En güzel hasretlik anadille yazılandır

Kültür/Sanat Haberleri —

.

.

  • "Birilerimiz yazarak, birilerimiz konuşarak bu dile hizmet etmemiz gerekiyor. Konuşulmayan dil ölü dildir.Umarım bu çalışmam başka insanlar içinde örnek teşkil eder."

M. ZAHİT EKİNCİ
HAMBURG

Almanya’nın Hamburg kentinde otobüs şöförlüğü yaparak yaşamını sürdüren Dep’in (Karakoçan) Sarıcan beldesine kayıtlı Deza Sarı’nın (Murat Sarı) şiir kitabı ‘Nergîzê Koyanê Welatî’ çıktı. Zîlan Akademi Yayınları’ndan çıkan kitap 55 şiirden oluşuyor. Şiirleri hakkında konuşan Deza Sarı, “Şiirlerimin ana teması,ülkeme duyduğum hasretliğin yanı sıra ülkemin güzeliği, coğrafyası, çocukluğuma dair özlemlerden oluşuyor.” dedi.

İlk göz ağrısı

Nergîzê Koyanê Welatî’nin ilk göz ağrısı oldugunu belirten Deza Sarı, UNESCO’nun raporlarında Kirmanckînin kaybolmayla yüz yüze olan bir dil olduğunu hatırlatarak, yazdığı Kirmanckî şiirlerle geçmişe bir miras bırakmak istediğini söyledi. Deza Sarı, Kirmanckî yazması ve şiir serüveni hakkında şöyle konuştu: “Şiire olan ilgim daha çocukluğumda vardı.Yazmayı ve yaşadığım duyguları kağıda aktarmayı çok seviyorum. Ama maalesef gençliğimde yazdığım şiirlerin hiç birisi şuan yanımda degil.1998’de Almanya’ya geldikten sonra gerek ülkeme, gerekse, gerekse aileme duyduğum özlemden kaynaklı olsa tekrardan yazmaya başladım. Anadilim olan Zazakîyle bir şeyler yazmak beni her zaman heyecanlandırmıştır. İlk şiirlerimi çöpte bulduğum bir kırık daktilo ile temize geçiriyordum. İnternetin dünyamıza girmesiyle beraber şiirlerimi video klip şeklinde yayınlayınca çok güzel dünüşler aldım. Birçok arkadaşım neden bu şiirleri kitap halinde basmıyorsun deyince, ben de yazdıklarımın topluma mal olması için kitap halinde çıkarmaya karar verdim. Şirlerimin ana teması, ülkeme  ve aileme duyduğum hasretliğin yanı sıra ülkemin güzeliği, coğrafyası, çocukluğuma dair özlemlerden oluşuyor. Bunun yanı sıra kendi anadilimle yazarak ona karşı da görev ve sorumluluklarımı yerine getirdiğimi düşünüyorum. Daha çok doğduğum yer olan Sarıcan şivesiyle yazıyorum. Değerli Hocam Nihat Çır kitabın editörlüğünü yapınca böyle mütevazi bir çalışma ortaya çıktı.’’

Konuşulmayan dil ölü dildir

Evde çocuklarıyla hep kendi anadiliyle konuştuğunu belirten Deza Sarı Kirmanckî’nin kaybolmaması için herkesin bir şeyler yapabileceğini belirterek şunlara değiniyor: “İnsanı var eden, onu yaşatıp gelecek kuşaklara taşıyan insanın anadilidir. Dilin olmadımı ne kendini ifade edebilirsin, ne de bunu gelecek kuşaklara aktarırsın. Evli üç çocuk babasıyım ve evde mutlaka kendi anadilimle konuşurum. Konuşularak bir dil yaşatılır. Dilimize yapacağımız en büyük kütülük onu konuşmamaktır. Bu kitabı yayınlarken asla ticari kaygılarım olmadı. Dil asla ticarete ve kazanca alet edilemeyecek kadar kutsaldır. Benimki sadece sade ve mütevazi bir çalışma. Dil konusunda inanıyorum ki herkesin kendisine göre yetenekleri var. Birilerimiz yazarak, birilerimiz konuşarak bu dile hizmet etmemiz gerekiyor. Konuşulmayan dil ölü dildir.Umarım bu çalışmam başka insanlar içinde örnek teşkil eder.Yaşadığım sürece anadilimle konuşacağım ve duygularımı dile getireceğim. Bundan sonrada zaman el verdigince yazmaya devam edeceğim”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.