Tecrit çözümsüzlük üzerinedir

  • Öcalan’ın “Kürt sorununu bir haftada çözerim” dediği için ağır tecrit altına alındığını belirten HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, tecridin Kürt sorununu çözmemek üzerine kurulu bir politika olduğunu söyledi.

İstanbul Milletvekili Katırcıoğlu, artık devletin, kanun devleti olmaktan çıkıp bir tür mafya devleti haline geldiğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün nedenleri, sonuçları ve Öcalan’a yönelik tecrit politikalarına ilişkin MA’dan İdris Sayılğan’a konuştu.

Çözümsüzlük devleti mafyalaştırdı

Kürt sorunun Türkiye’nin en temel sorunu olduğunu dile getiren Katırcıoğlu, sorun çözülmeden demokrasi ve ekonominin gelişmesinden söz etmenin mümkün olmadığını ifade etti. Devletin Kürt politikasının Kürtlerin yanı sıra Türkiye halklarını da ciddi düzeyde mağdur ettiğine dikkat çeken Katırcıoğlu, çözümsüzlüğün keyfi yönetime ve iktidardakilerin yasal yetki ve güçlerinin dışında ekstra güçler elde etmelerine neden olduğunu belirtti. Katırcıoğlu, şöyle devam etti: “Bu güç, hem siyasette hem ekonomide kötü etkilere neden oluyor. Kara delikler yaratıyor. Ekonomik olarak baktığınızda en basit örnekle yolsuzlukların artışına neden oluyor. Sedat Peker’in açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yetkisi olmadığı halde ekstra güç kullanıyor. Bunun soruncunda da kontrol edilemez bir kadro veya bir grup oluşuyor. Artık devlet, kanun devleti olmaktan çıkmış, bir tür mafya devleti haline gelmiş demektir. Bütün toplum o ekstra güç nedeniyle zarar görüyor. Bu çerçevede baktığımızda Kürt sorununun etkilerini görebiliyoruz.” 

Mesafe koyun demek gerçek dışı

Kürt sorununun hukuksuzlukların meşrulaştırılmasında önemli bir etken olduğunu söyleyen Katırcıoğlu, HDP’li belediyeler aracılığıyla “meşrulaştırılan” kayyum sisteminin Yalova Belediyesi, Boğaziçi Üniversitesi örneklerinde görüldüğü gibi Türkiye’nin batısında da uygulanmaya başladığını ifade etti. Kürt sorununun tüm toplumun ortak sorunu olduğunu dile getiren Katırcıoğlu, “Bu sorunu çözemeden de Türkiye’nin bir yere varması mümkün değildir. ‘PKK ile aranıza mesafe koyun’ diyorlar. Bu gerçek dışı bir şey. Bir annenin, babanın oğluyla, kızıyla arasına biz nasıl mesafe koyacağız. PKK’liler de sonuç olarak bu toplumun insanları. Çoğunun elinde kimlik kartları var. Dolayısıyla asıl sorulması gereken soru PKK’nin neden var olduğu sorusudur. Bir anlamda bir isyan olan bu durum neden yaşanıyor? Türkiye’nin bunu konuşması lazım. Türkiye bu sorunu çözmeden Kürt sorununu da çözemez, demokrasi sorununu da çözemez” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin batısı konformist

Bölge insanlarının Kürt sorununu ve etkilerini batıda yaşayanlardan daha iyi anladığını vurgulayan Katırcıoğlu, “Türkiye’nin batısının konformist bir yapısı var. İnsanlar kendilerini bir şekilde özgür kabul ederek yaşıyor. Esasında onlar da özgür değiller. Türkiye’nin batısında yaşayan insanlar esasında Kürtleri anlamıyor. Kürt sorunu değimiz sorun esasında bir onur sorunudur. Bir halkın onurunun çiğnenmesiyle ilgili bir sorundur ve buna tahammül edemeyen bir düzeye gelmiş halktan bahsediyoruz. Kürtlerin ayrımcılığa uğradığı bir ülke ekonomik olarak nasıl kalkınabilir, nasıl refaha kavuşabilir” diye sordu.

