Kürt oldukları için cezaevindeler!

Dosya Haberleri —

  • 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Civan Boltan'ın annesi Nazime Boltan: "Adalet Bakanı'na sesleniyorum. Oğlumun bir eli, bir gözü yok. 3 aydır dolaştırıyorlar. Rapor vermiyorlar. Neden? Kürt olduğumuz için. Biz annemizden babamızdan Kürt olarak dünyaya geldik. Biz Kürtlüğümüzü inkar etmeyiz. Benim oğlum hırsızlık yapmadı, uyuşturucu satmadı. Toprağı, vatanı için cezaevinde."

Kürdistan'da 6 aydır cezaevlerindeki zulme karşı nöbette olan anneler gazetemize konuştu...

YILMAZ KAYA/AMED

Mayıs ayının ikinci pazarı Anneler Günü olarak kutlanır. Kürt anneler bugünü hep buruk karşılar. Anneler bu günü Kürdistan'da daha çocuk yaşta katledilen evlatlarının acısıyla karşılıyor. Cezaevlerindeki çocuklarına hasret kalmış binlerce Kürt annesi böyle karşılıyor Anneler Günü'nü. Cezaevlerindeki ağır hasta tutsaklara serbest bırakılması ve tecride son verilmesi için Amed Barosu'nda oturma eylemi yaparak "Adalet Nöbeti" başlatan anneler, 6 aydır seslerini duyurmaya çalışıyor. Anneler, cezaevleri, Adli Tıp Kurumu (ATK) ve adliye önlerindeki eylemlerini sürdürürken, en çok da siyasi parti ve kurumların yeterli destek vermemesini eleştiriyor. Anneler, 6 aydır sürdürdükleri "Adalet Nöbeti" eylemlerinde yaşadıklarını gazetemize anlattı.

4 yıldır çocuğunu göremiyor

Bir çatışmada yaralı olarak yakalanan, 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Civan Boltan'ın annesi Nazime Boltan, “Tek değilim, 600’e yakın ağır hasta var" dedi. Anne Boltan, oğlunun 9 yıldır cezaevinde olduğunu ve 4 yıldır da oğlunu göremediğini söyledi. Hastalık nedeniyle yolculuk yapamadığı için Bolu Cezaevi'nde olan çocuğunu görmeye gidemediğini ve sadece bir kez görüşebildiğini söyleyen Boltan, "Adalet Bakanı'na sesleniyorum. Oğlumun bir eli, bir gözü yok. Beyninde rahatsızlıkları var. 3 aydır dolaştırıyorlar. Rapor vermiyorlar. 15 günde bir telefon açıyor. Sadece 10 dakika konuşmalarına izin var. 10 dakikada ben ne sorabilirim. 'Nasılsın?' mı diyeyim, 'Durumun nasıl mı?' diyeyim. 10 dakikanın kıymeti nedir" dedi. 

Nazime Boltan

Kürt olduğumuz için...

Amed'de cezaevinde iken çocuğunu her ziyaret günü görebildiğini ancak Bolu'ya sürgün edildikten sonra göremediğini ifade eden anne Boltan, "Benden uzak ettiler. Dilekçe verdim. Ben oğlumu yakından görmek istiyorum. Bize yakın getirmiyorlar. Belki Bolu’dan da uzak yere sürgün ederler. Neden? Kürt olduğumuz için. Biz annemizden babamızdan Kürt olarak dünyaya geldik. Biz Kürtlüğümüzü inkar etmeyiz. Benim oğlum hırsızlık yapmadı, uyuşturucu satmadı. Toprağı, vatanı için içeridedir. Bizimde toprağımız vatanımız olsun.  Orada çocuklarımıza işkence çektiriyorlar, burada da 3-4 yıl göstermeyerek bize de burada işkence çektiriyorlar. Çocuklarımızı bize yakın getirsinler, tedavilerini ettirsinler" diye konuştu.

Ankara'daki sözler havada kaldı

12 yıldır cezaevinde olan Hamdusena Ada’nın kardeşi Reşehat Ada, kardeşinde kalp rahatsızlığı bulunduğunu, ayrıca ciğerleri ile gözlerinden rahatsız olduğunu anlatarak, "6 aydır adalet nöbetindeyiz. Çocuklarımız için daha önce mücadele etmeliydik. Geç kaldığımız için vicdan azabı çekiyoruz. Çoktan ayağa kalkmalı, onlara sahip çıkmalıydık. Kanımızın son damlasına kadar çocuklarımızın haklı davasını sahiplenmeliyiz. Çok şükür çocuklarımız onursuz bir şey yapmamış. İnançları uğruna mücadele vermişler. Bu yüzden başımız dimdik. Adalet Nöbeti'nde Ankara'ya da gittik. Siyasi partileri de ziyaret ettik. Söz verdiler. 'Elimiz elinizdedir, size çözüm çare bulacağız' dediler. Ne sözlerinde durdular, ne de çare buldular" dedi. 

