Doğadan kopuş

Toplum/Yaşam Haberleri —

Kentleşme

Kentleşme

  • Kentleşme, doğa tahribatı ve dijital çağın yükselişiyle birlikte insanlar doğadan kopuyor. Yeni bir araştırmaya göre insanların doğayla ilişkisi son 200 yılda yüzde 60 azaldı. 

Yeni bir araştırmaya göre, insanların doğa ile olan ilişkisi son 200 yılda çarpıcı bir şekilde, yaklaşık %60 oranında azaldı. The Guardian'da yayımlanan habere dayanan bu çalışma, modern yaşam tarzlarının ve kentleşmenin, bireylerin doğayla etkileşimini önemli ölçüde azalttığını ortaya koydu.

Bilim insanları, 1800’lerden günümüze kadar olan dönemde, insanların doğayla ilişkisini çeşitli göstergeler üzerinden inceledi. Bu göstergeler arasında doğada geçirilen zaman, doğal alanlara erişim, doğayla ilgili kültürel ve edebi eserlerin üretimi gibi unsurlar yer alıyor. Araştırma, özellikle sanayi devrimi sonrası kentleşmenin hızlanması, teknolojik gelişmeler ve dijital çağın yükselişiyle birlikte insanların doğadan giderek koptuğunu gösteriyor.

Earth dergisinde yayımlanan araştırma, bu kopuşun yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve kültürel bir ayrışma olduğunu vurguluyor. Örneğin, doğayla ilgili kelimelerin günlük dilde kullanımının azalması ve doğa temalı edebiyatın popülerliğinin düşmesi, bu eğilimin göstergeleri arasında. Araştırmacılar, 19. yüzyılda doğayla iç içe bir yaşam süren toplulukların, günümüzde şehirlerde yaşayan bireylerle karşılaştırıldığında doğaya %60 daha bağlı olduğunu hesapladı.

Kentleşme, dijitalleşme, doğa tahribatı

Bu dramatik düşüşün temel nedenleri arasında kentleşme, doğa alanlarının tahribatı, teknolojik bağımlılık ve modern çalışma koşulları öne çıkıyor. Özellikle genç nesillerin ekran başında geçirdiği sürenin artması, doğada vakit geçirme alışkanlığını ciddi şekilde etkiliyor. Araştırma, bu kopuşun yalnızca bireysel mutluluğu değil, aynı zamanda çevre bilincini ve doğa koruma çabalarını da olumsuz etkilediğini belirtiyor.

Uzmanlar, doğayla bağın azalmasının ruh sağlığı üzerinde de ciddi etkileri olduğunu ifade ediyor. Doğada geçirilen zamanın stres, kaygı ve depresyonu azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmışken, bu bağlantının zayıflaması bireylerin genel refahını tehdit ediyor.

Çözüm önerileri

Araştırmacılar, bu eğilimi tersine çevirmek için çeşitli öneriler sunuyor:

* Doğal alanlara erişimin artırılması: Şehirlerde daha fazla yeşil alan ve park oluşturulması.

* Eğitim programları: Okullarda doğa eğitimi ve açık hava etkinliklerinin teşvik edilmesi.

* Farkındalık kampanyaları: Toplumun doğayla yeniden bağ kurmasını sağlayacak kültürel ve sosyal projeler.

* Teknoloji-denge yaklaşımı: Ekran başında geçirilen zamanın sınırlandırılması ve doğada geçirilen zamanın özendirilmesi.

Araştırma, modern toplumların doğayla bağını yeniden güçlendirmesinin hem bireysel hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik olduğunu vurguluyor. Uzmanlar, bu kopuşun devam etmesi halinde, çevre krizleriyle mücadelede toplumsal desteğin daha da zayıflayabileceği konusunda uyarıyor. İnsanların doğayla bağını yeniden canlandırmak, sadece gezegenin değil, aynı zamanda insanlığın geleceği için de hayati önem taşıyor. HABER MERKEZİ

 

* * *

Yalnızlık demokrasi için risk

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) son verilerine göre, dünya genelinde her altı kişiden biri yalnızlık yaşıyor. Uzmanlar ise yalnızlığın sadece bireysel bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplum sağlığı ve demokrasi için de büyük bir risk teşkil ettiğini vurguluyor.

Yalnızlık, depresyon, yüksek tansiyon ve uykusuzluk gibi sağlık problemlerine yol açarken, sosyologlar bu durumun antidemokratik eğilimleri de artırabileceğini belirtiyor. Almanya’daki Göttingen Üniversitesi’nden Prof. Dr. Claudia Neu, yalnız kalan bireylerin toplumdan koparak farklı görüşlere karşı hoşgörüsünü yitirdiğine dikkat çekiyor.

Modern yaşamda dijitalleşme, evden çalışma ve sosyal medyanın etkisiyle yüz yüze iletişim azalıyor. Bu da yalnızlığı daha da derinleştiriyor. Uzmanlar, günlük yaşamda küçük sosyal karşılaşmaların bile büyük fark yaratabileceğini söylüyor. “Toplum içinde farklı insanlarla bir araya gelebileceğimiz alanlara ihtiyacımız var” diyen uzmanlar, bu tür etkileşimlerin toplumsal kutuplaşmayı azaltabileceğine işaret ediyor.

Yalnızlıkla mücadelede en önemli adım, yeniden birlikte yaşamayı öğrenmek. Depresyonun en etkili ilacının sosyalleşmek olduğunu belirten Psikologlar, dernek ve sosyal aktivitelere katılmayı, yaşanan sorunların paylaşılmasını öneriyor. FRANKFURT

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.