Suriye'de bakanlıklar MİT'te!
Dosya Haberleri —

Suriye, HTŞ/ foto:AFP
- 27 Kasım günü başlayan saldırılarla birlikte BAAS rejiminin yıkılması bölgedeki Rusya ve İran rejiminin varlığına da son verdi. Bir yandan DAİŞ çetelerini toplayan Türk devleti diğer yandan MİT eliyle HTŞ’nin kurduğu geçici hükümette Savunma ve İçişleri Bakanlığı tarafından yönetilen güvenlik, ordu ve istihbarat alanlarında faaliyet yürütecek kişileri konumlandırdığı öğrenildi.
- Rejiminin yıkılmasından sonra MİT ve HTŞ’nin ortaklaşa sahadaki etkili DAİŞ çetelerini toplamaya başladığı öğrenildi. Yine MİT'in Suriyelilerin tamamı üzerinde denetim kurabilmesi için kimlik ve resmi evrak yapımında kullanılan Türk yapımı teknik ekipmanları Şam ve Halep kentlerine taşıdığı bilgisine ulaşıldı. Suriyelilerin tamamının verileri MİT'in kontrolüne girmesi planlanıyor.
ZEYNEP BORAN
İsrail’in Filistin, Lübnan ve şimdi de Suriye’ye yönelik yürüttüğü saldırılar sonucunda nasıl bir siyasi, sosyal, kültürel coğrafyanın şekillendirilmek istendiği belirsizliğini koruyor. Son 13 yıldır Ortadoğu’da süregelen savaşın karakteri ve çizgisi genel olarak vekil güçler ve ilişki-çelişki diyalektiği temelinde gelişti. 2011 süreci ile beraber geçen 13 yıl içinde bir biçimde kurulan denge Esad’ın gidişiyle yıkıldı. Yeni gelişen denklem belirsizliği de beraberinde getirmekte. Trump’ın seçilmesi ve özellikle görevi devralmasına az bir zaman kala, herkes bir hamle yapmaya çalışıyor. Bu hamleyi yapmaya çalışan devletlerin başında da işgalci Türk devleti geliyor.
Çeteler 148 sivili öldürdü
27 Kasım günü başlayan saldırılarla birlikte Baas rejiminin yıkılması bölgedeki Rusya ve İran rejiminin varlığına da son verdi. Bunların yerini HTŞ ve SMO çeteleri aldı. HTŞ son bir aydır Colani öncülüğünde birçok devlet ve kesim ile diplomatik görüşmeler gerçekleştirdi. Fakat bu görüşmelerin olumlu sonuçları henüz sahaya yansımamakla beraber etkileri sınırlı kaldı. Bunun temel nedenlerinden biri HTŞ’nin kurduğu geçici hükümetin zayıflığı, diğeri de Suriye geneli üzerindeki hakimiyet sorunu. Öte yandan Suriye'nin birçok ilinde HTŞ'ye ve yeni hükümete karşı geniş çaplı gösteriler patlak verdi. Alevî, Durzî ve Hristiyan halkları başta olmak üzere birçok kesim HTŞ’yi ve yeni hükümeti kabul etmiyor. Sözde yeni hükümetin içerisinde, geçmişte çoğunluğu DAİŞ içerisinde yer alan çetelerin görevlendirilmesi halkı tedirgin ederken HTŞ içerisindeki çetelerin “Eski Suriye rejim askerlerini tutukluyoruz” adı altında katliam saldırılarına başlaması kanlı ulus ve mezhep savaşlarının zeminini oluşturdu. Resmi verilere göre Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Humus, Hama, Lazkiye ve Tartus kentlerinde HTŞ çeteleri aralarında çocuk ve kadınların olduğu 148 sivili öldürdü. Bu insanlık dışı katliam saldırıları aynı zamanda Suriye'nin tamamını kontrol edemeyen ve aynı zamanda ordusunu ve ona bağlı çete gruplarını da kontrol altına alamayan Colani ve hükümetinin aciziyetini de ortaya koymaktadır.
