Düşlerindeki devrimi yaşadı

Dosya Haberleri —

Ulaş Alankuş

Ulaş Alankuş

  • Devrimci mücadele içinde hem bir öğrenci hem de bir öğretmen ustalığı ile hareket eden Ulaş Alankuş, bitmek bilmeyen bir öğrenme açlığı çekerek, her alanda kendini geliştirir. Tüm yaşamını devrimci mücadeleye göre şekillendiren Ulaş, günlük yaşamını devrimci değerler ve devrimci disiplin üzerinden örgütler.
  • 'Devrimin kalbi' dediği Rojava topraklarına giden Ulaş, daha sonra partisinin verdiği görevlendirmeler gereği, Kürdistan'da birçok yere gider. 5-6 yıllık gerilla yaşamında boyun eğmeyen ve düşman gerçekliğinin verdiği bilinçle mücadeleye devam eder ve teslimiyete karşı şahadeti tercih eder.
  • Ulaş'ın adını Ulaş Bardakçı'dan aldığını anlatan babası Semih Alankuş: "Ulaş Bardakçı gibi yiğit biri olsun dedim. Ne yapılırsa yapılsın Ulaş'ı geri getirmek mümkün değil. Yapacağımız tek şey onun anısına, onun mücadelesine saygı göstermek. Şu bana teselli ki, bundan sonra ben bir şehit babasıyım."

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Türk devletinin inkar, imha ve asimilasyon politikalarına karşı mücadele edenlerin sayısı her geçen gün katlanıyor. Devrim saflarında yerini alan gençler, soykırımcı anlayışa karşı mücadele ederken ölümsüzleşiyor. O gençlerden biri de Ulaş Alankuş. Adını Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden biri Ulaş Bardakçı'dan alan Ulaş Alankuş, şehadete ulaşırken teslim olmayarak onurlu duruşunu sürdürdü. Ağrı'da 5 Ağustos’ta girdiği çatışmada şehit düşen Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) ve Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) gerillası Ulaş Alankuş’u (Taylan Cevahir), babası Semih Alankuş, Ağabeyi Binali Alankuş ve yoldaşı Okan Danacı gazetemize anlattı.

Ulaş'ı tanıyan herkes sever

Ulaş Alankuş, 1997 yılında Ankara’nın Sincan ilçesinde emekçi bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelir. Ulaş’ın çocukluk dönemi Ankara’da geçer. Hareketli bir çocukluk geçiren Ulaş, girdiği sosyal ortamlara neşe katan ve çok çabuk dost edinen bir çocuktur. Herkes tarafından sevilen bir çocukluk geçiren Ulaş, ilk gençlik çağına girdiğinde ise bir yandan aile ekonomisine katkı sunmak için çalışır bir yandan da okul harçlığını çıkarır.

Hep emekçi olur

Daha çocuk yaşta emekçi bir kişiliğe sahip olan Ulaş, sevgi ve emek kavramlarını yaşamında çok büyük iki değer haline getirir. Babasının 1970’li yıllarda devrimci mücadele içinde olmasından kaynaklı devrimci değerlerle daha çocuk yaşta tanışan Ulaş, ilk gençlik yıllarında dayanışma bir kişiliğe sahip biri olur. 

Babası 68 gençlik hareketinin önderlerinden Ulaş Bardakçı’nın ismini verir. Ulaş, ilkokulu Ankara’da tamamladıktan sonra ailesi iş imkanlarının daha fazla olduğu Kocaeli’ne taşınır. Ortaokulu Kocaelin’de bitiren lise öğrenimine de bu kentte başlar. Ulaş, lisede ailesine yük olmamak için çeşitli işlerde çalışarak okul harçlığını çıkarır.

Yaşamının dönüm noktası

Liseye başladığı ilk yıllarda devrimci fikirlere biraz mesafeli dursa da devrimcilere hep sempatiyle yaklaşır. 2013 yılına gelindiğinde Türkiye genelinde Gezi direnişi patlak verir ve Ulaş bu eylemlerde en ön saflarda yerini alır. Gezi Direnişi Ulaş için hayatının dönüm noktası olur. Direnişten etkilenen Ulaş, Gezi Direnişi'nden sonra Liseli Öğrenci Birliği içinde aktif çalışmalara katılarak ,'Ücretsiz, bilimsel ve anadilde' eğitim hakkı için mücadele eder. 

