Düşmanı asla affetmeyeceğiz

Dosya Haberleri —

15 Şubat/foto:AFP

15 Şubat/foto:AFP

  • 15 Şubat’a giden süreçte yaşananları ve 15 Şubat günü hissettiklerini Avrupa’da yaşayan yurtseverlere sorduk. O günlerin şahitleri: "15 Şubat günü Kürtlerin unutamadığı ve unutmayacağı bir gündür. Kara gündür ve bağrımıza basılan kara saplı bir hançer gibi hala yüreğimizi kanatmaktadır."

M.ZAHİT EKİNCİ/HAKAN TÜRKMEN

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat 1999’da gerçekleşen uluslararası komplodan sonra Kürt halkının yaşadıklarını Avrupa’da yaşayan yurtseverlere sorduk.

Kuzey Almanya Kurdistan Demokratik Toplum Federasyonu (FED-DEM) Eşbaşkanlığı görevini yürüten üç çocuk annesi Sabahat Ergin bu dönemi birebir yaşayan kadınlardan. Sabahat Ergin, Zilan Beritan'ın doğumu için hastahanede iken Kürt Halk Önderi Öcalan'ın esir düştüğünü öğreniyor: ''Şimdi böyle rahat anlattığıma bakmayın. O kara günü bugün yapılmış gibi yüreğimde hissediyorum. Gerçekten kara kopkoyu bir karanlık olarak hala yüreğimde duruyor. Doğum için hastahanedeydim ve kızım Zilan Beritan yeni doğmuştu esaret haberini aldığımda. Donup kaldığımı, her şeyin karanlığa gömüldüğünü görüyordum. Türk devleti tekrar bizi tarihin karanlığına gömmek istiyordu. Önderlik için ölüm dahil her şeyi göze almıştım. Küçük çocuğumu hastahanede bırakarak yapılan tüm eylemlere katılıyordum. Esaret haberinin alınmasından sonra birçok Kurdistanlı televizyonunu kırıyordu. Televizyonları balkondan atanlar vardı. Bize bunca acıyı yaşatan düşmanı asla affetmeyeceğiz. Birçok insan kendisini öldürmek istiyordu. Önderlik buna müdahale ederek önü alınamaz olayları durdurdu."

Kolumuz kanadımız kırılmıştı

Yücel Varto 57 yaşında ve 35 yıldır bulunduğu Avrupa'da aktif Kürt siyaseti içerisinde emeği olan bir Kurdistanlı. Vartolu Yücel heval ile yapılan tüm eylem ve etkinliklerde karşılaşıyoruz. En son Kiel'de Kürt Halk Önderi için yapılan iki günlük uzun yürüyüşte karşılaştığımız Yücel Varto'ya 15 Şubat komplosu ve Öcalan’ın Türk sevletine esir düştüğü günleri soruyoruz. Yücel Varto’nun da aynen Sabahat Ergin gibi bir an gözleri uzaklara dalıyor. Belli ki o günleri yeniden yaşıyor: ''Önderliğin Suriye'den çıktığı günden itibaren süreci yakından takip ediyordum. O esnada Düsseldorf kentinde çalışma yürütüyordum. Önderliğin Avrupa'ya çıkışına fazla bir anlam veremedik ilk başta. Roma'ya gelişinden sonra halk oraya aktı. Herkesin onu görme umudu vardı. Ben de Roma'da 3 gün kaldıktan sonra döndüm. Esir düştüğü gün bizler bir toplantıdaydık. Esaret görüntüleri karşısında hepimiz adeta donmuştuk. Hani derler ya kolu kanadı kırık. Hepimizin kolu kanadı kırılmıştı. Ağlayanlar vardı. Kürt halkı için gerçekten kapkara bir gündü. O anki duyguları anlatmak gerçekten çok zor. Kızılca kıyamet dedikleri öyle bir şey olsa gerek. Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen hatırladığım zaman sanki bir şey gelip boğazıma düğümleniyor.''