Şeriat devleti istiyor!
Bu istikrarsızlık ve çatışmalı ortamda HTŞ eski rejimin kurumlarıyla ilgileniyor ve kendisine bağlı çete gruplarını bu kurumlara yerleştiriyor. Bu da gelecekteki Suriye’nin hangi kanlı ellerle yönetileceğini gösteriyor. Bunlardan ilki Suriye’nin yeni istihbarat başkanı olarak atanan Enes Hasan Hattab, sırasıyla El Kaide, El Nusra, DAİŞ ve HTŞ’de emir düzeyinde görev aldı. Diğer bir dikkat çekici isim Tuğgeneral olarak atanan Muhtar Türki kod adlı Ömer Çiftçi. Suriye’ye geçmeden önce 5 yıl Afganistan’da kalan Muhtar Türki lakaplı Ömer Çiftçi El Kaide ve Taliban saflarında yer aldı. İdlib valisi olarak atanan Siqur el Şam’ın lideri Ebu İsa el Şeyh. Siqur El Şam, İslami Cephe’nin kurucuları arasındaydı. Bu grup temsili demokrasi ve laikliği reddedip şura meclisini içeren bir şeriat devleti istiyordu.
Ahrar el Şam’ın liderlerinden Emir el Şeyh de Şam Kırsalı Valisi oldu. Ahrar el Şam’ın eski lideri Hasan Sufyan ise Lazkiye Valiliği’ne atandı. Katar-Türkiye ekseninden beslenmiş olan Ahrar el Şam, El Kaide lideri Eymen el Zevahiri’nin Suriye temsilcisi Ebu Halid el Suri tarafından kurulmuştu. Cephet el Şamiye’nin komutanı Azzam Garib, Halep Valisi oldu. Garib de yüksek lisansını Türkiye’de tamamladı. Suriye sahnesinde ‘Ebu el İzz Serakib’ takma adını kullanıyordu.
Tartus Valiliği’ne atanan isim ise Enes Ayrut. HTŞ’nin, şeriatın nasıl pratik bulacağına kafa yoran fetva kurulunda üyeydi. Colani’nin Dışişleri Bakanlığı’na atadığı kişi Esad Hasan el-Şeybani, HTŞ’nin şura meclisindeydi ve İdlib’deki Kurtuluş Hükümeti’nde siyasi işler dairesi başkanıydı. Türkiye’de yüksek lisans yaptı. HTŞ’de “Zeyd el Attar” adını kullanıyordu. DAİŞ’in Suriye yapılanması Nusra Cephesi saflarındaki kod adı ise ‘Ebu Ayşe’ idi.
Çoğu DAİŞ'li...
Savunma Bakanlığı’na Hamalı Merhef Ebu Kasra atandı. ‘Ebu Hasan’ olarak tanınıyordu. HTŞ’nin üst düzey komutanlarındandı.
Bunlar sadece basına yansıyanların bir kısmı. HTŞ çete grupları içerinde yüzlerce DAİŞ lideri ve çetesi bulunmakla beraber Esad Rejiminin yıkılmasından sonra MİT ve HTŞ’nin ortaklaşa sahadaki etkili DAİŞ çetelerini toplamaya başladığı öğrenildi.
Kimliklerini ve yerlerini tespit ettiğimiz DAİŞ çeteleri ise şunlar;
-Rifat El Elî, uzun yıllarda DAİŞ içerisinde Hama kentinin Selimiye kırsalında faaliyet yürütmüş. İdlîb’te bir süre kaldıktan sonra Türk devletinin işgali altındaki Ezaz bölgesine geçti. Şu anda Ezaz’da bulunan İhtimalat adlı kampta kalıyor.
-İbrahîm El Hisên adlı DAİŞ çetesi Hama valiliğine bağlı Suran şehrinde kalıyor.
