Çeteler Efrîn’de etkinliğini arttırdı

Efrîn

Efrîn

  • Şam’ın düşmesinin ardından çok sayıda Arap yerleşimcinin evlerine döndüğü Efrîn’de, Türkiye destekli çetelerin Kürt düşmanlığı sürüyor. Sadece Ocak ayında 31 Kürt tutuklanırken, Süleyman Şah Tugayı lideri Ebu Amşe, Efrîn, Halep, Minbic ve Hama ile Şeyh el-Hadid’de etkinliğini arttırdı. 

Suriye’de rejim değişse de Türk devletinin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) adlı yapılanma içinde yer alan Süleyman Şah ve Sultan Murat adlı çete örgütleri, Kürtleri kaçırmaya, zeytin ağaçlarını kesmeye, talan etmeye ve insanlık suçlarına devam ediyor. 2025 yılı Ocak ayında Efrîn’de yaşanan 31 tutuklama ve kaçırmanın mağduru yine Kürtler oldu. Suriyeliler için Hakikat ve Adalet (STJ), yayınladığı haberlerde SMO’nun sistematik ihlallerin sürdüğünü belirtti.

BAAS rejiminin ardından iktidarı ele geçiren Heyet Tehrir El Şam’ın (HTŞ) atadığı Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara’nın bölgeye yaptığı ziyarette Efrînli Kürtlere verilen güvenlik sözü yerine getirilmiyor. Efrînli Kürtlerin evlerine dönüşleri sürerken, fidye için kaçırılma vakaları ve insan hakları ihlalleri de artmış durumda. Ayrıca Suriye kaynaklarına göre, Türkiye sınırına yakın iki büyük çadır kent, Türkiye ve Katar'ın işbirliğiyle yüz binlerce Gazzelinin yerleştirilmesi için düzenleniyor. Kampların biri El-Bab-Ahtarin arasında, diğeri ise Ezaz'ın doğusunda bulunuyor. 

Silahlı grupları dağıtmadı!

STJ, Ocak 2025'te Efrîn genelinde toplam 31 tutuklama vakasının belgelendiğini ve bunların 12’sinin Süleyman Şah Tugayı (El-Amşat), 19’unun ise Askeri Polis tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. Ayrıca 6 Şubat’ta Efrîn’e giriş yapan HTŞ’ye bağlı Genel Güvenlik Güçleri’nin ardından en az 10 tutuklama daha yaşandığı, bunların büyük çoğunluğunun Askeri Polis tarafından yapıldığı bildirildi.

15 Şubat’ta Ahmed Şara, Efrîn şehir merkezinde yerel meclis temsilcileri, dini liderler ve kanaat önderleriyle bir toplantı gerçekleştirmişti. Şara’nın Efrîn’e yaptığı ilk resmi ziyarette, halk temsilcileri; "silahlı grupların uyguladığı vergi ve haraç, keyfi tutuklamalar, ormanlık alanların tahribi, mülklerin iade edilmemesi, mezarlık ve dini alanlara yönelik saldırılar" gibi ihlallere son verilmesini istemişti.

Halkın şikâyetlerini kabul edecek bir ofisin açılmasına karar verilmiş olsa da bu konuda herhangi bir adım atılmadı. Toplantı sonrası Şara, “Hükümetin çok yakında bölgede tam otorite kuracağını, silahlı grupların kontrolüne son verileceğini ve hakların sahiplerine iade edileceğini” söylemişti. 

29 Ocak 2025’te Şam’da yapılan ve Kürtler, Dürziler ile Alevi inancına mensup toplulukların katılmayıp tanımadığı "Zafer Konferansı" adlı toplantıda, bu grupların resmen Savunma Bakanlığı’na bağlandığı açıklansa da uygulamada hiçbir değişiklik yok.

Çeteler ödüllendirildi

STJ, Süleyman Şah Tugayı lideri Muhammed el-Casim’in (Ebu Amşe) hem Efrîn hem de Halep’in kuzeydoğusundaki Minbic ve Hama kırsalında etkinliğini artırdığını, Şeyh el-Hadid bölgesinde faaliyet göstermeye devam ettiğini aktardı. El-Casim, 3 Şubat’ta Geçici Hükümet’in Savunma Bakanlığı tarafından Hama Tümeni Komutanı olarak atandı.

Ayrıca, SMO’nun geçmişte kurduğu “Yerel Şikâyet Komiteleri”nin, suçluların şikâyetleri kabul ettiği merkezler haline geldiği de açığa çıktı. Kürtlere yönelik insanlık dışı uygulamaların odağı haline gelen gizli cezaevlerinin açıklanmaması, keyfi tutuklamaların sürmesi, zorla kaybedilme, işkence ve yerinden etme gibi ağır insan hakları ihlallerinin devam ettiği belirtildi.

Temel talepler

STJ, gerçek bir değişim için şu somut adımların atılması gerektiğini belirtti:

*Etkili bir şikâyet ofisinin kurulması ve ihlallerin tekrarlanmaması için denetleyici mekanizmaların oluşturulması.

*Gizli cezaevlerinin ortaya çıkarılması, keyfi şekilde tutuklananların serbest bırakılması.

*Halk önünde adil yargılamalarla sorumluların hesap vermesi.

*Yerinden edilen kişilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşünün sağlanması, mülklerini geri almak isteyenlerin korunması.

*Mağdurların tazminat ve onarım programlarına dâhil edilmesi.

STJ’ye göre, bölgede gerçek anlamda bir normalleşme ve barış süreci, yalnızca silahlı grupların denetimden çıkarılmasıyla değil, aynı zamanda mağdur halkın haklarının tam anlamıyla iade edilmesiyle mümkün olabilir.  EFRÎN 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.