Savaş ve Saray'dan tasarruf edin

Sezai Temelli

Sezai Temelli

  • DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Hazine ve Maliye Bakan'ın Mehmet Şişmşek'in tasarruf söylemlerinin, algıyı yönetmekten ibaret olduğunu belirterek, şunları vurguladı:
  • "Tasarrufa Saray'dan başlayacaksınız. En büyük tasarrufu savaş bütçesinden yapacaksınız. Savaş sürdükçe 2,7 trilyon olan bütçe açığı yıl sonunda 3,5-4 trilyona kadar büyüyebilir." 

Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümü mümkün kılınmadığı sürece bu bütçeden tasarruf çıkmayacağını söyleyen DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Bütçe açığına da toplum yoksullukla katlanmak zorunda kalır" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

Partisinin yaptığı ön seçime değinen Temelli, bu ön seçim ile Türkiye siyasetine önemli bir iz bıraktıklarını ifade etti. Türkiye demokrasinin önündeki en büyük engellin tek adam, tekçilik ve vesayetçilik olduğuna işaret eden Temelli, “Bu ön seçimlerle biz aslında Türkiye demokrasisi açısından çok önemli bir adım attık. Devrim niteliğinde desem mübalağa etmiş olmam. Bunun önümüzdeki dönem Türkiye siyasetinde önemli izler bırakacağını ve önemli açılımlara vesile olacağını da söyleyebilirim. Halkımız iradesini bir kez daha seçimler olmadan büyük bir katılımla gösterdi; kayyumları istemiyoruz, kayyumlara mahkum değiliz, kentimizi de kendimizi de biz yönetmek istiyoruz, dedi. On binler adeta büyük bir şölenle tepkisi demokratik bir siyaset içinde ortaya koymuştur. Umarım bu tabloyu, Ankara iyi izlemiştir” dedi. 

Her paketten sonra adalet sistemi çöktü

Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay’ın Can Atalay’a dair verdiği kararlar ve yaşanan tartışmaların yanı sıra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’ya dair ifadelerine de işarete eden Temelli, şöyle devam etti: “Adalet Bakanı da durumu kurtarmak adına adeta kılıf hazırlıyor. Diyor ki 8. yargı paketini getiriyoruz. Yargı reformu olarak nitelendiriyorlar, 7 tane paket getirdiler, 8'incisi geliyor, her paketten sonra Türkiye’de adalet sistemi daha çok çöktü. Türkiye hukuk devletinden daha çok uzaklaştı. Bu gelen pakette de bir reform olasılığı söz konusu değil. Yargıdaki sorunların artma nedeni, yargının siyasallaşmasıdır. İktidarın elinde adeta bir Demokles’in kılıcı gibi muhalefetin üzerinde sallandırmasından kaynaklanan sorunlardır. Yargı, fazlasıyla bağımlı, taraflı, siyasallaşmış durumdadır ve buna acilen son verilmesi gerekiyor. Buna son vermediğimiz sürece adalet sistemindeki bu çöküş ülkeyi çok büyük felaketlere sürüklemeye devam edecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni ayakta tutmak uğruna adalet sisteminin çökertilmesi, aslında ülkedeki büyük sorunların kaynağını oluşturuyor.”

Merkez Bankası Başkanı ortada yok

Ekonomiye dair gelişmelere de değinen Temelli, Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in durumuna işaret etti. Temelli, “Her ikisinden de gerçekten bir ciddiyetsizlik görüyoruz. Bunca ekonomik krizin içinde bunca ekonomik sorunların içinde bu denli bir ciddiyetsizlik aslında karşı karşıya olduğumuz sorunları açıklanması açısından da önemli bir fotoğraftır. Merkez Bankası Başkanı ortada yok. 20 gün olmuş, Merkez Bankası Başkanı ile ilgili bir sürü haber var, yorum var. Bunlara bırakın yanıt vermeyi, kendisi ortada yok. Kaldı ki bugün Merkez Bankası'nın neden özerk olması gerektiği daha net anlaşılmıştır. Merkez Bankası bağımsız olduğunda başka sorun yaratıyor, siyasete bağlı olduğunda başka sorun yaratıyor. Merkez bankaları özerk olmalı, denetime açık olmalı ve dolayısıyla bu özerklik sayesinde siyaset ve piyasalarla arasına mesafe koyabilir olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası bir tarafıyla siyasete bağımlı, bir tarafıyla da uluslararası finansa bağlı” diye konuştu. 

