GÖÇİZDER çalışmakla suçlandı

  •  Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) hakkındaki 331 sayfalık iddianamede, tüm çalışmaları suçlama konusu yapıldı. 23 kişi hakkında “Örgüte finansman sağlamak”, “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt propagandası” iddialarıyla 350 yıla kadar hapis istendi.  
  •  Derneğin, AB'den destek alması; çalıştaylar, raporlar, kitapçıklar hazırlaması; göçzedelere yardım etmesi; hükümetin beğenmediği tespitlerde bulunması; hatta olmayan radyonun muhtemel yayını bile suç olarak gösterildi. 

MEHMET ASLAN/MA/İSTANBUL

GÖÇİZDER soruşturmasında derneğin faaliyetleri ve AB fonları “örgüt üyeliği” kapsamına alınarak, 23 kişi hakkında dava açıldı. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eşbaşkanları Kamile Kandal ve Mehmet Boğakan'ın da aralarında olduğu 22 kişi, 3 Haziran’da gözaltına alındı. 8 gün gözaltında tutulan 22 kişi, “Örgüte finansman sağlamak”, “Örgüte üyeliği” ve “Örgüt propagandası” iddialarıyla savcılığa sevk edildi. Savcılıkta 22 kişiye, derneğin hazırladığı raporları içeren “90’larda Yerinden Edilen Gayrimüslimlerin Göç Hikayeleri”, “90’larda Yerinden Edilen Kürtlerin Göç Hikayeleri” ve “2015-2016 Sokağa Çıkma Yasakları Sürecinde Kadınların Göç Hikayeleri” adlı kitapları suçlama olarak yöneltildi. Mahkemeye çıkarılan 22 kişiden 16'sı, bu üç kitap gerekçe gösterilerek 13 Haziran’da tutuklandı. Tutuklananların yanı sıra toplamda 27 kişi hakkında süren soruşturmanın tamamlanmasının ardından 23 kişi hakkında “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 1 Eylül’de iddianame hazırlandı, dört kişi hakkında ise takipsizlik kararı verildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği 331 sayfalık iddianamede, dernek yöneticilerinin verdiği demeçler, Avrupa Birliği’nden (AB) alınan fonlar, derneğin çalıştay gibi faaliyetleri, hazırladığı raporlar suçlama konusu yapıldı. İddianamede, suçlamaya konu olan faaliyetlerin 2012-2015 tarihleri kapsaması dikkat çekti.

Tespiti beğenmedi

GÖÇİZDER’in, zorla yerinden edilmelere Türk hükümetinin baskı ve zulmünün neden olduğuna dair raporlar tuttuğu belirtilen iddianamede, bu tespitin “PKK/KCK söylemi" olduğu ileri sürüldü. Zorla göç edilenlerle yardım ve dayanışması faaliyetlerinin, devletin aleyhine olduğu ve bu durumun Türkiye’yi uluslararası arenada zor duruma düşürdüğü iddia edildi. 

'Rejim'den rahatsız oldu

Derneğin hazırladığı “Türkiye’de Yerinden Edilenlere Yönelik Hak Arama Kılavuzu”na yer verilen iddianamede, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerlerin zorla boşaltıldığı ve yakıldığı yönündeki ifadeler ile Sur, Cizre ve Nusaybin gibi ilçelerde sokağa çıkma yasakları sırasında mevcut iktidarın “rejim”, polis ve askerlerin ise “rejim güçleri”, mahallelerde çatışanlara da “yerel güçler” denilmesi suçlama konusu yapıldı. 

'Abluka' kelimesi bile suç

İddianamede “Sokağa Çıkma Yasakları ve Zorunlu Göç Sürecinde Kadınların Yaşadıkları Hak İhlalleri Ve Deneyimleri Raporu”nda yer alan, “…Abluka sürecinde katılımcıların en fazla tükettiği temel gıda maddelerinin kuru bakliyat…” bölümündeki “abluka” ifadesi de suçlama konusu yapıldı. Raporda ihlallere dikkat çekilmesinin, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini aşağılayıcı ve küçük düşürücü” olarak ele alındığı iddianamede, raporda polis ve askerin de kötü gösterilmeye çalışıldığı ileri sürüldü.

Mağdur anlatımları suç

İddianamede, aynı raporda yer alan Cizre’de çıkmak zorunda kalan bir mağdurun “Duvarımıza, yatak yorganlarımıza yazı yazmışlardı. Sizin evinize böyle yaptık, ‘karılarınıza’ şöyle yaptık, çocuklarınıza şöyle yaptık, yatağınızda uyuduk...” şeklindeki anlatımı da suç olarak gösterildi. 

