Stratejik önemden hedefte

Tişrin nöbet eylemi
- Türk ordusu ve bünyesindeki SMO'nun Tişrîn Barajı'na yönelik saldırıları kadar direnişin de büyük olduğunu ifade eden gazeteci Zana Deniz, "Halk toprağını, suyunu ve elektriğini korumaya devam ediyor" dedi.
Türk ordusu ve çetelerinin 8 Aralık 2024'ten itibaren Qereqozax Köprüsü ve Tişrîn Barajı'na yönelik yoğunlaşan saldırılara karşı başlatılan nöbet, 35 günü geride bıraktı. Gruplar halinde devralınan nöbete bugüne kadar on bini aşkın kişi katıldı. Nöbet tutanlara yönelik gerçekleşen saldırılarda 24 kişi yaşamını yitirdi, en az 200 kişi de yaralandı.
Bölgede stratejik öneme sahip olan Tişrîn Barajı'nda yaşanan gelişmeleri yerinde takip eden gazeteci Zana Deniz, bütün teknolojik imkanlara rağmen Türkiye ve ona bağlı SMO'nun saldırılar ile direnişi kıramadığını söyledi. Amacına ulaşmayan Türkiye ve SMO'nun bu nedenle sivilleri hedef alarak savaş suçu işlediğini söyleyen Deniz, saldırılarda su ve elektrik gibi temel altyapının hedef alındığını, yaşam koşullarının zorlaştırılmak istendiğini kaydetti.
Saldırılar kadar direnişin de büyük olduğunu ifade eden Deniz, "Türkiye tüm ağır ve teknik silahlarını kullanmasına rağmen istediğini elde edemedi, edemiyor. İki aydır burada bir adım ilerleyebilmiş değiller. Bu da Kuzey ve Doğu Suriye'nin tüm Suriye'deki belirleyici rolünü ortaya çıkarıyor. Halk toprağını, suyunu ve elektriğini korumaya devam ediyor. Şiddetli çatışmalar Tişrîn Barajı'nın iki-üç kilometre uzaklıktaki Minbic kırsalında sürüyor" şeklinde konuştu.
Saldırılar nedeniyle bölge halklarının büyük zararlar gördüğünü belirten Deniz, şöyle devam etti: "Minbic, Girê Spî, Tişrîn ve Qareqozaq bölgelerinde halkın elektrik ihtiyacının neredeyse yüzde 80'i karşılanamıyor. Yaşam hizmetlerinden faydalanmak giderek zorlaşıyor. Türkiye burada medya yoluyla da bir savaş yürütüyor. Qereqozax Köprüsü ve Tişrîn Barajı bölge için stratejik önemdedir. Tişrîn, Kobanê'ye 57, Halep’e 70 kilometre uzaklıkta. Aynı zamanda Irak ve Suriye arasındaki yol Tişrîn üzerinden geçiyor. Hem ekonomik hem de yer altı kaynakları bakımından stratejik bir noktada. Türkiye'nin burayı işgal etmek istemesinin nedeni de budur."