Özgürlüğe Umut; Rojava Devrimi

Elif KAYA yazdı —

  • Rojava devrimi radikal demokrasi yolunda atılan güçlü adımlar nedeniyle toplumun bütün kesimlerinde sahiplenildi. Özgürlük arayışında olanların ilgisini çekti. Başka bir ifadeyle dipten gelen bir dalgaydı ve kısa sürede güçlü değişim potansiyelini açığa çıkardı.
  • Rojava Devrimi, onuncu yılında ve özgür yaşam umudunu taşıyanların etrafında toplandığı bir deneyime dönüştü. Halklara, kadınlara, ezilenlere, demokratik bir toplum hayalini kurma umudunu ve cesaretini aşıladı.


Takvimler, 19 Temmuz 2012’yi gösterdiğinde o güne kadar adı pek duyulmayan, ama daha sonra tüm dünyanın ilgisinin odağına oturacak olan Kobane’de devrimin ilk kıvılcımı yakıldı. Bu kıvılcım gelişip, tüm bölgeyi etkisi altına aldı. Kısa sürede sadece bölge halklarının değil, herkesin özgür yaşam arayışına olan ilgisini üzerine topladı.

Ütopyaların terk edildiği söylemlerinin revaçta olduğu bu dönemde Rojava Devrimi, demokratik bir toplumsal sistem inşa ediyor, ütopyalara hayat veriyordu. Devlet, iktidar, sömürü çözümlemelerinin ışığında, toplumsal ilişkileri özgür kılacak bir sistem iddiasıyla Rojava Devrimi insanda ve sosyalizmde ısrarın somut ifadesini oluşturuyordu. Bu nedenle etkisi Rojava ile  sınırlı kalmayıp, dünyada özgürlük arayışı olan her insanı cezbetti. Rojava Devrimi, insanların esas alındığı, demokratik- sosyalist sistem değerlerinin somutlaştığı bir deneyim alanına dönüştü. Bu nedenle daha oluşum aşamasında devrimin enternasyonal yanı çok belirginleşti. Sosyalizme soluk aldıran, açılım sağlayan bir devrim oldu.

Reel sosyalizmin, sosyalist ütopyaya ağır darbe indirdiği tartışmasız bir gerçektir. “Tarihin sonunun” geldiği naralarının atıldığı bir dönemde ortadan kaldırılması ilk hedeflenen sosyalist ütopya oludu. Yani ilk elden hedeflenen insanın özgür yaşama umuduydu. Umudunu yitiren insan, savunmasız ve saldırılara açık insandı. Bu nedenle Rojava Devrimi aynı zamanda yeni dönem sosyalizmin tanımlanması ve gelişiminde önemli bir deneyim alanı yaratarak, umudu yeniden canlandırdı.

O güne kadar büyük oranda kimliksizlik siyasetine mahkum edilen Rojava halkının demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma ekseninde geliştirdiği toplumsal sistem yeni dönem sosyalizm kriterlerini somutlaştırıyordu. Rojava devrimi halkların farklılıklarıyla eşit olduğu, kendi kendini yönetebildiği bir toplumsal sistemin mümkün olabileceğini ortaya koydu. Bir iktidarın devrilip, yerine bir başka iktidarın geldiği sistem yerine iktidarı, hiyerarşiyi ortadan kaldırma veya hiç değilse en aza indirgeme hedefiyle sistem oluşturmaya odaklandı. Radikal demokrasi yolunda atılan güçlü adımlar nedeniyle toplumun bütün kesimlerinde sahiplenildi. Özgürlük arayışında olanların ilgisini çekti. Başka bir ifadeyle dipten gelen bir dalgaydı ve kısa sürede güçlü değişim potansiyelini açığa çıkardı.

Rojava Devrimi startını 19 Temmuz 2012 tarihinde almış olsa da bunun çok uzun bir mücadele deneyimi ve ideolojik arka plana sahip olduğunu belirtmeden geçemeyiz. Devrim, uzun yılların güçlü teorik ve pratik deneyimleriyle şekillenen Reber Apo'nun Demokratik Konfederalizm felsefesine kendini dayandırdı. Rojava Devrimi’ni başarıya götüren temel etmenlerden biri dayandığı bu ideolojik arka plan olduğu kuşkusuzdur. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigması ile herkesin farklılıklarıyla eşit koşullarda bir arada bulunduğu bu sistemin toplumsal dayanakları güçlüydü. Yaşamsal sorunlara çözüm üretme yeteneğini gösteriyordu. Bu özellikleriyle 21. yy sosyalizm arayışlarına çözüm sunan önemli bir deneyimi ortaya koyuyordu.

2011 yılında, “Halkların Baharı” olarak tabir edilen süreçten geriye ne kaldı diye dönüp şöyle bir bakacak olursa; en yalın haliyle zalim diktatörler yıkıldı, yerine daha zalimleri geldi. Halkın geliştirdiği isyan hareketleri toplum yararına kalıcı değişimlere pek yola açmadı. Gelen gideni arattı. Ama Rojava Devrimi, onuncu yılında ve özgür yaşam umudunu taşıyanların etrafında toplandığı bir deneyime dönüştü. Halklara, kadınlara, ezilenlere, demokratik bir toplum hayalini kurma umudunu ve cesaretini aşıladı. 21 yy da ütopyaların mümkün olabildiğini ortaya koydu.

Rojava Devrimi on yıldır yoğun bir savaş altında toplumsal sistemini kurmayı sürdürüyor. Bu yıllar içinde Türk devleti başta olmak üzere pek çok gücün işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Türk Devleti, DAİŞ ve diğer militer ve paramiliter güçlerin eliyle yapamadığını, savaş sahasına inerek kendisi yapmaya soyundu ve halen bunu devam ettiriyor. Uzun süren savaş ve ambargo politikasına rağmen Rojava devrimi gerilemek bir yana 10 yıldır, daha fazla örgütlenip, kurumsallaşmasını geliştirme çabasında.
Rojava Devrimi devrim içinde devrim yaparak, tüm dünya kadınlarına, gençlerine, ezilenlere, halkalara, inançlara bir arada onurluca yaşamanın mümkün olduğu modeli sundu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.