Filistin, Mescid-i Aksa ve Türk İslam sentezci münafıklar

Forum Haberleri —

  • Türk İslamcı faşistlerin Filistin halkının maruz kaldığı zulmü ve Mescid-i Aksa’ya saldırıları eleştirmesi, İsrail’in yaptıklarından katbekat fazla ahlaksızlık, vicdansızlık ve İslam düşmanlığıdır. 

CİHAN EREN

Günümüzün en tehlikeli dinci ve faşist ideolojisinin Türk İslam sentezi olduğunu, İsrail Filistin çatışmasında bir kez daha gördük. İsrail devletinin Filistinlileri zorla evlerinden göçertmesi, topraklarına el koyması, provokasyon yaratarak Filistin halkına saldırması kabul edilmez ve edilmemelidir. 
İsrail, Yahudi halkının defalarca maruz kaldığı uygulamaları Filistin halkına uygulayarak suç işliyor. Bu her şeyden önce tam olarak ahlaki ve insani bir sorundur. Fakat İsrail saldırganlığını, İsrail’in Filistinlilere yaptığının daha fazlasını Kürtlere yapan Türk İslamcı faşistlerin eleştirmesi, Ortadoğu'da daha büyük bir ahlaki ve insani problemin olduğunu gösterdi.

Türk İslamcı faşistlerin Filistin halkının maruz kaldığı zulmü ve Mescid-i Aksa’ya saldırıları eleştirmesi, İsrail’in yaptıklarından katbekat fazla ahlaksızlık, vicdansızlık ve İslam düşmanlığıdır. Türk devletinin Filistin hakkında konuşması Filistin davasını, olası çözüm ihtimalini daha da zora sokuyor. İsrail’in Filistin politikasıyla Türk devletinin Kürdistan politikasını, tarihsel, dinsel ve siyasal gerekçelerle değerlendirmek suretiyle mukayese edersek, İsrail’in Türk devletinden, Netanyahu’nunsa Erdoğan ve Bahçeli’den daha ahlaklı ve ilkeli olduğu ortaya çıkacaktır.

Kuşkusuz faşistler arasında böyle bir mukayese yapmak pek hoş bir akıl yürütme değil. Ancak normal devletleri, hükümetleri ve politikacıları anlatacak cümlelerle, yol ve yöntemlerle Türk İslam sentezcileri anlatmanın zor olduğu da ortadır. Örneğin İsrail devleti, Filistin halkı yoktur, halk olarak hakları da yoktur demiyor. İsrail’in varlığını kabul eden Arapların belli haklara sahip olduğu biliniyor. Mesela Araplar kendi dilinde eğitim görüyor, İslam dinini öğrenebiliyor, mecliste partileriyle temsil edilebiliyor. Türk devleti Kürtleri halk olarak tanımıyor, en doğal haklarını dahi kabul etmiyor. Kürt’ün her talebine terörist diyerek saldırıyor.

Şunu anlatmak istiyoruz aslında; Camilerde Kur'an okutup fetva vererek, Müslümanların yaşadığı Efrîn’i, Serêkanîyê’yi, Girê Spî’yi, Sur’u, Cizre’yi, Nisebîn’i yakıp yıkarak Kürtleri ve Arapları yerinden yurdun eden birileri, Gazze’ye ağıt yakıyorsa, Gazze’yi bombalayanlardan daha büyük ahlaksızlardır. Cami ve Cemevlerini yıkıp mezarlıkları tahrip eden birileri, Mescid-i Aksa’yı korumalıyız diyorsa, Mescid-i Aksa’ya saldıranlardan daha büyük İslam düşmanı ve alçaktır.

Türk İslamcıların hamasetine, gerçekleri gören Filistinliler anlamlı bir biçimde Mescid-i Aksa’nın önünde attıkları sloganlarla cevap verdi; ‘Biz buradayız Erdoğan nerede, hadi buraya asker gönder.’ Göreceksiniz bu slogandan sonra Türk medyası artık Filistin ve Mescid-i Aksa’yı eskisi kadar ve eskisi gibi gündem yapmayacaktır. Mescid-i Aksa önünde atılan slogan, Filistinlilerin Erdoğan'ın tüm sahtekarlıklarını gördüklerinin ilanı oldu. Müslüman Filistin halkının en zor zamanlarda bu gerçeği görmüş olması çok daha anlamlıdır. Umarız HAMAS’da Türk İslam sentezcileri daha iyi tanımıştır.