Roma adeta mahşer alanıydı

Şexmus Süleyman ise Rojava'nın Qamişlo kentinden. Evli ve 9 çocuk babası olan Şexmus Süleyman 1994’ten beri Almanya'da yaşıyor. 63 yaşındaki Süleyman, Suriye devletinin baskı politikasının yanı sıra ekonomik sebeplerden dolayı buraya gelmiş. Öcalan’ın esareti esnasında Berlin'de kaldığını söyleyen Şexmus Süleyman o sürece ilişkin duygu ve düşüncelerini şöyle dile getiriyor: ''Önderlik Suriye'den çıkıp Roma'ya geldiğinde biz de onu görmek için gittik. O esnada Berlin’de üç dernek vardı. Bu üç dernekte de Roma’ya gitme hazırlıkları başladı. İşimizi gücümüzü bırakarak otobüslerle Roma’nın yolunu tuttuk. İtalya sınırında polis bize çok zorluk çıkardı. Çoğu insan ilticacı olduğu için ülkeye giremiyordu. Çoğunu geri gönderdiler. Roma adeta mahşer alanıydı. Üç gün boyunca Önderliği göreceğiz diye kartonlar üzerinde uyuduk. Bazı arkadaşlar Önderliği görebildi. Ama bizler göremedik. Esaret haberini aldıktan sonra herkes şoktaydı. Birçok insan kendisini yakmak istedi. Şehadetler yaşandı. O gün bugündür hala direniyoruz. Önderliğimize daha fazla sahip çıksaydık belki de esir düşmezdi. Bence o yetersiz yoldaşlığımızın sonucunda esir düştü. Yaşadığım sürece hep ona layık olmanın mücadelesini vereceğim.''

Mîrê Mîran’ın hikayesi

Sanatçı Hozan Aydın ise 15 Şubat 1999’da Kürt Halk Önderi’nin tutsaklığını duyduğu an yaşadıklarını şöyle anlattı: ''Roma’da olduğu söylemlerinin üzerine herkes gibi biz de yönümüzü Roma’ya çevirerek, Önderliğimizin etrafında kenetlenmeye gittik. Başlatılan açlık grevlerine katıldım. Bunu özellikle belirtmek istiyorum ki o gün Roma’ya farklı ülkelerden binlerce hatta on binlerce halkımız gelmişti. Kürt halkı bu komplo karşısında bir taraftan duygusal bir süreç yaşarken, diğer taraftan komplocu güçlere karşı harekete geçmişti. Hatta öyle bir ruh hali içerisindeydik ki inanmıyorduk. Önder Öcalan’ın Roma’da olduğunu düşünüyorduk. Herkes Önder Apo’yu göreceğini düşünüyordu. Eylem yaptığımız meydanın karşısında bir ev vardı ve Önder Apo’nun orada olduğu söyleniyordu. Her şey çok karışıktı ne olduğunu veya ne olabileceğini bilemiyorduk. Ama bildiğimiz tek şey vardı. Kürt halkı önderine sahip çıkıyordu. Bunu o gün yaşayan biri olarak söylüyorum. Kimse herhangi bir çağrı ile dışarı çıkmadı. Herkes gönüllü bir şekilde her yeri eylem alanına çevirmişti. Kürt halkının iradesi esir alınmıştı ve buna karşı bir direniş vardı. Sadece bir kişinin esir alınması değildi bu tam da Kürt halkının iradesinin esir alınmasıydı. 15 Şubat günü evdeydim ve televizyonda haberi dinledim. Benim açımdan çok zor bir andı. Bir an bir kırılma oldu duygularımda fakat o an yaşadığım duygular neticesinde 'Mîrê Mîran' parçasının sözlerini yazmaya başladım. O an duygularımı bu şekilde kaleme aldım. 1999 yılında Londra’da yapılan Newroz etkinliğinde ilk kez bu parçayı söyledim.''

Ulusal birlik çok önemli

''Dünyanın neresinde olursa olsunlar, Kürt halkı kendi mücadelesine ve Önderliğine sahip çıkmalıdır'' diyen Hozan Aydın son olarak şu mesajı verdi: ''Bir insan vücudunu düşünün her organın bir görevi vardır ve bunların toplamında insanın biyolojik olarak hayatını devam edebilir. İşte bu mücadele de böyle bir şeydir. Herkesin muhakkak yapacağı bir şey vardır. Türk devleti, Kürt halkına karşı her türlü savaş yöntemini yürütmektedir. Bunun karşısında bizler de görüşümüz ve düşüncemiz ne olursa olsun bu mücadeleye güç katmalıyız. Önderliğimize sahip çıkmalıyız. Bu şekilde bu saldırıları boşa çıkartır ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğüne kavuşturabiliriz. Sömürgeci güçler Kürt halkının varlığını kabul etmiyor, Kurdistan’ı inkar ediyor. Bizim bu politikalar karşısında bir olmamız gerekiyor. Bizim imhamızı isteyen güçler karşısında bir olmalıyız. Tüm dünyaya bunu göstermemiz gerekiyor. Kurdistan’ın dört parçasında Kürt halkının acilen ulusal birliğe ihtiyacı vardır. Düşüncelerimiz farklı olabilir ama bugün parça parça duruşlar bize zarar vermektedir. O açıdan ulusal birlik çok önemlidir. Tüm sömürgeci güçler kendi menfaatlerinin koruyucusudur. Ve bunun için her türlü imha politikalarını yürüteceklerdir. Mesajım şudur; Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü de halkımızın bir ve büyük mücadelesi sayesinde gerçekleşecektir."

