Kayyum rejimi ve Kürt’e düşmanlık

Forum Haberleri —

❏

  • kayyum, bir ulusu ulus yapan değer yargılarını; başta Kürt halkı olmak üzere bütün Mezopotamya halklarının Folklorunu, Kültürünü, Tarihini, Sanatını, Dilini, Öncülerini, Kahramanlarını toplumsal hafızadan silmeyi ve unutturmayı amaçlamaktadır. Bu yönüyle bir toplumsal, kültürel ve hafıza kırım sistemidir.

MEHMET DEMİR*

Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluş kodlarını 1924’de, zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un, “Bu ülkenin sahipleri ve efendileri Türklerdir. Türk olmayanların tek bir görevi vardır; onlara hizmet etmek ve onların kölesi olmaktır.” Yine İsmet İnönü’nün “artık söylememiz gerekir ki Türk Milliyetçisiyiz. Bizim yegâne görevimiz Türk olmayanları Türkleştirmektir. Asimile olmayanları ise yok etmektir”. sözleri tanımlamaktadır. Bu Anlayışın güncelleşmiş hali olan Kayyum sistemi, Kürt kimliğini, Kürt’ün iradesini tanımayan seçme ve seçilme hakkını kabul etmeyen kürt’e ait olan her şeyi hafızadan silmeyi amaçlamaktadır.

1921 Anayasası’nda yer alan âdem-i merkeziyetçi zihniyet ve yerel yönetimlere tanınan özerklikler, 1923’te Cumhuriyet’in kuruluşu sonrasında reddedilmiş, bunun yerini merkezi devletin inşası almıştır. O günden bu yana yönetime gelen bütün iktidarlar tarafından darbeleri de içeren baskı ve imha politikaları uygulanmış; Kürtler, Aleviler, bütün muhalif kesimler bu süreç boyunca baskı ve imha politikalarıyla yüz yüze bırakılmışlardır.

Kayyum nedir?
Kayyum sistemi; Tek dil, tek din, tek ulus paradigmasına dayalı faşist ulus devlet anlayışına karşı, demokratik ulus paradigmasını benimseyen çok dilliliği ve kültürel farklılığı zenginlik olarak gören, farklı etnisiteleri tanıyan ve savunan HDP Belediyeciliğini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Kürtlerin uluslaşma sürecini ete kemiğe büründüren yerel yönetimleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir sistemdir.

Kayyum sistemi, Kapitalist sistemin yaşamla ilgili olan her şeyi metalaştıran, kentsel yaşam alanlarını rantsal alanlara dönüştürmek isteyen, katı merkeziyetçi anlayışına karşı, insanı ve toplumu merkezine alan âdemi merkeziyetçiliği benimseyen HDP’nin toplumcu belediyecilik anlayışına bir müdahaledir. 

HDP’nın Toplumcu belediyecilik anlayışı olan Yoksulluğun yönetilmesi için değil, ortadan kaldırılması için hizmet eden, üretici ve paylaşımcı belediyeciliği esas alan ve kooperatifler aracılığıyla kamu mal ve hizmetlerini doğrudan üretmeyi hedefleyen, kentlerde oluşan tekelci ve kurumsal rantları kırmayı ve bunları yeniden topluma aktarmayı amaçlayan anlayışına müdahaledir.

Toplumcu bütçe anlayışına darbe 

Kayyum Sistemi; katılımcı, şeffaf, rantı ve yolsuzluğu önleyen toplumcu bütçe uygulamalarına bir müdahaledir.

Kaynakların nasıl kullanılacağına halkın birlikte karar vermesi gerçek bir demokrasinin önü açacağı gibi, yolsuzluğu, kanunsuzluğu ve hırsızlığı da önlemiş olmaktadır.

Böylesi bir yönetim deneyimi, ancak yerel yönetimlerin bugün tümüyle saydamlığını yitirmiş otokratik ve totaliter sistemlerin kurumsal mimarisini de demokratikleştireceğinden, hırsızlığa ve yolsuzluğa dayalı var olan iktidarın işine gelmemektedir.

