Kürt-Türk ittifakında kırılma

Forum Haberleri —

  • Uluslararası politikada açığa çıkan çoklu tercihlerin Kürtler için açığa çıkardığı yeni stratejik ittifaklar Türkiye ve Ortadoğu da kartların yeniden karıldığı yeni bir döneminde başlangıcı olmaktadır.

DEVRİM BARAN

Ortadoğu'nun kadim halklarından olan Kürtler bulundukları coğrafyanın jeostratejik ve jeopolitik konumundan kaynaklı tarih boyunca işgal, istila ve saldırıların hedefi olmuştur. Kürtler arasında ortak siyasi birliğinin olmamasından kaynaklı tarihin farklı zamanların da farklı uluslarla güvenliklerini sağlama ve varlıklarını koruma amacıyla ittifaklar kurmuşlardır. Bu ittifaklardan en önemlileri 1000 yıllık bir zaman dilimine yayılan ve Türklerle yapılan üç stratejik ana dönemi kapsayan Kürt ve Türk ittifaklarıdır.

1071 yılında Bizans ordularına karşı Kürt Mervani Beyliği ile Selçuklu Sultanı Alparslan arasında yapılan Malazgirt savaşı ve ittifakı sonrası Selçuklular Anadolu’ya yayılıp yerleşmiştir. İkinci ittifak dönemi 1514 yılında İdris-i Bitlis-i aracılığıyla Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim ile 28 Kürt Beyliği arasında Amasya'da yapılan ve yazılı bir akde dökülen anlaşmadır. Bu anlaşma sonucu Safevilere karşı yapılan Çaldıran savaşında Kürt ve Osmanlı orduları Safevileri yenerek Osmanlının doğuya açılmasının önünü açmıştır.

Üçüncü stratejik ittifak dönemi 1919 –1922 yılları arasını kapsayan Anadolu'nun ‘Kurtuluş Savaşı’dır. Tüm bu zaman dilimlerinde Kürtler toplumsal yaşam dışında devletin yönetimi, idari yapısı ve askeri yapılarında kimi istisnalar dışında yer alamadılar. Buna rağmen bugün yaşadığımız biçimiyle asimilasyoncu ve derinlikli bir Kürt inkârı yoktu. Kürtler ve Türkler arasındaki stratejik ittifakın kırılmaya başladığı dönem, Tanzimatla birlikte Osmanlı sarayının gittikçe merkezileşmesiyle yarı otonom olan Kürt aşiret ve beyliklerine yönelik baskı, sindirme politikaları ile ağır vergilendirme ve yeni oluşturulan düzenli ordu için zorunlu asker talebi olmuştur. Bundan kaynaklı 1847'de Cizre Botan Beyi Mir Bedirhan, 1880'de şeyh Ubeydullah Nehri, Osmanlı merkezi yönetimine karşı iki büyük ayaklanma başlatırlar, çetin mücadelelerden sonra iki isyanın lideri önce tutuklanır sonrada sürgüne gönderilirler.

Kürtler kurdukları ittifaklarda temel olarak güvenliklerini sağlama, varlıklarını koruma ve geliştirme stratejisi ile hareket etmişlerdir. Bir ulus olma bu ulusun siyasi birliğini sağlamaktan öte her beylik veya mirlik kendi otonom yapısını korumaya yönelik bir feodalitede ısrarcı olmuştur. 1898'de Kürdistan gazetesinin yayın hayatına başladığı tarihten II. Meşrutiyetin kısmi özgür ortamında kurulan Kürdi cemiyetler ve basın yayın organlarıyla yavaş yavaş şekillenen Kürt ulus bilinci ve aydın hareketi, İttihat Terakkinin Bab-ı Ali baskınıyla yönetime el koyması sonucu kurulan birçok cemiyet ve yayın organı da 1918 yılına kadar yasaklı kaldı.

Bu dönemden sonra tekrardan örgütlenmeye, cemiyetleşmeye başlayan bu yapılardan en önemlisi Kürt Teali Cemiyeti’dir (17 Aralık 1918). Bu cemiyetin kurucuları ve üyeleri daha sonraki Kürt İsyanlarının öncü kadroları örgütleyicileri ve liderleri olarak tarih sahnesine çıkacaklardır. Kürt Teali Cemiyeti kendi içinde iki farklı görüş barındırıyordu bir görüş bağımsızlıkta ısrar ederken bir diğeri ise Osmanlı himayesi altında otonom bir Kürdistan'dan yanaydı. İki anlayışta bu fikirlerini belli bir siyasal sisteme ve programa dönüştüremedikleri gibi daha sonra ayrışarak iki farklı örgüte dönüştüler.