AB destekli proje suç

İddianamede, GÖÇİZDER’in kurulduğu 24 Mart 2017’den itibaren projeler kapsamında aldığı fonlara yer verildi. Verilen bu yardımlarla PKK’ye finansman sağlandığı ileri sürülen iddianamede, AB’nin GÖÇİZDER’e projeler kapsamında gönderdiği yardımın, ne şekilde PKK’ye aktarıldığına yer verilmedi. 

Göçe zorlama algıymış

Yurttaşların evlerinin acele kamulaştırıldığı ve mülklerinin TOKİ’ye devredildiği belirlemesinin yer aldığı kitaba işaret edilen iddianamede, kitapta Türkiye’nin yurttaşların evlerine el koyduğu tespiti suçlama konusu yapılmaya çalışıldı. İddianamede, “Çatışmalar sonrası kullanılmaz hale gelen konutların yerine yenisinin yapılmasını devlet tarafından ‘el koyma’ olarak nitelendirilerek bölge halkını göç etmeye zorladığı algısı oluşturulmaya çalışıldığı (…)” ifadeleri kullanıldı. 

Tüm tespitleri suç

Derneğin AB’nin desteğiyle hazırladığı, “2015-2020 Dönemi Sokağa Çıkma Yasakları; Veri Derleme ve Medya İzleme Raporu”nda Sur, Cizre ve Nusaybin başta olmak üzere kentlerin ağır silahların ve aşırı güç kullanılması sonucu yerle bir edildiği tespiti de suç sayıldı. Kürtlerin bu durumdan ötürü yaşadığı bölgeden göçe zorlandığı ve ekonomik, kültürel ve toplumsal alt üst oluş ile sürgün, yoksullaştırma ve yurtsuzlaşmanın yaşandığı tespiti de suçlama konusu yapıldı.

İddianamede, en az 310 sivil yurttaşın da yaşamını yitirdiği, ancak medyada sivillerin “terörize” edilmeye çalışıldığı belirlemesi de “algı” olarak değerlendirildi.

Belgesel de 'örgütsel' 

İtalya’da Uluslararası Biyoşehircilik Derneği (ISB) tarafından 13-20 Temmuz 2019’da yapılan “Bir Dil Evi Tasarlamak” konulu programa dernek üyelerinin katıldı ve programda suçlama konusu yapılan raporların sunulduğu, ayrıca "Sur: Ax û Welat" belgeselinin gösterildiği belirtilen iddianamede, belgesel, “örgütsel belgesel” olarak değerlendirildi. Derneğin, yönetmene ödediği ücret de suç olarak kabul edildi. 

Çalıştay düzenlemek de suç

İddianamede, GÖÇİZDER’in 14 Temmuz 2018’de yaptığı çalıştaylar ve çalıştayların düzenlendiği mekanlara ödediği ücretler suçlama konusu yapıldı. Derneğin, çalışmalarını ve çalıştaylarının çekimini yapan bir prodüksiyon şirketine para göndermesi de suçlamalar arasında yer aldı. 

Üyelerin bağış yapması suç

AB’den alınan yardımların masraf, fatura ve üyelere aktarılmasının suç sayıldığı iddianamede, üyelerin derneğe bağış yapması da suç kapsamına alındı. 

Derneğe peynir alma suçu

İddianamede, derneğe alınan peynir nedeniyle ödenen para da suçlamalar arasında yer aldı. Derneğin Yönetim Kurulu’nda bulunan Süleyman Yıldız’ın, 2019’da “borç peynir” açıklaması ile banka üzerinden para göndermesi suçlama konusu yapıldı. 

Rol önerisi de suç

Yıldız’ın, bir telefon görüşmesinde Şeyh Bedrettin ile ilgili yapılacak filme dair oyuncu sohbetine yer verilen iddianamede, filmde Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nden (DİAYDER) birinin rol alabileceği önerisi de DİAYDER hakkında hala süren davalar gerekçe gösterilerek, suç kapsamında görüldü. 

Bitlislinin, Amedliyi tanıması suç

Tutuklu bulunan Ramazan Kırkpınar da telefon görüşmeleri ve dernek faaliyetleri üzerinden suçlandı. İddianamede, görüşmelerde ismi geçen kişinin Bitlisli olduğu, ancak Kırkpınar’ın ise Amedli olduğu, bu nedenle aralarında “organik” bir bağ olmadığı, ancak buna rağmen birbirlerini tanıması "örgütsel bağ" kanısınına dayandırılarak suç hanesine yazıldı.

