Mazıdağı halkındı şimdi tek kişi yiyiyor

Toplum/Yaşam Haberleri —

MAZIDAGI

MAZIDAGI

  • Özelleştirilerek AKP’nin kasası olarak bilinen Cengiz Holding'e satılan ve siyanürle altın çıkarıldığı, uranyum zenginleştirildiği iddia edilen Mardin Mazıdağı Fosfat Tesisleri eski genel müdürü Mehmet Ateş, kendi dönemlerinde tesislerin kâr ettiğini, ancak 'fabrika zarar ediyor' denilerek Çiller hükümeti tarafından kapatıldığını söyledi.

YILMAZ KAYA

Özelleştirilerek AKP’nin kasası olarak bilinen Cengiz Holding'e satılan ve siyanürle altın çıkarıldığı, uranyum zenginleştirildiği iddia edilen Mardin Mazıdağı Fosfat Tesisleri eski genel müdürü Mehmet Ateş, kendi dönemlerinde tesislerin kâr ettiğini, ancak 'fabrika zarar ediyor' denilerek Çiller hükümeti tarafından kapatıldığını söyledi. Tahminen 400 milyon metreküp fosfata sahip tesisin Türkiye'nin 150 yıllık gübre ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğunu belirten Demir, "Burası özelleştirilmeseydi devlet kazanacaktı. Gelecek kâr bütün millete gidecekti ancak şimdi ise bir şahsa gidiyor" dedi.

2011 yılında Cengiz Holding bünyesine katılan fabrika, Mazıdağı Şemîka (Karataş) köyü sınırları içinde bulunuyor. Holding, burayı satın alındıktan sonra, Eti Bakır Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri kuruldu.

Bölgede bulunan 626 bin 551 metrekarelik ormanlık alan ile 613 bin 690 metrekarelik meralık alan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararnamesi ile Cengiz Holding'e tahsis edildi.

Mera ve ormanlık alanların kullanımına ilişkin Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen, binlerce dönüm arazi halen Cengiz Holding'in tasarrufunda.

Vekiller meclis gündemine taşıdı

Söz konusu tesis, üç yıldır çeşitli iddialarla gündemde. Burada siyanürle altın üretildiği, uranyum zenginleştirildiği iddiaları milletvekilleri tarafından TBMM gündemine bile getirildi. Özel izinle girilebilen ve cezaevi gibi sıkı tedbirlerle korunan Mazıdağı fabrikaya giriş-çıkışlar sıkı denetime tabi tutuluyor.

 

'Tesisler, özelleştirilmeden önce kâr ediyordu'

Kamunun elinde iken 2006 yılına kadar Mazıdağı Fosfat Tesisleri'nde genel müdürlük yapan Mehmet Ateş, 'zarar ettiği için kapatıldı' denilen tesisin kendi zamanlarında kâr ettiğini söyledi. Elde edilen kâr sonrasında, sürekli çalışanlara prim dağıttıklarını ve yeni imalat yerleri kurduklarını kaydeden Ateş, ancak Çiller hükümeti tarafından kapatıldığını ve sonrasında da özelleştirildiğini ifade etti.

Mazıdağı’ndaki fosfat rezervinin tahminen 400 milyon metreküp olduğunu ve bu tesisin Türkiye'nin 150 yıllık gübre ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğunu belirten Ateş, "Adıyaman, Bingöl ve Bitlis'te de fosfat yatakları var. Ancak en zengin ve ekonomik değeri en yüksek cevher Mazıdağı'nda" dedi.

'Dışarıdan bakır pirit cevheri getiriliyor'

İnegöl ve Siirt Maden köyünden bakır priti getirildiğini ve bu cevherin işlenerek ortaya çıkan sülfürik asitin fosfat ile karıştırılması ile gübre elde edildiğini kaydeden Mehmet Ateş, "Mazıdağı'ndaki fosfat yataklarında binde 3 civarında altın var, uranyum var, silis var. Altının işlenmesi maliyeti kurtarmadığı için işlenmiyor. Ancak İnegöl ve Siirt'ten getirilen cevherdeki altın oranı yüksek. Tesislerde sulama-yıkama havuzları vardı. Fosfat elde etmek için cevherin hamur haline getirilmesi, yıkanması, kurutulması gerekir. Ancak bu havuzlarda şu an siyanür ile altın işleniyor mu bilemiyorum" şeklinde konuştu.

'25 bin kişinin istihdamı planlanmıştı ama özelleştirildi'

Görevde iken, tesisi büyüttüklerini, bunun için yatırım yaptıklarını aktaran Ateş şu bilgileri paylaştı: "Demiryolunun bulunduğu Diyarbakır ile Mazıdağı arası 90 kilometre. Ancak biz Ovaköy üzerinden ve yolu 45 km'ye düşürecek projenin alt yapısını hazırladık. Menfezler inşa edildi, yeni yollar yapıldı. Diyarbakır Çarıklı'da yükleme, boşaltma tesisi için arazi satın aldık. Bu arazi daha sonra Valiliğe devredildi. Tesisten üretilen gübreyi demiryolu ile Diyarbakır'a ve oradan da tüm Türkiye'ye dağıtmayı planlıyorduk. Planlamamıza göre yıllık kapasite olarak 550 bin ton gübre üretilecekti. 25 bin kişinin istihdam edilmesi planlanıyordu. Taşıma için tüm alt yapıyı kurduk, ancak sadece demiryolu döşenmemişti. Sonra, 'zarar ediliyor' diye tesis kapatıldı, ardından özelleştirildi. Bizim alt yapısını kurduğumuz ulaşım ise şimdi tesisi satın alan holding tarafından hayata geçiriliyor. Burası özelleştirilmeseydi devlet kazanacaktı. Gelecek kâr bütün millete gidecekti ancak şimdi ise bir şahsa gidiyor."

'Fosforik asit doğaya ve insanlara zarar verir'

Böyle bir tesisin çevreye verebileceği zararları da değerlendiren Ateş, "Bizim dönemimizde fabrika tam kapasite ile çalışmıyordu ve ek fabrikalar bu derece yoktu. Buna rağmen mevcut fabrikada filtre kullanarak, bacalardan çıkan fosforik asitin zararlarını en aza indirdik. Örneğin, ileride fabrika tam üretime geçer ve bacalardan çıkabilecek fosforik asitten insanların zarar görebilir diye fabrikanın sosyal tesislerini 15 km uzaklığa Derik yolunda kurduk. Şu anda tesisler alan holding, geniş araziler alarak ve yeni fabrikalar kurarak burayı geliştirdi. Eğer teknolojik filtreleme sistemleri kullanılmıyorsa, o bacalardan çıkan fosforik asit doğaya ve insanlara zarar verir. Orada ağaçlar kuruyor, toprak zehirleniyorsa o zaman bu zehirli gazlar nedeniyle önlem almamışlar demektir" şeklinde konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.