Kadını siyasetten ve toplumdan silmedir

Kayyum sistemi Kadınla erkeğin fıtratlarının ayrı olduklarına inanan ve asla eşit olmayacağını iddia eden Erdoğan anlayışına karşı HDP’nın Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve özgür eş yaşamı esas alan yerel yönetim paradigmasını ve kadın kazanımlarını tekçi iktidarlarına karşı bir tehdit olarak gördüğünden ortadan kaldırmak istemektedir.

Çökertme planının bir parçasıdır

30 Ekim 2014 tarihinde Milli Güvenlik Kurulunda alınan çökertme planı kararı doğrultusunda, Kürtlere karşı yürütülen kirli savaşın hem bir parçası ve hem de Suriye de ki paramiliter güçlere kaynak yaratmak ve kendi yandaşlarına rant alanları yaratma amaçlı olarak Kürt halkının belediyelerine kayyum adı altında el konulmuş ve böylelikle Kürt siyasal hareketinin ‘mekân siyaseti’ bağlamında önlenemez yükselişini durduracaklarını düşünmüşlerdir. Ancak hesaplamadıkları, Kürt halkının ve onun politik-örgütlü güçlerinin, özcesi bir bütün olarak Kürt siyasal hareketinin, mekanlarla sınırlı olmadığı gerçeğidir.

Emekçi kırımıdır

Binlerce Kürt, yurtsever, demokrat ve kadın çalışanların işine son verilmiş, korucular, itirafçılar, Kürt illeri dışından getirilen ırkçılar, geçmişte halk içerisinde Hizb u kontra olarak bilinen kişiler ve kendi yandaşları belediyelere doldurulmuştur.

Kürt dili ve kültürüne saldırıdır

kayyum, bir ulusu ulus yapan değer yargılarını; başta Kürt halkı olmak üzere bütün Mezopotamya halklarının Folklorunu, Kültürünü, Tarihini, Sanatını, Dilini, Öncülerini, Kahramanlarını toplumsal hafızadan silmeyi ve unutturmayı amaçlamaktadır. Bu yönüyle bir toplumsal, kültürel ve hafıza kırım sistemidir.

Hırsızlık ve yolsuzluktur

Bütün Kayyum Belediyelerinde 4734 sayılı Kamu ihale Kanunun 21. Maddesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanun kapsamındaki idarelerce yapılacak ihalelerde öncelikle açık ihale usulünün esas alınacağı belirtilmiştir. 4734 Sayılı Kanunun davet usulü ile yapılacak olan ihaleler ortaya çıkan özel durumlar sebebiyle ihalenin ivedi olarak gerçekleştirilerek, idarenin ihtiyacının en kısa sürede ve daha esnek koşullarla karşılanmasının amaçlandığı ihalelerdir. 

4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine baktığımızda;

Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda pazarlık usulü ile ihale yapılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
4734 sayılı Kanunun 21/c maddesine göre, savunma ve güvenlikle ilgili özel durumların ortaya çıkması halinde pazarlık usulünün kullanılmasına imkân vermekte, aynı zamanda ihalenin acilen gerçekleştirilmesinin de zaruret taşıması şartına bağlamaktadır.

Yasa çok açık olmasına rağmen Belediyelere ilk kayyım atanma tarihi olan 2016 yılından beri süregelen politika ile ihaleler 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 21 maddesinin b), c) ve f) bentleri kullanılarak pazarlık(davetiye) usulü şeklinde gerçekleşmektedir. Buradaki amaç ihalelerin istenilen firmaya istenilen tutarda verilmesini sağlamaktır.

İstisnai bir uygulama olan 21. Madde uygulaması Kayyum Belediyelerinde genel kaide olarak uygulanmıştır. Kanunun 21. Maddesine göre yapım işi ihaleleri asla yapılmaması gerekirken, esas alınan bir yöntem olmuştur. 

