KAPİTALİZMİN KAPISINI ÇALIP KAÇMAK: Neukölln’deki daireden CEO’ları tuzağa düşürdüler

Toplum/Yaşam Haberleri —

PENG!

PENG!

  • Sanatçı ve hackerlardan oluşan Peng! Kolektifi, sahte bakanlık kurup büyük şirketlerden randevu aldı, CEO’lara sordu: “Halk yararına bir ekonomik dönüşüme ne dersiniz?” Yanıt açıktı: “Asla, tüm gücümle karşı koyarım!”

OSMAN OĞUZ

Sanatçı ve hackerlerin kurduğu “Peng! Kolektifi”, Berlin’in Neukölln semtindeki küçük bir daireden Almanya’nın BMW, Vonovia, RWE, Westfleisch gibi önemli firmalarının CEO’larını ve üst düzey yöneticilerini tuzağa düşürdü: Grup, kendi uydurdukları “Kriz Koruma ve Ekonomik Yardım Bakanlığı” adına bir internet sitesi açıp CEO’lardan randevu aldı, “bakanlık adına” yapılan web konferanslarda milyonların aklındaki soruları kapitalist şirketlerin en üst düzey yöneticilerine sordu: “Bu çılgınca büyüme hırsı ile nereye kadar? Biraz da halk yararına ekonomik dönüşüme kafa yorsak ne dersiniz?”

Kolektifin “kapitalizmin kapısını çalıp kaçmak” olarak isimlendirdiği eyleme ilişkin yayınladığı videoya göre grup üyesi Ferah Pegyroni, firmaların CEO’larını öncelikle gazeteci kimliğiyle arıyor. Pegyroni, yalnızca halkla ilişkiler çalışanlarına ulaşabiliyor ve ekonomik büyümenin güncel formunun dünyanın sınırlı kaynaklarını tükenme noktasına getirdiğini belirtip soruyor: “Halk yararına bir kalkınma metodu uygulansa ne derdiniz?” Sonuç: Şirketler sorulara yanıt dahi vermek istemiyor.

Sahte bakanlık kurup

randevu aldılar

Peki şirketler, yanıt vermeye nasıl zorlanabilir? Bu soruya kafa yoran kolektif, bir çözüm buluyor: Eğer bir bakanlıktan arasaydık, değil halka ilişkiler personelleri, CEO’larla bile görüşebilirdik! Hızlıca adı “Krizden Koruma ve Ekonomik Yardım Bakanlığı” konulan “yeni bir bakanlık” kuruluyor, Almanya’daki diğer bakanlıkların sitelerine çok benzeyen bir internet sitesi inşa ediliyor ve şirketlere bakanlık adına randevu istekleri gönderiliyor. Her şey o denli profesyonel organize ediliyor ki büyük tekellerin “randevu defterleri Noel zamanı Noel Baba’nın yoğunluğunu aratır düzeyde” dolu olan üst düzey yöneticiler, web konferanslara katılmayı kabul ediyor.

İnsan hakları avukatından

sahte bakanlığın bürokratına

Kolektif adına şirketlerle Anja de Vries (gerçek adının yayınlanmasını istemiyor) konuşuyor. Vries, tiyatrocu değil, eski bir insan hakları avukatı. Uzun süre uluslararası tekellerin dünyanın çeşitli ülkelerindeki fabrikalarında yaşanan “iş kazalarına” karşı davalar açmış. Peng! Kolektifinde ise bambaşka bir strateji izliyor ve bunu Die Zeit’e şu sözlerle açıklıyor: “On yıllar sürecek mahkemeler için vaktimiz yok, iklim değişikliği kapımızın önünde duruyor! Bunu Almanya’da belki henüz öyle güçlü hissetmiyoruz ama Hindistan gibi ülkelerdeki çiftçiler için durum öyle değil.” Büyük şirketleri işletmeyi radikal bir eylem olarak gördüğünü söyleyen Vries, ekliyor: “Burada mesela onlara, ‘Ekonomik kaynakları toplumsallaştırsak nasıl olur mesela?’ diye sorabildik. Oysa insan hakları söylemi içinde bu şirketlerle kimse yeni bir ekonominin nasıl inşa edilebileceği üzerine konuşmuyor. Bu eylemle büyük şirketlerin eylemlerini değiştirmeye, iklim krizini durdurmaya ve sosyal eşitlik inşa etmeye asla hazır olmadıklarını göstermek istedik.”

‘Patron çıldırdı’:

‘Asla doğru bulmuyoruz!’