1918'de birinci emperyalist bölüşüm savaşı sonrası gelinen aşamada artık 16 Mayıs 1916'da önce Fransa ve İngiltere arasında daha sonra Rusya'nın da dâhil edildiği Osmanlı’nın paylaşım anlaşması olan ve Kürdistan’ında fiili olarak parçalara bölündüğü Sykes-Picot'un hayata geçirilmesine gelinecektir. 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes antlaşması ile başlayıp, savaşı tamamen bitiren antlaşmaların hazırlandığı 18 Ocak 1919 Paris Konferansı, 18-26 Nisan tarihleri arasında Sevr Antlaşmasının maddelerinin hazırlandığı San Remo Konferansı ve 10 Ağustos 1920 tarihinde de Sevr antlaşması süreci yaşanacaktır.

Tüm bu gelişmelerin yaşandığı süreçte M. Kemal, Kürdistan'ı ortak vatan, din kardeşliği, otonom Kürdistan vb. Argümanlar üzerinden savaşa dahil eder. Lozan antlaşması ve Cumhuriyetin ilanı sonrası Kürt, Kürdistan, Otonomi sözcükleri yerine beyaz faşist Türkçü ideolojinin Kürtlere reva gördüğü inkâr, imha, asimilasyon ve sürgün politikaları ile sistem dışına itilme olacaktır. Türklerin Kürt politikalarının gerçek yüzüne hasıl olmaya başlayan Kürtler Nuri Dersimi, Alişêr gibi Kürt öncüler tarafından Wilson ilkeleri ve Sevr antlaşmasına dayanarak Koçgiri İsyanını başlattılar (6 Mart 1921). Bir diğer büyük Kürt isyanı da şeyh Said isyanı olacaktır.

Şeyh Said İsyanı sonrası beyaz Türk faşizminin kurumsallaştığı dönemdir. Kürtlerin soykırım fermanı olan Takrir-i Sükun Yasası, Şark İstiklal Mahkemeleri ve Şark Islahat Planı ile Kürtler üzerinden adeta balyoz gibi geçilir. Böylece Masonik İttihat Terakki'nin beyaz Türk faşist zihniyetiyle şekillendireceği homojen Türk devlet ulusunun temelleri, Kürt soykırımı üzerinden atılmış oldu. Başta Şeyh Said isyanı olmak üzere Koçgiri, Ağrı ve Dersim’de Kürtler ve Türkler arasındaki ikinci kırılmanın yaşandığı dönemdir. Üçüncü ve son kırılma Amed zindanındaki vahşetle başladı. İmralı 'Barış Görüşmeleri'nin sonlandırılması, Sur, Cizre, Nusaybin ve diğer Kürt kentlerinin harabeye çevrilip insanların kıyımdan geçirilmesiyle devam etti. Yine Rojava Devriminin boğdurulmaya çalışılması ve akabinde Kürt toplumunun ve legal demokratik siyasetinin zapturapt altına alınmasıyla hala devam eden bir dönemi kapsamaktadır. Kırılmaların yaşandığı dönemler Kürtlerin iradelerinin gasp edilmeye çalışıldığı ve tamamen sistem dışına itilmeye çalışıldığı dönemlere tekabül etmektedir.

Tüm bu ittifaklar ve kırılmaların günümüz reel politiğinde artık tek taraflı sürdürülebilirliği imkânsızlaşmıştır. Uluslararası politikada açığa çıkan çoklu tercihlerin Kürtler için açığa çıkardığı yeni stratejik ittifaklar Türkiye ve Ortadoğu da kartların yeniden karıldığı yeni bir döneminde başlangıcı olmaktadır. Bundan sonraki kırılmalar Türker ve Kürtler arasındaki kırılmalardan ziyade Türklerin kendi aralarında yaşayacağı toplumsal ve siyasal yarılmalar üzerinden olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.