Ceza vermek istedi ve verdi

  •  Kemal Kurkut'un katledilmesini görüntülediği için hedef alınan gazeteci Abdurrahman Gök'e verilen hapis cezasının gerekçeli kararı, her koşulda hapsedilerek intikam alınmak istendiğini ortaya koyuyor. 

 

Gazeteci Abdurrahman Gök’ün yaptığı haberleri sosyal medya hesabından paylaşmasında yer alan görseller nedeniyle verilen hapis cezasının gerekçeli kararında, ne Gök’ün gazeteciliğine ne de paylaşımların habere dair olduğu bilgisine yer verildi. Karar, sadece ceza verilmek üzerine kurgulandığını açıkça gösteriyor.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 2017’de Amed'de yapılan Newroz kutlamasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polis tarafından katledilme anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök’e “Örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla verdiği hapis cezasının gerekçesini açıkladı. Kurkut’un katledilmesini fotoğrafladıktan sonra “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt propagandası” iddiasıyla 25 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Gök’e “Örgüt üyesi olmak” suçlamasından beraat; “Örgüt propagandası yapmak”tan ise bir yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi. Mahkeme, gerekçeli kararında Gök’ün paylaşımlarının yaptığı haberlere ait olduğuna yer vermedi. Mahkeme, DAİŞ’in 2014’te Kobanê’ye saldırısını haberleştiren ve bu haberlerde YPG’liler ve YPG sembollerinin bulunmasını bahanesiyle Gök’e verdiği cezanın gerekçeli kararında, ne paylaşımların habere ait görseller olduğuna ne de Gök’ün gazeteci kimliğine değindi.

Bakanlığın cevabını da görmedi

Mahkeme, Gök’e ceza verilmesine gerekçe olarak gösterilen YPG’liler ve onlara ait sembollerin haberin görselinde kullanılmasına ilişkin paylaşımların yapıldığı 2014’te, YPG’nin Türkiye tarafından “terör örgütü” olarak kabul edilmediğini de gerekçeli kararında yer vermedi. Yargılama sürecinde mahkeme, savunmanın talebiyle “paylaşımların yapıldığı 2014’te YPG’nin Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülüp görülmediğinin sorulduğu İçişleri Bakanlığının, söz konusu tarihte YPG’nin “terör örgütü” olarak kabul edilmediği yönündeki cevabına da gerekçeli kararında değinmedi. 

YPG'nin adını anmadı

Mahkeme, YPG’liler ve YPG sembollerinin paylaşılması nedeniyle verilen cezasının gerekçeli kararında YPG ismini anmadı. Mahkeme, gerekçeli kararında paylaşılan fotoğrafların YPG’ye değil de PKK’lilerin fotoğraf ve sembolleri kullanılmış gibi değerlendirme yaptı. Mahkeme, İçişleri Bakanlığının PKK isminin yaygınlaşmaması amacıyla “Bölücü Terör Örgütü (BTÖ)” kavramının kullanılması için daha önce resmi kurumlara verdiği talimata uyarak, paylaşılan YPG’lilerin fotoğrafını “BTÖ” mensubu olarak nitelendirdi. 

Şiddeti meşrulaştırıyormuş

PKK’nin tarihçesinin anlatıldığı mahkemenin gerekçeli kararında, Yargıtay’ın kararlarında, propaganda fiiline dair yapılan tanımlamalara değinildi. Mahkeme, Gök’ün sosyal medya hesabından paylaştığı ve retweetlediği üç haberde görülen YPG’lilerin üç fotoğrafı, PKK’lilere aitmiş izlenimi yaratarak, Gök’ün bu paylaşımlarla şiddeti ve cebiri meşru gösterdiğini savundu.

Mahkeme gerekçeli kararında, Gök’ün savunmasında o dönemde YPG’nin “terör örgütü olarak” görülmediğini, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun PYD yetkilileriyle Ankara’da görüştüğünü ve söz konusu paylaşımlarının yaptığı haberlerin görselleri olduğunu dikkate almadı. Kararda, “Suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu ve itibar edilmediği” denildi.  

