Kürtçeye ölümcül saldırı

Polis saldırısı ve yaralanan Zeynep Yaman
- İstanbul/Bayrampaşa’da piknikten döndükleri sırada araçlarında Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle aynı aileden 10 kişi, Türk polisinin saldırısına maruz kaldı.
- Polisin işkenceyle gözaltına aldıkları arasında bir çocuk ve 7 aylık hamile Zeynep Yaman da vardı. Fenalaşan Yaman, hastaneye kaldırıldı, öldüğü düşünülen bebeği sezaryenle alındı.
- Yaman ve bebeği, durumları kritik ve hayati riskleri olduğu için yoğun bakım servisinde tutuluyorlar. İHD ve ÖHD, polisin ırkçı saldırısına sert tepki gösterdi.
ERDOĞAN ALAYUMAT / İSTANBUL
İstanbul'da piknikten dönen bir ailenin araçlarındaki Kürtçe müzikten rahatsız olan Türk ırkçısı bir polis, meslektaşlarını da çağırarak, aileye saldırdı, işkenceyle gözaltına aldırdı, karakolun önüne giden diğer aile üyelerine de saldırdı. Saldırı ve işkenceyle yetinmeyen polise destek olan Türk yargısı da bazı aile üyelerinin tutuklanmasını istedi. İHD, Kürtçeye tahammülsüzlüğe işaret ederek, etnik ayrımcılığa dikkat çekti ve bunların devam eden sürece zarar vereceğini vurguladı.
İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde önceki akşam saat 21.00 sıralarında piknikten dönen Diyarbakırlı Kürt bir aile, yaşadıkları mahalleye geldiklerinde araçlarında Kürtçe şarkı çaldıkları için orada bulunan sivil polis olduğunu söyleyen biri tarafından fotoğrafları çekilip videoya alındı. Buna tepki gösteren aile fertlerine polis olduğunu söyleyen kişi destek ekip çağırdı. Olay yerine gelen yaklaşık 20-30 kişilik polis ekibi, aile fertlerine saldırdı. Saldırıda biber gazı da kullanan polis, burada üç kişiyi darp ederek gözaltına aldı. Saldırıda bir çocuk ve 7 aylık hamile Zeynep Yaman da polis tarafından darp edildi. Karnına aldığı tekmelerden kaynaklı fenalaşan Yaman, acilen hastaneye kaldırıldı. Burada yapılan ilk müdahalenin ardından doktorlar, ilk önce bebeğin anne karnında öldüğünü düşünerek Yaman’ı ameliyata aldı, ancak ameliyat esnasında hala yaşadığı öğrenilince sezaryenle bebek anne karnından alındı.
Hayati riskleri var
Avukatlar ve aileden aldığımız bilgiye göre; anne Yaman’ın ve bebeğinin durumu kritik ve hayati riskleri olduğu için yoğun bakım servisinde tutuluyor.
Zeynep Yaman hakkında önceki gece gözaltı kararı verildiği ve durumunun kritik olmasından kaynaklı bu kararın kaldırıldığı öğrenildi. Toplam 13 kişinin gözaltına alındığı ve 6 kişinin gece serbest bırakıldığı; 7 kişinin ise mevcutlu olarak savcılığa çıkarıldığı belirtildi.
Üç kişi tutuklanmaya sevk
Savcılığa çıkarılan 7 kişiye “Polise mukavemet” ve “Görev başındaki devlet memuruna hakaret” suçlamaları yöneltildi. 7 kişiden ÜK, AK ve YK aynı gerekçelerle tutuklama istemiyle, dört kişi de adli kontrol şartıyla sevk edildi.
Karakolun önünde de saldırı
Avukatlardan aldığımız bilgilere göre; olay yaşandıktan sonra karakolun önüne giden diğer aile bireyleri de karakol önünde saldırıya uğradı. Aile bireylerini darp eden polis, önce üzerlerine biber gazı sıkıp daha sonra havaya ateş açtı.
Baba, yaşananları anlattı
Irkçı polis saldırısını yaşayan baba Mehmet Kaya, şunları paylaştı: “Aracı kullanan oğlum araçtan inip polise 'Sen neden bizim fotoğrafımızı çektin' diyerek tepki gösteriyor. Bunun üzerine polis olduğunu söyleyen kişi oğluma hakaret edip saldırıyor. Daha sonra destek ekip çağıyor. Olay yerine resmi ve sivil polisler ayrı geliyor ve hiçbir uyarı yapılmadan direkt bize saldırdılar. Üzerimize biber gazı sıktılar ve 7 aylık hamile olan kızımın karnına tekme attılar ve üzerine biber gazı sıktılar. Olay sırasında hem çocuklarım hem eşim hem de ben darp edildik. Çocuklarımın üzerlerindeki elbiseler parçalandı. Kimisinin kafası kimisinin burnu kırıldı ve elbiseleri tamamen kan içinde kaldı. Darp edilen çocuklarım gözaltına alınarak Otogar ve Cevatpaşa Polis karakolları ile Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü olmak üzere 3 ayrı polis merkezine götürüldüler. Dün gece kızım, küçük oğlum, eşim ve tanımadığımız üç kişi olmak üzere 6 kişi serbest bırakıldı.
