Kürt karşıtı politikaların çıkmazı 

Forum Haberleri —

.

.

  • KDP-Türk işbirlikçiliği sadece PKK’ye karşı bir savaş ittifakı olmayıp Başûr halkının kazanımlarını ve çıkarlarını da zora sokmaktadır. Mevcut ittifak Güney Kürdistan halkının iradesine yönelmiş bir saldırı olarak görülmesi gerekir. 

RAUF KARAKOÇAN

Türklerin Anadolu’ya geçmesinde olduğu gibi, imparatorluğun yayılmasında ve genişlemesinde Kürtler başat rol oynamıştır. Cumhuriyetin kurulmasında da hakeza Kürtler temel direktir. Kürtler tarihin her aşamasında Türklere kazandırmıştır. Türk-Kürt ittifakı hangi nedenlerle olursa olsun stratejik bir önem taşımaktadır. Tarihi iyi okuyanlar bu gerçeği teslim edecektir. Türk ulus devletinin inşası uğruna Ermeniler başta olmak üzere, Rumlar, Asuri-Süryani halkları da dahil etnik ve dini azınlıklar yok edilmeyle kaşı karşıya geldiler. Kürtlerin trajedisi de halen devam etmektedir. Yaşanan bunca katliama rağmen Kürtler varlığını sürdürmeyi başarmıştır. Bütün bunlara rağmen Kürt-Türk ittifakı bölgesel ve küresel çapta son derece büyük önem taşımaktadır. Soykırımcı zihniyetteki faşist iktidarın siyasi körlüğü, süre gelen kırk yıllık savaşı daha da derinleştirerek ilişki ve ittifak yerine kopuşu dayatmaktadır. 

Bu günkü faşist AKP-MHP iktidarı tarihi gerçeklerle çelişerek, Kürt karşıtı politikaları esas alarak, inkar ve imhayı dayatarak ayakta kalmayı tercih etmektedir. Adına çöktürme planı dediği soykırımcı pratik uygulamaları devreye sokarak kendince sonuç almaya çalışmaktadır. Kürtlerin varlığına tahammül edemez noktaya gelip dayanmıştır. İmkan bulduğu bütün uluslararası platformlarda, Kürtlerin imhası için akıl almaz yöntemlere başvurmaktadır. BM genel oturumunda Kürt coğrafyasını işgal etme haritasını göstermekte, NATO zirvelerinde siyasi-askeri destek arayışlarına girmektedir. Bütün diplomatik ilişkilerde Kürt karşıtlığı üzerinden kendisine siyasi alan açma, bölgesel güç olma istemi öncelikli konu başlığı olmuştur.

Türk devleti, PKK gerekçesi üzerinden Suriye ve Irak içlerinde operasyonlar gerçekleştirerek kirli emellerine ulaşmayı bir strateji olarak önüne koymuştur. KDP gibi işbirlikçi Kürtleri de bu stratejiye dahil etmiştir. KDP, Kürt ulusal çıkarlarına düşmanlığını daha da tırmandırarak PKK’ye karşı savaş pozisyonunu almıştır. Türk devletiyle içine girdiği işbirlikçi-ihanetçi ilişki tarzı kendisine de kaybettirecektir. Bunun en somut örneklerini bizatihi KDP taraftarlarından yükselen seslerden anlamak mümkündür. 

Babasını ‘Birakujî’ çatışmalarında yitiren bir kadın ‘babamın ölümünü şehit olarak kabul etmiyorum’ diyerek çok anlamlı bir çıkış yapmıştır. Tek bir kişiden çıkan bu ses aslında toplumun vicdanında yer edinen bir sestir. KDP de olsa, her kim olursa olsun Kürt karşıtı politikalar bir çıkmazdır. Türk devleti gibi KDP’de büyük bir çıkmazın içindedir. KDP’ye karşı toplumsal muhalefet her geçen gün daha da artacaktır. Sağduyulu peşmergeler istifa edecektir. Kürdistan halkının ezici bir çoğunluğu KDP’ye karşı sesini yükseltecektir hatta tavır takınacaktır. Kendi babasını savaşta kaybeden yurtsever kadının sesi en güçlü muhalefettir. KDP elindeki iktidar olanaklarıyla bu sesi bastırmaya asla gücü yetmeyecektir. 

Türk-KDP ilişkisi PKK karşıtlığı üzerinden gelişen bir ilişkidir. Bu ilişki pratik politik bir ilişki olmanın ötesinde zihniyetten kaynaklı bir ilişkidir. Zihniyette başlayan bir sorundur. Kürt ulusal birliğine karşı duran ve Kürt düşmanlarıyla ilişki kurmakta beis görmeyen bir zihniyettir. Bu zihniyettin ıslahı da oldukça zor görünmektedir. Tek çare, halkın bu gerçekleri görüp tavır takınmasıdır. PKK’ye karşı her türlü, kışkırtma, provokasyon, komplo yöntemlerine başvurmasına rağmen PKK bu kirli savaş oyunlarına gelmeyerek son derece sağ duyulu yaklaşmaktadır. Bilinmelidir ki KDP sabrın sınırlarını çoktan aşmıştır. Bütün bu çirkinlikler yaşanırken PKK gerektiğinde tavizler ve hatta büyük bedeller vermesine rağmen savaşa girmekten kaçınmıştır. Kürt ulusal birliğinin çıkarları uğruna, kardeş kavgasına yol açmamak adına büyük fedakarlıklar göstermiştir. 

Türk devleti de KDP’de şu gerçeğin farkına varmalıdır. PKK’ye karşı savaş, Kürtlere karşı savaş nerden bakılırsa bakılsın bir çıkmazdır. Türk devleti, PKK’yi toptan bitirme savaşında başarılı olamadığı gibi bundan sonra da başarı kazanma şansı yoktur. Bu başarısızlık deneyimlenmiştir ve 40 yıllık düşük yoğunluklu bir savaşın sonucudur. Küresel güçler bile Kürtleri esas alan bölgesel politikalar üretirken KDP ve Türk devletinin Kürt karşıtlığı yapması akıl noksanlığıdır. 

KDP savaşa girmese dahi savaş pozisyonunda kalarak, gerilla alanlarını daraltarak konumlanması savaştan daha beter zarar vermektedir. KDP-Türk işbirlikçiliği sadece PKK’ye karşı bir savaş ittifakı olmayıp Başûr halkının kazanımlarını ve çıkarlarını da zora sokmaktadır. Mevcut ittifak Başûr halkının iradesine yönelmiş bir saldırı olarak görülmesi gerekir. Çok daha geç olmadan Kürdistan halkı KDP ihanetine karşı her alanda durması büyük önem taşımaktadır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.