Sanat ve yaşamın yalnızlığında

Kültür/Sanat Haberleri —

  • Pirosmani’nin dünyasında insan, yalnızca bir figür değil; sanatın özüyle iç içe geçmiş bir varlıktır.

VİLDAN BOZKURT

1969’da Giorgi Shengelaia’nın yönettiği bu biyografik film, Gürcü ressam Niko Pirosmanashvili’nin hayatını anlatıyor. Shengelaia, Gürcü ve Sovyet sinemasının önde gelen isimlerinden biri. Sade ama bir o kadar da derin bir anlatımla hikayeyi aktarıyor.

Giorgi Shengelaia, Niko Pirosmani’nin yalnızlığını, hayata tutunma çabasını ve sanata olan tutkusunu etkileyici bir şekilde perdeye yansıtıyor. Sanat ile yaşam arasındaki hassas dengeyi ustalıkla işleyen bu film, Chicago Uluslararası Film Festivali’nde Büyük Ödül’ü kapmıştı.

Pirosmani eserlerinde çoğunlukla hayvanları, doğayı ve mitleri ele alır. Onun özgün yeteneği, sanatta eşsiz bir yere sahiptir. Pirosmani’nin dünyasında insan, yalnızca bir figür değil; sanatın özüyle iç içe geçmiş bir varlıktır. Tüm yaşamını sanata adayan ressam, varoluşunu fırçasının izlerinde aramış ve bırakmıştır.

Film, Pirosmani’nin gençliğinden ölümüne uzanan hayatını sahneye taşır. Yaşlılık yıllarında, iki ressam bir hana gelip Pirosmani’nin Zürafa tablosunu fark eder ve merakla diğer tablolarını da incelerler. Bu arayışla birlikte izleyici, Nikolos’un hayatına tanık olur. Tiflis’te akrabalarının yanında yaşayan genç Nikolos, köye dönmek yerine trenle şehir şehir dolaşmayı seçer. Yıllar sonra dostu Dimitri’yle bir dükkân açar; umutlarını işine ve tablolarına bağlar. Ancak zamanla işler bozulur; ailesinin evlilik baskısı ve uğradığı hayal kırıklıkları onu derinden sarsar. Dostuyla arası açılınca her şeyini geride bırakır ve yalnızlığını da alıp yeniden yollara düşer.

Film boyunca yönetmen, Pirosmani’nin eserlerini ekrana yerleştirerek onun yaşamıyla tabloları arasında bir köprü kurar. Nikolos, tek başına hanlarda ve meyhanelerde dolaşır; hancının deyimiyle, “denizdeki küçük bir sandal gibi rüzgâr nereye eserse oraya sürüklenen” biridir. Gündüzleri dolaşır, resim yapar; geceleri içer. Bir meyhaneci iş ve kalacak yer teklif ettiğinde bile, “Ben bir yere bağlı kalamam,” der.

Yıllar geçtikçe Pirosmani yaşlanır. Hayata ve insanlara dair sorgulamalara dalar, bir gün aşık olduğu aktrisin portresini çizer. Ve bu aşk, ileride şiirlere konu olur. Evli ve çocuklu bir yaşamı kabullenemeyeceğini sık sık dile getirir. Filmin ilerleyen sahnelerinde, onu aramaya gelen iki ressam arayışları sonucu Pirosmani’yi sokaklarda resim yaparken bulur; eserlerinden çok etkilendiklerini ve onu herkese tanıtacaklarını söylerler. Tiflis’te tanınsa da şehir dışına adı pek çıkmamıştır. Onun tablolarından oluşan bir sergi düzenlenir ve davet edilir Pirosmani. Tiflis’in çoğu mekanını kaplayan resimlerini bir arada toplamak istediklerini belirtir davetliler. Ressamın çizdiği tablolar adeta Tiflis ve Gürcistan tarihini, kültürünü tamamıyla yansıtan eserler niteliğindedir çünkü.

Pirosmani, kendini yeniden yollarda bulur. Çocukluğunun geçtiği tepeler ve bahçeler ekrana yansır; geçmişiyle yüzleşir. İyice yaşlanmıştır artık ve şehre döndüğünde insanlar onu görmezden gelir. İzleyicinin dahi ekran başında hissedeceği soğuk rüzgârın hâkim olduğu sokaklarda yürürken, duvarda Zürafa tablosuna rastlar ve insanların resimleriyle alay ettiğini öğrenir. Kimseye kötülüğünün dokunmadığını, aksine insanların ona ayı ve yıldızları vaat ettiğini söyleyip kendini savunur.

Son günlerini bir merdiven altı kulübesinde geçirir. Lado adındaki ressam onu son kez ziyaret eder ve Pirosmani, ona diğer ressamların kendisini anlayamayacağını söyler. Bir gün şehirdekiler tarafından Paskalya için resim yapmaya zorlanınca eline fırçayı alır ve son eserini çizer: Tüm şehri ve hayatını baştan sona tabloya aktarır. Pirosmani tek kelime etmeden, usulca uzaklaşır.

Paskalya kutlamaları sürerken o, sessizce kulübesine döner. Son günlerini yalnız ve yoksullukla geçirir. Onun hayatı, eserleri gibi; hiçbir kalıba sığmayan, hüzünle yoğrulmuş bir yolculuktur.

Hayattayken değeri anlaşılmayan Vincent van Gogh ve diğer sanatçılar gibi, Pirosmani de, ömrü boyunca görmezden gelinmiş ve ardında bıraktığı tablolarla zamanla kendi sesini bulmuş, günümüze ulaşmıştır. Fırçasından çıkan her eser, yaşamının kırılganlığını ve ruhunun derinliğini yansıtır. Pirosmani, bize yalnızca resimler değil, aynı zamanda insanın varoluşunu sanata dönüştüren eşsiz bir miras bırakmıştır.

Film : Pirosmani

Yönetmen: Giorgi Shengelaia

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.