Komploda yer alanlar şehit etti

15 Şubat’ta Öcalan’ın esir düştüğünü Kürt derneğinde televizyondan dinleyen Hacı Osman Çetin de duygularını şu sözlerle ifade etti. "Gelişmeleri dernekte takip ederek sürecin evrileceği yönü tartışıyorduk. Tabii o süreçte Kürt derneklerine uğramayan Kürt yurtseverleri bile adeta derneğe akın etmiş durumdaydı. Duydukları öfke ile sokaklara taşarak eylemsellikler gelişti. İsrail ve Yunanistan konsolosluklarında sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleşti. Uluslararası komploda rol oynayan ülkelerin konsolosluklarında sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirmek isteyen Kürtlere ateş açıldı. İsrail konsolosluğunda Sema Alp, Mustafa Kurt, Ahmet Acar ve Sinan Karakuş arkadaşımız şehit oldu. Tabii bununla birlikte Almanya polisi de boş durmuyordu. Ev baskınları yapmaya başladılar. Daha sonra evimi bastılar. Alman devleti halkımızı pasifize etmek, korkutmak istiyordu. Kürt halkı uluslararası komploda yer alan devletlere karşı Roma’ya yani Önderliğin geldiği yere akın ederek cevabını verdi. "

Ulusal birlikle hareket edebilseydik

Veysi Özkan da o dönemde Kürt Enstitüsü’nde çalıştığını belirterek şunları dile getiriyor: "Kara günü enstitüde öğrendiğimde kaynar sular üstümden döküldü. Akabinde Kürt derneğine doğru yol aldım. Kürt derneğine geldiğimde büyük bir kaos ortamı vardı. Kimin ne yaptığına anlam veremiyordum çünkü hepimiz şok içerisindeydik. Her saatimiz gün, her günümüz ay olarak geçmeye başladı. Hala da öyle devam ediyor. Kürt halkı olarak ulusal birlikle hareket edebilseydik komployu boşa çıkaran Önderliğimizin, fiziki özgürlüğünü de sağlayabilirdik.’’

***

Daha çok sahip çıkarsak başarabiliriz

ARAT ARARAT/BİELEFELD

Bedran Aydeniz (Remscheid): "Başkan yakalandığını Stîlîlê köyündeydim. Onun yakalandığını öğrendiğim an dalından düşen bir yaprak gibi savruldum. O an çok acı duydum. Çok ağrıma gitti esareti. Kürtlerin kendi iç ihanetleri yüzünden Başkan esir düştü. Bu ihanet Osmanlı’dan bu yana devam ediyor. Başkan’ı özgürleştirmek için büyük bir gayretle çalışmalıyız. Düşmanınız acımasız ve zalim bir düşman. Başkan’ı sahiplenmemiz bana göre yeterli değil. Direnişimiz güçlü olursa Başkan’ı da o esaretten kurtarabiliriz. Avrupa’da yaşayan bazı Kürtlerin her şeyi para olmuş. Bu durum beni çok öfkelendiriyor.

15 Şubat kara gündür

Sosin Kartal (Bielefeld): "Başkan’ın yakalanma anını televizyon izlerken haberlerde öğrendim. Dünya başıma yıkıldı adeta. O an gözlerime perde indi sanki. Bağırdım. Ne yapacağımı bilmez haldeydim. Hiçbir iş yapacak takatim yoktu. Bir Êzîdî anne olarak isyan ettim. Biz Başkan’ın düşünceleriyle kölelik zincirlerini kırdık. Özellikle Êzîdî kadınları, Şengal kadınları bunu başardı. Onun düşüncesi yolumuzu aydınlatan meşale oldu. 25 yıldır 15 Şubat benim için kara gündür."

Mücadelemiz devam ediyor

Egit Aba (Köln): "13 yaşındaydım çok iyi hatırlıyorum Başkan’ın yakalandığı zamanı. Çok zor bir zamanlardı. Bir Kürt olarak onun esaretiyle kendimi yetim gibi hissettim. Tüm dünya bize ihanet etti o zaman. Büyük bir üzüntü duyuyordum ve kendimi çaresiz hissediyordum. En çok da Türk bayrağının önünde Başkan’ın fotoğrafını görmek beni kahretti. Mücadelemiz devam ediyor. Başkan’ımızı bırakmayacağız, her zaman onunlayız."

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.