-Leyîs Mihemed El Casim, 1997‘de Dêrazor’un Meteb El Bûraşid kasabasında doğdu. 2015’te DAİŞ saflarına katıldı. 4 aylık eğitimden sonra Irak’a geçiyor. Bir süre burada faaliyet yürüttükten sonra Derazor’un Baxoz beldesine geçiyor. 2017 yılında YPG-YPJ güçleri tarafından kuşatılması üzerine Türk devletinin işgali altındaki Ezaz bölgesine kaçıyor. Şu anda Ezaz bölgesinde bulunan İhtimalat kampında kalıyor.
MİT tarafından yönetiliyor
Yeni Suriye hükümeti içerisinde MİT’in perspektifleriyle konumlandırılan DAİŞ çeteleri ile birlikte Suriye’nin farklı bölgelerinden toplatılan ve HTŞ’ye entegre edilen DAİŞ çeteleri Suriye’nin geleceğinde büyük felaketlerin, soykırım ve katliamların öncülüğünü yapacaklardır.
Bir yandan DAİŞ çetelerini toplayan Türk devleti diğer yandan MİT eliyle HTŞ’nin kurduğu geçici hükümette Savunma ve İçişleri Bakanlığı tarafından yönetilen güvenlik, ordu ve istihbarat alanlarında faaliyet yürütecek kişileri konumlandırdığı öğrenildi. MİT'in sahadaki hareketliliğinden yola çıkarak, MİT'in Suriye'deki tüm kurumları ve stratejik noktaları hem teknik hem askeri hem de altyapısal olarak kontrol altına alma planlamasını başladığı net bir biçimde görülüyor. Edindiğim bilgilere göre geçtiğimiz hafta MİT'e bağlı, özellikle izleme, dinleme ve takip yapan, istihbarat birimi mensuplarından oluşan bir grup Halep'e girerek Syriatel, MTN ve telefon şirketlerinde konumlandırıldı. MİT’e bağlı bu grubun Halep'te genel telefon takibi yapmak amacıyla konumladıkları öğrenildi.
Öte yandan MİT'in Suriye vatandaşlarının tamamı üzerinde denetim kurabilmesi için kimlik ve resmi evrak yapımında kullanılan Türk yapımı teknik ekipmanları Şam ve Halep kentlerine taşındığı bilgisine ulaşıldı. Bu durum, Suriye vatandaşlarının tamamının verilerinin MİT'in kontrolüne girmesi anlamına geliyor.
MİT Tugayı oluşturuyor
İşgalci Türk devletinin ve kendisine bağlı çetelerin sahadaki askeri hareketliliğine bakıldığında ise özellikle HTŞ'nin Şam'daki yeni hükümetin Savunma Bakanlığı'nı ilan etmesinin ardından, aynı zamanda HTŞ'nin Suriye'deki tüm silahlı grupları yeni Suriye Ordusu bünyesinde birleştirme kararından sonra artması dikkat çekiyor. MİT’in perspektiflerine göre hareket eden çete grupları 3 grup halinde Şam’a gitti. Her grup farklı tarihlerde HTŞ Komutanı Ebu Muhemmed El Colani ile görüşme gerçekleştirdi. İlk toplantı, Birinci Feylaq (kolordu) (Ehrar El Şerqiye, El Şimal tugayı, Ceyş El Şerqiye, El Muntesir Bîlah tugayı ve Ceyş El Nuxba) ve Üçüncü Felaq (Cebhet El Şamiye, Ehrar El Şam, El Sultan Osman tugayı, El Selam tugayı) bünyesindeki çete grupları ile gerçekleştirildi. İkinci toplantı tamamı Türkmen çetelerinden oluşan İkinci Feylaq (Sultan Murad, Siqûr El Şîmal, El Mutesim) çete gruplarıyla gerçekleştirildi. Üçüncü toplantı ise Müşterek Güç (El Hemzat ve Süleyman Şah Tugayları) için yapıldı. Çete gruplarının yeni Şam hükümetiyle 3 ayrı grup şeklinde görüşmelerinin nedenine gelecek olursak; MİT’in her bir çete grubunu oluşturulacak yeni Suriye ordusunda kendi talimatları ve perspektifleri çerçevesinde konumlandırmak istemesidir.
