Mizansene boyun eğmedi

JINNEWS muhabiri Öznur Değer

JINNEWS muhabiri Öznur Değer

  • Tutuklanan JINNEWS Müdürü Öznur Değer, “Darp edildim, yerde sürüklendim, boğazım sıkıldı. Tüm işkenceler, oynanan mizansene ve dayatmalara boyun eğmeden şimdi de bulunduğum insani koşullardan uzak hücrede direnmeye devam ediyorum” dedi. 

Mêrdîn'in (Mardin) Qoser (Kızıltepe) ilçesinde 7 Şubat’ta darp edilerek gözaltına alınan ve aynı gün çıkarıldığı mahkemece tutuklanan JINNEWS Müdürü Öznur Değer, tutulduğu Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşadıklarını avukatları aracılığıyla anlattı. 

Gazeteci Öznur Değer, bunun 19 Aralık’ta Kuzey ve Doğu Suriye’de katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan ile başlayan bir intikam operasyonu olduğunu söyledi. Mêrdîn'in Midyat ilçesinde Cihan Bilgin için e 22 Aralık 2024’te kurulan taziye evinde kadınların yürüyüşünü gazeteci olarak takip ederken; yüzü maskeli bir çevik kuvvet polisinin cinsiyetçi söylemine maruz kaldığını hatırlatan Öznur Değer, “Buna karşı son derece haklı ve meşru tepkimi ortaya koymuştum. Bu tepkinin ardından dijital medyada hedef gösterilmeye, ölüm tehditleri almaya ve cinsiyetçi söylem ile hakaretler duymaya devam ettim. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum. Mardin Valiliği hakkımda ‘Kamu görevlisine hakaret’ten soruşturma başlattığını duyurdu ve yaklaşık bir hafta sonra ifade vermeye gittim. Konunun burada kapatıldığını düşünmüştüm, ancak Mardin Emniyeti bunu bir intikam operasyonuna çevirmişti” dedi.

Boğazı sıkıldı, yerde sürüklendi

Değer, gözaltına alındığı güne dair şunları söyledi: “Ailem ile birlikte kaldığım Qoser’deki evime 7 Şubat’ta baskın düzenlendi. Kapının açılmasını beklemeden kapı kırılarak, silahlarla içeri girildi ve bize silah doğrultuldu. Arama kararını görmeme müsaade etmeden yüzüstü duvara yapıştırıldım ve boğazım sıkılarak; ellerim arkadan plastik kelepçe ile ters kelepçelendi. Arama boyunca bana ve aileme psikolojik ve fiziksel işkence devam etti. 

İki küçük çocuk vardı

Evde iki küçük çocuk olduğunu belirtmeme rağmen tavırları devam etti. Çocuklar karşılaştıkları muamele karşısında ağlamaya başladı. Bana yönelik intikam operasyonu tüm aileme mal edildi. Annemin gözü önünde yaşamını yitiren çocuğunun duvarda asılı fotoğrafına el konuldu. Bu psikolojik işkencenin zirvesi oldu. Bana ait olan çok sayıda dijital metaryale el konuldu. Kardeşlerimin ders çalıştığı bilgisayar, notlarının olduğu telefon, tablet evde bulunan tüm dijital metaryellere el konuldu. 3 telefon 3 bilgisayar, 1 tablet, harddisk, hafıza kartı, 2 fotoğraf makinesi ve birçok şey. Kısacası yalnızca bana ait olan eşyalara el koyma yetkileri bulunurken; tüm ailem cezalandırılarak onlara ait tüm eşyalara el konuldu. Arama bitmeden yerde sürüklenerek, çıplak ayakla evden çıkarıldım.”

Polisten savcıya baskı

Mardin TEM Şube’de yaşadığı kötü muameleye karşı ifade vermediğini, ancak yeni bir mizansenle karşılaştığını dile getiren Öznur Değer, şöyle devam etti: “TEM tarafından işkence görmem nedeniyle ifade vermeyi reddediyorum, şeklinde beyanım zapta geçirilmedi. Söyleyeceğim her kelimeye müdahale edildi ve kendilerinin çizdiği çerçevede ifade vermeye zorlandım. Aynı şekilde avukatımın da beyanına müdahale edildi. İfademe müdahale edilmesi nedeniyle tutanak imzalamadan odadan çıktım. Oluşturulan atmosfer, odaya sürekli birinin girip çıkması, talimatlar yağdırılmaları, algı operasyonun habercisiydi. Adliye ise bu mizansenin bir diğer boyutuydu. Savcılık ifademi aldığında TEM’de ifademe müdahale eden polisin savcının odasında oturduğunu görünce TEM’in savcı üzerinde baskı kurduğunu ve tutuklama talimatı vereceğini anladım. Nitekim savcının tutuklamaya sevk etmesi de bunu doğruluyordu. 