Direkt canımıza kast var
Polisler hakkında şikayetçi olacağız. Saldırgan polisler direkt canımıza kast etti. Kızımın ve doğmamış torunum hayatına kast ettiler. Olaya karışan tüm polisler hakkında şikayetçi olacağım. Polis, karakolda 'Gürültü kirliliği çıkardıkları için kendilerini uyardık' diye yalan söylüyor. Araçta sadece Kürtçe müzik çalındığı için bize saldırdılar. Bunun başka bir izahı yok. Hem barış ve kardeşlik diyorlar hem de Kürtçe müzik dinlediğimiz için bize bu zulmü yaptılar böyle barış mı olur, böyle kardeşlik mi olur? Ben şikayetimi geri çekmeyeceğim, sorumlular cezalandırılıncaya kadar da peşlerini bırakmayacağım."
Polisler açığa alınsın
Konuya ilişkin gazetemize konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Üyesi Av. Şükrü Alpsoy, “İlk olay yaşandıktan sonra diğer aile bireyleri karakola geliyor. Orada polis müdahale ediyor. Havaya ateş açıyor. Hatta aileden olmayan bir çocuğa silah doğrultulduğu iddiası var. Bu çocukla henüz görüşemedik ama bize böyle aktarıldı. Olayın takipçisiyiz. Olaya karışan polis hakkında suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
Konuya ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan ÖHD İstanbul Şubesi, şunları vurguladı: “Birlik ve beraberlik mesajlarının yoğun bir şekilde verildiği bu süreçte, Kürtçe müziğe dahi tahammülü bulunmayan ve işkenceyle karşılık veren memurlar hakkında derhal gerekli incelemeler başlatılmalı ve suç işleyen polisler açığa alınmalıdır. Bizler de bu suçun cezasız kalmaması için sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
Etnik ayrımcılık örneği
Hamile bir kadın ve bir çocuk da dahil olmak üzere aynı aileden 10 kişinin gözaltına alındığı olaya ait görüntülerde kişilerin yerlerde sürüklendiğinin, yerdeyken tekmelendiğinin, yakın mesafeden yüze doğru biber gazı sıkıldığının ve ters kelepçe uygulandığının görüldüğünü belirten İHD İstanbul Şubesi, şunları ifade etti: "İnsan hakları ihlallerinin ve etnik ayrımcılığın kabul edilemez bir örneğini teşkil eden bu olay, Türkiye’de Kürtçe müzik dinlemek gibi kültürel ifade biçimlerinin dahi baskı altına alındığını ve etnik kimlik nedeniyle ayrımcılığa maruz kalındığını göstermektedir. Daha önce de benzer şekilde konser yasakları ve hukuki süreçlerle karşılaşmış olan Kürt toplumu, bu olayla birlikte bir kez daha sistematik bir hak ihlaliyle karşı karşıya kalmıştır.
Barış sürecine zarar verir
Etnik kimlik nedeniyle kültürel ifade özgürlüğünün dahi engellenmesi ve işkenceye varan müdahaleler, barış sürecine zarar veren bir tutumdur. Bu tür ihlallerin sonlanması, yalnızca adaletin sağlanmasıyla değil, aynı zamanda barış ve huzur ortamının tesisi için de elzemdir. Nezarethane, cezaevi, geri gönderme merkezleri gibi tutulma yerlerinde sistematik bir uygulama olan işkence ve kötü muamelenin artık gündelik hayatın da olağan bir pratiği olduğunu gösteren söz konusu olayda, failler hakkında etkili ve caydırıcı adli soruşturma yürütülmesi yerine mağdurların adli soruşturma işlemlerine maruz kalmaları Türkiye Devletinin cezasızlık politikasını sürdürdüğünü ve uluslararası sözleşme ve ulusal mevzuattan doğan yükümlülüklerine aykırı davrandığını göstermektedir.
İHD takipçisi olacak
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi olarak, bu olayın takipçisi olacağımızı ve konuyu detaylı bir şekilde inceleyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. İşkence ve kötü muamelenin her türlüsünü kınıyor, bu suçu işleyenler hakkında derhal soruşturma başlatılmasını ve sorumluların açığa alınmasını talep ediyoruz. Ayrıca, bu tür ihlallerin cezasız kalmaması için tüm hukuki yolları kullanacağımızı ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğimizi vurgularız. Bu olayın takipçisi olacağız ve hakikat ile adaletin yerini bulması için çalışacağız."















