Deniz’in katilleri!

Forum Haberleri —

  • Deniz’i geride kalan fotoğraflarından hayat hikayesini anlamak hiç de zor değil. Özellikle bir fotoğrafı bize bütün hayat hikayesini özetliyor aslında. Kendisinin yaşında devletin kurşunları ile hayatını çaldığı Dilan Kortak’ın fotoğrafı Deniz’in ellerinde.

ERCAN JAN AKTAŞ

Deniz Poyaz’ın hayatı bir kez daha bizlere coğrafyanın bir kader olduğunu gösterdi. 37 yaşında, özgürlük ideallerine sahip, aile/halk olarak yaşadıkları bütün baskı ve şiddete rağmen umut ile direnen genç bir Kürt kadınıydı Deniz Poyraz. 

Bizler O’nun kalleşçe hayatta koparılmasından sonra tanıdık. Ailesi, arkadaşları, partisi HDP’nin emekçileri Deniz’i çok iyi tanıyorlardı.

Deniz’i geride kalan fotoğraflarından hayat hikayesini anlamak hiç de zor değil. Özellikle bir fotoğrafı bize bütün hayat hikayesini özetliyor aslında. Kendisinin yaşında devletin kurşunları ile hayatını çaldığı Dilan Kortak’ın fotoğrafı Deniz’in ellerinde.

Deniz arkada devrimci örgütlerin bayraklarının olduğu bir kortejin önünde boynunda kesk sor û zer puşisi, gözlerinde akan yaşlar, elinde kendisi gibi hayata inat gülümseyen Dilan Kortak’ın fotoğrafı ile yürüyor. 

Dilan Kortak, 7 Aralık 2015 tarihinde İstanbul Sancaktepe’de evlerine yapılan polis baskında polis kurşunları ile hayatını kaybetti. Hani biz Kürtler ve de halkların bir arada onurlu ve de barış içinde yaşayacağına inanan ve de bunun kavgasını veren milyonlar 7 Haziran 2015 tarihinde büyük bir zafer ile büyük bir mutluluk yaşamıştık ya! 

Türkiye Cumhuriyeti devleti Dilan’ların, Agit’lerin, Şoreş’lerin, Zilan’ların ve Deniz’lerin bütün mutluluklarını kaydeder ve sonrasında ‘nasıl hala mutlu ve de umutlu olabiliyorsunuz?’ diye hayatlarını çalar, bizler bunu ne kadar iyi bilsek de hep unutmak istedik/isteriz. 

Deniz, Dilan Kortak için gözyaşları içinde yürürken aynı kaderin kendisini beklediğini bilmiyordu elbette. Kortak ailesi de tıpkı Poyraz ailesi gibi 1990’lı yıllarda Mardin'in Ömerli ilçesine bağlı Berti (Kocakuyu) köyünden İzmir'e göç ederler. Dilan Kortak 18 yaşına geldiğinde babasını alıp karşısına oturtur; “Baba artık ben 18 yaşını geçtim. Bana çocuğum deme, bana artık heval (arkadaş) de, der”. 

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve kendilerine ‘heval’ denilmesini isteyen onurlu, direngen, sisteme teslim olmamış, halkının özgürlüğü için kavgayı seçen her Kürt bireyi bir gün devletin işkencesinin, karakollarının, cezaevlerinin, bir kurşunun gelip kendisini bulacağını bilir aslında, ama buna takılı yaşamaz. 

O her şeye rağmen ‘bugün’ olmadı ‘yarın’ bu coğrafyanın bütün onurlu ve direngen bireyleri ile barışı bu ülkeye getireceğini, kendisinin yaşayamadığı çocukluğunu şimdinin çocuklarının yaşayacağının hayali ile yaşar. Onları bu kadar direngen, onurlu ve de mücadeleci kılan da bu idealleridir. 

Aynı mücadelenin bir parçası olan Deniz’in annesi Fehime Poyraz, “25 yıl önce gözaltına alındığımda devlet bana o kadar çocuğu ne için doğurdun? diye soruyordu ondan sonra 3 çocuğumu cezaevine koydular. Deniz’imi de elimden aldılar”. 

Deniz’in yaşadıklarına, ailesinin yaşadıklarına baktığımızda Türk devletinin Kürtler üzerindeki bütün politikaları ortaya çıkıyor. Ve bizler Dilan’ın olduğu gibi, Deniz’in de katillerini çok iyi tanıyoruz. Hani bir çeyrek asırdır Kürt halkının kanı ile kendisine iktidar tahtı kuran zamanın post modern Dehak’ı var ya, Rizeli uzun ve de korkak ‘milli’ ve de ‘yerli’ şefi. 

Bu ‘milli’ ve de ‘yerli’ şef 2006 yılında kin ve öfkeden kızarmış yüzü, alnında nefretin izleri ile; “Kadın da olsa, çocuk da olsa gereken yapılacaktır!” diye haykırıyordu ya. O haykırdıkça Kürt kadınları, Kürt çocukları ölmeye devam etti. 

O ve ortağının büyük bir emek ve de çaba ile erkekliğin bütün ilkel, çirkin, çürümüş halleri ile ürettikleri tetikçileri başlarında kuran, ellerinde türk bayrakları, yüreklerinde kin ve öfke ile her gün bizlerden hayatlar eksiltmeye devam ediyorlar. 

Hani polislerin Hrant’ı katletmesini kutlamak için birlikte fotoğraf çektikleri o tetikçi var ya, İzmir’de onunla aynı “ulusal hassasiyetler” içinde genç bir Kürt kadınını hayatında etti. Katil, abisi polislere; “içimi soğuttum, beni serbest bırakın” diyor. 

Hayatın içinde asalak/kötürüm olmak dışında hiç bir katkısı olmayan bu tetikçileri yetiştiren, sokaklara salan devletin iki reisi Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’dir. 

Berkin Elvan’ın, 
Mazlum Akay, 
Doğan Teyboğa, 
Umut Furkan Akçil, 
Ahmet İmre, 
Enver Turan, 
Canan Saldık, 
Birem Basan, 
Oğuzcan Akyürek, 
İzzettin Boz, 
Mehmet Nuri, 
Ceylan Önkol, 
Uğur Kaymaz.,
Dilan Korkut,

Deniz Poyraz!

Türkiye Cumhuriyeti devletinin öldürdüğü genç kadın ve de çocuklarımızdır! Onlara borcumuz var, bu ülkenin sokaklarında koşan bütün çocuklara barış, Deniz Poyraz’a bir hayat borcumuz var!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.