Türkiye Irak Kürdistan’ında bir zulüm kampanyası yürütüyor*

Forum Haberleri —

  • Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin Kürt halkına yönelik son saldırısında hedefte Irak sınırındaki siviller ve mülteciler var. Bu saldırı, Kürdistan’da demokrasiyi ve self-determinasyonu ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

ELİF SARICAN

Ermeni Soykırımının başlangıcının yıldönümü olan 24 Nisan 2021 günü, Türk devleti Irak topraklarında Kürt güçlerine karşı bir askeri saldırı başlattı.

Bir ayı aşkın süredir, sivil hedeflere yönelik hava bombardımanı yürütülüyor. Türk devletinin 1990’larda Kuzey Kürdistan’da yürüttüğü köy boşaltmalardan kaçan binlerce Kürt mülteciyi barındıran Mexmûr Mülteci Kampının yanı sıra sınır köyleri de hedef alındı.

2000’lerin başından bu yana, Mexmûr’da 10 binin üzerinde insan demokratik temelde örgütleniyor. Bu insanların kurduğu meclisler, demokratik konfederalizmin ilk uygulayıcıları arasında. Uluslararası toplumun Rojava ile birlikte tanıdığı bu sistem, doğrudan demokrasi, ekoloji ve kadınların kurtuluşu ilkelerine dayanıyor.

Kamptaki her kadın, özerk şekilde örgütlenmiş kadın meclislerinin bileşeni ve savaş ve yıkım yüzünden yerinden olmuş bir toplumun dönüşümünde aktif şekilde yer alıyor. Türk devleti ise buna terör diyor ve ABD ve İngiltere gibi ülkeler de buna uyuyor.

Türk ordusu bir yandan da sistematik ekolojik yıkım yürütüyor, Güney Kürdistan’daki ormanları bombalıyor ve kesiyor, Rojava’nın su altyapısına saldırıyor ve Dicle ve Fırat nehirlerinin Kuzey Suriye’ye akışını engelliyor. Bu yüzden milyonlarca insan düzenli su kaynağından yoksun kaldı.

Bu saldırı Türk devletinin Kürdistan’daki yasadışı işgal ve genişleme politikasının devamı. Aslında, bu, son yıllarda binlerce insanı öldürüp yüz binlercesini yerinden eden birçok saldırıdan en sonuncusu.

Türk devletinin 2018’de Efrîn’de ve 2019’da Serêkaniyê’de işlediği savaş suçlarına ve insan hakları ihlallerine şahit olduk. Şu anda aynı yöntemler Güney Kürdistan’da uygulanıyor.

Türk devletinin taktikleri artık biliniyor: işkence, kimyasal silah, hastaneleri ve su altyapısını bombalamak, tecavüzü savaş silahı olarak kullanmak. Bunlar hem Efrîn hem de Serêkaniyê işgallerinde yaygın şekilde rapor edilen Türk eylemleri oldu. İşgal edilmesinden bu yana, Efrîn bölgedeki en yüksek kadın kaçırma, tecavüz ve işkence oranına sahip yerlerden biri.

Türk devleti Irak’ın Kürt çoğunluklu bölgelerinde yer alan Zap, Metîna ve Avaşîn’de askeri üsler kurmayı planlıyor. 2019’da, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul’una hitaben yaptığı konuşmada, güney sınırlarının ötesinde bir sınır bölgesi oluşturma niyetinde olduğunu beyan etti. Bu sözüm ona ‘güvenli bölge’de yaşayan çoğunluk Kürt nüfusunu yerinden edip Suriyeli mültecileri yerleştirmeyi planlıyordu. Bu plan bölgede Kürtlere karşı bir etnik temizlikten başka bir şey değildi.

Türk devletinin açıklamaları da eylemleri de yürüttüğü askeri operasyonların hedefinin Misakı Milli sınırlarını yeniden dayatmak olduğunu gösteriyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış dönemindeki bu haritaya göre Irak ve Suriye’nin çeşitli bölgeleri üzerinde hak iddia ediyor.

Erdoğan 1. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’nin sınırlarının çok büyük bir taviz olduğunu öne sürüyor. Oysa aynı sınırlar milyonlarca Kürt’ü devletsiz bıraktı. Bunun komik mi yoksa trajik mi olduğuna karar vermek güç.

Son günlerdeki gelişmeler, Türkiye’nin Kürt Özgürlük Hareketi ile KDP arasında gerilim yaratarak bir Kürt iç savaşı çıkarmak istediğini gösteriyor. Daha geçen hafta, KDP Avrupa’dan gelen bir barış delegasyonunun Irak’a girişini engelledi. Öte yandan, Almanya da 17 politikacı ve siyasi eylemciden oluşan başka bir delegasyonun seyahatine engel oldu.

Bu delegasyonlar, durumu doğrudan yerinden gözlemleme ve dünyaya duyurma niyetindeydi. Kürt Özgürlük Hareketi ve KRG peşmergeleri arasındaki son çatışmaların yanı sıra, bunlar son derece endişe verici gelişmeler.

Uluslararası toplumdan duruma uygun ve sert bir tepki olmadığı sürece, Türk devleti şiddetine etnik temizliğe Kürdistan’ın tüm bölgelerinde devam edecek. Türk devletinin hedefi, Kürt kültürünü yeryüzünden silmek, Kürt halkını katletmek ve Kürtlerin gerçek bir self-determinasyona ulaşma yönündeki tüm çabalarını ezmek.

Hedef sadece Kürtler değil, bölgede Êzîdîler, Araplar, Süryaniler, Asuriler ve Türkmenler gibi tüm etnik ve dini toplulukların işbirliği içinde barışçıl ve demokratik bir toplum inşası girişiminin kendisi. Bu yöndeki girişimler yıllardır Suriye’de nasıl saldırıya uğradıysa, şimdi de Irak’ta aynısı yaşanıyor.

Türk devleti, Abdullah Öcalan’ın siyasi fikriyatının hayata geçirilmesini büyük, varoluşsal bir tehdit olarak değerlendiriyor.  Ortadoğu’da bu fikriyatın sonucu doğacak bir barış ve demokrasi ihtimalini ortadan kaldırmak Türk devletinin en büyük siyasi emeli.

Adil bir dünya inancını taşıyan herkesin bu işgali lanetlemesi ve özgürlük ve adalet için ayağa kalkması gerek. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, Kürdistan’da ve bölgede barışçıl çözüm açısından elzem.

***

- Yazar hakkında: Elif Sarıcan bir antropolog, yazar. Kürt Kadın Hareketi aktivisti ve Öcalan’a Özgürlük kampanyasının danışmanı.
- Kaynak: https://jacobinmag.com/2021/06/turkey-is-waging-a-brutal-campaign-in-iraqi-kurdistan

* Çeviri: Serap GÜNEŞ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.