Ömür boyu mezarınız taşa tutulur

Forum Haberleri —

.

.

  • Gerillaya saldıranların, yollarını kesenlerin, düşman askerlerine öncülük edenlerin, kendilerinin de kaybedeceklerini anlamaları için daha ne olması gerekiyor?

Kurtay SERHAT

Kürt Özgürlük Hareketi 2015 yılından bu yana faşist Türk devleti ile çetin bir mücadele içerisinde. En fazla bir-iki yıl içinde Özgürlük Hareketini bitirme hesapları yapan AKP-MHP faşist rejimi, her türlü insanlık dışı uygulamalarına rağmen, bu mücadeleyi bitirme veya zayıflatmayı başaramadı. Bırakın mücadeleyi sınırlamayı veya zayıflatmayı, Özgürlük Hareketi giderek direnişi büyüttü ve mücadele en keskin dönemine böylece girmiş oldu.

Tüm imkanlarını seferber eden ve Kürt soykırımını tamamlama uğruna uluslararası güçlere her türlü tavizler veren faşist şef yine de başaramadı.

Öte yandan işbirlikçi ihanetçi Kürt çizgisi de sürece dahil edildi ve Güney’den Kuzey’e, tüm Kürdistan’da bu işbirlikçi çizgi hiç olmadığı kadar soykırımcı Türk devletine hizmet etmekten geri durmadı.

Kuzey Kürdistan’da da işbirlikçi, ihanetçi çizgi Türk devletinin önünde mayın eşeği muamelesine tabi tutuldu. Hiçbir onur ve şeref kırıntısı bırakılmadı. Her yerde; dağda, ovada, kırsalda, şehirde en önde işbirlikçi, ihanetçi kontra kişilikler bu saldırılara öncülük etti.

Kuzey Kürdistan’da durum nispeten anlaşılır bir durumdu, devlet yarattığı kendi Kürdünü tepe tepe kullanmaktan imtina etmezdi. Asıl vahim ve anlaşılmayan durum Güney Kürdistan’daki işbirlikçi çizgi neden kraldan daha kralcı kesiliyor?

Son birkaç yıldır şiddetlenen savaş Kürdistan’ın her parçasına yayıldı ve son saldırılarla birlikte faşist Türk devletin saldırıları Kürdistan sınırlarını da aşmış durumda. Her yerde ve her türlü insanlık dışı yöntemle Kürt halkına saldırıyor. Türk devleti yeminli Kürt düşmanı, Kürt katliamını tamamlama hedefinde bu çerçevede her yöntemi denemekte ve bunda herhangi bir sakınca görmemektedir.

Başta ABD olmak üzere tüm küresel güçlerin Kürt soykırımını tamamlama konusunda Türk devleti için her türlü kolaylaştırıcı ve her türlü ekonomik, askeri ve teknolojik desteği verdiğini ve uluslararası tüm yasaları askıya aldığını biliyoruz.

Küresel güçler için şöyle düşünebiliriz; kendi ‘jandarmalarını’ cezalandırsalar bile bunu açıktan yapmazlar. Belki perde arkasında biraz kızar, azarlarlar, ancak sırtını sıvazlamaktan ve ödüllendirip gönlünü almaktan da kaçınmazlar. Böyle yapmasalar jandarmalarından sadakati nasıl bekleyebilirler ki? 

24 Nisan’da ABD’nin çiçeği burnunda yeni başkanı Joe Biden’ın onayıyla faşist şef Erdoğan, Medya Savunma Alanlarına yeni ve kapsamlı bir saldırı başlattı. Şubat ayında Garê operasyonuyla bunun provası yapılmıştı, ancak hiç beklemedikleri bir yenilgiyle ayrılmak zorunda kalmışlardı.

Bir yandan bu yenilgilerini telafi etmek, diğer yandan Kürt soykırımını tamamlamak ve Güney Kürdistan’daki işgalini sonuca ulaştırmak için ilk engel olarak duran gerilla güçlerinden kurtulmayı hedeflediler.

Bu amaçla başlayan harekat beşinci ayını geride bıraktı. Beş aydır süren direniş deyim yerindeyse bin yılların destanlarını gölgede bırakacak nitelikte cereyan etti. Hiçbir askeri tekniğin, ağır bombardımanların ve psikolojik savaşın gerilla iradesini kıramadığını gören faşist Türk devleti, bu sefer insanlık dışı yöntemlerle kimyasal silah kullanarak sonuç alma peşindedir.

Ancak görüntüleriyle ispatlandığı halde küresel güçler kendi elleriyle oluşturdukları yasaları bile uygulamamaktadır. Sürekli evrensel hukuktan söz eden uluslararası kurumlar ve devletlerin hiçbirinden şimdiye kadar ses seda yok. Bu durum biz Kürtlere, nasıl ilkesiz ve omurgasız, buz gibi çıkar hesapları üzerine kurulu bir dünya düzeninde mücadele verdiğimizi de gösteriyor.

Şimdi esas konuya gelirsek; halk olarak 4 taraftan ve her türlü saldırıya maruz kaldığımız tarihi bir dönemeçte, halk ve partiler olarak daha sıkı durmamız gerekmez mi? Kendi şahsi ve parti çıkarlarını bir kenara bırakarak ulusal değerler etrafında birleşme gerekmez mi? Gerillaya saldıranların, yollarını kesenlerin, düşman askerlerine öncülük edenlerin, kendilerinin de kaybedeceklerini anlamaları için daha ne olması gerekiyor?

Çok açık belirtmek gerekiyor; büyük kazanmak için, önümüzde sadece adımlarla sayılabilecek bir mesafe var. Ancak büyük kaybetmemiz için de düşmanımız bu uğursuz ihanet hastalığını azdırdıkça azdırmaya çalışıyor.

İşbirlikçi çizgiye düşen bu hastalığa yenik düşmemek, kendisine hakim olarak ve durumu zorlayarak bu hastalıktan kurtulmaktır. Bilinmesi gereken şudur: Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı asla kaybetmeyecektir. Esas kaybedecek olan sömürgecilik ve işbirlikçi çizgi olacaktır. Yıllarıdır uğruna tüm onurlarını satarak inşa ettikleri şahane yaşantıları bir günde buhar olup gider. Bu kadarıyla da kalmayabilir, daha ağır bedeller ödemek zorunda da kalabilirler.

Türk devleti yeminli düşmandır, düşmanlığını her şekilde yapar. Fakat işbirlikçi kesim unutmamalıdır ki; direnişi sekteye uğratmaya veya zarar vermeye yeltenirseler, -ki şimdi bunun çabası içerisindeler- Kürt halkı bunu asla unutmaz ve bir ömür boyu mezarlarını taşa tutar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.