Erken seçim kapıda! Peki, ne olur?

Fehim IŞIK yazdı —

  • Esas tartışılması gereken Erdoğan’ın, tek adam rejiminin kazanma odaklı siyasetine alternatif olacak yaklaşımların nasıl yaşama geçirileceğini konuşmaktır.

Artık kıyıdan köşeden tartışılıyor: AKP bir seçim yapar mı? Ya da yakın dönemde bir erken seçim var mı?

Başka sorular da var tartışılan. AKP kaybedeceği bir seçimi niye yapsın?

AKP’nin kaybedeceğinin kesin olduğu varsayımı üzerinden hareket edenler, bu soruya yanıt olarak Erdoğan’ın 2015 ve 2016’dan daha ağır bir kaos siyasetini devreye sokarak Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiyle seçim yaptırmayacağını ileri sürüyor.

İddia şu: Erdoğan ne yaparsa yapsın bir seçim kazanamaz. O zaman gizli kapaklı yürütülen savaşı daha aleni noktaya taşıyarak seçimleri belirsiz bir geleceğe erteler. Kaosun en yoğun olduğu ortamda yapacağı düzmece bir seçimle de diktatörlüğünü yeniden onaylatır.

Bu seçenek elbet var. Ancak bu, iktidar açısından da riskli bir tabloya işaret eder. İktidarı elinde tutanlar Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacaklarını bildiklerinden, bu senaryoya kolay kolay başvurmazlar. Bu senaryoya başvurmak, Türkiye’yi aynı zamanda Suriye’ye benzetir ki kanımca Türkiye üzerine hesaplar kuran ne Batı, ne de ABD böyle bir şey ister.

Seçimlerle ilgili asıl üzerinde durulan, fazla yandaş bulan tartışma konusu şu: Devleti elinde tutan, valileri birer il başkanı gibi kullanan, orduyu, polisi kendi özel milis gücüne dönüştüren, savcıları, hakimleri kapı kulu yapan bir AKP, seçim yapsa bile kaybeder mi?

Böyle bir tabloda AKP’nin seçim kaybetmeyeceğini daha güçsüz olduğu dönemlerde bile gördük. 1 Kasım 2015’e seçim kaybeden bir iktidarla gidildi ve AKP istediğini büyük çoğunlukla elde etti.

2017 Anayasa Referandumu’nda Erdoğan sonucu katakulli ile değiştirdi. Tek adam rejimi bu sürecin akabinde adım adım örüldü. AKP, MHP, Ergenekon ittifakının pekiştiği bu dönem aynı zamanda statükoyu koruma adına hukukun yok sayılmasına göz yuman muhalefetin de desteğiyle yaşama geçirildi.

Statükoyu sarsan en önemli muhalif çizgi dar anlamda HDP, geniş anlamda ise Kürt özgürlük mücadelesiydi. İktidar ve sistem içi muhalefet, demokrasinin kırıntısının bile bu kesime yarayacağını gördüğünden rejimin Kürt düşmanlığı üzerinden yaşama geçirdiği politikalara sınırsız destek vermekten çekinmedi.

Bu kirli politikalara rağmen iktidarın kaybettiği bir seçim oldu. 31 Mart yerel seçimlerini kaybettiler. Sadece kayyım atadıkları, gasp ettikleri Kürdistan belediyelerinde değil, HDP’nin geliştirdiği, Kürt halkının desteklediği seçim taktiğiyle AKP’nin kendi kalesi gördüğü büyük kentlerde bile kaybettiler.

Kanım o ki Erdoğan ya da rejim isteseydi, bu seçimleri kaybetmeyebilirlerdi. Görünen o ki, sistemin yürütücüleri, Erdoğan’dan hala medet umanlar ellerindeki kozları tüketmemek adına yerel seçimleri kaybetmeyi göze aldılar. Kürdistan’daki kayıplar devletin gücü kullanılarak yeniden telafi edildi. Kayyum ve gasp siyaseti bir kez daha yaşama geçirildi. Buna, sistem içi muhalefet de ikiyüzlü yaklaşımla zımni destek verdi.

Şimdi aynı Erdoğan, aynı rejim yerel seçimlerde kullanmadıkları kozlarını erken ya da zamanında fark etmez, önümüzdeki ilk seçimlerde kullanmaya hazırlanıyor.

Bu tartışmalar bağlamında şunu da demek mümkün. 2022 yılı içinde büyük olasılıkla bir erken seçime gidilecektir. Erdoğan ve şurekâsı tek hedefini bu seçimi kaybetmemek üzerine kuracaktır. Bu olanakları var. CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı’nın basiretsizliği de onların olanaklarını artırıyor.

Esas tartışılması gereken Erdoğan’ın, tek adam rejiminin kazanma odaklı siyasetine alternatif olacak yaklaşımların nasıl yaşama geçirileceğini konuşmaktır. Yani Erdoğan’a, yeni Erdoğan’lara hile ve desise ile kazanabilecekleri bir seçim fırsatının verilmemesi için neler yapılabileceğini tartışmaktır.

Bu tartışmanın mihenk noktasını da hiç kuşku yok Kürtler ve HDP üzerinden kurmak gerekir. Tablonun değişmesini isteyenler bu gerçekliği göz ardı etmemeli.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.