Tişrîn Barajı halkındır

Tişrin Barajı halk direnişi

Tişrin Barajı halk direnişi

  • Türk bombardımanın durmadığı Tişrîn Barajı'nı savunmayı sürdüren halk, yeni katılımlarla nöbet yerini boş bırakmıyor.

Kuzey ve Doğu Suriye halkı, 8 Ocak'tan bu yana Tişrîn Barajı'nın çökmemesi ve işgalci Türk devletinin saldırılarının durdurulması için nöbet tutuyor. 

Nöbet eylemine katılan Cizîrê Kantonu’nun Amûdê kentindeki yurttaşlar, işgalci Türk devleti ve güdümündeki çete gruplarının saldırılarına karşı Tişrîn Barajı’nda sergilenen direnişi anlattı. Ebdulbaqî El Umerî, baraja giderek savaşçıları desteklemenin ve barajı savunmanın, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile QSD’nin genel seferberlik çağrısına bir yanıt olduğunu belirtti. “İşgalci Türk devleti, irademizi kırmak ve şehitlerimizin fedakarlıklarıyla elde edilen kazanımları yok etmek için her şeyi yıkıyor” diyen El Umerî, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının tarihi bir direniş sergilediğini söyledi. El Umerî, şunun altını çizdi: “Geri adım atmayacağız, moralimizi bozmayacağız ve zafer bizim olacaktır.”

Savaşçılara inancımız tam

Nöbet eylemine katılan yurttaşlardan Efaf Resûl ise QSD savaşçılarının işgal saldırılarına karşı direnişine büyük bir inanç duyduklarını belirterek, “Türk devleti ve çetelerinin saldırılarından korkmuyoruz. Barajı savunmak için oradayız ve topraklarımızı korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız” dedi.

Halkın iradesi güçlüdür

Hemdî Saadî ise Tişrîn Barajı’ndaki direnişe ilişkin şöyle konuştu: “Tişrîn Barajı’na gelen herkes, işgalci Türk devleti ve çetelerine karşı yürütülen direnişle yüzleşecektir. Halkımızın morali yüksek, iradesi güçlüdür. İşgalci Türk devleti bilmelidir ki; ne barajımızdan ne de topraklarımızdan vazgeçeceğiz.”

Saldırılar durana kadar

Baraj çevresi önceki gece yoğun topçu ateşine maruz kalırken, dün sabahın erken saatlerinde soğuk havaya rağmen baraja akın sürdü. Pazartesi günü Tebqa, Reqa ve Dêrazor kantonlarından çok sayıda insan baraj nöbetine katılmak üzere Tişrîn Barajı'na geldi. Halk, saldırılar durdurulana ve Tişrîn Barajı'nın güvenliği sağlanana kadar eylemlerine devam edeceklerini vurguladı. Necah El Hebib, halkın direnişinin, işgalci Türk devletinin planlarının boşa çıktığının açık bir göstergesi olduğunu belirtti.

Tişrîn Barajı direnişinin sürmesi gerektiğini belirten Hesen Hemze, barajın saldırı ve hasarlardan korunmasının önemine değindi. Hemze, drone saldırıları ve bombardımanların direnişlerini engellemeyeceğini söyledi.

Bugün de bombalandı

İşgalci Türk devleti ve çeteleri, dün de Tişrîn Barajı ve çevresindeki köyleri savaş uçakları ve ağır silahlarla bombalamayı sürdürdü. 

Savaşçılar karşılık verdi

QSD Medya Merkezi, dünkü yazılı açıklamasında, Tişrîn Barajı ve Minbic’de işgalcilerin saldırılarına karşılık verildiğini bildirdi. Açıklamanın detayları şöyle:

* QSD savaşçılarının, Tişrîn Barajı kuzey kırsalında Türk ordusunun iki çetesine yönelik operasyonunda 2 türk savaş elemanı öldürüldü. Ayrıca Qereqozax Tepesi ve çevresinde gerçekleştirilen bir dizi operasyon sonucunda çok sayıda Türk mevzisi imha edildi. 

* Türk savaş uçakları, Kobanê kentinin batısındaki Ehmed Munir mezrası ile Kobanê'nin güneyindeki Xeseq, El Tîna, Dikan, Cedaa köyleri ve Sirîn beldesi ile havaalanını bombalayarak, büyük çaplı hasara neden oldu.

* Dêr Hafir kenti yakınlarındaki QSD mevzileri SİHA'larla bombalandı; iki savaşçı şehit oldu.

* Türk ordusu ayrıca Tişrîn Barajı'nın kuzeyindeki kırsalda bulunan bir QSD mevzisi, 2 SİHA ile bombalamaya çalıştı, ancak SİHA’lar düşürüldü.

* Türk devleti, hava saldırılarının yanı sıra Kobanê'nin güneyindeki köyleri, Sirîn beldesini, Minbic’in güneyindeki köyleri ve Tişrîn Barajı'nın kuzeyindeki kırsal alanları yaklaşık 200 top ve tank atışıyla bombaladı, bunun sonucunda bölge sakinlerinin evleri büyük zarar gördü. KOBANÊ

 

* * *

41 şehit, 255 yaralı

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Sağlık Kurulu’na göre; Ocak 2025'te düzenlenen saldırılarda 41 sivil  şehit düştü, 7’si gazeteci ve 6’sı sağlık çalışanı olmak üzere toplam 255 kişi ise yaralandı. Uluslararası yasalara göre altyapının korunması zorunludur. Türk devleti, 15'ten fazla kez barajı bombalayarak yasaları hiçe saydı. Uluslararası insancıl hukuk, Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırıların, sivillerin, sağlık çalışanlarının ve gazetecilerin hedef alınmasının savaş suçu olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda öne çıkan bazı uluslararası anlaşmalar şunlardır:

* 4. Cenevre Anlaşması (1949): Sivillerin hedef alınması yasaktır ve sivil halk, silahlı çatışmalar sırasında korunmalıdır.

* Birinci Ek Protokol (1977): Çatışan taraflar, savaşçıları ve sivilleri ayırmak zorundadır. Ayrıca, altyapının korunması gereklidir.

* Sivil ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Anlaşma: Yaşam alanlarına yönelik saldırılar ve keyfi öldürmeler yasaktır.

* Uluslararası Mülteciler Yasası: Siviller korunmalı ve onlara insani yardımlar sağlanmalıdır.

* Gazeteci ve Sağlık Çalışanlarının Korunması: BM’nin 2222 sayılı kararı uyarınca, çatışmalar sırasında gazeteciler ve sağlık ekipleri korunmalı, saldırganlar cezalandırılmalıdır.

Yapılan saldırıların ve uluslararası yasaların ihlal edilmesi halinde, Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütlerinin sorumluluklarını yerine getirerek bu suçlar hakkında soruşturma başlatması gerekiyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.