Gazeteci olarak görmedi

Gerekçeli kararı değerlendiren gazeteci Abdurrahman Gök’ün avukatı Resul Temur, şunları söyledi: “Tüm yargılama aşamasında Gök’ün gazeteci olduğunu gösterir evrak ve kimlik örneklerini, dosyada yer alan fotoğrafların yer aldığı haber çıktıları ile birlikte mahkemeye sunmamıza rağmen mahkemenin ilgili belgeleri gerekçeli kararında tartışmadığını görüyoruz. Bu durum aslında mahkemenin somut delillerini dosya kapsamında özgün bir şekilde tartışmadan ceza vermeye dönük hareket ettiğini göstermektedir. Cezalandırmaya esas alınan fotoğrafların Gök tarafından bulunduğu çatışmalı alanlarda, çatışmanın ve haberin öznesi olarak çekildiği, bu görüntülerin haberlerinin yapıldığı ve yayınlandığını görmezden gelen mahkeme, temelde maddi gerçeği anlamaya çalışmak yerine gazeteciyi sadece yaptığı haberin fotoğrafını kullandığı için cezalandırmaktadır. İlgili haberi yapmanın ve haberlere konu çektiği fotoğrafların neden suç unsuru olduğu gerekçeli kararda açıklanamamıştır. Bu gerçeği tartışmaktan kaçınan mahkeme bunun yerine matbu ifadeler ile Gök’ün savunmalarının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğunu iddia etmiştir. Oysa Gök tüm aşamalarda yargılanan gazetecilik pratiğini ve esas aldığı gazeteciliği savunmuştur. Verilen karar, tam da bu savunmalardan geri adım atılmamasına yönelik bir karardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları, genel olarak paylaşımların ve düşüncelerin bağlamından koparılmadan değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Oysa yerel mahkeme, bağlamın kendisini gerekçeli karara konu etmemek için çaba sarf etmiş ve gazetecilik faaliyetini hiçbir şekilde tartışmamıştır. Yerel mahkeme, düşüncenin fotoğraflar ile ifade edilme biçimini tartışmadan fotoğrafın paylaşılmasını şekli olarak yorumlayıp suç olduğunu kabul etmektedir. Cezalandırma yoluna gidilmesi çatışmalı alan gazeteciliği, savaş muhabirliği yapan her gazetecinin yapacağı haberden kaynaklı cezalandırılabileceğini ortaya koyuyor.” 

İddianameden önce hüküm vermiş

Gerekçeli kararı değerlendiren gazeteci Abdurrahman Gök ise şöyle konuştu: “Zaten savunmamın tamamında iddia makamının suç delili diye isnat ettiği her iddianın gazetecilik faaliyetleri olduğunu kanıtlarıyla ortaya koydum, hepsini kanıtladım, hepsini savundum. Bu temelde her duruşmada, hem yazılı hem de sözlü olarak sayfalarca savunma yaptım. Buna rağmen gerekçeli kararda güya benim cezadan kaçınmam için bu savunmayı yaptığıma dair bir cümleye yer vermeleri komik geldi. Bu kalıp ifadeye birçok davada rastlamıştım. Ben, suç diye isnat edilenlerin suç olmadığını; haber ve fotoğrafların bana ait olduğunu kabul etmeme rağmen gerekçeli kararda da aynı kalıp ifadenin kullanılması tuhaf oldu. Bu da mahkemenin daha iddianame hazırlanırken hüküm verdiğinin kanıtı oluyor. Duruşmaların tamamının yapılmış olması, sadece bir hukuk mizansenin sergilenmesiydi. Kemal Kurkut katledilirken bunu örgüt talimatıyla fotoğrafladığımı beyan eden gizli tanık Sabır’ın ifadelerinin gerekçeli karara girmesi; aslında bu cezanın neden verildiğinin de açık ifadesidir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.