Yaşamını devrime adar

Devrimci mücadele içinde gittikçe aktifleşen Ulaş Alankuş, lise öğrenimi devam edip etmeme konusunda bir karar aşamasına girer. Ya sistemin açtığı sınırlı alanda kalacak ve yaşamını sistemin istediği gibi şekillendirecek ya da yaşamının tümünü devrimci mücadeleye adayacak. Ulaş, ikincisini seçer ve lise öğrenimini yarıda bırakarak İstanbul’a gider. İstanbul’a geldiğinde ise hiç zaman kaybetmeden gençlik ve işçi gençlik çalışmalarında yer alır. İstanbul’un tüm emekçi semtlerinde çalışmalara katılan Ulaş, nerede bir işçi direnişi varsa hep en önde yerini alır. Devrimci mücadele içinde hem bir öğrenci hem de bir öğretmen ustalığı ile hareket eden Ulaş, bitmek bilmeyen bir öğrenme açlığı çekerek, her alanda kendini geliştirir. Tüm yaşamını devrimci mücadeleye göre şekillendiren Ulaş, günlük yaşamını devrimci değerler ve devrimci disiplin üzerinden örgütler.

Artık bir öncüdür

Soma’da katledilen madenciler için de, Kobanê’nin DAİŞ tarafından kuşatılmasına karşı yapılan eylemlerin de, örgütleyicisi ve öncülerinden biri olan Ulaş, 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin kaybetmesi için HDP çalışmalarında yer alır. Tam da bu dönem de DAİŞ barbarlığından kurtarılan Kobanê için Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) tarafından Kobanê’nin yeniden inşası için başlatılan kampanyanın örgütleyicilerinden biri olur.

'Düşünü kurduğum devrimi göreceğim'

Rojava Devrimi'nin kazanımları nasıl savunulmuşsa inşası içinde aynı özverinin gösterilmesi gerektiğini düşünen Ulaş, İstanbul’da ilçe ilçe, semt semt, mahalle mahalle, sokak sokak kampanyayı örgütlemeye başlar.

Ulaş, Rojava’da gerçekleştirilen devrime tanıklık etmek ister. Hem Kobanê'nin yarasına derman olmak hem de devrime katkı sunmak için yola çıkan Ulaş, 17 Haziran 2026 tarihinde Gazeteci Arzu Demir’in ANF için yaptığı röportajda Kobanê için yol çıkmasını şu sözlerle özetler: “Devrim, çocukluğumdan beri düşünü kurduğum bir şeydi ve ilk kez görecektim.”

Ulaş Alankuş

Suruç’ta yaralanır

Kobanê’ye gitmek için tüm hazırlıklar tamamlanır ve Urfa’nın Suruç ilçesine gidilir. Sınırı geçmek için yapılan son hazırlıkların ardından, açıklama yapıldığı sırada DAİŞ’in canlı bomba saldırısı gerçekleşir ve 33 genç yaşamını yitirir, onlarcası da yaralanır. Ulaş bu saldırıda hafif yaralanır ve hemen yerde yatan yoldaşlarının yardımına koşar. Yoldaşlarının cenazeleri kaldırıldıktan sonra, önce Ankara’ya giden Ulaş, Ankara’dan sonra Kocaeli’ne ailesinin yanına döner. Ailesiyle bir gün kalan Ulaş, yoldaşlarının cenazesine katılmak için İstanbul’a hareket eder. Ulaş için Suruç Katliamı yaşamının ikinci dönüm noktası olur. Katliama tanıklığı ve yoldaşlarının bıraktığı mücadele bayrağını devralmak için devrimci mücadelede daha aktif rol alır.

Yoldaşları için mücadele etti

Katliamın yarattığı toz bulutu ortadan katlıktan sonra bu defa da Suruç Katliamı'nın faillerinin bulunup yargılanması için başlatılan “Suruç için Adalet Herkes için Adalet” platformunun kurucuları içerisinde yer alır. Suruç Katliamı'na ilişkin yapılan her etkinlikte yer alan Ulaş, katliamın hesabını sormak için bitmeyen bir enerji ile mücadele eder. Bu zorlu ve uzun soluklu mücadelede defalarca gözaltına alınır ve işkence görür. Ama o yılmaz ve mücadele azmi bu saldırırlar karşısında daha da bilenir.