Reşehat Ada

Pişmanlık dayatıyorlar

"Değil bir gün 10 yılda geçse adalet nöbetini tutacağız. Çocuklarımızı sahipsiz bırakmayacağız" diyen Reşehat Ada, "Bir gün cezaevi önünde, bir gün adliyede, bir gün hastanedeyiz. Kanımızın son damlasına kadar çocuklarımızla beraberiz. Biz çocuklarımıza şiddet uygulanmamasını, tedavi edilmelerinin davası peşindeyiz. Çocuklarımıza soruyorlar, 'Davanızdan pişman mısınız, değil misiniz?'  'Neden pişman olalım' dediklerinde infazlarını yakıyorlar. Koğuşlarını değiştiriyor, sürgün ediyorlar, ceza çektiriyorlar. Kitaplarını vermiyorlar. Spora çıkarmıyorlar. Biz bu baskıyı kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.

İnsanım diyenlere sesleniyoruz

Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı'na seslenen Ada, "Gözünüzü açın. Analar elini yere vursa her şey yapar. Bizi öldürüyorlar mı, bırakıyorlar mı kendileri bilir. Ama bilsinler ki anaların gözü evlatlarından başka hiçbir şeyi görmez. Zindanların dili olsa da konuşsa ve orada evlatlarımızın neler yaşadığını bize söylese. İnsanım diyenlere sesleniyoruz. Bize destek verin" dedi. 

İnci Güler Altındağ

Yasalar PKK'lilere uygulanmıyor

PKK davasında 36 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 28 yıldır cezaevinde bulunan Abdulselam Güler’in kardeşi İnci Güler Altındağ, yasaların Kürtler için uygulanmadığı için ‘Adalet nöbeti’ eylemini başlattıklarını ifade ederek, "Yasalar hiçbir zaman PKK davasından tutuklananlara uygulanmıyor. Biz de bu devletin vatandaşı isek yasalar herkese eşit uygulanmalı. Önce Baroda oturduk, sesimizi duyurmaya çalıştık. Abim Abdulselam Güler kalp hastası ve yüksek tansiyonu var. Abim ile görüştüğümüzde sürekli kalbini ovarak konuşuyor. Normal bir insan gibi nefes alıp veremiyor. Bize sürekli 'iyiyim' diyor. Gözümüzün önünde ölümlerine sessiz kalamayız. İnsanın içi parçalanıyor. Onlar birer tutsak. Onlarında insan gibi yaşamaya hakkı var. Neden infazlarını yakıyorlar. Cezaevi önünde eylemimizi başlatmamızın nedeni yasalar onlara da uygulansın diyedir. Ağır hasta olmalarına rağmen, Adli Tıp Kurumu üzerinden ‘cezaevinde kalabilir' raporu veren onlardır. Bu şekilde rapor verilen tutsakların cenazeleri zindanlardan çıktı. Yeni cenazeler istemiyoruz" diye belirtti. 

Siyasi patiler sözünü tutmadı

Ankara'da siyasi partileri ziyaret ettiklerine de değinen Güler, "AKP ve MHP dışında 10 siyasi partiyi ziyaret ettik. Güzel bir ilgiyle karşılaştık. Ama hepsi sözde kaldı. Bize dönüş yapmadılar. Verdikleri sözü yerine getirmediler. Bize, 'Annelerimizsiniz, haklısınız, biz de sizinleyiz, talebiniz bizim talebimizdir' dediler. Ancak verdikleri sözün arkasında durmadılar. Cumhurbaşkanı, 'Anaların gözyaşı benimde gözyaşımdır', 'Cennet anaların ayaklarının altındadır' diyor. Evlatlarımızı gözümüzün önünde öldürmeyin. Biz evlatlarımızla cehennemi bile kabul ediyoruz. Ama yeter ki dört duvar arasında bu işkenceyi yapmasınlar. Kanser hastalarının ne kadar ağır bir süreci geçirdiklerini hepimiz biliyoruz. Dışarıda tedavi edilsin, öleceklerse ailelerin yanında huzurlu ölsünler. Devlet bize bunu çok görüyor" dedi. 

28 yıldır dört duvar arasında

Ağır hasta tutsaklar konusunda görüşmek için Adalet Bakanlığı'ndan randevu talep ettiklerini ancak hiçbir sonuç alamadıklarını belirten İnci Güler Altındağ, "Hasta tutsaklar sorunu çözülmez ise Adalet Bakanlığı önünde de eylem yaparız. Madem ki cezaevindeki tutsakları ölüme terk ediyorlar, o zaman bizi de öldürsünler. Ben abimin ölümünü görmeye dayanamam. 28 yıldır dört duvar arasında ve ağır hasta. Durumu her geçen gün kötüleşiyor. Hasta tutsaklar tedavi edilmeyene kadar, yasalar uygulanmayana kadar haftanın üç günü dışarıda olacağız. Halkımız, tutuklu aileler, siyasi partiler bizimle olsun. Dayanışmada çok eksiklik var. Birkaç anne yalnız bırakılıyor. Bize en büyük desteği veren Baro ve avukatlar bizi bir gün bile yalnız bırakmadılar" şeklinde konuştu. 