Edindiğim bilgilere göre MİT, 3. Feylaq içerisindeki çete gruplarını Cephe El Şamiye çete grubu öncülüğünde Halep şehrini ve kırsalını yine Ezaz, Efrîn ve El-Bab şehirlerini de kapsayan bölgeleri bir “Ordu Tugayı” adı altında denetimlerine vermeyi planlıyor. Ayrıca 1. Feylaq içerisinde yer alan çete gruplarını da Dêrazor’dan Raqqa’ya kadar olan bölgelere konumladırmak istiyor. Son olarak çoğunluğu Türkmen olan çete gruplarını El Rai, Cerablus ve Minbic bölgesinden Süleyman Şah Türbesi'ne kadar uzanan bölgelere yerleştirmeyi hedefliyor.
Kontrol noktalarındalar
Ancak en tehlikeli hamle, MİT'e göbekten bağlı olan ve doğrudan talimatlarını uygulamaya koyan Müşterek Güç (El Hemzat ve Süleyman Şah) çete gruplarının, HTŞ'nin kendilerini yeni bir ordu adı altında Suriye Deniz Kuvvetleri içerisinde konuşlandırmasını talep etmesidir. Son minvalde, Müşterek güce bağlı çete grupları HTŞ ile yaptığı son toplantının ardından, Ulusal Ordu'dan ayrılma kararı aldılar ve Esriya hattından Hama ve Humus bölgelerine kadar kademeli olarak kendi noktalarını ve kontrol noktalarını oluşturmaya başladıkları öğrenildi.
Bu nedenle, şu anda Özerk Yönetim bölgelerinden Şam'a gidenler bu kontrol noktalarında tutuluyor. HTŞ kimliği altında faaliyet yürüten Müşterek güce bağlı çetelerin Kuzey ve Doğu Suriye'den gelen kişilerin tutuklanarak MİT'e teslim edilmesi ihtimalini gündeme getiriyor.
Sonuç olarak, bu grupları yeni Suriye Ordusu adı altında dağıtma istemi doğrultusunda MİT, Suriye'nin tamamını Türk devletinin askeri yönetimi altına alma planını tüm hızıyla sürdürmektedir. Son zamanlarda Cerablus ve El Rai sınır kapılarının yakın zamanda Şam hükümetine teslim edilmesi konusu gündeme gelirken gerçekte ise buralar Sultan Murad, Fatîh Mihemed, Weqas ve sözde Askeri-Polis içerisindeki çeteler yerleştirildi.
Akdeniz krizi kapıda
Genel çerçevede ele aldığımızda işgalci Türk devleti Suriye'nin tüm istihbaratını, askeri ve altyapısını dolaylı yoldan kontrol altına almak ve bununla Rojava Demokratik Özerk Yönetimi'ni tasfiye etmek için şartlarını ve taleplerini HTŞ’ye kabul ettirmeyi hedefliyor. Ayrıca Suriye ile Türkiye arasında Akdeniz'in (sıcak sular) sınırının belirlenmesi meselesi de işgalci Türk devletinin talebi doğrultusunda hayata geçirilmek isteniyor. Eğer HTŞ, Türk devletinin bu taleplerini yerine getirmezse, MİT'in HTŞ'ye karşı bir iç darbe düzenleyerek HTŞ'nin iktidarına son vermesi ihtimali var ki, MİT'in bütün kurumlardaki hakimiyeti nedeniyle bu darbe kolay gerçekleşebilir. Ancak Doğu Akdeniz’de sınırların belirlenmesi meselesi İsrail, Yunanistan, Kıbrıs ve Mısır arasında çok sayıda rahatsızlığa yol açacağı, aynı zamanda bu devletlerle Türk devleti arasında büyük bir krize dönüşeceği kesindir. Yine Türk devletinin Şam ve Humus'ta askeri üslerin yanı sıra Lübnan’da askeri üs kurma, Tartus ve Lazkiye'de deniz üsleri kurma planları Suriye ve komşu ülkeler için büyük bir sorun teşkil edecektir.
