• Almanya’nın başkenti Berlin’de mültecilerin konaklama merkezi Tegel’e yönelik şikayetler artıyor. Ukraynalı kadınların ardından Kürt kadınlar da artan baskılar, uygunsuz yaşam koşulları ve maruz kaldıkları tacizi BAMF’a şikayet etmeye hazırlanıyor.

JALE DURSUN/HAKAN TÜRKMEN

Almanya’nın başkenti Berlin’de bulunan Tegel mülteci kabul merkezi, ırkçılık, sağlıksız yaşam koşulları ve yönetim eksiklikleriyle gündemde. İnsani koşulların olmadığı, psikolojik şiddet, taciz, sağlıksız beslenme gibi sorunların yaşandığı kampta kadınlara dönük taciz de dikkat çekiyor. Ukraynalı kadınlar ardından şimdi de Kürt kadınları yaşadıkları baskılarla ilgili şikayet için hazırlanıyor.

Alman Kızıl Haç (DRK) yönetimdeki mültecilerin varış merkezinin güvenliğini TeamFlex güvenlik şirketi üstleniyor, bin personel çalışıyor. Başlangıçta mültecilerin Tegel’de yalnızla bir süre kalmaları gerekiyordu, ancak artık bu süre aylarca sürüyor. Konaklamaya uygun olmayan, eski havalanı sahasında kapıları olmayan, perdelerle kapatılan uyuma alanlarında 10 ila 14 kişi bir arada kalabiliyor. 5 bini aşkın kişinin kaldığı merkezde, 3 bin 400 Ukraynalı ile diğer ülkelerden 1400 mülteci kalıyor. Kampta 700 de çocuk var.

Ukraynalı kadınlardan mektup

Kampın durumu ilk olarak Ukraynalı 130 kadının geçtiğimiz Eylül ayında Alman Kızılhaç’a ve SDP’li Senatör Cansel Kızıltepe’ye yazdığı açık mektupla gündeme geldi. Güvenlik görevlilerinin kampta kadınları taciz ettiği, çocuklara saldırdığı, keyfi aramalar yaptığına dikkat çeken kadınlar, soruşturma açılmasını ve güvenlik şirketinin değiştirilmesini talep etti. Kadınlarla erkeklerin aynı yerde kalmaya zorlandığı, cinsiyet ayrımı yapılmadığını, yemeklerin çok kötü olduğu gibi bir dizi şikayette bulundu. Kamp son olarak ise 25 Kasım’da kamptaki Arapların Kürtlere yönelik ırkçı saldırıyla gündeme geldi. Kamptaki güvenlikçiler de saldırganlara destek verirken, Kürtler “Kafir Kürtler, kafanızı keseceğiz, Kürtleri istemiyoruz” denilerek linç edilmeye çalışıldı.

 

 

Ukraynalı Brovko anlattı

Berlin Eyalet Parlamentosu’nda 7 Aralık’ta Sol ve Yeşillerin talebiyle Tegel kampına ilişkin özel bir oturum yapıldı. Entegrasyon, Ayrımcılıkla Mücadele ve Çeşitlilikten Sorumlu Devlet Sekreteri Max Landero, Eyalet Mülteci İşleri Dairesi (LAF) Başkanı Mark Seibert’in de hazır bulunduğu toplantıya farklı partilerden vekiller katıldı. Tegel’de 9 ay kalan Ukraynalı kadınlardan Natalia Brovko da bu oturuma katılarak, kamp koşulları hakkında bilgi verdi ve yaşananan baskıları anlattı. Sürekli stres altında yaşadıklarını belirten Brovko, “Sürekli stres altındaydık” dedi. DRK ve diğer yardım kuruluşları tarafından bir şey yaparlarsa konaklama yerinden atılacakları yönünde tehdit edildiğini söyleyen Brovko, “Bize açıkça söylendi; buradan gönderilir, evsizler gibi köprünün altında uyursunuz” diye aktardı.

 

 

Tegel benzersizmiş!

Toplantıda bulunan LAF Başkanı Mark Seibert, Tegel’de insani koşulların iyi olmadığı söylemlerine karşı çıkarak, Tegel’in 'benzersiz' olduğunu savundu. Mülteci Konseyi’nden Emily Barnickel ise LAF Başkanı Seibert’in açıklamalarına tepki göstererek, Tegel varış merkezindeki koşullara değinerek, güvenlik, hijyen başta olmak üzere pek çok konuyu tartışmaya açtı. Mülteci Konseyi’nedn Emily Barnickel ise “Madem her şey çok iyi neden bu iddialar var” diye sordu.

Kürt kadınları da şikayetçi

Yetkililer Tegel’in ‘benzersiz’ olduğunu savunsa da 25 Kasım’da Kürtlere yönelik saldırının detaylarını gazetemize anlatan kadınlar da Ukraynalı kadınlar gibi baskı ve tacizlerden şikayetçi. Kampta kalan yaklaşık 50 kadın kamp koşulları, baskı ve tacizlere ilişkin Federal Göçmen ve Mülteciler Dairesi’ne şikayette bulunmak için hazırlık yapıyor.

Tacize uğruyoruz, korkuyoruz

Kamptaki kadınlarla Tegel’de neler yaşadıklarını konuştuk. Baskı altında oldukları için isim vermek istemeyen Kurdistanlı kadınların yaşadıklarını kendi verdiğimiz isimlerle paylaşıyoruz.

