Öfke toplumsal direnişe dönmeli

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat

  •  Avrupa'da halkımız sürekli ayakta, Bakur'da belli bir direniş var, Rojhilat'ta öyle, Başûr'da halk bu soykırımcı politikalara müthiş öfkelidir ama bu toplumsal direnişe dönüşmüyor. Dönüşse, bu soykırıma onay veren dünya devletleri üzerinde büyük bir baskı oluşturur.”

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Türk devletinin kimyasal saldırılarına karşı halkın tepkisinin yetersiz olduğunu belirterek, “Halkımız kıyamet koparmalı. Öfke toplumsal direnişe dönüşmeli. 7’den 70’e halk ayağa kalkmalı” dedi. 

Besê Hozat, Medya Haber TV’de yayınlanan Özel Program’da gündemdeki konuları değerlendirdi. Türk devletinin saldırılarına karşı “6 ayı aşan muhteşem bir mücadele” verdiklerini belirten Hozat, “Korkunç bir savaş var. Faşist Türk hiçbir uluslararası hukuk tanımıyor. Türk devleti Avrupa Konseyi içerisinde yer alıyor, BM üyesidir. Birçok uluslararası sözleşmelere imza atmış. Bu sözleşmelerde kimyasal silahların tümü yasaklanmış ama Türk devleti sözleşmelere imza atmasına rağmen savaş hukuku dışında her türlü uygulamayı yapıyor. Ne Avrupa Konseyi'nin sesi çıkıyor ne BM'nin sesi çıkıyor ne AB'nin ne sözde demokrasi havarisi kesilen ABD'nin. Türk devleti böyle hukuk dışı, insanlık dışı bir savaş yürütüyor, insanlık suçu işliyor. Ama kimsenin sesi çıkmıyor. Son derece iki yüzlü, ekonomik, siyasi çıkarlara dayalı bir tutum içerisindeler. Bu güçlerin tutumunu kınıyorum. Herkes Kürtlerin soykırımını izliyor, sessiz kalıyor, bir bakıma dahil oluyor. Kendileri de insanlık suçu işliyor” dedi. 

Utanç verici

Kürt halkının yaşanan bu vahşete tepkisini yetersiz bularak, “Halkımız kıyamet koparmalıdır” diyen Hozat şöyle konuştu: “Ben halkın tutumunu da eleştiriyorum. Kimyasal gazlarla, taktik nükleer, yasak silahlarla şehit düşürülen bu gençler bu halkın evlatlarıdır. Halkın özgürlüğü için, siyasi statüsü için, özgür Kurdistan için mücadeleyi veriyor. Canlarını ortaya koyuyorlar. Ciddi toplumsal bir tepki de yok. Adeta herkes izleyici pozisyonunda. ‘Gerilla ile Türk devleti savaşıyor, gerilla bu savaşı kazanacak, bekleyelim sonucu görelim, sonuca göre rahat rahat yaşayalım’ yaklaşımı içerisindeler mi diye düşünüyor insan. Bu olmaz. Bu son derece utanç verici bir durumdur. Bunu söylerken halkımız hiç mücadele etmiyor, direnmiyor, bedel vermiyor demiyorum, bu büyük bir haksızlık olur elbette. Bu mücadele sadece gerilla direnişi ile bugünlere gelmedi. Halkın görkemli direnişi ile mücadelesi ile verdiği ağır bedellerle de bugüne geldi. Yıllardır halk direnişi de var ama mücadelenin geldiği aşama farklı. Artık mücadelenin geldiği aşama zirvedir. Kürt sorunu artık son aşamaya gelmiştir.

O alçak Soylu

Bu sorun ya demokratik temelde çözülecek ya çözülecek. Bu halk 21. yüzyılda siyasi statüsüne ya kavuşacak ya kavuşacak. Tersi bir durum yüzlerce yıla dayanan bir soykırım politikası demektir. Kürt diye bir şey ortada kalmaz. Tehlike buradadır. Türk devleti ’21. yüzyılda, 29 Ekim 2023 yılında biz bu işi bitireceğiz’ diyorlar, her gün o alçak Soylu her yıl tarih veriyor; bu Türk devletinin politikasıdır. Cumhuriyet'in ve Lozan'ın 100. yıl dönümünde PKK'yi ortadan kaldırarak, Kürt halkını soykırıma uğratıp faşist Türk ulus sistemini yeniden dizayn etmek istiyorlar. Bunun ilanını 29 Ekim 2023 yılında yapacaklar; bu açıdan önemlidir. 

Fakat buna denk toplumsal direniş fazla gelişmiyor. Topyekun bir direnişe dönüşmüyor. Rojava'da halk sürekli ayakta, Avrupa'da halkımız sürekli ayakta, Bakur'da belli bir direniş var, Rojhilat'ta öyle, Başûr'da halk bu soykırımcı politikalara müthiş öfkelidir ama bu toplumsal direnişe dönüşmüyor. Dönüşse, bu soykırıma onay veren dünya devletleri üzerinde büyük bir baskı oluşturur. 

7’den 70’e halk ayağa kalkmalı

Bu Türk devletini çok daha fazla teşhir eder, AKP-MHP'yi iktidardan düşürür. Zaten çöküş sürecindedir. Irkçı-milliyetçi güruhla ayakta tutuyor kendini. Buna karşı gerillanın direnişi takdire şayandır, kusursuzdur, söylenecek hiçbir şey yok. Düşman on bin defa tanklarla, uçaklarla gerillayı bombalamış, hangi güç buna dayanır? Bir devlet bu kadar kapsamlı bir saldırı altında kalmış olsaydı, o devletin ömrü bir haftaydı, o devlet ortada kalmazdı. Bakın DAİŞ saldırdı, Irak dağıldı; Suriye dağıldı, ne hale geldi. Türk devleti her türlü NATO tekniğini, her türlü yasak silahı kullanıyor; buna rağmen gerilla 6 ayı aşkın bir zamandır çok görkemli bir direniş içerisindedir. Bu vahşete karşı 7'den 70'e halk da ayağa kalkmalıdır.

 

*****

 

6’lı masa milliyetçilik yarışında 

Hozat, HDP öncülüğünde oluşturulan Emek ve Özgürlük Bloğu’na ilişkin de önemli değerlendirmelerde bulundu. AKP’de giderek çok büyük bir oy kaybı yaşandığını söyleyen Hozat, “Erime var oylarında. Kurdistan'da zaten Kürtler AKP'den koptu. İşbirlikçi-hain, düşkün bir kesim dışında kimse AKP'de kalmadı. Ciddi bir kararsızlık oranı var. İktidar kendisi çöktüğü gibi Türkiye'yi de yıkım sürecine getirdi” dedi. “Bir de Allahlık bir burjuva muhalefeti var” diyen Hozat, “Türkiye'de demokrasinin yolu Kürt sorunun çözümünden geçer. Şimdiye kadar tek bir cümle kuramıyor bu 6'lı masa. Tek bir politika ortaya koyamıyor. Çünkü klasik devlet ezberini sürdürüyor, aynı kodlarla devam ediyor. İktidar da bunu bildiği için sürekli buradan yükleniyor. Bu şekilde muhalefeti kendi anlayışına göre dizayn etmeye çalışıyor. CHP'yi de bu biçimde dizayn etmeye çalışıyor, İYİ Parti zaten ona daha yakın, diğer İslami partileri de -Saadet'tir, Gelecek'tir, Deva'dır- bu temelde dizayn etmeye çalışıyor. Öyle bir noktaya getiriyor ki, bu 6'lı masa da çokça iktidarla milliyetçilik yarışına giriyor. Handikap var.”

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.