Filistin- Kurdistan ve ikiyüzlülük

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Sömürgeciliğe karşı ezilen ulusların özgürlüğünden yana olmanın asıl kıstası, başka burjuvazilerin sömürgeciliğine karşı çıkmak değil, kendi ulusundan burjuvazinin sömürgeciliğine karşı çıkmaktır.

İngiltere ve sonra ABD’nin devraldığı emperyalist hakimiyetten destek alan İsrail siyonist sömürgeciliği, savaşla, tehcirle, yerleşimcilikle Filistinlilerin vatanının büyük bölümünü gaspetti.

Güney Afrika Apartheid sömürgeciliği gibi Filistinlileri silah zoruyla dar Bantustan’lara mahkum etti.

Yetinmedi. Gazze soykırımıyla, adım adım toptan tehciri deniyor. Efendisi ABD emperyalizminin silahsız Filistin yönetimin önerisini bile red ediyor.

Türkiye’de bütün güçler Filistin ulusunun kendi kaderini tayin hakkını tereddütsüz savunuyor.

Burada sosyalizm adına hareket ettiğini ileri süren TKP ve TKP’den gelenlerin tavrını ele alacağız.

TKP, 1980’li yılların sonunda artık UKKTH’nın( ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı) gerici rol oynayacağını teorize etti. O yıllar  Kurdistan ulusal özgürlük mücadelesinin şiddetlendiği yıllardı. Bir de ezilen uluslar sorununun artık çok uluslu yeni sömürgeleri kapsar sınıra geldiği koşullardı.

TKP, o yıllardan başlayarak dozajı inişli çıkışlı olmak üzere UKKTH’nın neden gerici rol oynayacağını işleyegeldi.

Sonrası biliniyor. Kurdistan ulusal özgürlük mücadelesinin ve olası statü elde etmesinin emperyalizme hizmet edeceği suçlamasını teorize etti. 2007’deki 8. Kongre’sinde emperyalistlerin Türkiye’yi bölme -parçalama politikasını izledikleri, merkezi devrimci görevin bu politikaya karşı mücadele olduğu milliyetçi paranoyasını karar haline getirdi. Faşizme ve savaşa karşı görevlerin buna tabi olduğunu, tek başlarına önemsiz olduklarını vurguladı.

Burjuvazinin devleti Kemalist hegemonyadan Erdoğan-Bahçeli’nin kesin hakimiyetine geçtikten sonra da 2015’te bu milliyetçi paranoyayı pervasızca güncelledi. Devletin çözülmekte olduğuna dair ağıt yaktı. Perinçek’in milliyetçi şoven çizgisini savunuyor olmaktan rahatsızlık duymadı.

TKP ve benzerlerinin tavrının özgün kaynağı üçüncü dünya burjuva devletlerini sözümona emperyalizme karşı savunma ulusalcılığıdır.

TKP siyonist sömürgeciliğin Gazze soykırımına karşı Filistinliler için UKKTH’nı tereddüt etmeden savundu. Desteklediğini açıkladı. Parti olarak UKKTH’nın artık gerici rol oynadığı tezini savunduğunu bu konuda bir kenara itmekte tereddüt etmedi.

Fakat benzer bir sorun olan Kuzey Kurdistan ve Rojava’da Kürt ulusuna dair UKKTH’nı reddetmeye devam etti. Erdoğan-Bahçeli çetesinin sömürgeci ve işgalci savaşına karşı kayıtsız ve mücadelesiz kalmayı tercih etti, tercihine devam ediyor.

TKP her şeyden önce ikiyüzlü davranıyor. Diğer burjuvazinin sömürgeci boyunduruğuna karşı ulusal bağımsızlık hakkını savunurken, kendi ulusundan burjuvazinin sömürgeci boyunduruğuna karşı ulusal bağımsızlık ve özgürlük hakkını red ederek sosyal şovenizme düşüyor. Nesnel olarak kendi ulusundan burjuvazinin sömürgeciliğini savunmuş oluyor.

Oysa sömürgeciliğe karşı ezilen ulusların özgürlüğünden yana olmanın asıl kıstası, başka burjuvazilerin sömürgeciliğine karşı çıkmak değil, kendi ulusundan burjuvazinin sömürgeciliğine karşı çıkmaktır.

Sömürgelere sahip olmayan Alman emperyalist burjuvazisi ve çürüyen 2. enternasyonalci Alman liderler de, diğer emperyalistlerin sömürge uluslarının özgürlüğünü yüksek sesle savundular. Ama sıra Almanya’nın sömürge edinme paylaşım savaşına gelince savaşçı ve savaşa destekçi kesildiler.

Vurgulamak gerekir ki, Komintern yalnızca emperyalist sömürgeciliğe karşı çıkmakla yetinmedi. Savaş sonrası kurulan burjuva devletlerden Polonya ve Yugoslavya’nın, bağımlı ülkeler burjuvazisinin ezilen uluslarını boyunduruk altında tutmalarına, “emperyalist yayılmacılığı”na karşı da UKKTH’nı kararlılıkla savundu.

TKP, TİP ve diğerleri, kimyasal savaş yürüten işgalci ordunun paralı askerlerinin hayatını kaybetmelerine karşı şovenist gözyaşı ritüeline katıldılar. TKP, KÖH’ni Erdoğan ve Bahçeli’yle aynı gösteren suçlamayı yüksek sesle dile getirdi. Şovenist çürümeye battı.

Üçüncü dünya devletçiliği çizgisi ve sosyal şovenizm, ikiyüzlülüğü şovenist bataklıkta boğulmayı kaçınılmaz olarak üretir. TKP ve türevleri şahsında bu gerçek bir kez daha kendisini kanıtladı.

Sosyalizm ve komünizm iddiası, burjuvaziye karşı uzlaşmazlığı kendi ulusundan burjuvazinin sömürgeci boyunduruğuna karşı ezilen ulusların özgürlüğünü kararlılıkla savunmada da şart koşar. Sosyalizm ve tutarlı demokratizm savunusu bu çizgide yürümeyi gerektirir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.