Cezaevine girdi

Ulaş Alankuş, 2015 yılının Ekim ayında tutuklu lise öğrencilerin durumuna dikkat çekmek amacıyla İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’nde bulunan Şair Abay Kunanbay Lisesi'nde pankart eylemi sırasında gözaltına alınır. Gözaltına alınan Alankuş, çıkarıldığı mahkemede “Örgüt propagandası ve örgüt üyeliği” suçlamaları ile tutuklanır ve 8 aylık cezaevi sürecinin ardından serbest bırakılır.

Ulaş artık özgür dağlarda

Cezaevinde kaldığı süre ve çıktıktan sonra derin bir yoğunlaşma içinde yol alan Ulaş, yaşamının 3. dönüm noktasına girer ve yönünü özgür dağlara verir. İlk önce 'Devrimin kalbi' dediği Rojava topraklarına giden Ulaş, daha sonra partisinin verdiği görev gereği, Kürdistan bölgesinde birçok yere gider. 5-6 yıllık gerilla yaşamında boyun eğmeyen ve düşman gerçekliğinin verdiği bilinçle mücadeleye devam eden Ulaş, 5 Ağustos tarihinde Ağrı kırsalında girdiği çatışmada bir yoldaşıyla birlikte şehit düşer.

Binali Alankuş

Teslim olmadı

Ulaş'ın çocukluğundan ölümsüzleştiği ana kadar karakterini ve duruşunu koruduğunu söyleyen ağabeyi Binali Alankuş, "İnatçı bir çocuktu, kararlıydı. Nasıl devrimci mücadelesinde inatçı ve kararlı durduysa, Suruç Katliamı'ndan sonra yaşadığı gözaltı, tutuklama ve işkence terörüne karşı öyle dik durdu. 5 Ağustos'ta Ağrı'da ölümsüzleştiği anda da teslim olmayıp dik durduğu gibi” diyor.

Sadece kardeşim değildi

Ulaş'ın sadece kardeşi olarak değil devrim ve sosyalizm mücadelesinin bir neferi olarak aile içinde ayrı bir yeri olduğunu vurgulayan ağabey Alankuş, “Bundan sonra bize düşen görev Ulaş'ın ideallerini, yaşamdaki amacını ve anılarını yaşatmak” diye vurguluyor. Alankuş, devrim mücadelesi sürdükçe pek çok devrimcinin daha şehit düşeceğini ancak önemli olanın devrimcilerin yaşamlarına ve mücadelelerine sahip çıkmak olduğunun altını çiziyor.

Biz devrimciyiz

Kendisinin devrimci mücadeleyle kardeşinden çok daha önce tanıştığını ekleyen ağabey Alankuş, “Suruç katliamından o hafif yaralanmıştı. Ankara Gar katliamında ise ben hafif yaralandım. Patlamadan sonra yanıma geldi ve bana ‘Bizler devrimciyiz. Devrim mücadelesinde ne sen benim ağabeyimsin nede ben senin kardeşinim. Devrim mücadelesinde her han her şey olabilir. O yüzden beni korumak yerine devrim mücadelesini güçlendirelim’ diyerek bir eleştiride bulundu. Bu diyalog onunla son diyalogum oldu. O her zaman derdi ‘bizler devrimciyiz ve bizim işimiz devrim yapmak’ ve o buna uygun bir şekilde kısacık ömrüne çok şey sığdırarak ölümsüzleşti” şeklinde konuştu.

Suruç’un hesabını sordu

Ulaş'ın Suruç katliamının tanıklarından olduğunu hatırlatan ağabey Alankuş, Ulaş'ı özgür alanlara taşıyanın Suruç'ta kaybettiği yoldaşlarının hesabını sorma kararlılığı olduğunu ifade etti. "Bizler ailesi olarak onun 25 yıllık yaşam süresi boyunca bu dünyada yarattığı bütün güzel anıları ve mücadele biçimini son anımıza kadar yaşatacağız” diyen Alankuş, “Buradan Ulaş'a bunun sözünü veriyoruz. Elbette biliyoruz ki yoldaşları ve mücadele arkadaşları da bu kararlılıkla Ulaş başta olmak üzere bütün devrim şehitlerinin mücadelelerini ve adanmışlığını yaşatacaklar" diye noktaladı. 

