NATO’nun Irak kararını nasıl okumalı?

Meral ÇİÇEK yazdı —

  • NATO güçlerinin önemli bir kısmının Başûr topraklarına kaydırılması beklenebilir. Zaten daha önce ABD ordusunun, Hewlêr, Silêmanî ve Halepçe yakınlarına üç yeni üs kurmayı amaçladığı haberleri çıkmıştı.

Geçtiğimiz hafta yapılan NATO Savunma Bakanları toplantısının temel gündemi, Afganistan’ın yanı sıra Irak oldu. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Irak’taki askeri varlığını 500’den 4 bine çıkarma kararı aldı. NATO askerlerinin sayısını 8 katına yükseltmekteki amacın ise “Irak güçlerini terörle mücadelelerinde desteklemek ve DAİŞ’in bir daha geri dönmesini engellemek” olduğu söylendi.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg her ne kadar bu kararın, Irak hükümetinin talebi üzerine alındığını belirtse de esas itici gücün ABD olduğu net. Zira NATO bu şekilde peyderpey Irak’ta Uluslararası Koalisyonun yerini alacaktır. Nitekim Uluslararası Koalisyon, 2011’de Irak’tan çekilen ABD için ülkeye dönüş kılıfı işlevini görmüştü. Bu kez de benzer bir durumla karşı karşıyayız. Zira ABD geçen yıl buradaki asker sayısını 5 bin 200’den 2 bin 500’e düşürdü.

Amerikan asker sayısının azaltılması ve koalisyon tarafından kullanılan bazı üslerin Bağdat’a devredilmesindeki hesap, İran etkisinin dengelenmesiydi. Zira Kazımi hükümeti bu konuda doğrudan ve dolaylı olarak yoğun baskı altındaydı. ABD, bu hareketi ile bir yandan Kazımi üzerindeki baskıyı azaltmayı amaçlarken, diğer yandan bölgedeki politik hesapları doğrultusunda askeri üslenmesini de gözden geçirip yeniden düzenledi. NATO mevcudiyetinin artırılması ve misyonun genişletilmesi kararını bu bağlamda değerlendirmek daha doğru olur. Zira Stoltenberg’in de ‘bu konudaki hazırlıklar 1 yıldan beri yürütülüyor’ şeklindeki sözleri bu tespiti doğrular niteliğinde. Demek ki ABD, üniformalı askerlerin sayısını azaltma ve NATO armalı güçleri çoğaltma kararı aslında birlikte alınmıştır.

Peki bu kararı nasıl okumak gerekiyor?

ABD’nin başını çektiği kapitalist hegemonya Irak’ta farklı şemsiyeler altında hareket ediyor. Dikkat edilirse bir süredir Batı güçleri arasında diplomatik sahada en aktif taraf BM Irak temsilcisidir. Hatta Irak sahası ile sınırlı kalmayıp yakın zamanda İran’a bile gitti. Bu da kendisine biçilen misyonu gözler önüne seriyor. ABD ile İran arasında somutlaşan çelişki-çatışmada Washington giderek daha az doğrudan kendi adına ve dolaylı olarak BM şemsiyesi altında çıkarlarını gözetliyor. Doğrudan ABD ordusu mevcudiyeti olarak Irak’ta bulunan askerlerin sayısı azaltılırken NATO misyonunun 8 katına çıkartılması bu bağlamda okunabilir.

NATO Genel Sekreteri, konuyla ilgili yaptığı açıklamada bundan sonra Bağdat dışındaki bölgelerde de faal olacaklarını kaydetti. Dolayısıyla takviye ile birlikte NATO güçlerinin önemli bir kısmının Başûr topraklarına kaydırılması beklenebilir. Zaten daha önce ABD ordusunun, Hewlêr, Silêmanî ve Halepçe yakınlarına üç yeni üs kurmayı amaçladığı haberleri çıkmıştı. Ancak ABD ordusunun Başûr’da yeni üsler kurması Federal Kürdistan Yönetimi açısından zorlayıcı bir durum anlamına gelir. Kaldı ki mevcut üsler bile sıkıntı yaratıyor. Daha birkaç gün önce Hewlêr Havaalanı ve çevresi, orada bulunan Amerikan üssünden ötürü füze saldırısına hedef oldu. Ardından Selahaddin’de NATO güçlerinin bulunduğu Beled Askeri Üssü’ne füze saldırısı düzenlendi. Önceki gece ise Bağdat’taki ABD elçiliği hedeflendi. Bu tarz saldırılar son dönemde yeniden artış göstermeye başladı.

Diğer bir nokta; Türkiye’nin NATO üyeliği. NATO mevcudiyetinin yükseltilmesiyle birlikte büyük ihtimalle ülkedeki Türk askerlerinin sayısı da artacaktır. Geçtiğimiz günlerde Murat Yetkin’in sahip olduğu Yetkin Report internet sitesinde, emekli büyükelçi Fatih Ceylan imzalı ‘NATO’nun Irak’ta ne işi var?’ başlıklı bir yazısı yayımlandı. 2013-18 yılları arasında TC adına NATO Daimi Temsilciliğini yapmış olan Ceylan, AKP-MHP rejimine şu tavsiyelerde bulunuyor:

* Irak hükümeti ile yerel bazı güç odaklarıyla ilişkilere zarar getirmeyecek bir çerçevede Türk personelin NATO içindeki mevcudiyeti arttırılmalı ve kilit birimlerde daha fazla Türk personeline yer verilmesinin yolları aranmalı,

* Irak’la ikili anlaşmaları yeni duruma uyarlamak için Bağdat ile ilişkileri sıklaştırmalı ve temaslara ağırlık vermeli,
* İnsan istihbaratı ve karşı istihbarat çalışmalarına ağırlık vermeli,

* 2014’ten bu yana gerilen NATO-Rusya ilişkilerinin Irak ölçeğinde izleyeceği seyir dikkatle takip edilmeli,

* İran’dan gelecek karşı hamleler öngörülmeli.

Ceylan, yazısını Kürt Özgürlük Hareketine ilişkin şu vurgu ile bitiriyor: “2021 yılıyla birlikte NATO’nun Çok Yüksek Hazırlıklı Ortak Görev Gücü liderliğini üstlenen Türkiye’yi Irak’ta yeni sınamalar beklemektedir. Dolayısıyla, başta (…) PKK olmak üzere Irak’la ikili alandaki meselelerimize bu kere çok taraflı bir çerçevede yeni halkalar eklenebileceğinin şimdiden görülüp, hesapların buna göre yapılması elzemdir.”

Buradan da anlaşılıyor ki TC NATO’nun Irak’taki mevcudiyetini büyütme kararını Kürtlere karşı soykırım savaşı ve Neo-Osmanlı hesapları için bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışacaktır.

Küresel ve bölgesel güçlerin yaptığı hazırlıklar ve hesaplar göz önünde bulundurulduğunda ufukta Irak halklarının hasret kaldığı huzur ortamı giderek uzaklaşıyor. Ülkede suların durulmasını bekleyenler korkarım ki büyük yanılıyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.