Dağ ve Dam Edebiyatı

Kültür/Sanat Haberleri —

Beni Anılara ve Çalışmaya Götüren Kadın Gerilla Günlüğü: Şehid Roza Semsur ve “Özgür Kadına” Günlüğü

Beni Anılara ve Çalışmaya Götüren Kadın Gerilla Günlüğü: Şehid Roza Semsur ve “Özgür Kadına” Günlüğü

  • Kürt halkının dili, kültürü, gelenek ve görenekleriyle bugüne ulaşmasında dağ olgusunun önemli bir yeri ve işlevi vardır. Bu anlamda, Batılı gezginlerin, dağların bittiği yerde Kürtler’in vatanı sona erer sözü, çok da yabana atılır bir görüş değildir...

MEHMET BAYRAK

Yaklaşık 55 yıla varan yazarlık hayatımda, 1971’de ilk yazım ve 1973’te aynı isimle çıkan “Tevfik Fikret ve Devrim” kitabım yayımlandıktan sonra, 1980 yılı başlarında karanlık güçlerce katledilen TRT proğramcısı ve yazar Ümit Kaftancıoğlu ile Yaşar Kemal’i evinde ziyaret etmiştik. Evde, eşi Tilda’nın yanısıra hayatının bir bölümü zindanda, bir bölümü inzivaya çekilmiş olarak Erzincan’ın Eğin’e (Kemaliye) bağlı Çit köyünde geçen ünlü toplumcu şair Enver Gökçe ve Ermenistan’dan kendisiyle röportaj yapmaya gelen Ermeni bir doktor kadınla tanışmıştık.

Aslen Van Kürtleri’nden olup, sonradan Adana-Kadirli’nin Hemite köyüne yerleşen Yaşar Kemal, hümanist- toplumcu dünya görüşüyle tüm halk kültürleri gibi Ermeni kültürüne sahip çıktığı için Ermeniler tarafından da çok seviliyordu. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde “Eğin Türküleri”ni lisans çalışması olarak işleyen, Neruda’dan ilk şiir çevirilerini yapan Enver Gökçe, birçok sosyalist aydın gibi Demokrat Parti dönemindeki tutukluluğundan sonra köyünde inzivaya çekilmek zorunda kalmıştı. Köyünde de rahat bırakılmadığını, yıllar sonra TRT’de birlikte çalıştığımız, o zaman Kemaliye Kaymakamlığı yapmış olan Prof. Dr. Füruz Demir Yaşamış’dan öğrenecektim. Ne yazık ki, sürekli şikayet edilen ve çok kötü koşullarda yaşayan bu kişinin Enver Gökçe olduğunu, yıllar sonra benden öğrenecekti... O tarihten sonra vefat ettiği 1980 yılına kadar kendisiyle diyaloğumuz devam etmiş, vefatından önce kendisiyle son röportajı da ben yapmıştım...

Ahmed Arif de aynı dönemlerde okuyup, tutuklananlar arasındaydı. Ondan dolayıdır ki, ünlü halk ozanı Ali İzzet Özkan 1952’de yayımladığı, dava konusu olan ve şu dörtlükle başlayan “DP Destanı”nda; bu partiyi ağır biçimde suçlayacaktı:

Demokrat Parti’yi taptaze sandık

Kahpe çıktı, çirkin çıktı, dul çıktı

Alnım açık, yüzüm ağ dedi, kandık

Yüzü kara çıktı, başı kel çıktı...

Amed’li ünlü toplumcu şair Ahmed Arif de Ankara’da yaşadığı için hemşehrisi Remzi İnanç’ın kitabevinde zaman zaman karşılaşıyorduk. Cenaze törenine de gazeteci-yazar Ahmet Kahraman’la birlikte katılmıştık.