Okan Danacı

Kendi tarihini kendisi yazdı

Ulaş’ın yoldaşlarından ve aynı zamanda SGDF Eşbaşkanı Okan Danacı, Ulaş'ın onursuzluğu, düşkünlüğü, itirafçılığı tercih edenlerin karşısında partisinin, işçi sınıfı ve ezilenlerin bayrağını göklere çekmenin gayretine düştüğü belirtiyor ve ekliyor: "Bunu tıpkı Ulaş Bardakçı gibi, tıpkı Ulaş Bayraktaroğlu gibi, tıpkı Ulaşlar gibi taşımayı başardı. Ulaş kendi tarihini kendisi yazdı. Ulaş'ın Suruç'taki saldırıya cevap olarak devrimci savaşımı büyütme mücadelesi hepimize örnektir.”

Devrimin kadrosu

Ulaş'ın Gazi'den Kocaeli'ye, Çinçin'den Tavşantepe'ye çalmadığı kapı, gitmediği yer kalmadığını anlatan Danacı, şöyle devam ediyor: “Büyük bir emekçiydi, mütevaziydi. Suruç'ta yoldaşlarını yitirdi, Suruç'tan sonra omuz başında duran yoldaşlarını yitirdi, taşımayı öğrendi. Çok genç yaşında acıyı, hüznü, büyük sorumlulukları, görevi, bilinci taşımayı öğrendi. Onun en büyük derdi cevap olabilmekti. Sürece cevap olabilmek, saldırılara cevap olabilmek, partisinin, devrimin ihtiyaçlarına cevap olabilmek, devrimin kadrosu olabilmek onun en büyük motivasyon kaynağıydı. Amacı neydi, ne yapmak istiyordu, bunun bedeli ne olabilirdi o hepsinin farkındaydı ve farkında olarak yola çıktı."

***

Bir devrimcinin adını bir devrimci olarak taşıdı

Semih Alankuş

Ulaş'ın adını Ulaş Bardakçı'dan aldığını anlatan babası Semih Alankuş, "Ulaş Bardakçı gibi yiğit biri olsun, bir Ulaş gitti yerine yeni bir Ulaş gelsin dedim. Ne yapılırsa yapılsın Ulaş'ı geri getirmek mümkün değil. Yapacağımız tek şey onun anısına, onun mücadelesine saygı göstermek" diyor. Ulaş gibi devrimci mücadele tarihinde binlerce gencin şehit olduğunu ve mücadele sürdükçe olmaya da devam edeceğini söyleyen baba Alankuş, "Önemli olan bu acılarımızla dik durmak. Kendi acımızı kendi içimizde yaşayacağız ama onlara bu üzüntümüzü göstermeyeceğiz. Onları sevindirmeyeceğiz" diye vurguluyor.

Ben bir şehit babasıyım

Ulaş'ın Suruç Katliamı sonrası eve döndükten hemen sonra cenazeleri karşılamak için İstanbul'a gittiğini anlatan baba Semih Alankuş, her şeye rağmen Ulaş'ın yoldaşlarını düşündüğünü belirterek şöyle devam ediyor: "Kararlı bir çocuktu. Elbette ki evladımdır, ölümüne üzülmemem mümkün değil fakat en azından şu bana teselli ki, bundan sonra ben bir şehit babasıyım."

***

Devrim saflarında Ulaş anlatıyor

Rojava’ya gittikten sonra yoldaşları tarafından çekilen videoda konuşan Ulaş Alankuş, şu ifadeleri kullanıyor: “Uzun süredir verdiğim devrimci mücadele içerisinde, kendimi tam anlamıyla bir asker olarak yetiştirmeye, şehitlerimize ve Türkiye devrimci hareketinin şehitlerine layık olmaya çalışıyorum. Bu topraklarda ve Türkiye topraklarında yaşatılan zulme, baskılara ve faşizme karşı savaşmak ve düşmana karşı misliyle karşılık verebilmek için, tam anlamıyla topyekün bir savaş için kendimi buraya hazırlamaya geldim ve savaşımıza devam edeceğiz. Komünist bir genç olarak Suruç'ta katledilen yoldaşlarımız için, Ankara'da katledilenler için, Türkiye'de infazlarla katledilen devrimciler için savaşı büyütmeye geldim. Suruç şehitlerine Suruç'ta yitirdiğimiz yoldaşlarımızın anısına bağlılıkla, onların mücadelesini büyüteceğimizi tekrar ederek sözlerimi bitirmek istiyorum. Suruç şehitleri ölümsüzdür. Bijî MLKP. Yaşasın Komünist Gençlik Örgütümüz."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.