İptal kararı çıkmazsa AİHM’e gideriz

Kadın Haberleri —

  • İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat Şükran Eroğlu, Danıştay’ın hukuka aykırı davranarak iptal kararı vermemesi durumunda İstanbul Sözleşmesi’nden yine de vazgeçmeyeceklerinin altını çizerek, “Bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar taşıyacağız. Devlet vatandaşının can güvenliğini sağlamak zorunda" dedi.

* SAFİYE ALAGAŞ/GÜLŞEN KOÇUK - JINNEWS/İSTANBUL

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dönük Danıştay’ın iptal kararı vermesi gerektiğini söyleyen İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat Şükran Eroğlu, aksi bir kararda AİHM’e başvuracaklarını ve sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini belirtti.

Türkiye’nin 11 Mayıs 2011 tarihinde ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararı ile 20 Mart 2021’de çekilmesi üzerine kadın örgütleri, siyasi parti ve baroların Danıştay’a yaptığı iptal başvurularına dair davalar görülmeye devam ediyor. Danıştay 10'uncu Dairesi’nde 28 Nisan’da 10 kurumun başvurusu görüşüldü. Binlerce kadının Türkiye'nin dört bir yanından katılarak İstanbul Sözleşmesi’ni savunduğu duruşmada, Danıştay savcısı sunduğu mütalaada çekilme kararının iptal edilmesi talebinde bulundu.

7 Haziran’da da Danıştay’da HDP Kadın Meclisi, Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği, SOL Parti, Malatya, Zonguldak, Çanakkale, Kars, Artvin, Denizli, Kırklareli boralarının başvuruları görüşüldü. Güçlü bir kadın dayanışmasının olduğu duruşmada Danıştay Savcısı sözleşmeden çekilme kararına yönelik dava konusu işlemin iptalini istedi. Davacı kurumlar adına söz alan avukatlar kamu yararı adına çekilme kararının esas yönünden de iptalini istedi.

Takipçisiyiz

Devam eden duruşmalara ilişkin İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat Şükran Eroğlu, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile çıkılmasının Anayasa’ya uygun olmadığını daha önce defalarca anlattıklarını dile getirdi. Danıştay’da görülen duruşmaların kadınların yaşamın her alanında yürüttüğü insan hakları mücadelesinden ayrı ele alınamayacağını belirten Eroğlu, sözleşmenin kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlemesini sağlayan uluslararası bir mekanizma olduğunu hatırlatarak “Her geçen gün kadın cinayetlerinin artığı bir ülke olan Türkiye’de sözleşmenin feshedilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Biz kadınlar, hukukçular, kadın örgütleri sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gerçek hukukun sağlanması için bu davaların takipçisi olacağız” dedi.

Yasaları kendi düşüncelerine göre düzenleniyorlar

Eroğlu, Anayasa’da ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde bütün insanların eşit haklara ve özgürlüklere sahip olduğuna dair maddelere yer verildiğine işaret etti ve  şöyle devam etti: Siyasi iktidarlar yasaları da kendi düşünceleri doğrultusunda düzenleyebiliyorlar. Getirdikleri ‘Başkanlık Sistemi’ doğrultusunda rahat davranma hakkını elde ettiler. Ama biz yine diyoruz Anayasa yürürlüktedir. Anayasada herkesin yasalar önünde eşit olduğu vurgulanmaktadır. Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde kabul edilir. Onun için kadınlar olarak fesih kararının iptal edilerek İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesini bekliyoruz.

Savcılar da söylüyor: Karar hukuka uygun değil

Duruşmalardaki mahkeme heyetinin tutumuna da değinen Eroğlu, mahkeme başkanının sadece dinlediğini, bir karar vermediğini ifade ederek. “Mahkemenin sorularına karşılık savcılar ısrarla kararın hukuka uygun olmadığını söylüyor. Mahkeme de ‘kararımızı daha sonra açıklayacağız’ diyerek duruşmaları sonlandırıyor. Şimdiye kadar bir karar açıklaması yapmadı. Bütün davalara baktıktan sonra bir karar verecekler. Oysaki baştan karar vererek diğer davaların da konusuz kalmasını sağlayabilirler” dedi.

