Kürt kadını derdbêjdir

Kültür/Sanat Haberleri —

Mukaddes Yıldırım

Mukaddes Yıldırım

  • Dengbêj Mukaddes, 12 yaşından beri kilam söylüyor. Çocuk yaşta evlendirilmiş. Ona göre dengbêjlik bir kimlik. Dengbêj Mukaddes, “Kürt kadını bana göre derdbêjdir, Kürt erkeği ise dengbêjdir” diyor.

HAVAR DERYA/WAN

Dengbêjler, her biri kendi hikayelerini taşıyan efsanelerin ve gerçeklerin anlatıcısıdır. Bir dengbêj, geçmişin tozlu sayfalarını açar, köylerin, dağların, nehirlerin hikayelerini dillendirir. Kadın dengbêjler ise sadece söylemekle kalmaz, aynı zamanda toplumun hafızası ve anlatıcısıdır. Sessiz kalanların sözcüsü, güçsüzlerin savunucusu olurlar. Onların kilamları, kadınların yaşadığı zorlukları, direnişi ve dayanışmayı yücelten destanlara dönüşür.

‘Acılarım bana kilam yaptırdı’

Dengbêjliği, özellikle de kadın dengbêjliğini uzun bir zamandır sürdüren Mukaddes Yıldırım ile konuştuk. Genellikle Yadê Mukaddes olarak hitap edildiği için biz de öyle hitap ederek sürdürdük konuşmamızı. Yadê Mukaddes, dengbêjlik serüvenini yaşadığı acıların ve kederin bir ürünü olarak değerlendiriyor. Sözü ona bırakıyoruz: “12 yaşındaydım. Babam beni sözünün kurbanı yaptı. Beni kendisinden daha büyük bir arkadaşına eş olarak verdi. Aralarında ne geçtiği meselesi uzun, o kalsın. Soğuk ve karlı bir kış gününde zorla Hizan’dan Miks’e getirildim. Öylesine küçüktüm ki, bana ‘Sen özgürsün, evine gidebilirsin’ deseydiler bile gidemezdim, evimin yolunu bilemezdim. Her tarafta kar vardı ve soğuktu. Çocuktum ve bu kederle gece-gündüz ağlıyordum. O adamın da çocukları vardı. Neredeyse yaşıttık. Bu kederle duygularımın da ağırlığıyla kendi üzerime bir beste yaptım; çocukluğumu, hayatımı ve içine düştüğüm durumu söylemeye başladım.”

Dengbêjleri ilk kez Eriwan Radyosu'ndan dinlediğini söyleyen Yadê Mukaddes, “O zaman daha küçüktüm, babam dinliyordu, ben de oradan dinlemiştim. Daha sonra Hecî Ebdulkerîm, Şakiro, Reso, Sidiko, Zahiro, onlardan sonraki dönemlerde de Kazim ve Yusuf gibi dengbêjleri dinledim. Bildiğim kadarıyla Evdalê Zeynikê’den beri dengbêjlik var” diye devam ettirdi.

 

 

Dengbêjlik bir kimlik

Dengbêjliği Kürtler için bir kimlik olarak niteleyen Yadê Mukaddes, “Dengbêjlik bir takvim, bir günlük gibidir. Çünkü duygularında ne yaşıyorsan onu kilamlara döküyorsun. Örneğin biri, kardeşi öldürüldüğü için kardeşi üzerine söylemiştir ya da oğlu ölmüştür, oğlu üzerine söylemiştir. Belki bir afet yaşanmıştır, onun üzerine söylemiştir. Bir savaş olmuştur, onun üzerine söylemiştir. Ama ben savaş üzerine hiç beste yapmadım. Çünkü savaşta biri bir diğerini öldürmüştür. Ben kalkıp o öldürme olayını övemem. Ben bir katili övemem. Haklı ya da haksız önemli değil” diyor.

Kadın ismiyle çağrılmazdı

Yadê Mukaddes, 12 yaşımdan beri kilam söylüyor. Evinde 23 kaseti var. Hala da kendine dengbêj diyemiyor. Dengbêjliğin çok kıymetli olduğunu anlatan Yadê Mukaddes, “Erkekler ellerini kulaklarının arkasına bırakıp söylüyorlar ama kadınlar bunu yapamıyorlar. Bizim zamanımızda kadının adı dahi yoktu. erkek akşam eve geldiğinde ‘hey hitî yemek getir’ derdi. Kadın, kendi ismiyle çağrılmazdı ev içerisinde, çünkü kadının adının getirilmesi ayıp görülürdü. Kadın gün içerisinde ev işlerinden yorgun düşüp yemek yapmamışsa şiddete maruz kalmaması pek mümkün olmuyordu. Tabi bu şiddet sonucunda kadının küsme hakkı da yoktu. Hep erkeğe hizmet etmek zorundaydı.

Bir söz vardır, derler ki ‘ken ji dilê xweş tê baran ji evrê reş tê.’ Erkek dengbêjler bu anlamda kadınlara göre daha rahattırlar. Elbette onların da çektikleri acılar, kederler vardır fakat bir kadının yaşadığı gibi değildir. Bugün ben Şakiro gibi söyleyemem, Hecî Ebdulkerim gibi, Resul gibi söyleyemem. Ancak ben Mukaddes olurum, beste yapar, söylerim. Kim iyi söylerse söyler, ben de dinlerim. Benim söylediklerim kendi emeğim. Bu nedenle Kürt kadını bana göre derdbêjdir, Kürt erkeği ise dengbêjdir. Tabii erkek dengbêjlerin de seslerini ve söylemlerini asla inkar etmem” diye devam etti.