Aysel Tufan

İlaç yazıp gönderiyorlar

Diyarbakır 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutsak olan Aziz Tufan'ın annesi Aysel Tufan, çocuğunun böbrek yetmezliği, vertigo ve mide rahatsızlığı olduğunu söyledi. Anne Tufan, çocuğuyla cezaevi ziyaretinde görüştüklerinde, kendisine, "Doktora götürüyorlar ama doktor yüzümüze bakmıyor. Masaya bakarak hastalığımızı soruyor. Bir iki ilaç verip tekrar cezaevine gönderiyor" dediğini söyledi. Cezaları biten tutsakların bırakılmadığını ve infazlarının keyfi olarak ertelendiğini ve pişmanlık dayatıldığını belirten anne Tufan, "Oğlum 50 kiloya düştü. Cezaevinde ziyarette gülümsüyorum ki, evlatlarımız bizi mutsuz görmesin. Ama onları o halde görünce dışarı çıkınca göz yaşlarımı tutamıyorum. Biz ölüm istemiyoruz. Hiçbir insan ölmesin. Ne gerilla, ne polis, ne asker ölsün istiyoruz" dedi. 

Newroz baharımızdır

'40 yıldır savaşın içindeyiz' diyen anne Tufan, "Haksızlık olduğu müddetçe dağa çıkanlar olacaktır. Ömrümüz yettikçe çocuklarımızın arkasında olacağız. Her zaman polisler evimi basıyor. 'Sen Newroz'a gitmişsin. Puşi takmışsın' diyorlar. Newroz sonrası yine baskın yapıp beni gözaltına aldılar. Tabi ki katılacağım Newroz'a. O benim geleceğim, baharımdır" şeklinde konuştu. 

Sulhiye Saruhan

19 yaşında, 46 yıl ceza

7 yıldır cezaevinde olan oğlu Mahsun Saruhan'ın, Diyarbakır Sur'da yaşanan çatışmalar sırasında iki gündür eve gelmeyen kardeşini aramak için Sur'a giderken gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirten anne Sulhiye Saruhan, "Sur'a bir gidip bakayım dedi. Sur'da onu tutukladılar. Sur olaylarında ölen polisleri Mahsun'a yüklediler. 19 yaşındaydı daha benim çocuğum. Benim çocuğum silah kullanmasını bile bilmiyor. Oğlumu suçlayıp 46 yıl ceza verdiler" şeklinde konuştu.

6 kez sürgün ettiler

Çocuğunun 6 kez sürgün edildiğini ve en son sürgün yerinin Tekirdağ olduğunu, onu en son iki yıl önce görebildiğini belirten anne Saruhan, "Çocuğumuz burada olsaydı gidip görürdük. Onları sürgün etmeleri bir anlamda ailelerine de işkence çektirmektir. Tek amaçları, zindanda da olsa evlatlarımızı görmemizin engellenmesi. Açık ziyaret gününde ben buradan İstanbul’a gidiyorum. İstanbul’dan Tekirdağ’a sabahın beşinde yola çıkıyorum. Saat 7-8'de cezaevi kapısı önünde beliyorum. Kar yağsa, yağmur yağsa, tufan çıksa sığınacak yerim yok. Ne hakları var bunları bize yaşatıyorlar. Ne hakları var o kadar uzağa götürüyorlar. Burada olsaydı haftada bir görebilirdim en azından" dedi. 

Nuran Abay 

Zulüm görenlerin arkadaşıyım

75 yaşındaki Nuran Abay da, 4 yıldır cezaevinde olan torunu Doğan Beyaz için 'Adalet Nöbeti" eyleminde yer alan analardan biri. "Tutsaklara baskı yapmasınlar. Sürgün etmesinler, tecrit etmesinler, hasta olanları tedavi etsinler" diyen Nuran Abay, "Torunumu Hilvan'dan Trabzon'a sürgün ettiler. Param olunca o kadar uzun yolu göze alarak bu yaşımda ziyaretine gidiyorum. Bu adalet mi, vicdan mı?" diye sordu.

Kimliğinden vazgeçmem

Barış Annesi olduğunu ve Kürtlüğünden asla vazgeçmeyeceğini ifade eden Abay, "Gün geçtikçe zulümleri artarak sürüyor. Zulümleri ne kadar artarsa artsın biz davamızı bırakmadık ve bundan sonra da bırakmayacağız. Ben bütün tutsakların, haksızlıklara uğramışların, zulüm görenlerin arkadaşıyım" şeklinde konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.