Olmayan radyo da suç

Tutuklu bulunan İrfan Hülakü'nün “Radyo Dengê Kurdî” isminde bir radyo kanalı açmak istediğinin öne sürüldüğü iddianamede, henüz kurulmamış radyoyada “örgütsel söyleşi ve müziklerin yayınlanıyor olabileceği” iddiası da suçlamalara eklendi. 

Newroz'a katılma ihtimali 

Tutuklu Eşbaşkan Kamile Kandal’ın, 20 Mart 2021’de Newroz ve 19 Haziran 2021’de Maltepe’de İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine yönelik valiliğin izin verdiği miting ile katıldığı etkinlikler, suç olarak iddianamede yer aldı. Tutuklu bulunan Veysi Yıldız da dernek faaliyetleri ve katıldığı eylem ve etkinlikler üzerinden suçlandı. Yıldız, 8 Mart 2021’de katıldığı “Kadınlar Günü” etkinliği ve 13 Mart’ta gittiği Amed'deki  Newroz’a “katılabileceği” kanısı üzerinden suçlandı.   

Sosyologun maaşı da suç

Tutuklu bulunan Halit Karahan ise sosyolog olarak faaliyet yürüttüğü dernekten aldığı maaş nedeniyle suçlandı. Ayrıca derneğe bağış yapmakla da suçlanan Karahan’ın, Tekirdağ 1 No’lu Cezaevi’ndeki yakınlarına para göndermesi de derneğe bağlanarak suç üretilmeye çalışıldı. 

Tutuklu bulunan sosyolog Demgül Athan ise GÖÇİZDER’in hazırladığı raporlara katkı sunduğu ileri sürülen İdil Devlet Hastanesi’nde psikolog olan Hasan Elçioğlu’na gönderdiği 800 TL, felsefeci olan ve raporlara katkı sunan Özlem Yılmaz’a gönderdiği 400 TL nedeniyle suçlandı. Karahan’ın ev aramasında “Devlet geldi” kitabının hakkında toplatma kararı olmamasına rağmen el konulduğu ve kitapta PKK’yi destekler mahiyete beyanların yer aldığı iddianamede iddia edildi. 

Mültecilere sahip çıkma suçu

Dernek üyesi ve aynı zamanda Türkiye İnsan Haklar Vakfı (TİHV) Sosyal Hizmet Uzmanı Bilal Yıldız'a, Mülteci Hakları Derneği üyesi Sinem Uludağ’ın Van’da gözaltına alınan mültecilere ile görüşebilecek avukatın olup olmadığını sorması ve daha sonra Yıldız’ın söz konusu mültecilerle ilgili Van TİHV’den bir isimle görüşmesi suçlama konusu yapıldı. Yıldız’ın “Doğu, Batı Kürdistan” ifadeleri de “örgüt ideolojisini sahiplenme” olarak lanse edildi. 

'Sayın Öcalan'da eklendi

GÖÇİZDER’de sosyolog olan Cihan Kartal’ın dernek faaliyetleri ve verdiği demeçler suç kapsamına alındı. Kartal’ın bir demecinde "Sayın Öcalan” demesinden suç üretilmeye çalışıldı. Kartal’ın, devletin Öcalan ile görüşmesi gerektiği yönündeki sözleri ise “örgüt hizmet etmek" amaçlı olarak görüldü. 

350 yıla kadar hapis

Savcı, derneğin faaliyetlerini örgüt hiyerarşisi içine alarak GÖÇİZDER Eşbaşkanları Kamile Kandal ve Mehmet Boğakan ile Ali Koçyiğit, Berkant Yılmaz, Bilal Yıldız, Demgül Athan, Erhan Örs, Halit Karahan, İlyas Erdem, İrfan Hülakü, İskan Teker, Kıyasettin Cüheylan, Makbule Altıntaş, Mehmet Baran, Nurhayat Koçyiğit, Pınar Konak, Ramazan Kırkpınar, Songül Köse, Süleyman Yıldız, Şeref Kaya, Veysi Yıldız, Zelal Coşkun hakkında, “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep etti. Savcı, ayrıca Berkant Yılmaz hakkında “Örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla 5 yıla kadar hapis istedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.