Kamp içerisinde Arap mülteciler ve güvenlikler tarafından tacize uğradığını anlatan Delal, eşinden korktuğu için sesini çıkaramadığını söyleyerek, “‘Bugün çok güzelsin, bugün farklı bir güzel görünüyorsun, hişt hişt’ gibi ifadelerle taciz ediyorlar. Mavi yeleklilere şikayet ettik. Bize şikayetimizi bir üst kuruma ileteceklerini söylediler ama hiçbir şekilde iletilmemiş” dedi.

Kadınlar fuhuşa sürükleniyor

Rojîn ise kamptaki mülteci kadınların fuhuşa sürüklendiği iddiasında bulundu. 25 Kasım’daki saldırıya dikkat çeken Rojîn şunları anlattı: “Yaşananlara göz yuman güvenliklerden güç alan mülteciler, Kürt arkadaşları da bu suça dahil etmeye çalışmış. Arkadaşlarımız kabul etmeyince, ‘Eşek gibi kabul edeceksiniz’ demişler. Ardından küfür ve hakaret edip arkadaşlarımızla kavga etmeye başlamışlar. Daha sonra istediklerini yaptırmak için ailelere de saldırmaya başladılar. O gün bize kimse yardım etmedi; sadece arkadaşlarımız vardı. Saatlerce soğukta bekletildik. Yiyecek hiçbir şey yoktu. Çocuklar aç susuz kaldı.”

Tacize uğradık

Kampa geldikten sonra defalarca sözlü tacize uğradıklarını söyleyen Seher şöyle konuştu: “Bir gün çocukları uyuttuktan sonra arkadaşımla sigara içmeye çıktık. Bir adam geldi, arkadaşıma bir şeyler yazıp gösterdi, ‘Benimle arkadaşlık kurar mısın?’ dedi. Arkadaşım hamile ve bir çocuğu var. Neye uğradığımızı şaşırdık. Arkadaşım korkudan titremeye başladı. Hemen şikayet ettik. İki aydan uzun süredir buradayız, artık psikolojimiz bozuldu; iyi hissetmiyoruz. Ben üç tane çocuğumla birlikte aynı yatakta yatmak zorundayım. Korkuyorlar; uyuyamıyorlar. Odalarda 14 kişiyle kalıyoruz. Artık dayanamıyoruz.”

On erkekle aynı oda

On erkekle aynı odada kalmaya zorlandığını söyleyen Sozdar, “Eşim, ‘Ranzaya çarşaf örteyim’ dedi. Buna bile izin vermediler; ‘Hayır, yangın çıkar’ dediler. Güvenlik görevlilerine defalarca yalvardım ama hep ertelediler. Sonunda insan hakları örgütlerinden heyetler geldiğinde de yerimi değiştirdiler. Bir defasında, arkadaşım duşa girdiği sırada bir kadın güvenlik onu görmesine rağmen duşun içine erkekleri soktu. Arkadaşımız çığlık atınca kadın güvenliğin müdahale etmesi gerekirken bir erkek güvenliği görevlendirip duş kabininin önünde bekletti. Arkadaşımız çıplak olduğu için çıkamadı. Bu bir işkence. Defalarca şikayet etmemize rağmen, hiçbir şekilde bir üst yöneticiye şikayetlerimiz iletilmiyor. Çok fazla çabalıyoruz bu yaşananları anlatmak için fakat buradaki görevlilerin hiçbiri yardımcı olmuyor” şeklinde konuştu.

Bebeğini kaybetti

Kavga günü çok korktuğunu anlatan Elif, “Olayın ardından üç gün boyunca kanamam oldu ve bu korku yüzünden iki aylık bebeğimi düşürdüm. Muayene olmak için buradaki doktorlara gittim ama beni başka bir yere yönlendirdiler. Korktuğum için hastaneye gidemedim. Psikolojim bozuldu” dedi.

Ayrımcılık yapılıyor

Bahar ise şunları anlattı: “Tacize uğruyoruz. Mesela ben odaya gideceğim diyelim, ailelerin bulunduğu koridorda en az 25-30 Arap erkek bekliyor. Bebek arabasıyla geçmek istiyorum; hiçbir şekilde yol vermiyorlar. Çünkü onların aralarından geçerken onlara sürtünmemi istiyorlar, beni taciz etmek istiyorlar. Burada mülteciler içinde bile ayrım yapılıyor. Arap kadınlar burada kalmıyor. Ukraynalı kadınlar başka bir yerde kalıyorlar, Afganların kadınları da burada değil. Biz Kürt kadınları olarak eziliyoruz.”

Türkçe konuşuyorlar

Ukraynalı kadınların yaşadığı tacizi şimdi de Kürt kadınlarının yaşadığını belirten Şilan, "Tacize karşı ses çıkardığımızda da baskıya maruz kalıyoruz. Tartışmanın yaşandığı gün, ben de taciz edildim. Odama geçmeye çalışırken güvenlik kişisel bilgiler sormaya başladı. Ben de 'Bu bilgileri sana vermek zorunda değilim' diyerek odama geçtim ve çok tedirgin oldum. Arap güvenlik görevliler ve Araplar genellikle bizimle Türkçe konuşuyorlar, tacizleri de Türkçe gerçekleşiyor" dedi.

 

*****

Kürt kurumlarından ziyaret

Tegel’e yönelik artan şikayetler üzerine Berlin Sol Parti Eyalet Milletvekili Ferhat Koçak, Birlik/90 Yeşiller Eyalet Milletvekili Jian Omar ile Özgür Kürt Cemaati, Mala Kurda Berlin, Kurdische Centrum, AGİF gibi kurumların temsilcileri ile Sibel Yiğitalp ve Hakan Taş 7 Aralık’ta kampı ziyaret ederek mültecilerin sorun ve şikayetlerini dinledi.