DEM’li suretlerde umut
Selahattin IŞILDAK Haberleri —
- Kimi zaman yoksulluğun kılcal damarlarımıza kadar sızdığını bizlere hissettiren acı dolu bakışları, kimi zaman da öfke dolu gülümseyen DEM’lenmiş suretleri taşıyoruz ekranlarınıza.
- "Kitabına uydurulmuş gasp, yağma, talan ve yandaşlara peşkeş siyasetine son vereceğiz, kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz" diyen farklı yerlerdeki insanların ortak umudunu yaşıyoruz
Biliyorum
matarada su
torbada ekmek
ve kemerde kurşun değil şiir
ama yine de
matarasında su
torbasında ekmek
ve kemerinde kurşun kalmamışları
ayakta tutabilir
biliyorum
şiirle şarkıyla olacak iş değil bu
dalda narı
tarlada ekini kızartmaz güvercin gurultusu
ama yine de
diller arasında bıçak gibi parlar kavgada
şiirin doğrultusu
göz gözü görmez olmuş
tek bir ışık bile yok
yürek bir yaralı şahindir
döner boşlukta
belki bir şiir
belki bir şiir kırıntısı
çalar kapımızı umutsuz karanlıkta
yoklar yüreğimizi
eğilir yaramıza
dağıtır korkumuzu
ve karşı tepelerden
gürül gürül bir kalk borusu.
Hasan Hüseyin Korkmazgil / Karagün Dostu
Ne zaman “umut” sözcüğünü duysam, hep bu şiir aklıma gelir. Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Karagün Dostu” şiiri. Şiir’in bizzat kendisinin en iyi tarif edildiği, betimlendiği “o şiir” gelir hep aklıma. Şair’in dediği gibidir gerçekten de; “şiir ne matarada sudur ne heybede ekmek, ne de kemerde kurşundur, ama suyu, ekmeği ve kurşunu olmayanları ayakta tutabilir” der üstat Korkmazgil. Bence, umut da tıpkı şiir gibidir, Ayakta tutar.
Bir zamanlar “Gezelim, Görelim” isimli bir program vardı. Çocukken, belki de hiç gidemeyeceğim, göremeyeceğim uzak diyarlardaki yaşamlardan kesitler sunuyordu. Coğrafi olarak çok uzakta değildi belki ekrana yansıyanlar ama o dağ dorukları, o yaylalar, o uçsuz bucaksız ovalar bizler için o kadar çok uzakta bir yerdi ki. O program aynı zamanda memleketten insan manzaraları gibi bir programdı. Anımsıyorum, bir ara “Anadolu’dan Görünüm” tarzına çevrilir gibi olmuş ama –ben dahil- izleyeni kalmamıştı artık.
Velhasıl; bizler de şimdi stüdyomuzdan, teknolojinin getirdiği olanaklar sayesinde “Gidelim Görelim: Seçim 2024” gibi bir program yapıyoruz. Fiziksel olarak orada değilsek de, sanal bağlantılar ile Belediye Eşbaşkan adaylarımızı stüdyomuza misafir ediyoruz. Soruyoruz, merak ettiklerimizi, merak edilenleri. Gittiğimiz diyarlardaki sorunları, dertleri yansıtıyoruz önce ekranlara, kimi zaman kısa tarihçeleri ile, kimi zaman öne çıkan sorunları ile ufak bir özetten sonra, adaylarımıza “halkın iradesini yerel yönetime taşıdığınızda neler yapacaksınız diye soruyoruz?" İlçe ilçe gezerek, birbirinden farklı suretleri ekranlara, evlerinize ulaştırıyoruz. "Kapatılmış kadın kurumlarımızı yeniden açacağız" diyen kararlılığı, inancı ve umudu taşıyoruz sizlere. Kimi zaman yoksulluğun kılcal damarlarımıza kadar sızdığını bizlere hissettiren acı dolu bakışları, kimi zaman da öfke dolu gülümseyen DEM’lenmiş suretleri taşıyoruz ekranlarınıza.
Konuşuyoruz adaylarımızla, soruyoruz yanıtlıyorlar. Görüyoruz ki; coğrafyalar farklı, ama sorunların hemen hemen hepsi ortak. Sorunun kaynağı yüzyıllık değişmeyen ırkçı ve gözü doymaz sömürücü zihniyet. Adaylarımız bizlere kriz, yoksulluk, işsizlik ve göç eden-madde bağımlılığına bulaşan gençlerin sorunlarını anlatıyor. Kurdistan coğrafyasında uygulanan Ali-Cengiz oyunlarına karşı halkına kulak veren, dürüst DEM’li siyasetçilerin kavgasına tanıklık ediyoruz.
Eski deyişle “yol-su-elektrik” gibi en temel hizmetlerden mahrum bırakılmış insanların sorunlarını ve bu sorunları aşma konusundaki kararlılıklarını ve inançlarını görüyoruz. Elbette özgürlük, su gibi ekmek gibi önemlidir. Kendi dünyamızda-yaşamımızda özgür olduktan sonra, gençler de doğdukları toprakları terk etmek-göç etmek zorunda kalmayacak, bizlerin yaşadıklarını da yaşamayacaklardır.
"Kitabına uydurulmuş gasp, yağma, talan ve yandaşlara peşkeş siyasetine son vereceğiz, kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz" diyen farklı yerlerdeki insanların ortak umudunu yaşıyoruz. Ülkede yaşayan ve çalışıp ter dökenlerle beraber bizler de umudumuzu, duygudaşlığımızı, gelecek hayallerimizi büyütüyoruz. Büyütmeye de devam edeceğiz. DEM’li suretlerin sözleriyle bitirelim: Mutlaka başaracağız, mutlaka kazanacağız.