Neler oluyor?

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Uluslararası kamuoyunda bir Kürt devleti fikri ile: 1. Mülteci şantaj kartı TC’nin elinden alınmış olacaktır. 2. Kürtler yeni dönemde seküler ve demokratik bir önderlik rolünü Ortadoğu’da İsrail ile oynayacaklardır. 3. Böyle bir Kürt devletinin Siyasal İslam’ın elimine edilmesinde büyük bir rolü olacaktır.

Herkes gibi benim de ortalıkta dönen şeyin ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok. Bir toz bulutu gibi bir hareketlilik oradan oraya savruluyor.

Bir yandan Kürtlerin belediyelerine, kurumlarına, basınına ağır saldırılar, sosyal medyada sürekli olarak harlanan nefret dili, sistemli olarak Rojava’da sivillerin bombalanması, Güney Kürdistan’a yönelik provakatif eylemler hızla sürerken, diğer yandan da barış sürecimsi bir şeyden bahsediliyor. Bütün bu toz bulutu içinde bizler de ne oluyor bitiyor anlamaya çalışıyoruz.

Hal böyle olunca da ben bu toz bulutuna odaklanarak okuma yapmak gerektiğini düşünüyorum. Bu durumun esas konunun gözden kaçırılması ve anlaşılmaması ve dolayısıyla da uygun politik tavırların geliştirilmemesi için yapılan bir perdeleme olduğunu düşünüyorum.

Bahçeli’nin -yani devletin- neden durup dururken, hiç de tarzı olmadığı bir biçimde, birden “bin yıllık kardeşlik” pilavını yeniden ısıttığı konusu önemli. Kuruluş karakteri gereği, ciddi bir tehdit hissetmediği sürece böyle bir çizgiye gelinmeyeceğini biliyoruz. Ayrıca söylenen ile uyumlu bir politik süreci işletmediği de göz önüne alınırsa daha çok bir oyalama süreci olduğu açık. Neden ve ne kadar süreyle bu oyalamaya ihtiyaç duyduğu konusu ise asıl sorulması gereken.

TC’nin hiçbir zaman kendi iç sömürgeci imtiyazlarından vazgeçme gibi bir isteği ve niyeti olmadı, olmayacak. Dolayısıyla, bence Batı’nın siyasal İslam’ın piyasadan toplatılması niyeti ile ilgili olma ihtimali daha büyük. Siyasal İslam Türkiye’nin emperyal amaçları için en önemli sermaye. Bu sermayeyi çok müsrifçe kullandığı için sanırım artık Batı ciddi tedbirler almak zorunda hissetmektedir. 7 Ekim saldırısı muhtemelen ciddi bir uyarı oldu tüm dünyaya.

Eğer Avrupa ve ABD sosyal medya platformlarını izlerseniz ciddi bir Türkiye/Erdoğan ve İslam karşıtlığının yayıldığını da göreceksiniz. Batı’nın hak ve özgürlüklerinden faydalanıp, İslamcı karanlığın propagandasını yapan, tüm mantıksal muhakemesini yitirmiş ve zehirlenmiş bir kitle dünyanın her tarafını cehenneme çevirmiş durumda. Başıboş ve barbarlık kokuyor eylemleri.

Gerçekten de Batılı demokrasilerdeki sadece kendileri için haklardan fazlasıyla yararlanıp, başkalarının haklarına saygı ve sorumluluklara gelince yan çizmek isteyen, ikiyüzlü, çıkarcı ve şiddet eğilimli bir kitle tüm dünyayı terörize etmeye devam etmektedir. Camiler bu akıl dışı, çıkarcı ve ikiyüzlülükle zehirlenmiş kitlelerin üretilmesinin fabrikaları olarak kullanılmaktadır. Müslümanların evde ibadet yapabildikleri için camilere ihtiyacı yokken, inanılmaz derecede camiler inşa edip oraları Siyasal İslam’ın bataklığı olarak kullanmaktadırlar. Camiler üzerinden IŞİD, El Kaide, Hamas, Orta Asyalı radikal dincilerin hepsi gerektiğinde Batı ülkelerini kana bulayacak eylemleri örgütleyebilecek konuma getirilmiş durumdalar.

Bunun da ötesinde, bütün kara para, uyuşturucu, silah, insan ticaretini de kontrol ediyorlar. Dolayısıyla dünyanın neredeyse her tarafında Türkiye üzerinden yönetilen ve tehdit olarak kullanılan siyasal İslamcı ciddi bir ağ dikkat çekiyor.

Bugüne kadar siyasal İslam’ın topyekûn hedefi olmuş ve de aynı şekilde Siyasal İslam’a karşı savaşmış, çok bedel ödemiş halk olan Kürtler, Orta Doğu’da Siyasal İslam’ın önüne çekilmiş en büyük set gibi duruyor.

Bu haliyle eskiden Türklerin faydalandığı seküler Müslüman devlet konumunu AKP/Ergenekon ile kaybeden TC’nin yerine ikame edilecek bir set olarak Kürdistan’ın yerleşmesi bana göre en olası çözüm gibi duruyor. Büyük bir ihtimal ile TC bunun kokusunu almış ve önüne geçmeye çalışıyor.

Bölge devletlerinin Yahudi ve Kürtlere bakış açısında çok büyük benzerlikler vardır. İsrail’e nefret, din ya da Siyonizm ile ilişkilendirilse de bana göre tarihsel başka arka plan vardır. Zira aynı bakış açısı Kürtlere yönelik de vardır. Din ile bağlantılı olsaydı, Kürtlere yönelik bakış açılarının farklı olması gerekirdi. Keza Kürtlerde de ne kadar zorlanırsa zorlansın bir Yahudi ve Batı karşıtlığı da geliştirilemiyor. Bunun tarihsel kolektif bir bilince ya da bilinçaltına bağlı olduğu bence çok güçlü bir ihtimaldir. Kürtlerin konumu bu açıdan da son derece kritik bir önemdedir.

Bana göre uluslararası kamuoyunda bir Kürt devleti fikri ile: 1. Mülteci şantaj kartı TC’nin elinden alınmış olacaktır. 2. Kürtler yeni dönemde seküler ve demokratik bir önderlik rolünü Ortadoğu’da İsrail ile oynayacaklardır. 3. Böyle bir Kürt devletinin Siyasal İslam’ın elimine edilmesinde büyük bir rolü olacaktır.

Buradaki sorun, bu tür bir devlet oluşturabilecek tek çizginin Öcalan’ın çizgisindeki PKK disiplini ile olabileceği, ancak PKK’nin de kontrol edilebilecek bir hareket olmayacağı konusudur. Batılılar kontrol altına alınmayacak hiçbir mekanizmayı da istemezler. Kontrolü kolay olan KDP gibi yapılar aşırı kirli oldukları için istenmezken, PKK çizgisi de kontrol edilemeyeceği için riskli görülmektedir. Özellikle de Kürdistan’ın kaynaklarının paylaşılması konusunda PKK çizgisinin direnme potansiyeli bence bir sorun olarak görülmektedir. Sanırım buna bir formül bulmanın peşindeler.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.