Diktatöre biat edilmez, mücadele edilir
Ziya ULUSOY yazdı —
- Van halkı kitlesel militan direnişle Erdoğan’ın başlangıç saldırısını Van’da bozguna uğrattı. Van halkı görkemli direnişiyle halklara izlemesi gereken yolu da gösterdi: Diktatöre biat edilmez, mücadele edilir!
CHP Genel Başkanı Ö. Özel, Erdoğan ile görüşeceğini, “makama saygı”da kusur etmeyeceğini belirtti. CHP’nin şimdiye değin red ettiği Saray’da görüşmeyi, tercih etmese de, kabul edeceğini dile getirdi.
Erdoğan’ın “millet tarafından görevlendirildiğini” belirterek meşruluğunu vurguladı. (bknz. Sabah, 08.04.24)
Konuya niçin giriş yaptık? 2015’teki Çöktürme teröründen sonra Erdoğan faşizmine karşı olan kitleler, seçimler yoluyla faşizmi defedebleceğine inanmak istiyor ve tercih ediyor.
Erdoğan faşizminin, devlet ve paramiliter terör, işgalci savaşlar ve Kürt düşmanı şovenizmle senkronize ettiği atmosferde, elindeki devlet terörü ve medya tekeli altında, hile eksik etmeyerek kullandığı seçimler demokratik zaten değildi, gelecekte de olmayacağı açık.
Fakat CHP “merkez parti” rolüyle kitleleri arkasına bağlamakla kalmadı. 2019 ve 2024 belediye seçim sonuçlarından faşizmin gerçek yüzünü unutturan hayalin peşine taktı. Birincisinde hayal kırıklığına uğrattı. İkincisinde de uğratacağı açık.
Ö. Özel bunun belirtilerini vermeye başladı. “Birlikte çalışmak”, “istişarelerde bulunmak” istediğini dile getirmesi ve Saray faşizmini meşru göstermesi bunun başlangıç kanıtı.
Faşizmin saldırganlığı altındaki seçimlerde bile kitle desteğinin gerilediğinin görüldüğü bu her iki durumda, halkların Erdoğan’ın kitle desteğini geriletebileceğine duydukları sevincin, Ö. Özel’in CHP’si, Erdoğan’a biat yoluyla, mücadelelere dönüşmesini engelleyecek.
Kılıçdaroğlu burjuva muhalafeti “merkez parti” rolüyle birleştirerek, Erdoğan faşizmiyle uzlaşma yoluyla diktatörden parlamenter burjuva rejime geçişi bahşetmesini beklemişti. HDP’li vekilliklerin ve belediyelerin gaspedilmesine, vekil ve başkanların hapse atılmalarına göz yummuş, hatta “referanduma gitmemesi” için kısmi bir destek de vermişti. Sonuçta diktatörün ve tetikçileri Akar ile Soylu’nun, iki CHP’li de vekili hapsetmesi ile Kılıçdaroğlu’na Çubuk lincini yaşatmasını, “yol kazası” olarak görüp sineye çeken CHP, yatıştırma ve kritik dönemeçlerde işbirliği siyaseti izlemişti. Biri hariç tüm tezkerelere oy vererek, “diktatör bozuntusu” söyleminden çark ederek, diktatörü meşru görerek halkların öfkesini sönümlendirmiş, eylemlerini engellemiş, Erdoğan’dan parlamentarizme geçişe izin bahşetmesini beklemişti.
Arada İmamoğlu Saray’a tavaf edince diktatörün kırık sandalyeye oturtmasına maruz kalmıştı. Diktatör bu kez de Ö. Özel’i aynı yöntemle mi karşılar bilinemez. Ancak Bahçeli’nin “devlet seçimle kurulmadı” tehditi ile Erdoğan’ın “81 ilde iktidar biziz” hatırlatması, bu çetenin iktidarı seçimle vermek istememe niyetini açıklamasıdır.
Seçimsizlik sürecini başlatıp başlatmama sorununa uzun zaman var. Bu zaman aralığında, Erdoğan bilindik baskı yollarını kullanmayı deneyecek.
Başlıca yöntemlerden biri olan Kurdistan belediyelerini ve vekilliklerini gasp, seçilmişleri hapsetme yöntemine Van’da seçim günü, mazbatayı AKP’liye vererek başladı. Fakat Van halkı kitlesel militan direnişle Erdoğan’ın başlangıç saldırısını Van’da bozguna uğrattı. Van halkı görkemli direnişiyle halklara izlemesi gereken yolu da gösterdi: Diktatöre biat edilmez, mücadele edilir!
Erdoğan bir süre sonra yeniden bu yöntemi denemeye çalışacaktır.
Savaş alevlerinin yükseldiği bölgede Erdoğan’ın Batı ve Güney Kurdistan işgallerini genişleterek, savaş şovenizmiyle ve muhtemel savaş OHAL’lerinin ağır baskısıyla CHP ve diğer burjuva muhalefet fraksiyonlarını arkasında hizaya dizmeyi deneyeceği biliniyor. Savaş cephesinde “zafere giderken” aldığı kayıpların kaçıncı defaki deneneceği yöntem. Fakat faşizmin bu savaş kudurganı yöntemden kendiliğinden vazgeçmeyeceği, ancak mücadeleyle vazgeçirilebileceği tarihsel deneyimlerle kanıtlanmış gerçek.
Van halkının, faşizme destek zayıflamasını sezerek başlattığı görkemli direnişten öğrenerek özellikle Türkiye cephesinde Batı’da, başta faşizmin saldırı ve savaşlarına karşı olmak üzere, güncel yakıcı taleplerle kitlesel mücadeleler geliştirmek dönemin tutulması gereken yoludur.
Erdoğan-Bahçeli çetesine biat edilerek değil, önümüz 1 Mayıs, 1 Mayıs’tan başlayarak, işçi sınıfı ve halklar mücadeleye seferber edilerek faşizmden kurtuluş gerçekleştirilebilir.