Polis, Valilikle yetinmemiş

‘Örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla soruşturma başlatılmış. Dosya X hesabım üzerine açılmış ve dosyaya konulan tüm paylaşımlar ya yaptığım haberler ya da hem ajansım JINNEWS hem de Mezopotamya Ajansı ve Yeni Yaşam gazetesi haber sitelerinde yer alan haberleri retweetlemekten oluşuyordu. Retweetlediğim haber içeriği hakkında da bir erişim engeli veya mahkeme kararı bulunmuyor. Yaptığım haberler hakkında bir hukuki işlem yapılmazken bunları dijital medyada paylaşmamın suçlama konusu yapılması resmen akıl tutulması. Dosyada 2022'de Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkımda ‘Örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla başlattığı ve sonucunda takipsizlik kararı verdiği içerikler de mevcuttu. Tüm bu hukuksuzlukların yanı sıra esas soruşturmanın Midyat olayından bir gün sonra yani 23 Aralık’ta başlatıldığını öğrendim. Bu demek oluyor ki Valiliğin açıklaması üzerine başlatılan soruşturma ile yetinmeyen Mardin Emniyeti bir de TEM aracılığıyla hızla başka bir soruşturmaya soyunmuş.

Savcının tek sorusu

Anladığım kadarıyla hakkımda hiçbir şey üretemeyen TEM, 2022'de takipsizlik kararı verilen propaganda dosyasını yeniden ele almayı, mahkeme kararıyla takipsizliği bozmuş ve yeni bir soruşturma gibi servis etmiş. Dosyadaki içeriklerin bir kısmı başka soruşturmanın konusu olmasına rağmen dosyadan çıkarılmadı. Diğer içerikler ise 2022'de takipsizlik aldığım paylaşımlar ve haber paylaşımları. Savcının bana yönelttiği tek soru ise, ‘Midyat’taki taziyede ne işin vardı, kimin talimatı ile gittin’ oldu. Bu konu kapsamında yürütülen başka bir soruşturma olduğunu ve benim de konu kapsamında şikâyetim olduğunu belirtmeme rağmen ısrarla üzerinde durulan ve ‘suç’ oluşturulmaya çalışılan konu Midyat oldu. 

Talimatla tutuklandım

Hukukun ayaklar altına alındığını bu dosya kapsamında TEM’in savcı ve hakim üzerinde kurduğu baskı ve talimatla tutuklanarak, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'ne getirildim. 7 Şubat’ta oynanan mizansende medyaya görüntü servis edilmesi için günboyu ters kelepçe ile tutuldum ve işkenceye maruz kaldım. Tutuklama kararının ardından adliye koridorunda, ‘Özgür Basın Susturulamaz’ dediğim için ağzım nefes alamayacağım şekilde kapatıldı, başım eğdirilmeye çalışıldı. İzin vermemem üzerine boynum sıkıldı ve ters kelepçeler ile adeta sürüklenerek, adliyeden çıkarıldım. Gördüğüm işkenceler üzerine darp raporu aldım ve TEM hakkında şikâyette bulundum.

Tutuklanmamı kim istedi?

İşin farklı bir boyutu ise tutuklanmamın ardından ifademe müdahale eden savcının odasında oturarak baskı oluşturan TEM amirinin avukatıma, ‘Nasıl bir baskı altında olduğumuzu bilmiyorsunuz’ demesiydi. Savcı ve hakime baskı kuran TEM ise TEM’e baskı kuran kim? O halde kimin talimatıyla tutuklandım? Hukuki tüm normları ayaklar altına alan ve bırakın tutuklanmayı, gözaltına alınmayı bile gerektirmeyen oradan buradan toplama bir dosya ile tutuklanmamı kim istedi?

Hücrede direnmeye devam

Tüm işkenceler, oynanan mizansene ve dayatmalara boyun eğmeden şimdi de bulunduğum insani koşullardan uzak hücrede direnmeye devam ediyorum. Cezalandırılmak istenen tüm değerleri buradan haykırmaya devam edeceğim. İşkence tünelinin sonu özgürlük ışığıdır.” MÊRDÎN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.