Cumhurbaşkanı avukatlarının yaptıkları savunmalarının hukuki bir dayanağı olmadığını dile getiren Eroğlu, “Savunmaları ülke gerçekliğine uymuyor. Duruşmalar devam ederken dışarıda kadınlar öldürülüyor. Ütopik bir savunma. Özgür, eşit, şiddetin bittiği bir ülkede yaşamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti fesih kararını iptal etmeli

Savcının verdiği mütalaayı hukuku, kadın avukatların ortaya koyduğu argümanları göz önüne alarak hazırladığını söyleyen avukat Eroğlu, “Mahkeme heyeti de umarız savcının verdiği mütalaaya itibar ederek bu yönde bir karar verir. Danıştay savcısı bizim dediğimiz hususları aynı şekilde mütalaasına almış” dedi. Şükran, ayrıca mahkeme heyetinin savcının mütalaasına göre iptal için kararı vermesi durumunda kararın bağlayıcı olacağını söyledi. Şükran Eroğlu, “Cumhurbaşkanı kararının bir geçerliliği olmayacak. Danıştay’ın Anayasa’yı hiçe sayarak, yasaları göz ardı ederek bir karar vermesi durumu da hukukun üstünlüğüne uygun olmayacak” diyerek mahkeme heyetinin hukuka uygun davranması için iptal kararı vermesi gerektiğini ifade etti.

AİHM’e gideriz

Danıştay’ın hukuka aykırı davranarak iptal kararı vermemesi durumunda İstanbul Sözleşmesi’nden yine de vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Eroğlu, “Üst kurula gideceğiz. Bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar taşıyacağız. Çünkü bu sorun toplumun tamamını ilgilendiren bir sorun kimse bu soruna duyarsız kalamaz. Her gün kadınların öldürüldüğü ülkede bu şekilde yaşayamayız. Devlet vatandaşının can güvenliğini sağlamak zorunda. Biz İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz. Siyasi iktidarın kadınların sesine kulak vermesi, kadın mücadelesine itibar etmesi gerekiyor. Kadın mücadelesini yok saymaması gerekiyor. Bu ülkede nüfusun yarısı olan kadınları göz ardı ederek diğer cinsin üstünlüğünü sağlarsanız o zaman sosyal bir devlet olmaktan uzaklaşırsınız hatta bir devletin olması söz konusu olmaz. En kısa sürede bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor” diyerek iktidarın kadının yaşamını ilgilendiren yanlış politikalarından vazgeçmesi gerektiğini belirtti.

 * Jinnews tüm haberlerinde 8 Haziran’dan beri gözaltında olan müdür ve editörlerinin isimlerini kullanacaklarını duyurdu.

 

Vazgeçmiyoruz

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali yönünde görülecek 3’üncü duruşma öncesinde Danıştay önünde bir araya gelen yüzlerce kadın, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi. 

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK), İlerici Kadınlar Derneği (İKK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Tarım, Orman Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen), İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yanı sıra çok sayıda dernek, çeşitli barolar ve kişiler olmak üzere toplam 17 kurum ve kişinin İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali talebiyle Danıştay’da açtığı davanın 3’üncü duruşması dün görüldü.

Duruşma öncesi Danıştay önünde bir araya gelen çok sayıda avukat, kadın örgütü, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, sendika temsilcileri, gazeteciler ile beraber çok sayıda kişi basın açıklaması yaptı. Burada konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, ”Sadece yüzde 7’lik bir kesimi dikkate alarak bir kişi bu karara imza attı. Bu karar gayrimeşrudur. Bizler hayatlarımızdan, kararlarımızdan, örgütlü mücadelemizden ve İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması için mücadelemizden de vazgeçmiyoruz. Gerekirse her bir maddesini tekrar tekrar anlatacağız. Cinayetleri meşrulaştıran faillerin sırtını sıvazlayan tutumun karşısında kadınlar olarak mücadele edeceğiz” dedi.  

Diğer örgüt ve partilerin de kısa açıklamaları ardından kadınlarDanıştay’da görülecek duruşmaya katıldı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.