Konu ile ilgili bütün kayyum atanmış belediyelerin verilerini vermemiz bir yazının kapsamını çokça aşacağından bütün belediyelerde var olan durumu birkaç belediyedeki usulsüzlükleri ve tahribatları vererek anlatmaya çalışacağız.

Örneğin Mardin Büyük Şehir Belediyesinde yapılan ihaleler %93’a varan oranlarda ihale kanunun 21. Maddesinin f, b, ve c bentleri ile yapıldığı görülmektedir.

Yine Diyarbakır’ın Kayapınar Belediyesi’nde ihalelerin %100’u 21b maddesi ile yapıldığı görülmektedir.

Bu kanunsuzluk ve yolsuzluk hali bütün belediyelerde %50-%100 arasında değişen oranlarda görülmektedir.

Türkiye de ki hiçbir belediyede 21 c uygulaması yokken, kayyum belediyelerinde yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir.

Açık ihale yöntemiyle yapılan ihalelerde yüzde ellilere varan kırımlar olurken pazarlık yani davetiye(21 madde) usulü ile yapılan ihalelerde yaklaşık maliyeti verilecek firmayla beraber belirledikleri halde, genelde yüzde onların altında kırımlarla verdikleri kurumları ciddi anlamda zarara uğrattıkları görülmektedir. 

Kurumların parasal olarak doğrudan teminler de dahil davetiye usulü ile yapacakları ihaleleri en fazla yüzde on oranında yapılması gerekirken, hemen hemen bütün kayyum belediyelerinde bu oran yüzde otuz ile yüzde doksan üç oranında yaptıkları görülmektedir.

Örneğin Diyarbakır’ın bağlar Belediyesinde parasal olarak %93.76 oranında pazarlık usulü ile yapıldığı görülmektedir.

Kayyum Belediyelerinde işin ihalesi yapılıp iş yaptırılmadan ödemelerin yapıldığı Sayıştay Müfettiş Raporlarında görülmektedir. Mardin de 350 milyon TL’ye yol yapım ihalesi yapıldığı ve hiçbir yol yapılmadan ödemelerin yapıldığı görülmektedir.

Yine Diyarbakır Sur Belediyesinde 60 köyün parke taşı ihalesi yapılıp ödemelerin yapıldığı ama hiç birinin yapılmadığı Sayıştay raporlarına geçmiştir.

Ayrıca HDP Belediyelerini ciddi bir borç yükü altına koymayı, iki üç dönemde ödeyemeyecek miktarda borçlandırmayı bir politika haline getirdikleri görülmektedir.

Örneğin Yüksekova belediyesinin aylık geliri 4 milyon iken ve kanunen bir belediye en fazla gelirinin %10 kadar borçlanabilirken, 680 milyon TL’ye borçlandırıldığı görülmektedir. Aynı zamanda bu belediyede sadece 21 milyon TL’ye ihale yapıldığı halde, geri kalan parayla ne yapıldığı bilinmemektedir.

AKP içinde ki grupsal çatışmalardan kaynaklı Kayyuma Kayyum atanması nedeniyle yapılan soruşturma ve yargılamalardan mahkemelere düşen kayıtlara göre, Belediyelerden Suriye de ki paramiliter güçlere kaynak aktarıldığı ifade edilmektedir.

Merkezi bütçeye bağlı belediyelerin sorumluluk alanı dışındaki kurumların yapım ve alım ihaleleri belediye bütçelerinden yapılmaktadır.

Örneğin okul, cami, kuran kursları ve yurtları, emniyet binaları, askeri taburlar belediyenin parasıyla yapılmakta, belediyenin gayrimenkulleri de başka kurumlara vermektedirler. Bismil ve Cizre’nin belediye hizmet binalarının emniyete hibe edilmesi bunlara örnektir.

