşıdığı yükle ayda bir kere bile olsa sofralarına et alabildiklerini anlatan Mengüç, şimdi ise durumun çok daha kötü olduğunu söylüyor: “Et bir lüks. Eskiden ayda bir soframıza et girerdi, ekonomik krizle birlikte üç ayda bir kutladığımız bir güne döndü. Çalışıyorum ama yoksulluktan kurtulamıyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.