Eylemin bu amacı, günün sonunda hasıl da oluyor: Tamamı erkek CEO’lar, önce ekonomik duruma ilişkin analizlerini sıralıyor, üreticiliklerini nasıl artırabileceklerini değerlendiriyor. İklim krizinin önlenmesi ya da ekonominin halkın yararına şekillendirilmesine ilişkin öneriler gelirse de güçlü itirazlar geliştiriyorlar. Sözde bakanlığın sözde bürokratı Vries, mesela hastane işletmecisi Helios’a, özel hastaneleri kamulaştırmayı teklif ediyor, CEO şok içinde yanıtlıyor: “Federal Hükümet, devletleştirme üzerine mi düşünüyor? Bu fikri asla doğru bulmuyoruz!” Helios’a göre devlet hastaneleri de günün sonunda devlete para kazandırıyor ve kâr odaklı özel hastanelerin yaptığının da bundan bir farkı bulunmuyor.

Almanya’nın en büyük ev şirketlerinden biri olan, yılda bir milyar Euro’dan fazla ciro yapan ve kiraların yükselmesindeki sorumluluğuna sürekli dikkat çekilen Vonovia’nın CEO’su Rolf Buch ise “Vonovia halka yararlı vakıf statüsünde yeniden yapılandırılsa ne derdiniz?” sorusuyla karşı karşıya kalıyor. Buch, yanıtlıyor: “Bu yapılamaz, çünkü bir sermaye piyasası odaklı bir… Ama inanıyorum ki zaten halka yararlı kurum yapısı, sizin faydanıza da değil, bu uzun bir tartışma. Topluma yararlı bir alt grup kurmayı düşünebiliriz.” Vries, Vonovia’nın koronavirüs nedeniyle ne kadar devlet desteğine ihtiyaç duyduğunu soruyor, Buch yanıtlıyor: “Federal Ev Firmaları Örgütünün ortaya koyduğu bir sayı var: 2030 yılına kadar sekiz yüz milyar Euro ek yatırıma ihtiyacımız var.” Bu paranın bir kısmının devlet desteğiyle verilmesi gerektiğini söyleyen CEO, o durumda “halka yararlı kurum” konusunu da tartışabileceklerini belirtiyor.

RWE yöneticisi: 

‘Her şeyimle karşı duracağım’

İpin koptuğu yer, çevre düşmanlığıyla sürekli gündeme gelen enerji üreticisi RWE’nin yöneticisi Rolf Schmitz’le yapılan görüşme oluyor. Sözde bakanlığın sözde bürokratı Vries, “İklim krizi açısından ekonominin bugüne kadarki kalkınma mantığından uzaklaşması gerekmiyor mu?” diye soruyor, Schmitz öfkeleniyor: “Hayır, asla! Burada anlattığınız şeyin büyük bir saçmalık olduğunu düşünüyorum. Haydi hepimiz birbirimizin saçlarını keselim de berbere gitmeyelim ya da böyle şeyler… Bunlar asla işe yaramaz!” Mevcut ekonomik kalkınmanın federal hükümet tarafından sınırlandırılmak istendiğini duyan Schmitz, bunun “tarihi bir hata” olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Elimde bulunan tüm olanaklarla, en güçlü şekilde buna karşı çıkarım!” Bu sırada teknik sorunlar oluyor, görüşme kesiliyor. Birkaç saat sonra yeniden arayan Schmitz, bu “bakanlığa” dair araştırmalar yapmış: “Hangi mizah dergisinden olduğunuzu bilmiyorum ama böyle bir bakanlık yok!” Schmitz ardından gazetecilere haber veriyor ve Bild gazetesi Kai Diekmann, “koronavirüs dolandırıcılarının şirketleri bakanlık süsü vererek aradığını” yazıyor. Hikâyenin aslı ise ancak Çarşamba günü Peng! Kolektifi tarafından yayınlanan video sayesinde ortaya çıkabiliyor.

Kişisel önlemler değil

sistem karşıtı politik mücadele

Kolektifin eylemi, büyük kapitalist firmaların halk ya da çevre yararına yapılan çözüm önerileri karşısında nasıl korkuya kapıldıklarını, mevcut kalkınma/büyüme ekonomisine müdahalelere direndiklerini ortaya koymak istiyor. Anja de Vries, eylemle bir şeyleri değiştirmeyi değil, “tek tek kişilerin iklim değişikliğini ve sosyal eşitsizliği engellemek için kendi hayatlarında yaptıkları değişikliklerin dünyayı kurtaramayacağını” anlatmak istediklerini söylüyor. Kolektif, kişisel hayatta uygulanan reçetelere değil, sistem karşıtı bir politik mücadeleye duyulan ihtiyacın altını çiziyor.

Eylemin içeriğine dair daha fazla detaya ve yapılan görüşmelerin protokollerine, Almanca olarak “www.pen.gg” sitesinden ulaşmak mümkün.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.