Dera yönetimi toplantılara katılmadı
MİT ve Türk devletinin denetimindeki çeteler yeni pozisyonlarını almaya başlarken; Suriye'nin güneyindeki silahlı çetelerden oluşan koalisyon ise silahlarını bırakmayacaklarını açıkladı. Şu anda Dera vilayetini kontrol eden Güney Operasyonları Odası’nın Sözcüsü Albay Nesim Ebu Ara, “Grupların dağıtılması fikrine inanmıyoruz. Silahlarımız ağır ve tam teçhizatımız var. Bence Savunma Bakanlığı ile askeri bir organ olarak birleşmeliyiz” dedi. Ahmed el-Avde komutası altında bulunan Güney Operasyonları Odası Şam’a ilk giren güçlerdi. Colani’nin askeri güçlerle gerçekleştirdiği toplantılara katılmadılar. Dera ve çevresinde etkili bir gücü kontrollerinde tutuyorlar.
DAİŞ kaostan faydalanıyor
DAİŞ, son iki yıldır Mart 2019 yılında Suriye’nin Baxoz kentindeki yenilgisinin ardından son coğrafi konumunu, yani sözde “yerel halifeliği” kaybetmesinin ardından, yerel halifeliği yeniden canlandırma ve diğer uluslararası güçlerin meşgul olduğu savaşlardan yararlanma arayışı içerisindeydi. Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep’in 27 Kasım günü HTŞ tarafından ele geçirilmesiyle eş zamanlı olarak harekete geçen işgalci Türk devletine bağlı SMO maskeli DAİŞ çeteleri Til Rifet başta olmak üzere Hama, Humus, Şam ve en son Minbic’te varlığını açık bir şekilde gösterdi. Yine Suriye çöllerinde DAİŞ’in uyuyan hücreleri HTŞ’nin Baas rejimine yönelik saldırılarıyla beraber harekete geçti.
Suriye'deki mevcut kaos ortamında yeniden toparlanmaya ve varlığını bir kez daha ortaya koymaya çalışan DAİŞ yoğun bir hareketlilik içerisinde. Sadece Suriye sahasında değil, Irak, Yemen, Güney Afrika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde de saldırılarını arttırdı.
Suriye sahasındaki gözlemlerimizden yola çıkarak son dönemde özellikle Hesekê, Tuwamin bölgesi, Şedadê’ye bağlı Recim El Hecer, Hol bölgeleri ve kırsalında DAİŞ hücrelerinin saldırı ve faaliyetlerinin artması, mevcut durumdan faydalanmak ve bölgedeki istikrarsızlığı sürdürmek istediklerini somut gösteriyor. Kuşkusuz DAİŞ çetelerinin yeniden harekete geçmesi MİT’in sahadaki faaliyetleriyle doğrudan bağlantılı. 2012 yılından bu yana DAİŞ çetelerini finanse eden, eğiten ve birçok ülkeye transfer eden işgalci Türk devleti şimdi de Tişrîn ve Karakozak’ta DAİŞ çetelerini sahaya sürdü. Türk devletine bağlı SMO çete grupları olan Ahrar Al Şarkiye, Ceyş El Şarkiye, Sultan Murad, Sultan Süleyman Şah, Semerkant Tümeni, Nureddin Zenki, 20.Tümen, 313. Tümen, 51.Tümen ve Ceyş El Nuxbe içlerine yerleştirilen 415 DAİŞ çetesinin kimlik bilgileri farklı ajans ve sitelerde deşifre edilmişti.
Sonuç olarak; HTŞ öncülüğündeki Şam Geçici Hükümeti özellikle Savunma Bakanlığı ve valilikler bünyesindeki kurumlara selefi cihatçı birçok katliamlarda isimleri geçen sorumluları atamaya devam ederse ve birçok kesim tarafından istenmeyen TC ile bunu sürdürmeye kalkışırsa ömrü çok uzun olmayacak.