Yeni bir sistem kurulmalı

Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün ekonomik, siyasi, kültürel, sanatsal ve pek çok yönden olumsuz etkilediğini kaydeden Katırcıoğlu, çıkış için farklı halkların ve kesimlerin bir arada yaşayabilecekleri bir sistemin kurulması gerektiğini vurguladı. Katırcıoğlu, çözüm üretilmediği sürece ayrımcılıkların ve sorunların giderek derinleşeceğini dile getirerek, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini belirtti. Bu toprakların bir kesimin değil, herkesin olduğunu söyleyen Katırcıoğlu, “Sayın Öcalan bunları söyledi. Ortak vatanda eşitliğe dayalı bir siyasetin hakim kılınması lazım” dedi.

Üçüncü yol çizgisinde siyaset

Millet İttifakı’nın daha şeffaf olması gerektiğini belirten Katırcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt sorununun çözümüne demokrasinin olmazsa olmazı olarak bakıyorlar mı, bunu bilmek istiyoruz. CHP’nin içinde de ulusalcı büyük bir kesim var.  Parlamentoda bazı CHP milletvekilleri bize selam bile vermiyor. Ama bazıları da bize çok yakın arkadaşlar. Daha laik, daha özgürlükçü bir Türkiye için bizim de gücümüzün katılmasını istiyorlarsa buyurun konuşalım. Biz demiyoruz ki ittifakın üyesi olalım, istemiyoruz zaten. Biz üçüncü yol çizgisinde siyaset yapıyoruz. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nı birçok açından doğru bulmuyoruz. Çünkü bizim Türkiye özlemimiz onlarınkinden farklı. Türkiye halklarına bunu anlatmak istiyoruz.” 

Öcalan’ın vizyonundan faydalanmalı

Öcalan’ın “Kürt sorunu bir haftada çözerim” dediği için tecrit altına alındığını belirten Katırcıoğlu, “Ama bunlar çözüm istemiyorlar. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ı tecrit ederek, onun fikirlerinden yararlanmamızı engelliyorlar. Öcalan’la iletişim imkanları olsa 20 yıldır cezaevindeki okumalarıyla ve deneyimleriyle elde ettiği vizyondan faydalanma imkanı olur. Bu vizyon HDP’nin gündeme getirmiş olduğu şeyler. Buna şans vermek lazım. Sayın Öcalan ne diyor diye duymak lazım ama tecrit bu imkanı ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla bu durum Öcalan’ın vizyonunu hayata geçirme konusunda bir eksiklik yaratıyor” dedi.

Ölümlerin devam etmesi acı

Tecrit politikasının sorunu çözmemek üzerine kurulduğunu ifade eden Katırcıoğlu, “Öcalan’ın söylediklerini duysak ne olacak? 2013’te pozisyonunu açıklamıştı zaten. Öcalan, farklı insanların birlikte yaşayabileceği bir vizyon oluşturdu. Katılımcı, yerel demokrasi istiyor. Bunların nesi sakıncalı? ‘Onlar terörist, onlarla oturmayalım’ deniyor. Onlar neden dağa çıktılar, kim dağa çıkmak ister durup dururken. Bozulan bazı şeyler var ki bu insanlar dağa çıktılar. Hem Kürtlerden hem Türklerden bir sürü insan öldü. Bunların hala devam ediyor olması acı verici bir şey” diye konuştu.

Kürtlerin ne istediği açık

Dünyanın pek çok bölgesinde benzer sorunların diyalog yöntemiyle çözüme kavuşturulduğunu dile getiren Katırcıoğlu, kutuplaştırma siyaseti ve şiddet yöntemleri ile bir yere varılamayacağının anlaşılması gerektiğine işaret etti. Kürtlerin kırılmış bir halk olarak onurlarının tamir edilmesi gerektiğini belirten Katırcoğlu, şunları ekledi: “Kürtler eşit haklar istiyor, kendi dilini istiyor, kendi yoğun yaşadıkları yerlerde kendini yönetmek istiyor ve bunlar gayet meşru ve dünyanın her yerinde olan şeyler. Milliyetçilikleri tokuşturmak gibi bir derdimiz yok. Kürt kimliğine baskı yaptığınız zaman Kürt işçisi de işvereni de birleşiyor. Kürt kimliği üzerinde baskı var. Biz milliyetçiliklerin değil farklılıkların birlikte kendi kimlikleriyle, birlikte yaşam iradesini ortaya koyduğu bir toplum istiyoruz.”  ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.