Bütçe açığı faciası

Bir bütçe faciasıyla karşı karşıya olduklarını dile getiren Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “2023'te bütçe açığı tahmini yaklaşık 700 milyar lira civarındaydı. Hatta 700 milyonun altındaydı. Sonra 1.120 trilyonluk ek bütçe yapıldı. Kaynaklar, o ek bütçeye denk olarak yapıldı 2023’ün ortalarında. Peki denk bütçe yapıldıysa, bütçe açığı 657 milyar lira olarak kalması gerekiyor. Neredeyse iki katına çıktı. 1.4 trilyon bütçe açığı verildi. Daha vahimi faiz ödemeleri çıktıktan sonraki açık bile başlangıçtaki 675 milyarın üzerinde 700 milyar lira. Facia bununla da kalmıyor. 2024 yılı başlangıç bütçe açığı tahmini 2.7 trilyona çıkıyor. Yani 2023’te verilmiş olan açığın iki katına çıkıyor. Sayın Şimşek cevap vermeye başlamış, tasarruf yapmalıyız, diyor. Defteri son yaprağına kadar kullanıyorum, diyor. Valla bravo. Böylece defterleri son yaprağına kadar kullanırsak valiler kahveyi keser, tanıtıma son verir, arabaya binmez, atla gidip gelirse 2.7 trilyonu kapatacak. Şimdi Şimşek'in ufku bu. Rakamları bilmiyor değil, bence çok iyi biliyor fakat algı yönetiyor, yani Fahrettin Altun’dan gerekli dersleri almış, algı yönetmeyi nasıl yaparız, bunun peşinde ve bunu yapıyor.

Tasarrufa Saray'dan başlayın

Sayın Şimşek 2.7 trilyonluk bütçe açığını kapatmanın yolu evet tasarruftan geçiyor ama Saray'dan başlayacaksınız. Kamu özel iş birliklerini ele alacaksınız, bu konuyu yeniden değerlendirip, bu konudaki ödemeler üzerinden tasarruflar yapacaksınız. İletişim Başkanlığını da tasarruf genelgesinin içine yazabilirsiniz.

Savaş bütçesinden kesin

En büyük tasarrufu tartışmasız olarak savunma sanayi dediğiniz savaş bütçesinden yapacaksınız. Eğer bu ülkede silahlanmaya, militarizme, savaşa bu kadar kaynak gidiyorsa 2,7 trilyon olan bütçe açığı yıl sonunda 3,5-4 trilyona kadar büyüyebilir, bu potansiyeli taşıyor. 

Bu bütçe, zaten yıl sonunu görmeyecek, yine ek bütçe yapmak zorunda kalacaksınız. Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünü mümkün kılamadığınız sürece, hala Kuzey-Doğu Suriye'ye, Federe Kurdistan'a yoğun bir savaş sürdürdüğünüz sürece bu bütçeden tasarruf çıkmaz, bütçe açık verir ve bu bütçe açığına toplum katlanmak zorunda kalır. Toplumun katlandığı nedir, yoksulluktur.

Açlık sınırının altında maaşlar

Torba Yasada destek olarak çıka çıka sermaye desteği çıkıyor. 40 milyarlık destek, 57 milyara çıkıyor. Çalışan başına 500 liradan 700 liraya İşsizlik Fonu'ndan bir destek çıkıyor. İşsiz kalanlara destek amacıyla oluşturulan bir fon, işverene desteğe dönüşmüş durumda. Torba Yasa'ya baktığımızda emekliler de var. Emeklilikte çok büyük bir adaletsizlik var. EYT ile beraber bu adaletsizlik daha da büyüdü. Stajyerler, çıraklar ve onların çalışma günleri sayılmadı. Prim ödemiş olmalarına rağmen sayılmadı. 1 milyonun üzerinde insan bu haktan yararlanmadı. Emekli olanlarla beraber bugün 16 milyon civarında emekli var fakat bunların çok büyük bir kısmı açlık sınırının altında bir maaşa mahkum edilmiş durumda. En az emekli maaşı 10 bin lira yapıldı, asgari ücret 17 bin lira. Açlık sınırı şu anda 15 bin lira, yoksulluk sınırı neredeyse 50 bin lira. Bu rakamları alıştığımızda en az emekli maaşının 10 bin lira olması, aslında 6 milyon emeklinin açık sınırının çok altında yaşamaya mahkum edilmesinden başka bir şey değil.

Emekliler aleyhine ittifak

Diğer tarafta, yüzde 37 civarında emekli zammı, yüzde 42’ye çıkarıldı. Bu yüzde 5’lik artışla emeklilere bir seçim döneminde artış sağlanmış oldu. Bu artışın da bir karşılığı yok. Asgari ücretin 25 bin lira olması ancak yoksulluk sınırında dört kişilik bir ailede iki kişi çalışıyorsa tutunma ücretidir. Bunu savunduk. Emekli maaşı en düşük maaşın bu düzeyde olmasını savunduk ama maalesef en düşük emekli maaşı 10 bin lira. Önemli bir muhalefetimiz var. Bunu plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde de dile getirdik. Önergelerimiz verdik. Verdiğimiz önergeler AKP-MHP gruplarının birlikte kararıyla reddedildi. Aynı tabloyu bu hafta Genel Kurul'da da hep beraber yaşayacağız. Yine emekliler, çalışanlar lehine önerge vereceğiz. Göreceksiniz. AKP MHP grupları o güçlü Saray ittifakları bu önergeleri reddedecek." ANKARA   

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.