Kayyum toplumu hafızasız kılmaktır

Kayyum Belediyelerinde Kürtler için değer ifade eden önderleri, kahramanları, aydınları, sanatçıları, yazarları ile anılan Park, Yol, Sokak ve Mekânların adları Türkler için anlam ve değer ifade eden şahsiyetlerle ve tarihi olaylarla değiştirilmektedir. Kürtleri köksüzleştirmek, değersizleştirmek, motivasyonsuz bırakarak bir hafıza kırımı yaratılmak istenmektedir.

Kürt diline düşmanlıktır

Kürtlere dair ne varsa ortadan kaldırmak kayyumların ana mottosu haline gelmiştir.

Batman Belediyesine atanan kayyum, ilk işi, belediyenin web adresinden Kürtçe dil seçeneğini kaldırmak olmuştur. Yaya geçitlerinde bulunan iki dilli ikonlarda Kürtçeye yer vermeyerek ikonları Türkçe olarak yenilemiştir. Yaptığımız Kürtçe Ferheng (Sözlük) çalışması, Kürtçe sözcük varyant çalışması, Kürt edebiyat ve şiir günleri ve festivalleri, Yılmaz Güney Film Festivali, Kürt sinema günleri, Kürtçe Tiyatro çalışmaları, Kürtçe Müzik konserleri durdurularak, İsmet İnönü’nün “birinci görevlerinin asimile olmayanları yok etmektir”, Ahdine ve felsefesine sadık kalmaktadırlar.

Kadın kazanımlarına ve kurumlarına saldırılar 

Kayyumlar atanır atanmaz kadın kazanımlarına yönelmişlerdir. Kadın sığınma evleri kapatılmış, kadın merkezleri ya kapatılmış ya da işlevsizleştirilerek içeriği boşaltılmıştır.

Kadın politikaları müdürlükleri kapatılmış, ya da bu müdürlüklere erkek müdürler atanmıştır. Kadın çalışanların birçoğu ihraç edilmiş ya da görev yerleri değiştirilmiştir.

Kadın merkezlerine başvuran kadınların dosyalarına el konulup, dosya bilgilerine erişilmiş, böylece kadınların yaşamları tehlikeye atılmıştır.
Kadınların adlarını taşıyan parkların, kent meydanlarının vb. adları değiştirilmiş, Kadın merkezlerinin binaları Kadem, AKP gençlik ve kadın kolları gibi oluşumlara bedelsiz tahsis edilmiştir.

Belediyelerin web sitelerinin geçmişe dönük hizmet arşivleri silinerek, eş başkanların fotoğrafları ve hizmetleri sitelerden kaldırılmıştır. Kayyumlar bu pratikleriyle kamuoyunda “kadın düşmanı” olarak tanımlanmaktadır.

Kayyum ve personel politikaları

Personeli işten çıkarma ve işe almalar, Kayyumlara tanınan sayısız imtiyazlardan sadece bir tanesidir.

DBP’li belediye yönetimi döneminde işe alınan emekçiler, kayyımlar tarafından hızlı bir şekilde işten çıkarılmışlardır. Kürt emekçilerinin iş akitleri feshedilmiş, işten çıkarılan emekçilerin yerine polisler, emekli askerler, kayyımların akrabaları, AKP’ye yakın kurum/ kuruluşlar da görev alanlar ve AKP üye/yöneticileri işe alınarak, belediyeler AKP için bir istihdam ve kadrolaşma mekânlarına dönüştürmüşlerdir.

Sonuç

Kayyum sistemi, AKP-MHP iktidarının Kürtler ve demokrasi ile kurduğu gasp edici ve düşmanca ilişkisinin açık bir göstergesidir.

Bu bağlamda kayyum atamalarını, belediye ve irade gasplarını anlık, sadece bugüne ait bir uygulama olarak görmemek gerekir. Uygulamaların arka planı son derece ideolojik, tarihsel ve uzun erimlidir, Kürt halkına yönelik geleneksel devlet politikalarının devamıdır...

*Batman belediye eşbaşkanı

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.