Filistinlilerin Mescid-i Aksa alanında ‘biz buradayız, Erdoğan nerede, hadi asker gönder’ sloganı aynı zamanda Türk İslam sentezci kafa ve politikayı tanımak isteyenlere de bir gerçekliği yeniden ve daha net hem hatırlattı hem de yol gösterdi. Türk İslam sentezciliği yayılmacı ve işgalcidir. Filistinlilerin attığı slogandan Erdoğan’ın HAMAS gibi din menşeili örgütlere ‘siz savaşın, askeri müdahale için ortam yarattın, Suriyeli çeteler de dahil desteğinize güç göndeririz’ sözünün verilmiş olabileceğini gösterdi. Bu yorumu destekleyen veri ise bizzat Türk Dışişleri Bakanın Arap devletleriyle yaptığı ‘Filistin diplomasisi’ esnasında ‘Kudüs’e askeri güç gönderelim’ fikrini gündeme getirmesi oldu. Bu da son yaşanan çatışmalarda Erdoğan'ın parmağının olduğunu gösterir. En azından HAMAS’ı motive edenin yönlendirenin Erdoğan olduğunu daha rahat söyleyecek durumdayız. Dolayısıyla Erdoğan ve adamlarının yine basındaki propagandacılarının bir ağızdan İsrail’e saldırması, Filistinlileri direnişe davet etmesindeki amaçları da daha net açıklığa kavuşmuş oluyor. Bunların aldığı tutumun sebebinin de dindarlıklarından, mazlumun yanında yer almaktan değil yayılmacı emellerinden kaynaklandığı netleşmiş oldu. Toplamda Filistin’de dökülen her damla kanda Türk İslam sentezcilerin de parmağı olduğu, son haftalardaki gelişmeler yeniden gözler önüne sermiştir.

Bu konuyla ilgili bir diğer çarpıcı husus ise Türk milliyetçisi eski bazı askerlerin HAMAS’ın füzelerini İran’a bağlaması, İran’ın bu işin içinde olduğunu söylemesi oldu. Bu değerlendirme bile kendi başına Türk İslam sentezci dinci faşistlerin, İsrail Filistin gerginliğini, çatışmasını isteyen, çatışma çıkınca da körükleyen olduğunu ispatlar. Sahne de tam bir Osmanlı oyunu ve Türk İslamcı fitnesi oynandı, fakat tutmadı. Gidişatı gördüklerinde ‘biz değil bu işte İran var’ demeye getirdiler.

Türk İslam sentezciler, İsrail saldırılarına karşı Arap devletlerinin takındığı tavrı eleştirip bu devletleri de teşhir etti. Bu Türk İslamcılığının Arap halkını, hükümetlerine karşı kışkırtmak istediği şeklinde okunmalıdır. Demek ki Erdoğan-Bahçeli rejimi, Araplarla geliştirmeye çalıştığı ilişkileri yumuşatma politikasında ikiyüzlü davranıyor. Yumuşama taktiği ile zaman kolluyor, fırsatını bulduğunda Arap topraklarına dönük yayılmacı politikasını sürdüreceğini gösteriyor. Ancak Mescid-i Aksa’daki slogan işlerin pek de istedikleri gibi gitmediğini gösterdi.

Sonuç olarak, Anadolu Ajansının Mescid-i Aksa’daki gösteride atılan karşıt sloganı ‘Erdoğan için gösteri’ şeklinde vermesi, Türk İslam sentezcilerinin içine düştükleri kepazeliği gösterdi. Öyle görünüyor ki Türk İslam sentezcilerin faşist, saldırgan ve işgalci politikası Mescid-i Aksa’nın merdivenlerinde bir kez daha yerle bir oldu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.